Tahsin ÖTGÜÇ

İNSANIN YARATILIŞ GAYESİ

Tahsin ÖTGÜÇ

Yüce Allah, insanoğlunu dünya sahnesine bir gaye için yoktan var etmiştir. Bu gaye,

 Allah’a teslim olup ona itaat ederek hayat sürdürmektir. Cenabı Hak, tüm dünya insanlığını kendine teslim olmaya davet etmiştir. Bu davete” La ilahe illallah Muhammed ün resülüllah diyerek icabet gösteren insanlara Allah, Müslüman adını vermiştir. Diğerlerine ise gayri Müslim. Genel olarak gayri Müslim olanlar, yaratılış gayelerine uygun olarak hayatlarını idame ettiremeyenlerdir. Yüce Rabbimiz Kur’an-ı Kerim de insanların yaratılış gayesi hususunda şöyle buyurmuştur.”Ben cinleri ve insanları ancak bana kulluk etsinler diye yarattım.” Zariyat,56.İnsanların dünya sahnesinde yaşıyor olmasının bir sebebi vardır, o da Allah’a kulluktur. Allah’a kulluk ise, Hakka ittiba, batıldan içtinap etmektir. Allah’ın razı olmadığı her şeyden uzak durmak, gösterdiği dosdoğru yolda buluşmaktır. 

Allah’a kulluk Allah’ın isteklerini yerine getirmek, hoşlanmadıklarından kaçınmaktır Bunun için Müslüman olarak bizler, Allah’ın emirlerini ve yasak ettiklerini bilmemiz gerekmektedir. Alah’ın bizlere bahşettiği İslam ve imanı, söz ve fiillerle yaşantı haline getirmek gerekir. Bu hususta Peygamber efendimizin hayatını örnek alıp onun ümmeti olarak neler yapmamız gerektiğini tespit edip yaratanımıza karşı görevlerimizi usulüne uygun olarak yerine getirmek, dünyada var olmamızın bir gereğidir.

             Allah’a itaatin olduğu yerde huzur, güven ve mutluluk hâkimdir. Ancak. Müslüman,  Yüce Mevla’nın emirlerini yerine getireceği zaman, şeytan Müslüman’ı yapacağı hayırlı işlerden caydırabilmek için tüm gücünü kullanır. Onu Allah’ın rahmet ve mağfiretiyle aldatmaya çalışır. Bundan dolayı dikkatli olmak zorundayız. Dışarıdan gelen her türlü hayra vesile olmayan duygu ve hislerin arka planında şeytan mevcuttur Bu yönüyle nerede faydası olmayan söylem ve eylem, gurur, kibir, insanları hor hakir görme var ise, orada şeytan vardır. Şeytanın amacı, Müslümanları, Yaratandan uzaklaştırmak, dünya ve Ahiretini perişan etmektir. Bunları sağlayabilmek için olanca gücüyle Müslüman’a yüklenir. Kendisine ve topluma faydası olmayan işlerle meşgul eder. Kişi bu hal içinde kendini boşlukta hisseder. Karamsar olur, geleceğe güvenle bakamaz hale gelir. Bu durumdan kurtulmanın yolu Kuranda buluşmaktan geçer. Kuran, müminler için manevi ilaçtır.                         

            Yaratılış gayemize göre yaşamayı engellemeye çalışan şeytanın şerrinden kendimizi korumak için, her işimize besmele ile başlamaya özen göstermemiz önem arz eder. Vaktin kıymetini bilerek hakkı verilmeli, Allah’ın isteklerini yerine getirme adına, bu günün işi, yarına bırakılmadan zamanında yapılmalıdır. Boş zamanlar, kitap okuyarak, araştırma yapılarak geçirilmelidir. Bilinmelidir ki, üzerinde yaşadığımız bu âlemde bizler misafiriz. Bu misafirliğin ne zaman, nerede sona ereceği belli değildir. Bunun için temkinli ve tedbirli olmamız lazım gelir.. Kimseye muhtaç olmayacak şekilde dünya için çalışırken Ahiret hazırlığını da yapmayı ihmal etmemek, o denli önemlidir.. İdrak etmek gerekir ki, dünyada var olma amacımız tektir ve Allah’a itaattir. Allaha itaatin uygulanacağı yer de bu dünyadır. Bu bakımdan dünya hayatını iyi değerlendirenler, geleceğe güvenle bakarlar.   

 Yüce Mevla’mızı razı kılarak yaşantımızı idame ettirebilmek için rehberimiz olan Kur’an’da buluşup, onun feyiz ve bereketinden istifade etmek lazım gelir.. Bununla beraber Peygamberimiz (s,a,v) efendimizin hayatını kuşatan sünnetine sarılmalıyız. Onun biz ümmetine verdiği öğüt ve nasihatleri öğrenip hayatla bütünleştirmeliyiz. Bu gün ve her zaman kendi aramızdaki birlik ve beraberliğin varlığı için buna çok ihtiyacımız vardır. Hz Aişe validemizin haber verdiğine göre Peygamberimiz (sav) efendimiz en çok yaptığı dualardan biri olan şu duayı yapmaya çalışalım. “ Ey kalpleri halden hale çeviren Allah’ım, kalbimi dininden ayırma”.Tirmizi, kader, 7.Allah bizleri, Kur’an-ı Kerim ve sünnetin gölgesinde yaşantımızı devam ettirmeyi nasip etsin.  Yüce Mevla kendine gerçekten kul, Habibi Kibri yasına la yıkı veçhiyle ümmet olmayı nasip etsin. Âmin.                          

                                                             Tahsin ÖTGÜÇ – Emekli Müftü                                                                                                               

 

                                                                                                               

                                                                                                       

Yazarın Diğer Yazıları