Nurdan EROĞLU

ÇÜRÜK ELMALAR

Nurdan EROĞLU

 

28 Ocak Cumartesi günü dedemin başına gelenleri anlatmıştım.

112 Acil Servis Çağrı Merkezinin verdiği “Ambulans yok” cevabını da…

Olayı buradan tekrar kaleme almayacağım.

Sağlık İl Müdürümüz Dursun Koç’a çok teşekkür ediyorum.

Konuyla yakından ilgilendi.

2 gün boyunca arama kayıtlarını inceledi.

Kayıtların sonunda gerçeğe ulaşıldı.

“Ambulans yok” ya da “Ambulanslarımız dolu” gibi bir cevabın asla verilemeyeceğini söyledi.

Olayın personeldeki iletişim eksikliğini kendilerine  gösterdiğini ifade etti.

“Demek ki bu konu üstünde daha fazla durmamız gerekiyor” dedi.

Eminim Dursun Bey bu konu üstünde de hassasiyetle duracaktır.

Personele gerekli eğitimler verilecektir.

Hasta yakınlarıyla nasıl diyalog kurulması gerektiği öğretilecektir.

Öğretilmesi de gerekir.

İnsan odaklı bir iş yapıyorsanız bunları öğrenmek zorundasınız.

Her şeyden önce nasıl iletişim kuracağınızı bilmelisiniz.

Yüz yüze kurulan iletişim önce güler yüzle başlar.

Telefonla kurulan iletişim ise önce karşı tarafı iyi dinlemekle başlar.

O an için ambulanslar dolu olsa bile hasta yakınına “Yok” cevabını vermek yerine ona yapılması gerekenleri anlatabilirsiniz.

Ya da onu biraz hatta bekletip boşalan ilk ambulansı oraya sevk edebilirsiniz. 

O an kalp krizi geçiren bir hastanın yakını aramış olsaydı ne olacaktı?

Sizin vereceğiniz cevap sadece sizi bağlamıyor.

Bir insanın geleceğini de etkiliyor.

Hatta onun yaşam hakkını etkiliyor.

Elbette ki bu olayı tüm 112 çalışanlarına mal etmiyoruz.

Yaşam hakkına saygılı ve onu korumak için elinden geleni yapan çalışanlar da mevcut.

Ama illaki her meslek ve çalışan grubunda olduğu gibi içinden çürük elmalar da çıkabiliyor.

Ancak bir yarayı ne kadar erken tedavi ederseniz o yaranın başka organları etkilemesinin de o kadar erken önüne geçersiniz.

KRALDAN ÇOK KRALCI OLMAK

Bu ve buna benzer sıkıntılar hastanelerde de yaşanıyor.

Aslına bakarsanız sıkıntının kaynağı ne hekimler ne hemşireler ne de memurlar.

Sıkıntının kaynağı bilgi işlem ve temizlik personeli.

Zaman zaman kulağımıza gelen duyumlar ya da gördüklerimiz hiç hoş değil.

Hele hastalara ve hasta yakınlarına nazik ya da hoş görülü davrandıklarını hiç söyleyemeyeceğiz.

Tamam yoğunluktan dolayı sinirler geriliyor olabilir.

Çünkü dünyanın en zor işi birine laf atmaktır.

Ama yine de bu onlara polikliniklerin kapısı ağzında hastalara çıkışma hakkını vermez.

Sert sözler sarf etme hakkını hiç vermez.

Asıl yoğunluğu içerde hekim yaşıyor.

Yeri geliyor günde 100 den fazla hasta muayene ediyor.

Ama ne hastaya ne de hasta yakınına çıkışıyor.

Tam tersi bütün yorgunluğuna ve gerilmiş sinirlerine rağmen onları güler yüzle karşılamaya çalışıyor.

Bilgi işlem personelinin bu tavırlarını görünce insanın içinden “Doktor böyle davranırken size ne oluyor?” demek geçiyor.

Hatta zaman zaman doktorun söylediğini yapmayan personelin olduğunu da duyuyoruz.

“Doktora bunu yapmaya gerek yok” cevabını verme cesaretini nerden bulduklarını çok merak ediyorum.

Bu kraldan daha fazla kralcı olmak değil de nedir?

Ben bile birkaç kez acil serviste buna benzer olayla karşılaştım.

Doktor temizlik personeline “Şurayı temizle” dedi.

Aldığı cevap “İşim var” oldu.

O personelin başka ne işi olduğunu insan ister istemez merak ediyor.

Acil servise belki günde bin kişi girip çıkıyor.

Hadi sürekli temiz tutmak mümkün değil diyelim.

Ama azami ölçüde de olsa temiz tutmak gerekmiyor mu?

Neticede “temiz olmak” sağlığın temel şartlarından biri.

Acil servisteki tuvaletlere hiç girmiyorum bile.

Personele söylemeseniz temizleyecekleri yok.

Kamu Hastaneleri Birliği Genel Sekreterimiz Osman Açıkgöz’ü gerçekten yürekten tebrik ediyorum.

Bartın Devlet Hastanesini getirdiği durum ortada.

Hastanemizde tıbbi teçhizat açısından yok yok.

Hastane personeline verilen eğitimler yerini bulmuş.

Eskisi gibi artık kimse ne hekime bir şey diyebiliyor ne de hemşireye.

O kadar yorgunluklarına ve yoğunluklarına rağmen her hastayla ve her hasta yakınıyla yakından ilgileniyorlar.

Defalarca büyük sabırla hasta yakınlarına durumu kaç kere anlattıklarına ben bile şahit oldum.

Aynı şekilde hastanenin fiziksel yapısını da kat ve kat iyileştirdi.

Hatta bu konuda imkanların sınırlarını zorladığını da söyleyebiliriz.

Ama artık bilgi işlem personeli ve temizlik personeline de el atılması gerekiyor.

O işe nasıl başlamış ya da kimin referansıyla başlamış olursa olsun işini layıkıyla yapmayan personel artık hastanelerde tutulmamalı.

Hastalarla ya da hasta yakınlarıyla nasıl konuşacağını bilmiyorsa gitsin başka bir işte çalışsın.

Sonuçta bu ilde onların yerinde çalışabilecek yüzlerce işsiz genç var.

Yazarın Diğer Yazıları