Kocasakal'dan Bartın'a referandum ziyareti

Söyleşi öncesi CHP'ye ziyaret

Kocasakal'dan Bartın'a referandum ziyareti

Nurdan Eroğlu

İstanbul Barosu Eski Başkanı Ümit Kocasakal,  16 Nisan referandumu öncesinde anayasa değişikliği ve Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemiyle ilgili konferans vermek için Bartın’a geldi. Kabasakal, konferans öncesinde CHP İl Başkanlığını da ziyaret etti. Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sisteminin bir hükümet sistemi olmadığını ifade eden Kocasakal “Önümüze getirilen bu model bir hükümet sistemi değil. Bir hükmetme sistemidir” dedi.

İstanbul Barosu Eski Başkanı Ümit Kocasakal,  16 Nisan referandumu öncesinde anayasa değişikliği ve Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemiyle ilgili konferans vermek için Bartın’a geldi. Kabasakal, konferans öncesinde CHP İl Başkanlığını da ziyaret etti. Ziyarette CHP İl Başkanı Mehmet Arslan, Merkez İlçe Başkanı Hacı Gölbucaklı ve CHP Milletvekili Adayı Aysu Bankoğlu başta olmak üzere çok sayıda partili yer aldı. Kocasakal’a yoğun programına rağmen Bartın ziyareti için teşekkür eden Başkan Arslan, “İstanbul Barosu Eski Başkanı Ümit Kocasakal’ın ziyaretinden büyük memnuniyet duyduk. Referandum sürecinde sizleri tanımak ve sizlerle birlikte olmak bizler için oldukça önemli. Bu mücadele içerisinde hep birlikte hareket ediyoruz. Kendilerine yoğun programlarına rağmen bizlere zaman ayırdığı için teşekkür ediyoruz. Türkiye’nin buna ihtiyacı var” dedi.

“ÖNCELİKLE NE OLDUĞUNU BİLMEK LAZIM”

Ümit Kocasakal ise Bartın ziyaretinin nedenini ve anayasa değişikliğiyle ilgili düşüncelerini şu sözlerle açıkladı:

“6 yıl boyunca baro başkanlığım döneminde birlikte görev yaptığımız Genel Sekreterimiz Avukat Hüseyin Özbek’le birlikte geldik. Kendisi bu toprakların çocuğu. Bende baba tarafından Boyabatlıyım. Dolayısıyla biraz memleketimizi aydınlatalım diye geldik. Ben hiçbir yere hayır propagandası yapmaya gitmiyorum. Ben evetçiler hayırcılar diye iki grubu da kabul etmiyorum. Benim için evet demeyi düşünen ve hayır demeyi düşünen yurttaşlarım vardır. Ve hepsi bizim yurttaşlarımızdır. Tek yapmak istediğim şu bir yurttaşım evet demeyi düşünüyorsa neye evet diyeceğini bilsin ve ona göre değerlendirme yapsın. Hayır diyecek bir yurttaşımızda ona göre bir değerlendirme yapsın. Çünkü öncelikle ne olduğunu bilmek lazım.

“BİR HÜKMETME SİSTEMİ”

Bir aydır bu konuları anlatmaya çalışıyorum. Önümüze getirilen bu model bir hükümet sistemi değil. Bir hükmetme sistemi. Bir kişinin 80 milyona nasıl hükmedeceğinin bir modeli. Dünyada demokratik 3 tane hükümet sistemi var. Bulunabilmiş dördüncü bir sistem yok. Başkanlık, yarı başkanlık ve parlamenter sistem. Dolayısıyla bu bir hükümet sistemi değil. Bu Türkiye Cumhuriyeti Devletine karşı kurulmuş küresel bir tuzak. Hepsini belgeleriyle anlatıyorum. Bir ülkeyi bölüp parçalamak isteseniz fakat o ülkede kurumlar, kurallar, sigortalar, denetim ve 550 tane karar vermeye yetkili milletvekili olduğunda mı bunu kolay yaparsınız yoksa bütün güçleri ve yetkileri ve karar verme yetkisini bir kişide toplayıp ta o bir kişiyi ikna ettiğinizde veya teslim aldığınızda mı bunu daha kolay yaparsınız? İşte bütün hikaye budur.

“BURADA BİR İLİZYON VAR”

Bu, Türkiye’yi tek bir kişi üzerinden teslim alma operasyonudur. Burada evet dendiğinde bilerek ya da bilmeyerek Türkiye’nin parçalanmasına evet denecektir. Büyük Kürdistan’a evet denecektir. Türkiye’nin bir hukuk devleti olmaktan çıkmasına evet denecektir. Bu getirilen sistemde tek kişilik bir yürütme, yasama ve yargı var. Burada bir ilizyon var bunu iyi görmek lazım. İnanın Zati Sungur hayatta olsaydı “Böyle bir ilizyonu ben bile yapamam” der kahrından ölürdü. Metin üstünde öyle bir çalışmışlar ki sanki kağıt üstünde bir denetim varmış gibi yapılmış ama fiilen imkansız kılınmış. Sanki bir Meclis varmış gibi gösterilmiş ama zerre kadar bir yetkisi ve etkisi olmayan bir hale dönüştürülmüş.

“EGEMENLİK MİLLETTEN ALINIP KOPARILIYOR VE BİR KİŞİYE DEVREDİLİYOR”

Anayasada “Egemenlik kayıtsız şartsız milletindir” diyor. “Egemenlik kayıtsız şartsın seçmenindir” demiyor. “Meclisindir” de demiyor. Yani millet dediğiniz şey seçmenden ibaret olmadığı gibi belli bir partiye oy vermiş seçmenden ibaret hiç değil. Millet daha büyük bir şeydir. Burada egemenlik milletten alınıp koparılıyor ve bir kişiye devrediliyor. Çünkü bir milletin egemenliği elinde bulundurabilmesi için kuvvetler ayrılığı bulundurması gerekiyor. Bir ülkede kuvvetler ayrılığı varsa egemenlik millettedir. Bir ülkede eğer kuvvetler ayrılığı yoksa bütün kuvvetler bir kişide toplanmışsa bilin ki egemenlik artık millette değil tek bir kişidedir. İşin özü ve özeti budur.

“80 MİLYON PATRON OLMAKTAN ÇIKIYOR”      

Başbakan “80 milyonun patron olduğu yerde diktatörlük olmaz” dedi. Bu doğru. Ama işte tam da burada bu sistemle 80 milyon patron olmaktan çıkıyor, tek bir kişi patron yapılıyor. 80 milyonda onun tebaası haline geliyor. Bu getirilen sistemde Türkiye Cumhuriyeti Devletinin güvenliği açısından büyük güvenlik açıklığı ve zaafları var. Devletin savunma refleksleri, bağışıklık sistemi ve sigortaları yok ediliyor. Bütün bir ülkenin geleceği, herkesin hak ve özgürlükleri tek bir akla emanet ediliyor. “Vesayet odakları gidiyor” diyorlar ama hayır asıl tam şimdi tek bir kişinin 80 milyon üzerinde bir vesayeti tesis ediliyor. Aslında bu bir vesayet sistemi. Bunları her yerde yurttaşımıza anlatacağız. Yurttaşlarıma sadece şunu söylüyorum. Siz bir genel seçimde elbette ki oyunuzu istediğinize verirsiniz ve bunun telafisi de var. Bir dahaki seçimde beğenmeyip değiştirirsiniz. Ama bunun telafisi yok. Vebali büyük.

“KAYBEDEN DE KAZANAN DA TÜRKİYE OLACAK”

Bu sandıktan evet çıkarsa hiçbir siyasi parti kazanmayacak ya da kaybetmeyecek. Hayır çıkarsa da kazanan veya kaybeden bir siyasi parti olmayacak. Bunun sonunda ya Türkiye kazanacak ya da Türkiye kaybedecek. Ortası yok. Ve Türkiye kaybettiği takdirde evet diyenler de hayır diyenler de aynı gemide olduğumuz için hep birlikte batacağız ya da hep beraber düzlükte devam edeceğiz. Bu düşünceyle sandığa gidilmesi gerekir. Burada bir partiye bağlılık ya da karşıtlık veya bir kişiye duyulan güven, sevgi, öfkeyle hareket edemeyiz. Tamimiyle sadece Türkiye’yi düşünerek hareket etmeliyiz. Ülkemizle geleceğimiz üzerine kumar oynayamayız. Benim söylediklerimizin doğru olma ihtimali binde bir olsa ben kimsenin bu riski göze almaması gerektiğini düşünüyorum. Türk milleti büyük bir sınavdan geçecek. Dosta düşmana bizimde hukukun üstünlüğü, kuvvetler ayrılığı, hukuk güvenliği ve demokrasiye layık olduğumuzu egemenliğimizi kimseye devretmeyeceğimizi göstermek durumundayız.