Tahsin ÖTGÜÇ

İSLAMDA PAYLAŞMANIN ÖNEMİ

Tahsin ÖTGÜÇ

     Yeryüzünde yaşayan insanlar, zaman, zaman biri diğerine ihtiyaç duyar halde olabilir. Maddi ve manevi yönden birinde olmayan imkân, diğerinde olabilir. Toplumda dengeyi sağlamak, huzur ve mutluluğu yakalayabilmek için karşılıklı dayanışma içinde olmak o denli önemlidir. Paylaşım hususunda en güzel örneği, Peygamberimizin şahsında görebiliyoruz. İhtiyacı olana elindekini verdiği gibi, kendisinde olmadığı zaman, başkasından ödünç alarak ihtiyaç sahibine verdiğini müşahede ediyoruz. Zaten efendimiz her zaman ümmetini kendisine tercih etmiştir. “Sizden birisi bir şey istiyorsa verin, yoksa güler yüzle karşılayın” buyurarak kimsenin hor, hakir görülmemesini, ihtiyaç sahiplerinin onurunu kıracak söylem ve eylemde bulunulmamasının gereğini vurgulamıştır. “Sizden Allah ve ahiret gününe iman eden kimse misafirine ikram etsin” Buhari, Edep,31.Buyurarak bizde olanın bir diğeriyle paylaşılmasının sünnet olduğunu ortaya koyan Peygamberimiz, Müslümanların kendi aralarında sevgi ve muhabbetin oluşmasını istemektedir. Bunun için de herkesin birbirine karşı güven duymasını, her insanın tok olmasını, her Müslümanın geleceğine güvenle bakmasını arzulamaktadır.                             

 Elimizde olanın bir kısmını yakınımıza vermek, kullanmadığımız bir dünyalığı ihtiyacı olana vermek, yediğimiz yemekten, içtiğimiz sudan bir kısmını karşımızda olana ikram etmek, bildiklerimizi diğerlerine aktarmak, kültürümüzle, tecrübelerimizle insanlara rehberlik etmek, paylaşım kapsamında yer alır. Bir gün Peygamberimiz, (sav) efendimiz kızı Fatıma’nın kolunda iki gümüş bilezik görmüşlerdi. Peygamber efendimiz kızına hitaben; Ey kızım! Bu toplum içinde birçok insan muhtaç durumda iken, senin kolunda bu bileziklerin böyle durması doğru olmaz buyurdu. Hz. Fatıma validemiz, hemen bilezikleri çıkarıp ihtiyaç sahiplerine vermek üzere babasına teslim ettiler. Toplumda mağdur ve mazlumların ihtiyacının her zaman göz önünde bulundurulması büyük önem arz etmektedir. Peygamberimizin kızı Hz Fatıma validemize bu gerçeği, bizler için modeldir. Güç ve imkânlar nispetinde elimizde olanlardan müstahak olanlarla paylaşımda bulunmak, bizleri de onları da mutlu kılar. Bayram günleri bunun için önemli fırsatlardır. Değerlendirmesi birey ve topluma yarar sağlayacaktır.                

 “Veren el, alan elden üstündür” buyuran Peygamberimiz, vererek insanları sevindirmenin, severek insan kazanmanın önemini vurgulamaktadır. Toplumdaki huzurun ve mutluluğun sağlanması ve devam ettirilmesi için her bireyin sevinçli olması gerekir. Yani hep birlikte tok olmalıyız. Hep beraber mutlu olmalıyız. Maddi ve manevi yönden sahip olduğumuz nimetleri etrafımızdakilerle paylaşmalı, gördüklerimizi görmemezlikten gelmemeye gayret göstermeliyiz. Bu noktada rehberimiz âlemler Peygamberi Hz Muhammed Mustafa (sav) efendimiz olmalıdır. Peygamberimiz (sav ) efendimiz kendisinden bir şey istenilince varsa verir, yoksa olmadığı için veremediğini ilgiliye söylerdi. Kişi ısrarla isterse başkasından borç alır, ihtiyacını giderirdi. Zaruret içinde olanı görür ve gözetir, yarasına merhem olurdu. Kendisi için diktirdiği hırkasını, daha giymemişti ki, ashaptan biri istemişti, hiç tereddüt etmeden ona vermişti. Bizler, bize lazım olanı veremeyiz ama en azından ihtiyacımız dışındakileri, yetim ve yoksullarla paylaşmalıyız. Empati ile hareket ederek insanları mutlu etmeliyiz. Bilmeliyiz ki, etrafımızdakilerin, muhtaçların mutluluğu, bizlerin mutluluğu olacaktır. Öyleyse hep birlikte mutlu olmak için maddi ve manevi imkânlarımızı, etrafımızdakilerle paylaşalım. Paylaştıkça elimizde olanlar bereketlensin inşallah. Toplum olarak birlikte huzur ve güven duygusunu tadalım. 

Hasılat mevsimi on bir ayın sultanı Ramazan ayındayız. Daha fazla paylaşma zamanı. İftar ve sahur sofralarında muhtaçların yüzleri gülerse bizlerin de yüzlerimiz güler, onlar mutlu olurlarsa bizler de mutlu oluruz. Rahmet, mağfiret ve bereket ayı ramazanda ne kadar paylaşırsak o kadar ziyadeleşir. Eksilme olmaz bilakis çoğalır. Bu ayda her kes mutlu olsun ve her kes iftar ve sahur sofrasında huzur bulsun inşallah. Hep birlikte huzur ve mutlu olduğumuz zaman hayatın bir değeri olur. Bu değeri yakalamak bizlerin elindedir. İşte hayır ayındayız. Bu ayı vesile kılarak karamsar yüzleri güldürelim.

                                                                                                            Tahsin ÖTGÜÇ- Emekli Müftü      

Yazarın Diğer Yazıları