Tunç: 'Millet İttifakı aslında 28 Şubat ittifakı'
Seçim Kanunu Teklifini değerlendiren TBMM Adalet Komisyonu Başkanı ve AK Parti Bartın Milletvekili Yılmaz Tunç, teklifle seçim barajının yüzde 10'dan yüzde 7'ye düşürüldüğünü ve ittifak içerisindeki partilerin kendi aldığı oy oranı dahilinde milletvekili çıkarabileceklerini söyledi. Teklifin bu yönüyle Seçim Kanundaki adaletsizliği de ortadan kaldırdığını savunan Milletvekili Tunç, 'Şuanda yürürlükteki Seçim Kanunumuzda bir adaletsizlik söz konusuydu. İttifak içerisindeki parti diğer partiden daha az oy aldığı halde milletvekilliğini çıkarabiliyordu. Bu adaletsiz bir sistemdi' derken Millet İttifakı için de '28 Şubat ittifakı' benzetmesini yaptı.
TBMM Adalet Komisyonu Başkanı ve AK Parti Bartın Milletvekili Yılmaz Tunç, Cüneyt Özdemir’in sunduğu Haber Merkezi programında Seçim Kanunu Teklifini değerlendirdi. Teklifin ana hatlarıyla seçim barajını yüzde 10’dan yüzde 7’ye düşürdüğünü ifade eden Milletvekili Tunç, “Seçim Kanunu Teklifinin ana hatlarıyla bir kere barajı yüzde 10’dan yüzde 7’ye düşürüyor. Bundan sonra artık Türkiye’de seçim barajı yüzde 10 olarak uygulanmayacak, yüzde 7 olarak uygulanacak. İttifakın toplamı yüzde 7’yi geçmişse ittifaktaki partiler de barajı geçmiş sayılacak. Seçim Kanunun diğer maddelerine baktığımız zaman gerçekten demokratik, millet iradesinin sandığa tam bir şekilde yansımasını sağlayacak önemli düzenlemeler de içeriyor” dedi.
“Buna itiraz edilecek bir şey yok”
Temsilde adalet vurgusu yapan Yılmaz Tunç açıklamalarına şöyle devam etti:
“Seçim barajının indirilmesi yıllardır konuşulan bir konuydu. 82 Anayasasında yüzde 10 olarak öngörülmüştü. Ama bunun yüzde 7’ye indirilmesi aslında önemli bir gelişme. Buna itiraz edilecek bir şey yok. “Bunu daha aşağıya çekelim” denilebilir ama yüzde 10’dan yüzde 7’ye düşürülüyor. Tabiî ki yüzde 7’nin altına düşürülmesi de hala tartışılıyor. Burada Anayasamızın özellikle seçimler konusunda öngördüğü “temsilde adalet, yönetimde istikrar” konusu. Mecliste de siyasi istikrar önemli. Temsilde adalet de önemli. Bunları belirlerken bunların hepsini düşünmek gerekiyor.
“Bir adaletsizlik söz konusuydu”
Sadece ittifakın yüzde 7’si geçmesi düzenlemesi değil, bunun yanı sıra ittifaka dahil olan partilerin milletvekili çıkarabilmeleri için de kendilerinin milletvekili çıkarabilecek oy oranını yakalamaları gerekiyor. Şuanda yürürlükteki Seçim Kanunumuzda bir adaletsizlik söz konusuydu. İttifak içerisindeki parti diğer partiden daha az oy aldığı halde milletvekilliğini çıkarabiliyordu. Bu adaletsiz bir sistemdi.
“Teşkilatlanmadan Mecliste hülle yoluyla grup kurmak bundan sonra mümkün olmayacak”
Seçim Kanununda önemli bir madde artık teşkilatlanmasını tamamlamadan bir partinin seçime girmesi mümkün değil. Siyasi partilerde asıl olan teşkilatlanmadır. Siyasi partiler demokrasimizin vazgeçilmez unsurları. Ama partini de büyük kongresini tamamlayıncaya kadar teşkilatlanması çok önemlidir. Dolayısıyla teşkilatlanmadan sadece Mecliste hülle yoluyla grup kurmak bundan sonra mümkün olmayacak. Bu da önemli ve demokratik bir düzenleme. Siyasi partileri güçlendiren bir düzenleme. Siyasi partileri teşkilatlanmaya yönelten bir düzenleme.
“Milletten milletvekili çıkaracak desteği alabilmeleri lazım”
Bunun dışında küçük siyasi partilerin özellikle ittifak içerisinde yer alan siyasi partiler, milletten desteği alabiliyorlarsa, milletvekili çıkarabilecekleri oy oranını illerde yakalayabiliyorlarsa millet onları tercih etmiş sayılır. Ama eleştirilerden maalesef şunu alıyoruz “Biz milletvekili çıkarak oy oranına sahip olmayalım. Ama milletvekilimiz de olsun.” O zaman milletin iradesinin sandığa tam bir şekilde yansıdığını söyleyebilir miyiz? Milletvekili çıkarmak istiyorlarsa dahil oldukları ittifakın yüzde 7’yi geçmesi lazım. Bunun dışında da kendileri milletvekili çıkarabilmek için de ayrıca milletten milletvekili çıkaracak desteği alabilmeleri lazım.
Millet İttifakına “28 Şubat ittifakı” benzetmesi
Millet İttifakı diyoruz ama aslında bunun ismi 28 Şubat ittifakı. Bu ittifakı oluşturan partiler toplandıktan sonra bir açıklama yaptı. O açıklama “Toplumun geniş yelpazesini temsil eden bizler” diye başlıyor. Halbuki bu ittifakın oy oranını topladığımız zaman yüzde 40 bile etmiyor. Cumhuriyet Halk Partisinin demokratik siyasi hayatımızda yüzde 25 bile aşamadığını görüyoruz. Hala anketlerde de bu şekilde. Hepsini topladığımız zaman 6 partiyi bir araya getirsek bile yüzde 40’ı bulamıyorlar.
“HDP desteğine ihtiyaç duyduklarını görüyoruz”
Tabi böyle bir ortamda HDP desteğine ihtiyaç duyduklarını görüyoruz. Bu anlamda da sürekli HDP’ye sıcak gelen mesajlar vermeye çalışıyorlar. Burada aslında toplumun ve milletimizin büyük bir tepkisini çektiklerinin farkında değiller. “Demirtaş’ı serbest bırakacağız” diyorlar. Demirtaş neden cezaevinde? Yargın bir soruşturması ve ardından kovuşturması neticesinde cezaevinde. Hem bir taraftan “Yargı bağımsız olacak” diyorsunuz hem de “Cezaevindeki kişileri biz iktidara geldiğimiz zaman çıkaracağız” diyorsunuz. İstediğini çıkaracaksın, istemediğini çıkarmayacaksın. Böyle bir yargı ve hukuk düzeni olamaz.
“Vesayetçi parlamenter sistemi geri getirmek istiyorlar”
6’lı parti dediğimiz 6’lı masanın önerdiği sistem “güçlendirilmiş parlamenter sistem olarak öneriyoruz” diyorlar ama aslında bunun adı güçlendirilmiş parlamenter sistem falan değil. Bunun adı eski sistemin vesayetçi ruhunu daha da tahkim ederek “vesayetçi parlamenter sistemi” geri getirmek istiyorlar. Açıklamalarında “Yarının Türkiye’sini inşa ediyoruz” diyorlar ama tam tersi aslına eski Türkiye’yi vaat ediyorlar.
“Terörle mücadelenin bir tek kelimesine bile değinmiyorlar”
Vaat ettikleri güçlendirilmiş parlamenter sistemin 53 sayfasına baktığımız zaman orada terörle mücadelenin bir tek kelimesine bile değinmiyorlar. Dış politikanın tek bir kelimesine değinmiyorlar. Milli güvenlik hiç gündemlerinde yok. Gündemlerinde tek olan “Cumhurbaşkanlığı seçimleri 7 yıllığına seçilecek ve tek seçilecek” diyerek aslında cumhurbaşkanın halk tarafından seçilmesini gerektirmeyecek bir sisteme geri dönmek istiyorlar.
“Eski darbeci ve vesayetçi anlayışın tekrar inşa edilmesini istiyorlar”
Hakimler ve Savcılar Kurulunda Adalet Bakanının ve Yardımcısının olmayacağını vaat ederek de yargıda eski darbeci ve vesayetçi anlayışın tekrar inşa edilmesini istiyorlar. Yine “OHAL yetkisini cumhurbaşkanından alacağız. Sistemimizde OHAL Kanun Hükmünde Kararnameler olmayacak” diyerek de darbelere karşı hukuk zemininde mücadelelerin olmadığı bir sistemi tekrar geri getirmek istiyorlar.
“Dünyada bir ekonomik dalgalanma var”
Ama milletimiz bunlara fırsat vermez. Güçlendirilmiş parlamenter sistem gibi bir sisteme geri dönme niyeti toplumda hiç yok. Böyle bir istek hiç görmüyoruz. Bu istek sadece bu 6’lı siyasi partisinin millete önerebileceği başka bir şey olmadığı için maalesef Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemini karalayarak bunu yapmaya çalışıyorlar. Açıklamalarında ekonomik dalgalanmalarının sebebin Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi olduğunu söylemeye çalışıyorlar. Halbuki bütün dünyada pandeminin ve Ukrayna-Rusya Savaşının ortaya çıkardığı enerji maliyetlerinin yükselmesi, akaryakıt fiyatlarının yükselmesi, 2 yıldır devam eden pandemiden dolayı üretimin ve tedarik zincirinin bozulması nedeniyle ortaya çıkan dünyada bir ekonomik dalgalanma var.
“Bu 6’lı masayı çok da gündem yapmamak lazım”
Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi sayesinde son yıllarda Türkiye’de çok büyük atılımlar gerçekleştirildi. İhracatta rekorları bu sistemle biz kırdık. Savunma sanayideki başarılarımız. Sanayileşmede üretimin artması, terörle mücadelede başarımız bu sistemle gerçekleşti. Dolayısıyla bu 6’lı masayı çok da gündem yapmamak lazım. Milletin gündeminde de aslında çok da bunlar yok.”