GAZZE MÜCAHİTLERİNİN ÖRNEK MÜCADELESİ
Tahsin ÖTGÜÇ
Yeryüzünde hayatlarını idame ettiren milletler, tarih, kültür ve inançlarına göre birbirleriyle iyi ilişki ve dostluk kurarlar. Bu bağlamda sevinçlerini paylaşır, elem ve kederlerine ortak olurlar. Günümüz dünyasında bunların misalleri oldukça çoktur. 1967 yılından itibaren Filistin halkına yaşamayı zehir eden İsrail’in Gazze’de başlattığı katliam ve soykırım olayına ABD ve bazı batılı devletlerinin ortak olduğu gibi. Bu dünyada iyi yâda kötü her varlık kendisine yakışanı yapmaktadır. Şeytan, şeytanlığını, Kâfir, kâfirliğini, ateist ateistliğini, vb. Peki Müslümanlar nasıl yaşıyorlar. Teslim oldukları Allah’ın buyruklarına kulak vererek mi?, yoksa kendi reylerine göre mi yaşıyorlar. Ebetteki kendi reylerine göre yaşıyorlar. Eğer böyle olmamış olsaydı, İSRAİL, Mescidi aksaya Müslümanların girmesine mani olamaz, bu gün başlattığı katliam ve soykırım olayını gerçekleştiremezdi. Ne yazık ki, dünyanın gözü önünde bir Müslüman bölgesi olan Filistin’in Gazze kentini karadan ve havadan bombalayarak bölgeyi insansızlaştırıp buraya yerleşmek istiyor. Bunu yaparken İnsan hakları evrensel beyanname hamisi olan ABD2yi de yanına alabiliyor. İnsanlığın yüz karası olan bu tablo karşısında ehli küfürden bir ses çıkmıyor, üstelik katilin yanında yer alabiliyorlar. Bu durum karşısında Müslüman devletler insani ve İslami görevlerini gereği gibi yapıyorlar denemez.
Yüce Allah Kuranında: “ Ey iman edenler eğer Allah’ın dinine yardım ederseniz Allah da size yardım eder. Ve ayaklarınızı sabit kılar, buyurmaktadır. Muhammed,7. Demek ki Allah’ın gönderdiği en son ve en mükemmel din olan ıslama göre yaşanırsa Yüce Yaratanın yardımı gelmeye devam edecektir. Bunu, maziye dönük pek çok savaşlarda görmek mümkündür. Günümüze bakacak olursak, Filistin’in Gazze bölgesinde tüm küffara karşı mücadele eden Gazeli mücahitlerin direnişlerinde Allah’ın Nusret’ini görmek mümkündür. Son sistem silah, araç ve gereçlerle saldırıya geçilmiş, her taraftan kuşatılmış, elektrikler kesilmiş, sular ve gıda yok. Bölgede yaşayan tüm sivil halk başta olmak üzere her taraf bombalanıyor. Yer altında yaşam mücadelesi veren gazelli mücahitler, en ufak bir korku ve endişeye kapılmadan vatanlarını savunuyorlar. ABD ve hamisi olduğu İsrailli sarsıyorlar. Bizden dua bekliyorlar. Dualarımızla her an onların yanındayız. Biliyor ve inanıyoruz ki, Filistin toprakları Filistinlilerindir. İsrail, bu bölgeye sonradan gelmiştir. 1967 den itibaren güçlenmeye balayınca Filistin halkına çeşitli bahanelerle saldırıya geçmiştir. Bu gün durum öyle bir hale gelmiştir ki, neredeyse Filistin topraklarının yarısından fazlası işgal edilmiştir. Mescidi aksa da işgal altındadır. Müslümanlar mescide kendi iradeleriyle giremiyorlar. İsrail polisi mescidi aksanın etrafında nöbet tutuyor. Mescidi Aksa Müslümanların ilk kıblesi olması hasebiyle İsrail’in bu zulmü tüm dünya Müslümanlarını ilgilendirir ve sorumlu kılar. Yani mescidi aksanın korunması tüm Müslümanlar için namus meselesidir. Dünya menfaati beklentisi için bu durumu görmemezlikten gelmek, dünya ve ahiret için son derece vahimdir.
Allah Resulü ne buyuruyor bir bakalım “Müslümanlar birbirlerini korumakta, birbirlerini sevmekte ve acımakta bir vücut gibidirler. Vücudun organlarından biri rahatsız olduğunda diğer organlar o rahatsızlığı hissederler” Riyazüssalihin. Bir vücut durumunda olması gereken Müslümanlar, bu gün Gazze’de meydana gelen olaylar karşısında gereken duyarlılığı gösterebiliyorlar mı? Yaklaşık 2 aydır, elektrik yok, su yok, gıda yok, hastane yok. İnsanların yaşaması mümkün olabilir mi? bu ortamda. Bir de İsrail ordusu sürekli masum sivil halkı bombalıyor. İnsanlık tarihinde böyle bir kepazelik ve soy kırımı olmamıştır, olamaz da. Çünkü İsrail’in yaptığı eylen insan tabiatına aykırıdır. Bu eylemi yaptıran ve destek olan ve dahi imkânı olduğu halde engel olma zahmetinde bulunmayanlar da insan olamazlar. Çünkü insanda vicdan vardır. Vicdanı olan her bir insan Gazze’deki İsrail’in vahşetine duyarsız kalmaması gerekir. İslam’a göre her bir fert, yapıp ettiğinden, neyi kim için yaptığından mutlaka Allaha hesap verecektir.
Bütün bu zorluklar karşısında mescidi aksa başta olmak üzere İsrail’in işgal ettiği vatan topraklarını kurtarmak için büyük çaba sarf eden, İsrail’in şahsında tüm küffarla mücahide eden Filistin ve gazelli mücahitleri tebrik etmek gerekir. Uçakları yok, tankları yok, araç ve gereçleri de yok. İnsanın yaşaması için her şey yok olmuş, bir an sonra ne olacakları belli olmayan bir durumda ümitsizliğe kapılmadan insanlıktan çıkmış bir orduyla savaşa devam ediyorlar. Her babayiğidin yapacağı iş değildir bu. Allah Nusret’ini daim eylesin. İnanıyorum ki, Allah’ın yardımı, onlarla beraberdir. İnşallah sonuçta başta ABD olmak üzere İsrail ve diğerleri rezil ve rüsva olacaktır. Gönül isterdi ki, Tüm İslam devletleri ağırlıklarını ortaya koyarak İsrail’in bu vahşetini durdurabilsinler. Ama ne yazık ki yapmadılar veya yapamadılar. İsrail’i büyütmüş oldular. Ancak onların korktuğu gibi İsrail de ABD de büyük değil. Bunu Gazze’de gördük. Mücahitler, denilmez denilen demir kubbeyi deldiler. İsrail’in bir taburunu imha ettiler. Ordu mensuplarından bazılarını öldürdüler bazılarını da rehin alabiliyorlar. Gazze’de olan sivil halka oldu. ONBİRBİN civarında şehit olan, bunun en az 3 katı gazi olanlar var. Birçok insan evinden yerinden yurdundan oldu. Bunların suçu neydi, Müslüman olmak mı·. ???Evet Müslüman oldukları için bu zulme maruz kaldılar. Yarın hangi İslam ülkesine saldıracakları belli olmadığına göre, her İslam ülkesi menzile girebilir. Allah, Gazze’deki İsrail vahşetinden Müslümanların ders almalarını nasip eylesin.
Tahsin ÖTGÜÇ- emekli müftü
