Tahsin ÖTGÜÇ

KUR'AN İKLİMİNDE HUZUR

Tahsin ÖTGÜÇ

Dünya sahnesine Allah’a teslim olup ona kulluk etmek üzere gelen insanoğlu yaratılış gayesine göre yaşamaya devam ettiği sürece huzur ve mutluluğu yakalayabilir. Aksi halde hayatında darlık ve sıkıntılar meydana gelebilir. Bu bakımdan insan, yaşantısının arzu ettiği hal içinde olması için yaratanına yönelmesi, insanların hidayete kavuşması için ilahi kelam, kuranı kerimle buluşarak onu hayatında yer etmesine vesile olması önem arz etmektedir. Zira kura-ı kerim müminler için şifadır. Manevi ilaçtır. Kura okunduğu zaman kalplerde huzur oluş. Stres ve bunalım yok olur. Kurandan alınan öğreti ve feyiz, evde huzur ve bereket meydana getirir.  Evdeki bireyler arasında saygı ve sevgi oluşur. Her kes yarınlara güvenle bakar. Huzurlu ailelerin oluşturduğu toplum da sağlıklı ve mutlu olur. Kur ani hayatın olmadığı yuvalarda ve oluşturduğu toplumlarda arzu edilen huzur ve mutluluğu yakalamak oldukça zor olabilir. Bu olumsuz tablodan kurtulmak için kur ’anın sesine kulak vermek lazım gelir.      

Yüce Allah Kuran’ında, şöyle buyurmuştur. “Her kim de benim zikrimden (kuran’dan) yüz çevirirse, mutlaka onu kıyamet gününde kör olarak haşrederiz”  O da şöyle der: Rabbim! Dünyada gören bir kimse olduğum halde, niçin beni kör olarak haşrettin”. Taha ,125,126. Hayatın huzur ve güven, işlerin hayırlı ve bereketli olması bakımından  zikrin önemi o denli önemlidir. Yaratanla beraber olmanın bir gayesi vardır, o da Allah’a olan saygı ve sevginin söylem ve eylemle ortaya koymaktır. Kılınan namazlar, okunan kuran, tesbihatlar, tefekkür ve zikirler, Müslüman’ı Yaratanla beraber kılar. Onun rızasına ve hoşnutluğuna kavuşmanın manevi hazzı, kişi üzerinde müspet etkisini her zaman gösterir. Kuran’ın istediği hayat tarzı hiç kimseye zarar vermez. Bilakis fayda sağlar. İnsanın hayatında bereket, mutluluk ve güven oluşur. Müslüman, karamsarlıktan, darlıktan, stresten ve yeisten beri olur. Bu hal içinde hayattan tat almaya başlar. Her zaman ve her mekânda Allah’ı tefekkür edebilme erdemliğini kazanır. İşte Kuran ikliminde hayat budur. Kuran’a göre yaşam tarzı, İslam ümmetinin felahına vesile olacaktır. İçinde bulunduğu karmaşadan, stresten, bunalımdan,  kavga ve boğuşmaktan mutlaka kurtulacaktır. Çünkü kuran ikliminde, insana saygı ve sevgi var. Kendisi için sevdiğini başkası için de sevmek var, Müslüman’ın diğer Müslüman’a karşı, malı, canı ve namusunun haram olduğu gerçeği var.

Peygamberimiz(sav) efendimiz “ Evlerinizi Kuran okumak ve namaz kılmakla nurlandırın” buyurmaktadır. Riyazüssalihin. Diğer bir hadisinde ise,” kuran okunan evlerde hayır çok, şer azdır. Kuran okunmayan evlerde şer çok, hayır azdır” buyurmuştur. Aile yuvalarında dirliğin ve birliğin varlığı, huzur ve mutluluğun daim olması için zikrin ve tefekkürün önemi büyüktür. Zikir (kuran okuma) aile yuvasında, huzurun, bereketin, bireyler arasında saygı ve sevginin var olmasına vesile olur. Namaz kılınan ve kuran okunan evlere Allahlın nuru tecelli eder. Bu tip evlerde hayır çok, şer az olur. Yuvada bulunanlar kendi aralarında dayanışma ve paylaşın içinde olurlar. Çekişme ve kıskançlık gibi olumsuz duygu ve davranışlara yer verilmez. Zaten Allaha teslim olan her Müslüman’ın söylemiyle, eylemiyle faydalı insandır. Peygamberimiz (sav) efendimiz” Müslüman, elinden ve dilinden salim olunan kimsedir” buyurmuştur. Riyazüssalihin.  Müslüman’ın eliyle ve diliyle kimseye zarar vermemesi, faydalı olması, elinden geldiği kadarıyla paylaşım içinde olması, onun Kuran ikliminde yaşıyor olmasına bağlıdır.

 Peygamberimiz(sav) efendimizin Medine’de miladi 622 tarihinde kurduğu İslam devleti bünyesinde yaşayan Müslümanların ( Ensar ve Muhacirin) kendi aralarında din kardeşliği ruhunu oluşturarak, birlik ve beraberlik içinde sağlam bir güç oluşturmuşlardır. Bu güç sayesinde, İslam’ın yayılmasına vesile olmuşlardır. Müşriklerle yapılan muharebelerde kendilerinden kat ve kat üstün olan ordular karşısında başarılı olmuşlardır. Kendi güç ve imkânlarını Allah için kullanmışlar, daima mazlum ve mağdurun yanında yer almışlardır. Özellikle Mekke den Medine ye hicret eden muhacirlerin başlangıçta durumları zayıftı. Yardıma muhtaç iken, kısa zamanda Medineli Müslümanların da yardımıyla zekât verecek hale gelmişlerdir. Bu durum, kendiliğinden olmuş değildir. Allaha olan bağlılıklarından, Allah yolunda çalışmalarından, Kur’an ve ıslama olan hizmetlerinden dolayı, Yüce Yaratan onların hayatlarında bereket ve huzur halk etti. Mutluluk da, bolluk da, sevgi ve saygı da, ümit var olmak da, Kuran ikliminde mevcuttur. Birey ve toplum olarak özlem duyulan huzurda buluşmak için Kuran ikliminde yer almak lazım gelir. Ancak bu halde hem ruhen, hem de bedenen mutlu bir hayatın idamesini sürdürmek mümkün olabilir. Değilse günümüzde olduğu gibi, aile içi huzursuzluk, kadına karşı her geçen gün şiddetin artması, geleceğe güvenle bakamamak gibi olumsuz tablonun düzelmesi oldukça zor görülmektedir. Bu olumsuz tablodan kurtulmak için Kuran ikliminde buluşmak gerekir.

                                                                                                          Tahsin ÖTGÜÇ- Emekli Müftü

                                                                                                          

 

               

 

Yazarın Diğer Yazıları