Tahsin ÖTGÜÇ

AYNI GEMİNİN YOLCULARI

Tahsin ÖTGÜÇ

Dünya bir gemi, yeryüzünde yaşayanların tamamı bu geminin yolcularıdır. Tabidir ki, bu yolcuların dini inanç ve dünya görüşü bakımından aynı değiller. Bir kısmı İslam dinine mensup Müslümanlar, Bir kısmı hak din olup Yaratan tarafından mer’iden kaldırılan Hristiyan ve Yahudiler. Geriye kalanlar ise batıl dinlere mensup olanlar.  Dini ve dünyevi görüşü ne olursa olsun, insan, Allah’ın yarattığı şerefli bir Vanlıktır. Yaratılış itibariyle en şerefli varlık olan insan, bu kendine has özel halini koruması kendi yararına olacaktır. Değilse dünyası da ahreti de perişan olur. Allah Kuran’ında,” Gerçekten biz insanı en güzel bir biçimde yarattık. Sonra onu aşağıların aşağısına çevirdik.” buyurmuştur. Tin, 4-5.

Dünya üzerinde yaşayanlar bilmelidirler ki, bu dünya bir gemiye benzer. Nehirde yüzen gemi su almadan selametle gidebilir. Bir yerinden yara alırsa, ister istemez içine su girer ve sonuçta batar. Battığı zaman da pek çoğu telef olur. Bu gün içinde bulunduğumuz dünya her tarafından yara almış bir gemiye benzemektedir. Bu gemi her an batma tehlikesi geçirebilir Allah korusun.  Sürekli üretilen kimyasal silahlar. Gazlı bombalar, lazer silahları, hidrojen bombaları ve isimlerini bilmediğimiz silahlar. Kullanıldığı zaman tabiatın dengesini bozan, canlıların yaşamasını olumsuz etkileyen, ozon tabakasının delinmesine sebep olan bu zehirler, içinde yaşadığımız dünya gemisinin batmasına sebep olacaktır. Dünya gemisinde yaşayan insanların bu hali, bastığı dalı kesen bir insanın haline benzemektedir. Devletleri yönetenlerin gözlerine kin ve nefret bürümüş bu genel tehlikeyi göremez hale gelmişlerdir.

Yer yüzünde normal ihtiyaçlarını gideremeyen bir çok insan varken, onların ihtiyaçlarının giderilmesi için hiçbir çaba ve gayret yok ama  ticaret için  her türlü silahı ve zehirleri üretmek için her geçen gün yeni yeni girişimler ortaya konmaktadır. Dünya gemisinin içindekilerin bir kısmı konforlu ve rahat bir hayat içinde, çoğunluk ise mazlum ve mağdur durumdadır. Böyle bir dünyada huzur ve mutluluktan bahsetmek mümkün değildir. Zaten olamaz. Genelde mazlum ve mağdurların çoğunluğu Müslümanlardan oluşmaktadır. Ne yazıktır ki, Müslümanlar birbirleriyle uğraşmaktan kendi meselelerini halletmek için çalışmaya zamanları kalmıyor.. Acınacak halde olan Müslümanların bu durumu gayri Müslimler tarafımdan alaylı gözlerle izlenmektedir. Filistinde olduğu gibi evinden, bağından, bahçesinden,camisinden zorla çıkarılıyor. Mabedlerin dokunulmazlığı olduğu halde, mescidi aksaya İsrail askerler postallarıyla giriyor, Müslümanların namaz kılmalarına mani olma adına bu çirkin eylemler sergileniyor, dünya gemisindekiler sadece seyrediyor. Söz konusu Müslüman olunca her çirkinlik mubah oluyor. Bu durum karşısında Türkiye hariç ses çıkarmayanların durumu içler acısıdır.

Peygamberimiz (sav) efendimiz “ Müslüman, Müslümanın kardeşidir. Ona zulmedemez ve onu zalimlere teslim edemez” buyurmaktadır. Riyazüssalihin. Durum böyle iken Müslümanlar neden birbirlerine yardımcı olmaz ve haklarını kollamaz. Müslümanlar neden mensubu olduğu evrensel din olan İslam dininin vecibelerini yerine getirmekten uzak dururlar. Zira İslam’da kardeşi açken, tok sabahlamak yoktur. İnancın zedelenmesine sebeptir. Dünya gemisinde yaşayanların bir kısmı Müslümanlardır. Bunlar üzerinde göz gezdirdiğimiz zaman gördüğümüz tablo, diğerlerine göre daha da vahimdir. Onlar birbirleriyle uğraşmıyor. Bilakis kendilerinden olmayanların hayatlarını çekilmez hale getirmek için tek vücut halinde hareket ediyorlar. Kendi ortak menfaatleri için insani değerleri ayaklar altına alarak gayri hukuki eylemleri ortaya koyabiliyorlar. Filistin, Irak, Suriye, Libya da olduğu gibi. Bu durum karşısında Müslümanların gerçekleri görüp toparlanması gerekiyor. Uykudan uyanırcasına ayağa kalkıp bizimde bu dünyada yaşama hakkımız var deyip mücadeleye yönelmeleri ve kendi aralarında birliği ve dayanışmayı oluşturması gerekiyor. Çalışıp çapalamadan mazlum ve mağdur durumdan kurtulmanın kendiliğinden olması mümkün değildir.

Dünya gemisinde yolculuk edenler bilmelidirler ki, bu dünyanın sahibi Allah’tır. Allah yarattığı her canlıyı rızkıyla beraber yaratıyor. Allah, Müslüman ya da gayri Müslim her insana kendisine verilen yaşama hakkı sona erinceye kadar dünya nimetlerinden istifade etme hakkı vermiştir. Bu hak birileri tarafından kısıtlanamaz. Bu gemide yolculuk edenler şu gerçeği iyi görmeleri gerekir. Bu dünyanın sahibi olan Allah, insanlığa sunduğu nimetlerin bir kısmını veya tamamını ortadan kaldırırsa, durum ne olur. Oksijeni, suyu ve güneşin ısısını kim temin edebilir. O zaman zalimler, kime zulmedebilirler. Zulmedecek güç ve kuvvetleri kalır mı? Bundan dolayıdır ki, insanoğlu haddini bilmesi lazım gelir. Mazlum ve mağdurların duası kabul olur da Allah azap gönderirse, gemideki yolcuların tamamı bu azaptan payını alır. Öyle ise yapılması gereken kimseye zarar vermeden yaşamaya alışmak ve devamını sağlamaktır.                                                       

                                                                           Tahsin ÖTGÜÇ-Emekli Müftü

 

 

 

Yazarın Diğer Yazıları