SÜNNETE UYGUN HAYAT
Tahsin ÖTGÜÇ
Sünnet, peygamberimiz (sav) efendimizin söz, fiil ve takrirleridir. Sünnetin kelime anlamı, yol, metot manalarına gelmektedir. Sünnet aynı zamanda Kuran’ı Kerim’in yorumudur. Zira peygamberimizin hayatı kurandır. Peygamberimizin ahlakı konusunda Hz Aişe validemize sorulan bir soruya verdiği cevap, efendimizin ahlakı Kurandır, olmuştur. Peygamberimizin hayatının Kurana bağlılığı konusunda Yüce Allah Kuran’ında şöyle buyurmaktadır. “Kişisel arzularına göre de konuşmamaktadır. O (size okuduğu) kendisine indirilmiş vahiyden başka bir şey değildir.” Necm,3-4. Peygamberimiz (sav) efendimiz Kuran’ı anlayarak yaşamıştır. Onun söz, fiil ve davranışları kurana dayanmaktadır. Bu bakımdandır ki, efendimizin sünnetine uygun olarak hayatımızı idame ettirdiğimiz zaman, Kuran’da buluşmuş oluyoruz. Müslümanları Kuran’da buluşmalarını sağlayan, söylem ve eylemlerimizin yararlı olmasına vesile olan Sünnettin ihya edilmesi o denli önem arz etmektedir.
Yüce Allah Kuran’ında “O peygamber size neyi getirmişse onu alın ve neyi yasaklamışsa ondan kaçının. Allaha karşı saygısızlık etmekten sakının. Kuşkusuz Allah cezalandırmada çok çetindir.” Haşr,7. Peygamberimizin Allah’tan ne getirmişse onu alıp muhafaza etmeyi, neden uzak olmamızı istemişse onların tamamını bırakmamızı Allah bizden istemektedir. Demek ki peygamberimizin sünnetine bağlı olarak yaşamak Allah’ın emridir. Kurandan sonra ikinci önemli delil sünnettir. Sünnetin kuranı açıklanma, tefsir etme gibi bir görevi de vardır. Yani Kuran’ın yorumunu yapan sünnettir. Bütün peygamberlerin görevi de kendi ümmetlerini Allah’ın arzu ettiği hayat ikliminde buluşturmak, yaşantılarını bu iklimde sürdürmelerine vesile olmaktır. Bizler de evrensel ve cihanşümul peygamberimizin ümmeti olarak onun sünnetine uygun olarak hayatımızı idame ettirmek gibi bir görevimiz var. Bu görevin yerine getirilmesi, sahiplerini dünya ve ahrette saadete götürür.
Müslümanların yaşantıları mutlaka peygamberimiz (sav) efendimizin sünnetine, hayat tarzına uygun olması gerekmekte. Değilse ulu orta sürdürülen bir hayatın bireye istenilen manada fayda vermesi, onu evinde, iş yerinde, huzurlu ve mutlu kılması düşünülemez. Hayat sadece fiziki yönü olan, görünen bir süreçten ibaret değildir. Onun görünmeyen manevi bir yönü de vardır. İşte o, inanç, dinin yaşantımızla buluşmasıdır. Peygamberimiz (sav) efendimiz bir hadislerinde, “ Evlerinizi namaz kılmak ve kuran okumakla nurlandırın.” Başka bir hadisinde ise, “Kuran okunan namaz kılınan evlerde bereket ve hayır çok, şer az olur. Kuran okunmayan, namaz kılınmayan evlerde şer çok, hayır ve bereket az olur” buyurmuştur. Riyazüssalihin. Evlerimizin birer zikir mahalli olması gerekiyor. Boş zamanlarımızda kitap okuyarak, özellikle nafile namaz kılarak bu mekânların hakkını vermeliyiz. Peygamberimiz (sav) efendimiz “ Evlerinizi makber haline getirmeyin buyurmaktadır.
Günlük hayatımızda işlerimizin hayırlı ve bereketli olması, kendimizin de huzur ve mutluluk içinde geleceğimize yön verebilmek adına efendimizin sünnetine elimizden geldiğince intiba etmeliyiz. Zira efendimiz bizler için bir rehber ve kılavuzdur. Tüm insanları Hakka çağıran, özelde biz ümmetini Allah’a giden dosdoğru mana yolunda nasıl yürüneceğini gösteren hidayet peygamberidir. Tüm söylem ve eylemlerimizde onu model almak, toplumsal barışı sağlar. Yaşantımızda müspet değişiklikler meydana gelir. Allah’ı görüyor hale geliriz. Böylece daima yararlı işler üretebiliriz. Değilse hayattan beklentilerimiz olumsuzluğa dönüşebilir. Huzur ve mutluluk için maddi imkân tek başına yeterli değildir. Maneviyat her zaman ve her yerde gereklidir. Bu bakımdan peygamberimiz (sav) efendimizin tavsiyelerine uymak o denli önemlidir.
Tahsin ÖTGÜÇ- Emekli Müftü