İnsanlar özünde iki şeye saygı duyarlar; sevgi ve korku. Sevgiyle saygı kazanmak akıl ister, eğitim ister, emek ister, samimiyet ister. Uzun ve dolambaçlı bir yoldur ve garantisi yoktur. Saygıyı kestirmeden kazanmanın yolu korkudur. Korkan insan söz dinler, itaat eder.
Okulda dayakçı hocanın dersinde herkes sus pustur. Yaramazlık yapılmaz. Dayakçı hoca “Evladııım, gürültü yapmayın sessizce oturun” dediğinde herkes sessizce oturur. Mecburlardır çünkü bilirler ki hoca oturmayanları kodun mu, oturtur. Güler yüzlü, sevecen hocaların “Sessiz olun” ikazları ise arka sırada oturan yaramaz öğrenciler tarafından tiye alınır. Şimdilerde okullarda dayak kalmadı diyorlar, bizim zamanımızda dayak vardı ve iyi bir şey değildi, en azından yiyen taraf için.
Eskiden bu kadar boşanma olmazdı çünkü kadınlar korkardı. Kadınlar kocişleri tarafından psikolojik şiddet, fiziki şiddet görseler hatta aldatılsalar dahi boşanamazlardı. Çünkü iş hayatına bu kadar dahil değillerdi, çalışmıyorlardı ve babalarının evine dönemiyorlardı, dönseler açık kapı bulamayacaklarını biliyorlardı. Çaresiz gördükleri zulme katlanıyorlardı. Zamanla iş hayatına dahil olan kadın güçlendi ve bu düzene “Dur” demeye başladı.
Askerde dayakçı, sinirli, gergin komutanın emri güler yüzlü, sevecen komutanlara göre daha çabuk yerine getirilir. Çünkü genellikle insanlar tatlı dile, güler yüze hizmet etmezler, korkuya hizmet ederler. Tatlı dil, güler yüz her zaman suistimale açıkken, toto korkusunun olduğu yerde böyle durum söz konusu değildir.
Bugün bütün dünyada hukuk kuralları, din kuralları, ahlaki kurallar ve yaptırımları olmasa suç işleme oranları tavan yapar. Cinayetler, tecavüzler, hırsızlıklar… İnsanlar hapse girmekten korktukları, öbür tarafta cehenneme gitmekten korktukları, toplum tarafından dışlanmaktan korktukları için bu kurallara saygı gösterirler.
Okul, askeriye vb. gibi kalabalıkların disipline edilmesi gereken yerlerde, düzenin sağlanması gereken yerlerde, kişisel sınırlarımızın çiğnendiği yerlerde saygıyı elde edebilmek için korkunun kullanılmasında bir sakınca yoktur. Tatlı dilin, güler yüzün saygıyı getiremediği her yerde korku kullanılabilir. Sadece bir yer hariç!
O da; aile.
Aile dünyadaki tek güvenli bölgedir. Korkunun olduğu yerde samimiyet olmaz. Ebeveynler birbirlerine, çocuklar ebeveynlerine korktuklarından değil sevdiklerinden saygı duymalıdırlar. Çünkü korku geçicidir, elbet bir gün biter. Oysa sevgi kalıcıdır, sonsuza dek sürer. Eğitimsiz ebeveynler çocuklarına sözlerini geçirmek için kolay yolu seçip fiziksel (Döverek) veya psikolojik (Bağırarak) şiddet uygularlar. Başarılı da olurlar ama bu saygı geçicidir. Çünkü çocuk korkuya saygı duyar. Korkuya saygı duyan çocuk, ayaklarının üstüne ilk kalktığında ya da kalktığını hissettiğinde postayı koyar. Bir daha da bir ömür korkmaz, saygı da duymaz.
Siz siz olun sevdiklerinizi korkutmayın, ailenizin içine korkuyu sokmayın. Dışarıdakilere ne yapıyorsanız yapın ama eşinize ve bebeklerinize fiziksel veya psikolojik şiddet uygulamayın gari.
Konu hakkındaki düşüncelerinizi aşağıdaki e-mail adresine veya instagram hesabına yazabilirsiniz. Diğer görüş ve önerileriniz için de yazabilirsiniz.
e-mail: [email protected]
İnstagram: b.bulut09