Tahsin ÖTGÜÇ

 İSLAMOFOBİ VE TERÖR        

Tahsin ÖTGÜÇ

                                                                      İSLAMOFOBİ VE TERÖR        
İslamofobinin kelime anlamı, İslam korkusu demektir. Terim anlamı ise, İslam’a ve Müslümanlara karşı duyulan kin ve düşmanlık. İslamofobi Müslümanlara ve İslam Dinine karşı sürdürülen ön yargı ve ayrımcılıktan kaynaklanmaktadır. Mezkûr kelime batı dünyasında özellikle gayri Müslimler tarafından kullanılmaktadır. İslam, Arapça bir kelime olup boyun eğmek, teslim olmak ve itaat etmek anlamlarına gelir. İslam, aynı zamanda barışta olma ve barış anlamına da gelir. Mayasında insan sevgisi, esenlik ve barış olan bir Dinin mensuplarına kin, nefret ve düşmanlık besleyerek onları insanlık için zararlı bir mefhum olarak ortaya sergilemek adına İslam fobi kelimesini uydurarak Müslümanlara saldırmak, onları aşağılamak, hor hakir görmek, insanlıkla ve medeniyetle bağdaşmasa gerektir. Korku salmak ve yıldırmak anlamına gelen terörle islamofobi arasında mana yönünden bir yakın ilişki görülmektedir.
İslamofobi kelimesinin kökü, Yunancaya dayanmaktadır. Bu uyduruk kelime ile İslam ve müntesibi olan Müslümanlar için kin ve düşmanlık tohumları ekilip tüm dünyaya yayılmak istenmektedir. Aslında gayri Müslimler de en az bizler kadar biliyorlar ki, evrensel din İslam sevginin, huzur ve barışın, kardeşliğin, birlik ve beraberliğin teminatıdır. Milletleri, devletleri ve toplumları sarsılmadan bir arada olmasını sağlayan Dindir. Bu dinin adı da İslam dır. İslamofobi bir din düşmanlığıdır. Bu düşmanlık ortaya yeni çıkmış değildir. Hz Adem (a.s) dan beri süre gelmiştir. Yeryüzünde hakla batılın mücadelesi devam etmekte olup ila nihayet kıyamete kadar devam edecektir. Hakkın temsilcileri Müslümanlar, batılın temsilcileri ise gayri Müslimlerdir. Yüce Mevla’mız Kuranında “Ey iman edenler! Eğer benim yolumda savaşmak ve hoşnutluğumu kazanmak üzere yola çıkmışsanız, benim de düşmanım sizin de düşmanınız olan kimseleri kendilerine sevgi göstererek dost edinmeyin. Onlar size gelen gerçeği inkâr etmektedirler. Üstelik Rabbiniz Allaha iman ettiniz diye Peygamberi ve sizi yurdunuzdan çıkarıyorlar. Ben sizin gizlediklerinizi de açıkladıklarınızı da bildiğim halde onlara gizliden gizliye sevgi besliyorsunuz. İçinizden kim bunu yaparsa bilsin ki, doğru yoldan sapmış demektir.” Buyurmaktadır.  Mümtehine, 1. 
Günümüzde meydana gelen bir takım huzur ve güven duygumuzu bozan, insanların canlarına ve mallarına zarar veren olayların tabanında Allah sevgisinden yoksunluk yatmaktadır. Allah ve peygamber sevgisinden mahrum, yapıp ettiklerinden bir gün hesap vereceğini düşünmeyen bir kişinin olumlu davranışlar sergilemesi mümkün müdür?. Bu tip insanlar aklına gelen her şeyi kendi çıkarları için yapmaktan çekinmezler.  Onlar için sadece kendi huzur ve mutlulukları önemlidir. Diğer insanların huzuru ve güvenliği kalmamış. İnsanlar evinden yurdundan zorla göç ettiriliyor, her gün yüzlerce insan kadınıyla, erkeğiyle, yaşlısıyla genciyle ve çocuğuyla bir hiç uğruna hayatlarını kaybediyorlar, onlar için hiçbir önemi yoktur. Hele bu olumsuz olaylar İslam toplumlarında oluyorsa, onlar için görmeğe bile değmez. İşte islam’a ve Müslümanlara duyulan kin ve düşmanlıktan kaynaklanan islamofobi (İslam korkusu) duygusu gayri Müslimler tarafından ortaya çıkarılmış ve İslam toplumlarına zehirli tohum olarak ekilmiştir. Bu zehirli tohumların yeşermesiyle bu gün mezkûr toplumlarda terör olayları meydana geliyor. Müslümanların kanları dökülüyor.
 “ Lailehe illallah Muhammedünresulullah “Alah’tan başka ilah yoktur ancak Allah vardır. Hz Muhammed Allahın elçisidir, anlamına gelen kelime-i tevhidi kendine bayrak yaparak, özellikle Müslüman ülkelerinde terör estirip çocuk, kadın, erkek ve yaşlı ayırıt etmeden katledenlere insan demek mümkün mü dür?. Zira insanın olmadığı yerde Müslümanlık da yoktur. Çünkü din insana gelmiştir. İslami kisvelerle bu dinin tasvip etmediği eylemleri ortaya koyup hem dine ve hem de Müslümanlara saldırarak karalıyorlar. Milletlerin gözünde küçük düşürmeğe çalışıyorlar. Oysa durum öyle değil. Artık dünya kamuoyunda görülmüştür ki, birey ve toplumların huzurunu bozan, onların geleceğine güvenle bakmasına mani olanlar Müslümanlar değil, insan ve İslam’dan nasibini alamamış canlılardır. Müslüman olarak bu olumsuz tablodan kurtulmak için, Yüce yaratıcımızın şu çağrısına mutlaka kulak vermeliyiz.” Hep birlikte Allah’ın ipine(Kurana) sımsıkı sarılın, bölünüp parçalanmayın. Allahın size olan nimetini hatırlayın. Al-i İmran,103. Müslümanlar Kur’an’a sarıldığı müddetçe birlik ve beraberlik içinde olacak, bunun sonucu olarak da yarınlara güvenle bakacak, moralli ve güçlü olacaktır. Bu hal içinde İslam düşmanlarının kin, nefret ve düşmanlıkları, Müslümanlara zarar veremeyecektir inşallah.                                                                                            
        Tahsin ÖTGÜÇ
        Emekli Müftü
                                                                                                 
                                                                                          

  
                
 

Yazarın Diğer Yazıları