İnce: '81 milyonun oyuna talibiz'

CHP'nin Cumhurbaşkanı Adayı Muharrem İnce, Cumhuriyet Meydanında Bartınlılara seslendi. Miting alanına İzmir Marşıyla çıkan İnce, Bartın'dan Yüksek Seçim Kuruluna (YSK) verilen milletvekili listeleriyle ilgili de konuştu. Listelerden memnun olanlar gibi olmayanların da olabileceğini ifade eden İnce 'Hedef büyük, zaman dar, işimiz çok. Bunlarla uğraşacak halimiz yok. Hepsi bizim arkadaşımız. Fark etmez' diyen İnce 'Allah'ın izniyle ben cumhurbaşkanı olduğumda milletvekili listesini değil, bakanların listesini yapacağım zaten' sözleriyle ince bir gönderme bulundu. Bartın'dan Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'a son kez televizyonda açık oturuma katılma davetinde bulunan İnce '81 milyonun oyuna talibiz' sözleriyle teker teker vaatlerini sıraladı. İnce'nin vaatleri arasında ise en çok net 2 bin 200 TL'lik asgari ücret ve çiftçi için mazot 3 TL'ye düşecek olması dikkat çekiyor.

İnce: '81 milyonun oyuna talibiz'

MUHARREM İNCE BARTINLILARA SESLENDİ

CHP’nin Cumhurbaşkanı Adayı Muharrem İnce, Cumhuriyet Meydanında Bartınlılara seslendi. İnce’nin Bartın’da miting yapıp yapmayacağı ise son dakikada belli oldu.  Bartın’a hava yoluyla gelmesi beklenen İnce Pazar akşamı Twitter hesabından bir paylaşımda bulunak sesi kısıldığı için Bartın ve Zonguldak mitinglerini iptal edebileceğini duyurdu. İnce’nin bu paylaşımı sonrasında ise CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu ile arasında yaşanan milletvekili liste krizi nedeniyle Bartın ve Zonguldak mitinglerini iptal ettiği yorumları yapıldı. İnce medyada yapılan bu yorumlar üzerine son dakikada mitingini iptal etmeyerek Bartın’a karayoluyla geldi.

İnce’den Bartınlılara miting açıklaması

Cumhuriyet Meydanına İzmir Marşı’yla çıkan Muharrem İnce coşkulu bir kalabalığa seslenirken ayağının tozuyla da bu konuya değindi. “Değerli Bartınlılar dün biraz sesim kısıldı. Doktorlar “Bir gün dinlendir” dedi. Tam iptal edecektik. Baktık yandaş medya saldırıyor. “CHP’de kriz. Muharrem İnce küstü”. Bu ülkede rahatlıkla bir sesim bile kısılamıyor. Arkadaşlara “İğneyi yiyelim. Bartın’a gidelim” dedim” diyen ince listelerle ilgili de uyarı da bulundu.

İnce’den ince liste göndermesi

Cumhurbaşkanı olduğunda kendinin milletvekili değil bakanların listesini yapacağını ifade eden İnce “Bütün Türkiye’ye birkaç uyarım olacak. Bunlardan birincisi milletvekili listeleri açıklandı.  memnun olan olur, olmayan olur. Bu hepimiz için geçerli. Fakat hedef büyük, zaman dar, işimiz çok. Bunlarla uğraşacak halimiz yok. Bunu bir kenara bırakacağız. Hepsi bizim arkadaşımız. Fark etmez. Milletvekili listelerini genel merkez yapar. Allah’ın izniyle ben cumhurbaşkanı olduğumda milletvekili listesini değil, bakanların listesini yapacağım zaten” şeklinde konuştu.

“81 milyonun oyuna talibiz”

Bartın’da yaklaşık 40 dakika halka seslenen Muharrem İnce “81 milyonun oyuna talibiz” diyerek zaman zaman Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’a yüklendi zaman zaman da vaatlerini sıraladı. İşte Muharrem İnce’nin miting konuşması!

“Onun için bu işlere takılmayın. Hiç CHP’yi haber yapmazlar ama böyle fırsat buldular mı konuşurlar, haber yaparlar. Böyle bir şey yok. Sonra sadece Cumhuriyet Halk Partililerin değil, AK Partili kardeşlerimin de, ülkücü kardeşlerimin de HDP’li kardeşlerimin de Saadet Partili kardeşlerimin de hepsinin oyunu istiyorum. 81 milyonun oyuna talibiz.

“Bazı anket açıklamalarını ciddiye almayın”

Bir ikinci konu daha var. Bir de oraya takılmayın. Akşamları televizyonlara çıkan anketçilerin bir kısmı. Hepsini demiyorum. Onları ciddiye almayın. Onlar bir şey bilerek konuşmuyor. Onlar birilerinin sözcüsü. Emin ortada araştırma falan yok. Ne araştırması yapıyorsun? Gel peşime takıl gör araştırmayı.  Gelseydin de Adana’da 100 bin kişiyi görseydin. Otobüsümüz de yer var. Bunlar mahcup olacaklar. Biz bu seçimi alacağız. Dün Adana’daki muhteşem manzarayı görmenizi isterdim. 100 bin kişi oradaydı. Alanın sonunu göremiyordum.

“TRT’ye hakkımı haram ediyorum”

Bugün (Dün) sesimiz kötü olabilir ama sözümüz doğrudur merak etmeyin. Sesim kötü çıkıyor olabilir ama söylediklerim doğrudur. Bundan hiç kuşkunuz olmasın. Bir TRT1 var. 13-20 Mayıs arasında Sayın Erdoğan’a 1 Saat 57 dakika söz vermiş. Muharrem İnce’ye 16 dakika. Yani 117 dakika birine, 16 dakika birine. Peki sizler bu meydanı dolduran, ben yani hepimiz elektrik faturamızdan TRT payı ödüyor muyuz? Sadece Erdoğan’a oy verenler mi ödüyor? Hayır hepimiz ödüyoruz. Bunun adil olması gerekmez mi? Ey Erdoğan! Senin bundan haberin yok mu? Burada kul hak var. Bizim de o faturalar da payımız var. Ben TRT’ye hakkımı haram ediyorum. Haram zıkkım olsun.

Erdoğan’a açık oturum çağrısı

Ben televizyonlarda bütün adayların karşılıklı gelip tartışmasını istiyorum. Buna Sayın Erdoğan da dahil. Bartın’dan son kez tekrar ediyorum. Televizyona çıkalım. Uygar ülkelerde nasıl oluyorsa öyle yapalım. “Muharrem İnce ben senin gibi açıkta küçük notlarla öyle konuşamam. Benim 3 tane camım var. Pronter. O camlardan yazı akar. Millette beni ezbere konuşuyor zanneder. Ben aslında camdan konuşuyorum. Televizyonda nasıl olacak?” diyorsan söz sana televizyonda da pronter kursunlar.

“24 Haziran’da ilk işimiz seçim güvenliği”

Zamanımız dar, hedefimiz büyük. 24 Haziran’da ilk işimiz seçim güvenliğini sağlayacağız. En az 50 bin avukat arkadaşımız cübbelerini arabalarında gezdirsin. 24 Haziran’da size ihtiyacım olabilir. Sizi YSK’nın önüne çağırabilirim. Bartın’daki avukat arkadaşlarıma da sesleniyorum. Merak etmeyin bir oyunuza zarar gelmeyecek. Sonra hukuk güvenliğini sağlayacağız. Bağımsız mahkemeler, hukukun üstünlüğü. Herkes mahkemelerin verdiği kararlara uyacak. Güvenecek.

 “Ekonominin başına ehliyetli insanları getireceğiz”

Ekonomimiz de bu kararlara bağlı. Yabancı yatırımcı Türkiye’ye gelmiyor. Neden gelmiyor? Türkiye’ye güvenmiyor. Para güvenli bir limanı sever. Bunu kuracağız. Ekonominin başına bizden olursa ne olursa olsun değil ekonominin başına ehliyetli insanları getireceğiz.  Ekonomiyle ilgili kurumları başta Merkez Bankası olmak üzere bağımsız hale getireceğiz. Merkez Bankası başkanını Cumhuriyet Halk Partisi Genel Merkezine davet etmeyeceğiz. Onurunu kırmayacağız. İlk kez bir şey daha olacak Türkiye’den yıllardır duyduğumuz şey şudur: “Ey milletim! Kemer sık. Tasarruf yap.” Hayır bunu değiştiriyoruz. Bu sefer kemer sıkma sırası devlette olacak. milletin kemer sıkacak hali kalmadı. Kemerin  son deliğine geldi artık.

“İsraf ekonomisinden insan ekonomisine geçeceğiz”

Bu nasıl olacak? Birincisi israf ekonomisinden insan ekonomisine geçeceğiz.  Yani cumhurbaşkanı saraylarda yaşamayacak. Söz o sarayda yaşamayacağım. Orayı üniversite sınavında yüksek puan almış gençlerimize vereceğiz. Orasını bilim merkezi yapacağız. Nerede yaşayacaksın Muharrem İnce derseniz 16 yıldır milletvekiliyim. 14 sene kirada oturdum. 1,5 yıl oldu kendi evimi alalı. Evim bana saray gibi geliyor zaten. Ben orada oturacağım. Devletin işleri içinde Atatürk’ün yaptığı gibi Çankaya Köşkünü kullanırım.

“2018 yılının ilk 4 ayında örtülü ödeneğe harcanan para 747 milyon”

2018 yılının ilk 4 ayında örtülü ödeneğe harcanan para 747 milyon. Yani 747 trilyon. Bu parayı sen ne yaptın? Bu paraları kime verdin? 3 bin koruma, 300 araç, koca bir saray. Sarayın maliyeti 2 milyar dolar. Yani ev yapsak 100 bin ev yaparız. Parayı neden bulacaksın Muharrem İnce? Sen Suriyelilere 40 milyon doları nereden bulduysan ben oradan bulacağım. 40 milyar dolarla yani Suriyelilere harcadığımız parayla ev yapmış olsaydık 2 milyon ev yapıyordu. İşte paraları oradan bulacağız.

“20 yılda 10 bakan değişti. 5 kez sınav sistemi değişti”

Size cumhurbaşkanı adayınız olarak AK Partili kardeşlerim de dahil hepiniz 81 milyon asla düşmanlık değil, hep barış, kardeşlik, huzur vadediyorum. Kadınlarımız size sesleniyorum, AK Parti’ye oy vermiş annelerimiz size sesleniyorum. En değerli varlığımız çocuklarımızdır. Peki, sizin vicdanınıza sesleniyorum. Eğitimden memnun musunuz? 20 yılda 10 bakan değişti. 5 kez sınav sistemi değişti. Bu ülkede eğitimde bir uzlaşmaya varmamız lazım. “Ben iktidara gelirim eğitimde istediğimi yaparım” mantığı doğru değil. Bir kere değiştireceğiz ama uzlaşarak değiştireceğiz. Benim cumhurbaşkanlığımda o masanın etrafında AK Partilileri Milliyetçili Hareket Partililer, İyi Partililer, Saadet Partililer, HDP’liler, Demokrat Partililer olacak. Çeşitli kesimlerle uzlaşacağız. Milli eğitim politikasında önce uzlaşacağız.

“Memleketimin evlatlarına yazık oluyor”

Sınav sisteminde de önce uzlaşacağız. Memleketimin evlatlarına yazık oluyor. 24 Haziran’da üniversite sınavı ne vardı. Ne oldu? Değişti. Sına 9 ay kala bir değişiklik yaptılar. Sınava 8 ay kala bir değişiklik daha yaptılar. 7 ay kala bir değişiklik daha yaptılar. Sınava 4 ay kala bir değişiklik daha yaptılar. Sınava 2 kala da tarihi değiştirdiler. Çocuklar, gençler sınava girecekken şimdi kabine girecek. Şimdi milletimin vicdanına sesleniyorum. Hayatta en önemli şey çocuğumdur diyorsunuz da çocuğunuzun eğitimi çok mu önemsiz?

“Çocuklarınızın sorularını çaldırdılar”

Senin çocuğunla dalga geçiyor. Çocuklarınızın sorularını çaldırdılar. Onlara Fizik Öğretmeni Muharrem İnce söz veriyor. Çocuklarınızın sorunları çalınmayacak. FETÖ’yle birlikte soruları çaldılar, yandaşlarına verdiler. Allah’ın huzurunda söz veriyorum. Öğretmenlik yaptım yıllarda fizikten yazılı kağıtlarını önce isimlerini kapatırdım kağıtları adından etkilenmeyeyim  adil olayım diye öyle okurdum. Çocuklarınız bu ülkede adil sınavlara girecekler. Çocuklar sınava giriyor. 200- 300 lira para istiyorlar. Yazık, günah. Eğer 81 milyonluk Türkiye çocuklarını ücretsiz sınava sokamıyorsa yazıklar olsun bu memlekete.

 

“Enerjiyi termik santralden değil güneşten bulacağız”

Bartın bu eğitimle doğrudan ilgili. Sizde termik santral var mı? Kuruyorlar mı? İstiyor musunuz? İstemiyorsunuz. Ama bize enerji lazım. Nereden bulacağız? Güneşten, rüzgardan. Yenilenebilir enerji kaynakların. Türkiye 100 enerji tüketiyorsa şuanda 30’unu üretebiliyor. Şimdi biz ne yapacağız? Türkiye’nin güneş enerjisi potansiyelini iyi değerlendirirsek 100 tüketiyoruz ya 130 üretebiliriz. 30’da artar. Güneş enerjisine geçmek için bize iyi eğitimli çocuklar lazım. Çünkü güneş enerjisini depolamak lazım. O zaman bu konuda uzman gençlere ihtiyaç var. Her yıl 10 bin gencimizi yurt dışına göndereceğiz. En kısa sürede Türkiye’deki bilgisayar mühendisi sayısını 100 bine çıkaracağız. Hedefimiz bu olacak. O gelip meydanlarda tezek diyecek, çöplük diyecek, pislik diyecek. Ben gelecek diyeceğim.

“Her şey bir devlet terbiyesi içerisinde olacak”

Aramızda fark olacak. Fark şu; o gelecek meydanlarda “Benim valim, müsteşarım, genelkurmay başkanım, bakanım” diyecek bense “Sayın Bakan, Sayın Genelkurmay Başkanı, Sayın Vali” yani o genelkurmay başkanı benim değil milletin genelkurmay başkanı. Ben o benim genelkurmay başkanım demeyeceğim ama o da helikoptere binip birilerini tehdit etmeye gidemeyecek. Giderse hemen görevden alacağım. Her şey bir devlet terbiyesi içerisinde olacak. Mesela benimle şimdiki dönemle gelecek dönem arasında bir fark olacak.

“Cumhurbaşkanı “TEOG’u kaldırın” deyince TEOG kalkmayacak”

Cumhurbaşkanı “TEOG’u kaldırın” deyince TEOG kalkmayacak. “Üniversitelerin bölün” deyince bölünmeyecek. Cumhurbaşkanı “Faizleri düşürün” diye talimat vermeyecek. Böyle bir görevi olmayacak. Halk tarafından seçilen belediye başkanlarına “Çekilin kenara” diye bir talimatı olmayacak. Mesela bir iş adamı yatırım yapıyorsa 3 ay sonra kurallar değişmeyecek.

“Dış politikamız ayaküstü medyatik açıklamalardan uzak olacak”

Dış politikamız nasıl olacak? Dış politikamız ayaküstü, radikal, medyatik açıklamalardan uzak olacak. Uzmanlardan oluşmuş ve diplomatları “Monşerler” diye aşağılamayan bir yapıdan oluşacak. Kararlı, tutarlı bir dış politika olacak. Atatürk’ün yaptığı gibi. 1923 yılında cumhuriyet kurulduğunda İngiltere Türkiye’ye büyükelçi göndermez. Mustafa Kemal Paşa vatanı kurtardı ama devleti kuramaz diye düşünürler. Atatürk 1935’lere gelindiğinde İkinci Dünya Savaşının kapıda olduğunu görür. O zaman da Türkiye’nin etrafını bir barış çemberiyle kuşatayım der. Hemen İran, Afganistan ve Irak’la anlaşır ve doğuda Sadabat Paktını kurar. Batıda problem vardı. Daha yeni savaştığı ve galip geldiği Yunanistan, Yugoslavya ve Romanya’yla birlikte Balkan Paktını kurar. Orayı da barış çemberine alır. Amerikalı bir büyükelçi Atatürk’e sorar. “Siz savaşta Yunanistan’ı yendiniz neden tazminat istemediniz?” der. Atatürk’te “Bir yanda tazminat öbür yanda barıştığımızda ekonominin getirisi, barışın getirisi tazminattan daha fazla. Onun için tazminat istemedik” der. Amerikalı büyükelçi hatıralarında şöyle yazar “Dünyada gördüğüm en ileri görüşlü adamdır1 der.

“Suriye’nin toprak bütünlüğü esas”

Bu ülkede 4 milyon Suriyeli var. Şuanda Suriye’de Türk büyükelçisi var mı? Yok. Böyle bir şey olabilir mi? Koca Türkiye Cumhuriyeti 4 milyon Suriyeliye bakıyor ama Suriye’de büyükelçisi yok. Niye yok? Tayyip Erdoğan Esat’a kızmış. Ben Allah’ın izni milletin isteğiyle seçildiğimde oraya büyükelçiyi göndereceğim. Sorunları çözeceğiz. Suriye’nin toprak bütünlüğü esas. Suriye’ye yeni bir anayasa ve Birleşmiş Milletler gözetiminde içinde ve dışında bütün Suriyelilerin katıldığı bir seçimle güle oynaya Suriyeliler memleketlerine gidecek.

“Asgari ücret net 2 bin 200 lira olacak”

Amerika Birleşik Devletleriyle problemlerimiz var. Bunlar meydanlarda bağırarak çözülmez. Meydanda böyle kavga edilir mi? Dış politika meydanlarda kavga ederek olmaz. Dış politika arka tarafta masada kararlı mücadeleyle olur. Asgari ücret net 2 bin 200 lira olacak.  Çiftçiye mazot 3 lira olacak. Üniversite öğrencilerine 19 Mayıs’ta ve 29 Ekim’de 500 lira verilecek. Bunu size Muharrem İnce vermeyecek. Cumhuriyet Halk Partisi de vermeyecek. Tıpkı şimdi verilenleri Tayyip Erdoğan’ın vermediği gibi. Bunu size Türkiye Cumhuriyeti verecek. Bunu başaracağız.

“Sözleşmeli öğretmenlik kaldırılacak”

Burada bir kez daha söyleyeyim. Öğretmenler ve polisler söz 3600’ü çözeceğiz. Sözleşmeli öğretmenlik kaldırılacak. Polis memurlarına mesai ödenecek ve sendika haklarını alacaklar. Astsubaylara ve uzman çavuşlara verdiğim sözün de arkasındayım. Onların da 9’a 2 sorunları ve tazminat sorunlarını da çözeceğiz. Emekliler önce torunlarınıza sonra size.  Önce gençlere çünkü o gençler iyi okullarda okuyacaklar, ülkeyi kalkındıracaklar emeklilerde rahat yaşayacaklar. Benim ülkemin gençlerinin Fransa’nın gençlerinden ne eksiği var. Un var, şeker var, helva yapan usta yok. Usta kötü.

“16 senedir neredesin?

16 sene sonra bir manifesto yayınlıyor. “Ekonomik sorunları çözeceğim”. Günaydın.  16 senedir neredesin? Dolar bugün yine yukarı doğru çıkıyor. “Tek dertleri benim” diyor. Bizim derdimiz seni indirmek değil. Bizim derdimiz doları, Euro’yu, mazot fiyatını, faizi indirmek. Muharrem İnce cumhurbaşkanı olduğunda dolar inecekse, faiz inecekse, mazot inecekse sende iniver ne olacak yani.

“Biz ehliyete, liyakata bakacağız”

Türkiye’de devlet yönetimi akılsızdır. Türkiye’de okul sistemi akılsızdır. Türkiye’de ekonomi politikaları akılsızdır. Türkiye’de dış politika akılsıdır. Türkiye’de eğitim akılsızdır. Türkiye’nin yönetimi şudur. Bir tek adam var. Bir tek adamın yanında ehliyetsiz bir takım var. Şimdi tek adam ve ehliyetsiz takımını gönderip güçlü lider ve liyakatlı takımı getireceğiz. Hiç kimseyi kamuda yükselirken CHP’li değil mi diye bakmayacağız. Kaymakam olurken acaba solcu mu sağcı mı diye bakmayacağız. Tam tersine biz ehliyete, liyakata bakacağız. Bundan yana hiç kuşkunuz olmasın.

“Türkiye’yi barıştıracağız”         

Türkiye’yi barıştıracağız. Ülke kucaklaşacak. Hukuk devleti olduğumuzda yatırımcının önündeki bürokratik engelleri aştığımızda ekonomimi önündeki kuralları ve kurumları bağımsız özerk yaptığımızda ideolojik saplantılara girmediğimizde ekonomiyi yöneten kişilerde sadakat yerine liyakat aradığımızda israf yerine üretim ekonomisini seçtiğimizde her şey düzelecek. Türkiye’de ne var biliyor musunuz? Türkiye’nin meraları atıl. Denizleri atıl. Balıkçılıktan yeterince yararlanamıyor. Deniz taşımacılığından yeterince yararlanamıyor. Hayvancılığından yararlanamıyor. İnsan potansiyelinden yararlanamıyor. Biz sanki Türkiye’ye gelmişiz ve onun üstünde nöbetçiyiz. Nehirler boşa akıyor. Denizler boşa kirleniyor. Topraklarımız ekilmiyor. Her şey atıl. Hayır böyle olmayacak. Bunu üretime dönüştüreceğiz.”

Sizlerden bir şey istiyorum. Hemen yanı başımızda Amasra var. Orada kömür çıkıyor muydu? Şimdi çıkıyor mu? Hayır. Orada 4 bin, 5 bin kişi çalışıyordu. Bakın size söz cumhurbaşkanı olayım orada 2 bin kişi yeniden çalışmaya başlayacak. Bunu yapabiliriz. Biz neden fakiriz. Çünkü kötü yönetiliyoruz. Her şey siyasallaşmış, eğitim, din ekonomi siyasallaşmış. Bundan 3 B ile çıkacağız. Önce barışacağız. Sonra ekonomik olarak büyüyeceğiz. Sonra da adil bölüşeceğiz.