TUNÇ'TAN MECLİSTE ÇOCUK İSTİSMARIYLA İLGİLİ ÖNEMLİ AÇIKLAMALAR

AK Parti Bartın Milletvekili Yılmaz Tunç, başta cinsel istismar olmak üzere çocuklara yönelik her türlü istismar olaylarının araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla kurulan meclis araştırma komisyonu raporu hakkında Mecliste konuştu. Çocuk istismarıyla ilgili raporda 88 somut önerinin yer aldığını ifade eden Tunç, bu önerilerden bazılarının AK Parti Hükümeti tarafından hayata geçirildiğini söyledi. Tunç, kamuoyunda sıkça tartışılan kimyasal kastrasyon yani daha çok telaffuz edilen adıyla kimyasal hadım uygulamasıyla ilgili de önemli açıklamalarda bulundu.

TUNÇ'TAN MECLİSTE ÇOCUK İSTİSMARIYLA İLGİLİ ÖNEMLİ AÇIKLAMALAR

Yasal düzenleme geliyor!

AK Parti Bartın Milletvekili Yılmaz Tunç, başta cinsel istismar olmak üzere çocuklara yönelik her türlü istismar olaylarının araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla kurulan meclis araştırma komisyonu raporu hakkında Türkiye Büyük Millet Meclisi (TBMM) Genel Kurulunda konuştu. Çocuk istismarı gibi önemli bir konunun görüşüldüğü genel kurula ise birçok milletvekilinin katılmadığı görülürken Tunç, Meclis kürsüsünde komisyonun çocuk istismarıyla ilgili hazırladığı raporda 88 somut önerinin yer aldığını ve bu önerilerden bazılarının AK Parti Hükümeti tarafından hayata geçirildiğini söyledi. Tunç, konuşmasında kamuoyunda sıkça tartışılan kimyasal kastrasyon yani daha çok telaffuz edilen adıyla kimyasal hadım uygulamasıyla ilgili de önemli açıklamalarda bulundu.

“Danıştay yönetmeliği iptal etti”

Özellikle pedofillerin tıbbi tedaviye tabi tutulmasıyla ilgili Adalet Bakanlığı tarafından bir yönetmelik hazırlandığını ifade eden Tunç, yönetmeliğin Türkiye Psikiyatri Derneği tarafından Danıştay’a götürüldüğünü ve Danıştay’ın da Anayasadaki “kişinin vücut bütünlüğüne dokunulması ancak kanunla mümkün olabilir” hükmünü gerekçe göstererek bunu iptal ettiğini kaydetti. Tunç, “ Suça sürüklenen çocukların takiplerinin yapılabilmesi için ulusal veri tabanına kayıtları sağlanmalıdır. Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Kanununda 108. Madde meselesi çok tartışılan bir meseledir. Bu komisyon olarak bizim teklifimiz. Sanıkların özellikle pedofillerin tıbbi tedaviye tabi tutulması. Kimyasal kastrasyon dediğimiz konu. Bunun uygulanması, mevzuatta yerini alması ve Sağlık Bakanlığıyla koordineli bir şekilde etkin uygulanması bizim komisyonumuzun teklifleri arasında. Bu da tabi kamuoyunda yanlış aktarılan bir husus. Bu kanunda tıbbi tedavi olarak geçti. Bunun usulü yönetmeliğe bırakıldı. Adalet Bakanlığı bu konuda yönetmelik çıkardı. Tabi yönetmelik Türkiye Psikiyatri Derneği tarafından Danıştay’a götürüldü. Danıştay Anayasamızdaki “kişinin vücut bütünlüğüne dokunulması ancak kanunla mümkün olabilir” hükmünü gerekçe göstererek bunu iptal etti” dedi.

“Yasal düzenleme yapılıyor”

Tıbbi tedavinin sınırlarıyla ilgili yasal düzenlemenin  yapıldığını dile getiren Tunç, “Şimdi burada yasal düzenleme yapılması gerekiyor. Tıbbi tedavinin sınırlarının yasada belirlenmesi gerekiyor. Gerek ilaçla ilgili gerekse fiziki müdahale ile ilgili tedbirlerinin neler olabileceğinin sınırlarının yasada belirlenmesi gerekiyor. Bununla ilgili da Adalet Bakanlığımız gerekli açıklamayı yaptı. Gerekli yasal düzenlemeyi gerçekleştireceklerini ifade etti. Biz komisyon olarak şuanda denetimli serbestlik içerisinde olan bu tedbirin denetimli serbestlik bittikten sonra devam etmesi yönünde görüş bildirdik.  Özellikle Adliyelerdeki adli görüşme çocuk odaları dediğimiz birimlerin arttırılması, çocukların yetişkinlerden ayrı yerlerde ifadelerinin alınması ve psikologlar ve sosyologlar eşliğinde çocuk belki ifadesinin alındığını bile fark etmeden o ifadelerin gerek soruşturma aşamasında gerekse kovuşturma aşamasında verebilmesi gerekiyor” şeklinde konuştu.

 

“Çocukların korunması hassas bir konu”

Çocukların korunmasının hassas bir konu olduğunu dile getiren Tunç, Genel Kurul’da şu ifadelerde bulundu:

“Komisyonumuz bütün siyasi partilerin iktidarı ve muhalefetiyle bu konuda verdiği araştırma önergelerinin birleştirilmesi üzerine kuruldu. Ve 21 Nisan 2016 tarihinde de çalışmalarına başladı. 4 aylık bir çalışma süresi sonunda raporumuzu geniş bir zamanda hazırladık. Raporumuzu hazırladıktan sonra da 442 sayılı rapor olarak milletvekillerimize dağıtımı gerçekleştirildi. Bugün de bunun görüşmelerini gerçekleştiriyoruz. Çocukların korunması konusu gerçekten hepimizin hassas olduğu bir konu. Çünkü çocuklarımız bizim geleceğimiz. Geleceğimizi garanti altına alabilmemiz için de onları tüm kötülüklerden korumamız gerekiyor.

“Anne ve babalara büyük görev düşüyor”

Onlar dışarıdan gelebilecek tehditlere ve kötülüklere karşı en savunmasız toplum kesimi. O zaman çocuklarımız üzerinde çok hassas durmalıyız. Tabi burada göre en başta anne ve babalara düşüyor. Ancak anne ve babaların alacağı tedbirler de elbet yeterli değil. Dolayısıyla devletin de bu konuda gerekli tedbirleri mutlaka alması gerekiyor. Devler olarak bugüne kadar çocuklar konusunda Türkiye Cumhuriyeti hükümetleri neler yaptı? Geçmişte elbette yapılanlar var. Özellikle çocuk haklarıyla ilgili imzalamadığımız hemen hemen hiçbir uluslararası sözleşme kalmadı. En son geçen yıl imzaladığımız uluslararası sözleşmeyle beraber şuanda çocuk hakları ve çocukların korunmasıyla ilgili tüm uluslararası sözleşmelerde Lanzarote Sözleşmesi başta olmak üzere hepsinde Türkiye’nin imzası var.

“Son 15 yılda önemli düzenlemeler yaptık”

Geriye dönük AK Parti iktidarındaki 15 yıla baktığımız zaman bu sözleşmelerin uygulanması ve Anayasamızdaki çocuk haklarıyla ilgili düzenlemeler yine mevzuatımızdaki Çocuk Koruma Kanunu, Türk Ceza Kanunundaki çocukları korumaya yönelik düzenlemelerinde hep son 15 yıla denk geldiğini, AK Parti iktidarlarında bunların hayata geçtiğini söylemek mümkün. Birleşmiş Milletler Çocuk Hakları Sözleşmesini biz 1990 yılında imzalamıştık. O tarihten bu yana da özellikle 2000’li yıllarda çocukların korunmasına yönelik Birleşmiş Milletler sözleşmesinin birçok hükmünün icrasına yönelik uygulamalar gerçekleştirildi.

“Tüm dünya ülkelerinde bu sorun var”

2010 yılında Anayasamıza çocukların korunması hususu girdi. 2004 yılından itibaren de yine Mecliste çocukların korunmasına yönelik gerek uyuşturucudan korunması gerek eğitim gören çocukların korunmasıyla ilgili her türlü kötü alışkanlıklardan çocukları korumakla ilgili çeşitli komisyonlar burada kuruldu. Ve en son kurulan komisyonda başta cinsel istismar olmak üzere çocuklara yönelik her türlü istismar olaylarının araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla bizim komisyonumuz kuruldu. Tüm dünya ülkelerinde bu sorun var. Sadece bizim ülkemizde değil. Evet önemli ve üzerinde durulması gereken bir sorun. Tüm bu tedbirlere rağmen hala bizi üzen haberler maalesef ortaya çıkıyor.

88 acil alınması gereken önlem

İşte Adana’da meydana gelen olay. Bunların en aza indirilmesi ya da yok edilmesi adına daha neler yapılabilir? Bununla ilgili de hükümetimiz elbette ki çalışmalarını sürdürüyor. Ancak bizlerde Meclis Araştırma Komisyonu olarak öne sürdüğümüz özellikle tedbirler paketinde bu önerileri biz 88 madde de özetledik. Raporun tamamında bunların detayı var. Ancak 88 somut öneriyi acil alınması gereken tedbirler olarak belirledik. Tabi bundan sonra neler yapılabilir bu konuda gerek Meclis olarak gerek yürütme olarak  gerekse hükümet olarak çalışmalarımızı sürdürmemiz lazım.

“6 bakandan oluşan komisyon eylem planı belirleyecek”

AK Parti grup toplantısında Sayın Cumhurbaşkanımız konunu üzerine hassasiyetle yaklaştıklarını vurguladı. Ve çocuk istismarının önlenmesi noktasında ne gerekiyorsa yapmamız gerektiğini, bugüne kadar yapılan çalışmaların neden yeterli olmadığını ve bundan sonra neler yapılması gerektiğini belirleyelim dedi.  bu amaçla da Sayın Başbakan Yardımcımız Recep Akdağ başkanlığında 6 bakandan oluşan bir komisyon kurulacak. Bu komisyonda ayrıca bir eylem planı belirleyecek. Bizim Meclis olarak yaptığımız çalışma yürütmeye bir öneriler paketi. Şimdi 6 bakanımızdan oluşturulan bu komisyon da bu öneriler paketi ve belki de tespit edecekleri başka önerilerle beraber bir eylem planı oluşturarak süratle alınması gereken önlemlerin çalışmalarını yapacaklarına yürekten inanıyoruz.

“Komisyonumuz çocuğun üstün yararını gözeterek çalıştı”

Tabi bu 88 önerinin aralarında çok önemli gördüğümüz hususlarında aradan geçen süre içerisinde gerek mevzuat gerekse idari yoldan yapılacak tedbirlerin hayata geçirildiğini de görmek mümkün. Komisyonumuz çocuğun üstün yararını gözeterek çalıştı. Burada çocuklarımızı politik tartışmaların kurbanı etmeyelim dedik. Komisyon çalışmaları başladığında katılımı önemsedik. Muhalefet partilerimizin temsilcilerinden uzmanlar önermelerini istedik. Sivil toplum kuruluşları temsilcilerinden önermelerini istedik. Ve iktidarıyla ve muhalefetiyle önerilen tüm uzmanlar gerek üniversitelerimizden gerek barolarımızdan gerek çocuk haklarıyla ilgilenen sivil toplum kuruluşlarından çok sayıda uzmanı komisyonumuza davet ettik. UNICEF’ten Uluslararası Çalışma Örgütü’nden temsilciler geldi. Hatta yurt dışında çocuk istismarıyla ilgili akademik çalışma yapan ve dünyaca ünlü profesörlerimizi internet kanalıyla görüntülü olarak komisyonumuzda dinledik. Ve tüm bu çalışmalar ışığında raporumuzu hazırladık.

“Bu konu politik tartışmalara kurban edilecek bir konu değil”

Ayrıca üniversitelerin ve baroların çocuk hakları merkezlerine yazılar yazdık ve bizlere çocuk istismarı ve diğer istismar çeşitleriyle ilgili olarak bunların sebepleri ve önlenmesi noktasındaki görüşlerinizi iletin dedik. Ve oralardan gelen 52 adet rapor oldu. Hemen hemen tamamına yakını gönderdi. Barolarımızda gönderdi. Komisyonumuza katkı sunan tüm milletvekillerimize, uzmanlarımıza, barolarımıza, üniversitelerimize, çocuk haklarıyla ilgili çalışan sivil toplum kuruluşlarımıza katkılarından dolayı çok çok teşekkür ediyorum. Rapora bu görüşleri yanıttık. Rapor hazırlandıktan sonra taslağı muhalefete gönderdik ve muhalefet şerhini yazmadan önce taslakta yer almasını istediğiniz hususları bize bildirin dedik. Ve Cumhuriyet Halk Partisi’nden 2 sayfalık bir eleştiri geldi. Biz bu görüşleri muhalefet şerhi yazılmadan önce taslak raporumuza koyduk ve raporumuzu yeniden gönderdik. Çünkü bu konu politik tartışmalara kurban edilecek bir konu değildir.

“Çocuk Hakları Komisyonu kurulması gerekir”        

Çocuklarımız önemlidir. Bu konu üzerinden siyasi bir tartışmayı kesinlikle kabul edemeyiz. Önemli olan sorunu çözmektir. 88 somut önerinin içerisinde neler var? Bunları buradan ana hatlarıyla belirtmekte fayda var. Yasama ve ulusal çocuk politikasıyla ilgili tedbirler olarak baktığımız zaman Türkiye Büyük Millet Meclisinde daimi bir Çocuk Hakları Komisyonu kurulması gerekir. Burada yasama çalışmaları yapılırken yasal düzenlemeler geçerken çocuk gözüyle de bakan ve özellikle çocuğun üstün yararı açısından yasa tasalarını ve önerilerini inceleyecek bir komisyona ihtiyaç var. Ve bu komisyona ihtiyaç olduğunda da tüm siyasi partiler mutabık. Bu konuda da biz teklifimizi AK Partili milletvekilleri olarak verdik. Anayasa Komisyonumuzun da şuanda gündeminde beliyor. Umut ediyoruz ki kısa süre içerisinde bu komisyon kurulu ve çocuklarımızla ilgili Mecliste çok önemli çalışmalara imza atar. Çocuk istismarının önlenmesi noktasında da önemli çalışmalar yapar.

“Çocuk Koruma Koordinasyon Merkezi olması lazım”

İl ve ilçelerimizdeki Çocuk Koruma Koordinasyon Kurullarının etkin hale getirilmesi konusunda önerilerimiz var. Bu konuda uzmanlarda özellikle multi disipliner bir yapının mutlaka olması lazım görüşü hakimdir. Bu anlamda da Çocuk Koruma Koordinasyon Merkezi adı altında bir üst merkez olması lazım. Çünkü bu konunun hem Adalet Bakanlığı hem Sağlık Bakanlığı hem Milli Eğitim Bakanlığı hem Emniyet Genel Müdürlüğü açısından bir sürü boyutu var. Ve bu boyutların tamamını koordine edecek bir mekanizmanın oluşması mutlaka gerekiyor. Çocuk Haklarına dair sözleşmesinin başvurusuna ilişkin ihtiyari protokol onaylansın dedik. Bu 7 Nisan 2017’de raporumuzdan sonra hayata geçen bir husus.

Cezada alt sınır 18 yıl

Hukuki ve adli tedbirler anlamında özellikle çocuk istismarı suçunu düzenleyen Türk Ceza Kanunun 103. Maddesiyle ilgili önerilerimiz oldu. Burada özellikle Anayasa Mahkemesinin de iptal gerekçesinden sonra Türkiye Büyük Millet Meclisinde 103. Maddeyle ilgili yeni bir düzenleme yapıldı. 765 Sayılı Türk Ceza Kanununda çocuk istismarıyla ilgili suç çocuk istismarı olarak düzenlenmemişti. Farklı bir şekilde düzenlenmişti. Cezaları da 2004 öncesi bugüne göre daha azdı. 2004’ten sonra Türk Ceza Kanununda alt sınır 8 yıl oldu. 2014’te yeni bir değişiklik yaparak 8 yılı 16 yıla çıkardık. Bunu yeterli görmedik 2017’de özellikle mağdurun yaş küçüklüğü dikkate alınarak alt sınır 18 yıl olarak belirlendi.

Avrupa’da alt sınır 8 yıl

Avrupa ülkelerindeki mukayese hukuktaki ceza miktarlarına baktığımız zaman alt sınırın 8 yıldan başladığını görüyoruz. Ama bizde şuanda alt sınır 18 yıldan başlıyor. Tabi ceza kanunda düzenlenmesi gereken diğer hususlarla ilgili raporumuzda önerilerimiz mevcut. Özellikle Türk Ceza Kanununda çocuk istismarına yönelik verilecek cezalarda istismar eden ile mağdur arasındaki yaş farkının da gözetilmesi gerektiğini önerdik. Mağdur ile fail arasındaki yaş farkı arttıkça ceza da kademeli bir artış olmalıdır dedik. Yeni yasal düzenleme gelecek. Tabi bu konuda da inşallah raporumuzdaki bu teklif göze alınacaktır.

“Çocuk pornografisine bilerek erişim sağlanması suç olmalı”

Çocuk pornografisine bilerek erişim sağlanması suç olarak tanımlanmalı ve Türk Ceza Kanununda bu yönde düzenlenme yapılmalıdır dedik. Suç mağduru çocukların tekrar tekrar ifadelerinin alınması ve onların örselenmemesi açısından çocuk izleme merkezlerinin sayılarının tüm illere yaygınlaştırılması eğer bir ilde çocuk izleme merkezi yoksa orada da adliyede çocuk birimleri olsun. İfadeler alınırken çocuklar örselenmesin. Bu anlamda da özellikle Ceza Muhakemesi Kanununda yapılması gereken değişiklikler var. Aynı zamanda da çocuk izleme merkezlerine yönelik şuanda hazırlanmakta olan yönetmeliğinde biran önce çıkarılması Mağdur Hakları Yasa Tasarısının da Meclis gündemimize biran önce gelmesine yönelik taleplerimiz hemen hemen icraata geçen talepler olarak önümüzde duruyor.

Eğitimle ilgili önemli tedbirler var”

Eğitimle ilgili önemli tedbirler var. Eğitimle ilgili özellikle çocuk istismarı tehdidi olan yerler yurtlar, okullar, özellikle özel yurtlar ki komisyonun kurulma aşaması bir özel yurtta ortaya çıkan olaylardan sonra olmuştur ve burada tüm yurtların ruhsatları ve denetimleri Milli Eğitim Bakanlığına verilsin önerimiz vardı. Bu önerimiz bizim gerçekleşti.  2 Aralık 2016 tarihinde 6764 Sayılı Kanunla 652 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin 13. Maddesi 2. Fıkrasına eklenen maddeyle artık Türkiye’de özel ya da kamu tüm yurtların ruhsatları Milli Eğitim Bakanlığı tarafından verilecek ve Milli Eğitim Bakanlığı tarafından da denetlenecek.

“Rehberlik ders saatleri arttırılmalı”

Özellikle rehberlik ders saatlerinin arttırılması, rehberlik ders saatlerinin zorunlu hale getirilmesi, rehber öğretmenlerin sayısının arttırılması eğitimle ilgili alınabilecek çok önemli önerilerimiz var. Çocuklarla ilgili alınabilecek tüm kurumlar ve kuruluşlar özel ya da kamu kim çocukla ilgileniyorsa ve çocuğa hizmet veriyorsa özellikle oralarda çalışacak kişilerin kadın ağırlıklı olması ve bu suçları işlemeyen kişilerden oluşması yönünde komisyonumuzun önerileri var. Üniversitelerde çocukla ilgili alanlarda meslek alanı yetiştiren tüm bölümlerde çocuk ihmali ve istismarıyla ilgili konular müfredata dahil edilmeli dedik. Kamu ve özel sektörde çalışan tüm öğretmenler zorunlu eğitimden geçirilmeli diyoruz.

Bu konuda anne babalara çocuk istismarı konusunda eğitimler verilmeli. Hatta bu eğitimler zorunlu hale getirilmeli. Bu eğitimlere gelmeyenlere gerekli cezai yaptırım uygulanmalı diyoruz. Özellikle çocuklar küçük yaştan itibaren istismardan korunabilmesi için iyi dokunuş kötü dokunuş nedir tüm bunları ilk etapta öğretecek olan anne ve babalardır. Ama anne ve babalarında bu konuda eğitilmesi bilgilendirilmesi lazım. Bu konuda gerek Milli Eğitim Bakanlığının gerekse yerel yönetimlerinde çalışmalar yapmasını istiyoruz.

Oranlar AK Parti iktidarında yüzde 700 artmadı”

Aile ve Sosyal Politikalarla ilgili tedbirlere baktığımızda da çok geniş bir paketimiz var. Özellikle çocuk istismarının boyutlarıyla ilgili araştırmalar var ama net bir istatistiki bilgi yok. Çok değişik rakamlar var. Ancak elimizde özellikle resmi rakam olarak ifade edebileceğimiz Adalet Bakanlığı Adli Sicil İstatistik Genel Müdürlüğünün sayıları var. Bu resmi rakamlar. Burada sürekli ifade ediliyor çocuk istismarıyla ilgili oranlar AK Parti iktidarında yüzde 700 arttı deniliyor. Böyle bir şey yok. Bu tamamen afaki. Yüzde 700 diye bir şey yok. Bu konuyu siyasi malzeme yapmamamız lazım.

Oran artışının nedeni UYAP’taki değişiklik”

Bir tek çocuğumuzun bile istismara uğraması yüreğimizi sızlatır. Hiç olmasın. Ama rakamları da çarpıtmamak lazım. Çocukların cinsel istismarı suç ve karar sayılarına bakıldığında 2002 ile 2009 arasını farklı değerlendirmemiz lazım. 2009 ile 2017 arasını farklı değerlendirmemiz lazım. Niye? Çünkü UYAP’a geçtik. UYAP’a geçtikten sonra sistemdeki suç sayısı farklılık arz ediyor. UYAP’a geçmeden önce 2002’de çocukların cinsel istismarı suçuyla ilgili açılan dava sayısı 4 bin 988. Mahkumiyet 3 bin 443. UYAP’a geçeceğimiz son yıl ise  yani 2008’de 4 bin 61. Mahkumiyet 2 bin 250. UYAP’a geçtikten sonra ve geçiş sürecinin ardından 2010’da biran da 16 bin 135. Bir yılda çocuk istismarı davası 4 binden 16 bine çıkar mı? Çıkmaz. UYAP’ta bir değişiklik oldu. O da nedir? UYAP sisteminde çocukların istismarına dair açılan davaların verilerin rakamları 2008-2008 yılları arasında dosyada yer alan rakamlar davalarda en ağır suçları alanlara göre veriliyordu 2009 ve sonrasın verilen UYAP bileşim sisteminde yer alan rakamlar dosyada yer alan tüm suçlar ve kararlar baz alınarak veriliyor. Bu nedenle sayı da sanki 4 kat bir artış varmış gibi görünüyor.

“2017’de 16 bin 348 davanın 13 bin 396’sı mahkumiyetle sonuçlandı”

2010 yılında 16 bin 135 dava vardı 2017’de ne olduğuna bakacağız. Asıl sağlıklı değerlendirme budur. 2017’de dava sayısı 16 bin 348 olmuş. Karşılaştırma yaparken 2002 ile 2017’yi arasını yaparsak aradaki UYAP değişikliğinden dolayı kamuoyunu yanıltmış oluruz. Mahkumiyet sonuçlarına baktığımız zaman 2010’da 4 bin 651 mahkumiyet var. 2017’de 16 bin 348 davanın 13 bin 396’sı mahkumiyetle sonuçlanmış. Yani burada mahkumiyet sayısının artmış olması yargının da artık bu konu üzerinde daha hassas davrandığını ve mevzuatla ilgili belirsizliğin de ortadan kalkmasıyla karar sayılarının da arttığını görüyoruz. Bunun için yüzde 700 dediğiniz zaman ortada bir rakam olması lazım.

“Bu kaynaktan hükümetimiz faydalanıyor”

Komisyonumuzun sağlıkla, medyayla, çalışma alanıyla, emniyetle, güvenlikle ilgili çok sayıda tespit ettiği öneri var. Bu önerilerin hayata geçmesi çocuklarımız için çok önemli. Bu konuyu lütfen siyasi politik tartışmaların ötesinde tutalım. Gerekli tedbirlerin alınması noktasında el birliğiyle hareket edelim. Şuanda Meclis Araştırma Komisyonumuzun raporu Türkiye'de çocuk istismarıyla ilgili hazırlanmış olan ve emek sarf edilmiş olan en önemli kaynaktır. Bu kaynaktan hükümetimiz faydalanıyor. Bir çok kanunun bu kaynaktan yararlanılarak hayata geçtiğini görüyoruz.