GÜLER MİSİN, AĞLAR MISIN?
Anayasa değişikliği referandumunun 16 Nisan’da yapılacağı artık kesinleşti.
Yüksek Seçim Kurulu (YSK) seçim takvimini de yayınladı.
Seçmen listeleri askıya çıkarıldı.
28 Şubat’a kadar askıda kalacak.
Vatandaşların askıdaki seçmen listelerini bu tarihe kadar kontrol etmeleri gerekiyor.
Bilgilerinde değişiklik yapmak isteyen, esik ya da yanlış bilgi olduğunu gören vatandaşlar, bu süre içinde yine bunları düzeltebilecek.
Sandıktan ne çıkarsa çıksın sonuç şimdiden ülkemize ve milletimize hayırlı uğurlu olsun.
Neticede milletin takdiri her şeyin üstünde.
Ancak seçim zamanına kadar renkli ve aynı zamanda üzüntü ve endişe verici olaylarla karşılayacağımız da şimdiden belli olmaya başladı.
Örnek mi?
Diyarbakır’da yaşayan Çelik Ailesi yeni doğan kızlarının adına Evet ismini koydu.
Cumhurbaşkanımıza büyük bir sevgi besleyen aile, referandumda sandıkta kullanacağı oyu, kızlarına isim vererek ölümsüzleştirdi.
Haberi ilk gördüğümde pek anlayamadım.
Hatta kurgu olabileceğini bile düşündüm.
“Nasıl yani kızlarına Evet ismini koymuşlar” dedim.
Sonra da beni aldı bir gülmek. Ardından da oturdum düşündüm.
Güldüğüm şey ailenin ne kararı ne de Cumhurbaşkanımıza duyulan sevgi.
Düşünsenize minik kız büyüyor, okula başlıyor, arkadaşları ona “Evet buraya gel” diye sesleniyor.
O da “Hayır gelmiyorum” diyor.
Öğretmeni sınıfta “Evet söyle bakayım bu sorunun cevabını diyor”
Sınıfta herkes hoca ne dedi diye birbirine bakıyor.
Aynı şeyin hastanelerde de olduğunu düşünün.
“Evet Çelik” diye hemşirenin ya da doktorun seslendiğini.
Ya da evlendiğinde nikah memurun “Evet Çelik bu kişiyi kocalığa kabul ediyor musunuz?” dediğin de “Evettt” diye cevap verdiğini.
Kimse alınmasın ama bu durum gerçekten karikatürlere bile konu olacak cinsten…
Küçük kıza ileriki yaşamında şimdiden kolay gelsin…
Bu olayda beni düşündüren kısım ise şu oldu.
Hani bir dönem bir moda vardı insanlar izledikleri dizilerde sevdikleri oyuncuların dizideki ismini yeni doğan çocuklarına koyuyordu.
Ortaya değişik değişik popüler kültür isimleri çıktı.
Mira’lar mı dersiniz, Yaman’lar mı dersiniz, Mavi’ler mi dersiniz…
Say say bitmez.
Hadi bunlara bir nebze olsun anlam verebiliyorduk.
Konulan isimlerin iyi kötü bir anlamı vardı.
Ayrıca insanlar o karakteri oynayan oyuncunun hayranı da olabilirdi.
Ama burada ne konulan ismin bir anlamı var ne de bugüne kadar bir siyasi partiye ya da siyasetçiye oluşturulan fan grubu.
Benim bildiğim fan grupları şarkıcılar, oyuncular ya da futbol takımları için olur.
Yoksa futbol takımı tutar gibi siyasi parti mi tutmaya başladık?
Tabi ki insanların siyasi tercihlerine ve düşüncelerine saygı duymalıyız.
Ama neticede siyaset siyasetçilerin işi…
Bırakın onlar bu işi meydanlarda yapsınlar.
Biz halk olarak onları en iyi şekilde anlamaya çalışalım.
Önümüze sandık geldiğinde de kararımızı sandığa yansıtalım…
Siyaset, daha yeni doğan bir çocuğun ilerideki yaşamını etkileyebilecek bir konuma gelmesin.
Siyasetçilerin üstlendiği kimliği ve rolü onlara bırakalım.
Siyaset meydanlarda kalsın…
Kararımızda sandıktan çıksın…
BU NASIL BİR ZİHNİYET?
Referandum öncesinde üzüntü ve endişe verici olarak gördüğüm bir olay da Denizli de yaşandı.
Denizli’de yolcu otobüsüne binen iki genç kız, bakiyeleri olmayınca ulaşım ücretini basamadı.
Otobüsün içindekilerden de yerine bilet basabilecek birisinin olup olmadığını sordu.
Bir kişi kalktı “Referandumda ‘hayır’ kullanırsanız sizin yerinize bilet basarım” dedi.
Yine bu haberi görünce adeta dondum.
Türk milleti olarak biz yardımsever bir milletinizdir.
Zorda, darda kim varsa onun yardımına koşarız.
Ne demek zor durumda kalmış iki genç kıza “ ‘Hayır’ oyu kullanırsanız bilet basarım” demek.
İnsanların zor durumundan faydalanarak mı referandumda sandıktan ‘evet’ ya da ‘hayır’ çıkacak.
Bu nasıl bir zihniyet…
Bu ve bunun gibi yaklaşımlar insanları ‘Evetçiler’ , ‘Hayırcılar’ diye iki ayırır.
Toplumda kutuplaşmalara neden olur.
O kutuplaşmada gün gelir kendini en ufak bir olayda gösterir.
Hatta o ufak olay büyüyüp bir sel bile olabilir.
TEBRİKLER AK PARTİ
Referandum öncesinde dehşet verici bir olayda Manisa’da oldu.
AK Parti Manisa İl Başkan Yardımcısı Ozan Erdem, herkesi dehşete düşürecek bir açıklama yaptı.
Gerçi kendisi yanlış anlaşıldığını ve sözlerinin cımbızlandığını söyledi ama bu sözler pek yenilir, yutulur sözler değil.
Kendisi referandumdan ‘evet’ çıkmazsa ülkenin iç savaşa sürükleneceğini söyleme cesaretinde bulundu.
Bir AK Partiliden, AK Parti’ye yararından çok zararının dokunacağı böyle bir sözün gelmesi anlaşılabilir bir şey değil.
Zaten AK Parti Genel Merkezi de hemen devreye girdi.
Erdem’in hemen görevden alınmasını istedi.
Erdem de buna gerek kalmadan görevinden istifa etti.
AK Parti Genel Merkezini böyle bir tavra ve açıklamaya müsamaha göstermediği için tebrik ediyorum.
Kendisinden beklenileni yaptı ve duruma hemen müdahale etti.
Ama yine de insan “Daha yolun başındayken bunlar oluyorsa 16 Nisan’a kadar neler olacak?” diye düşünmeden duramıyor.
Sahi daha neler göreceğiz bakalım?