Tahsin ÖTGÜÇ

ORMANLARIMIZ MİLLİ SERVETTİR

Tahsin ÖTGÜÇ

Ormanlar toplum, ülke ve Milet için o denli önemlidir Milli ekonomiye katkı sağlamakla beraber temiz bir havanın daim olmasını sağlar. İnsanlar özellikle yaz mevsimlerinde dost ve akrabalarıyla piknik yapma imkânı bulurlar. Ormanlar erozyonu önler. Ağaçlar toprak kaymasına mani olur. Orman olan bölgeler düzenli yağmur alır. Ormanlar insanların yakacak ve kereste ihtiyaçlarını karşıladığı gibi, diğer canlıların hayatlarını idame ettirme imkânı da sağlar. Aynı zamanda ormanlar, kamu malıdır. Tüm canlılar için yararı olan bu yerlerin, kamu malı olması hasebiyle de korunması, kollanması, büyük önem arz eder. Ebetteki sözünü ettiğimiz yerlere zarar verenler görüldüğünde ilgili mercilere haber vermek insani ve islami bir görevdir.  Yüce Allah kuranında: “ O Allah ki, size yeri boyun eğdirdi. Haydi, onun omuzlarında yürüyün ve Onun rızkından yiyin. Dönüş ancak O’nadır buyurmaktadır. Mülk, 15

Yeryüzünde her şey insan için yaratılmıştır. Yeryüzü de insanın istifadesine sunulmuştur. İnsan, kendisi için yaratılan her şeyin birer nimet olduğu gerçeğini idrak ile Yaratana şükretmesini bilmesi gerekmektedir. Allah’ın verdiği imkân ve değerlerin hor kullanılmaması, zarar verilmemesi insanlığın gereğidir. Yeryüzü insanlık için var edilmiştir. İnsan kendisine sunulan arzda kendi yaşamını huzur ve güven içinde sürdürmeye çalışırken kendisi dışında olanların yaşama hukukuna saygılı olması insan ve islami bir görevdir. Bu gün yeryüzünde varlığını sürdürenler, etrafındakilere zarar veriyor, onlar için hayatı çekilmez hale getiriyorsa, böyle bir hayat, ne insanidir ne de İslami’dir. Aynı zamanda insanların ortak kullanım alanlarına zarar vermek de aynı cümledendir.  Ülkemizin 20 ye yakın bölgesinde orman yangınları görülmektedir. Bu kadar çok orman yangınının tesadüfi olmadığı bir gerçektir. İnsanların ortak kullanım alanları olan dolayısıyla da bir kamu malı olan bu yerlerin yakılması, insani ve İslami değildir. Topluma, ülkesine ve milletine bu denli zarar verenlerin insanlıkla ilgilisi olamaz.

Allah’ın insanların istifadesine sunduğu yeryüzünde, her kes kendi huzur ve mutluluğu için çalışması tabiidir. Ancak kişinin kendi huzurunu ve güvenliğini sağlarken diğer insanların huzur ve mutluluğuna zarar vermesi insanlığın yüz karasıdır. Allah mülk suresinin 15. Ayetini sonunda yeryüzündeki nimetleri yiyin, dönüş Allah’a dır buyuruyor. Her şeyin bir sonu olduğu gibi, hayatın da mutlak olarak sonu vardır. Her kes, dünya üzerindeki yaşantısından Allah’a hesap verecektir. Kamu malı olan ormanları yakanlar da, Allah’a hesap verecektir. İnsani değerlerden yoksun bu varlıkların dünyada verecekleri hesapları ayrıdır. Ülke ve millet için son derece önemli olan ormanlar yakanlar, ülke ve milletimize zarar vermek için bilinçli olarak eylemlerde bulunmaktadırlar. Yangın bölgelerinde köylülerin can ve mal kayıpları olmaktadır. Aynı zamanda bu bölgelerde yaşayan canlılar telef olmakta, barınma alanları ortadan kalkmaktadır. Bu yönüyle orman yakanlar katildirler. Kendi varlığını sürdürmek için, terör örgütleri, insanların zararı da olsa aklına gelen her düşünceyi eyleme çevirebiliyor. Şekli ve şemalı ne olursa olsun, hiçbir terör örgütünden ülke ve millete fayda gelmiş değildir. Bu gerçeği idrak etmek lazım gelir.

Ormanları yakanlar, ülkeye ve millete zarar verdikleri gibi, orman köylülerin can ve mallarına da zarar veriyorlar. Her şeyimiz olan ormanlarımızın korunup kollanmasında vatandaşlık görevlerimizi eksiksiz olarak yerine getirmek önem arz etmektedir. En ufak bir ihmalkârlık, büyük zarar ve kayıplara neden olabiliyor. Bunun için piknik yapmak veya dinlenmek maksadıyla ormanlara gidildiğinde, dikkatli olmak lazım gelir. Buralara zarar verenleri gördüğümüzde ilgili mercilere bilgi vermek insani bir görevdir. Ormanlar, ülke için milli servettir. Ülke ekonomisine katkı sağlamaktadır. Maddi ve manevi yönden pek çok yararı olan ormanlarımızı kendi malımız gibi koruyup kollamak insani ve İslami görevimizdir. Zira İslam’da zarar vermek yoktur. İslam’da öldürmek yoktur, diriltmek vardır.

 

                                                                                                                  Tahsin ÖTGÜÇ- Emekli Müftü

 

Yazarın Diğer Yazıları