YALÇINKAYA'DAN MÜFTÜLÜKLERE NİKAH KIYMA YETKİSİ VEREN TASARIYA TEPKİ
'Medeni kanunu sulandıran bir düzenleme'
Haber merkezi
CHP Bartın Milletvekili M. Rıza Yalçınkaya, il ve ilçe müftülüklerine nikah kıyma yetkisi de veren “Nüfus Hizmetleri Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı” üzerine TBMM Genel Kurulu’nda konuştu. Yalçınkaya, müftülüklere verilecek yetkinin mahalle muhtarlarına verilmesini istedi.
CHP Bartın Milletvekili M. Rıza Yalçınkaya, il ve ilçe müftülüklerine nikah kıyma yetkisi de veren “Nüfus Hizmetleri Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı” üzerine TBMM Genel Kurulu’nda konuştu. Konuşmasında, Türkiye Cumhuriyeti’nin bir hukuk devleti olduğunu belirten Yalçınkaya, Cumhuriyet’in en temel niteliklerinden biri olan hukuk devleti olma özelliğinin Anayasa’da güvence altında bulunduğunu ve değiştirilmesi teklif dahi edilemeyecek mutlak bir hüküm olduğunu vurguladı. Anayasa’nın “kanun önünde eşitliği” içeren 10’uncu maddesine göre; herkesin dil, din, ırk, mezhep, renk, cinsiyet, siyasi düşünce, felsefi inanç ayrımı gözetilmeksizin kanun önünde eşit olduğunu ifade eden Yalçınkaya, “Yine Anayasa’mızın 174’üncü maddesine göre devrim yasalarını uygulamak ve toplumun çağdaş, uygarlık düzeyine çıkartılması devletimizin asli görevlerinden birisidir. Devletimizin temel ideali hukukun üstünlüğüdür. Anayasamız da bu ideale yer verilmiştir. Dolayısıyla, hangi görüş ve düşünceden olursak olalım Anayasa, yasalar ve yazılı olmayan toplum kuralları hepimize önemli ödevler yüklemektedir” dedi.
“MEDENİ KANUNU SULANDIRAN BİR DÜZENLEME”
Müftülüklere nikah kıyma yetkisi verilmesine ilişkin düzenlemenin Anayasa ihlali olduğunu vurgulayan Yalçınkaya, “Çünkü Cumhuriyetimiz hukuk devrimine dayanmaktadır. 10 gün sonra kuruluşunun 94’üncü yılını coşkuyla kutlayacağımız cumhuriyetimizin temel harcında hak vardır, hukuk vardır, inancımızın temeli olan adalet vardır. Kadınlarımızın özgürlüğü, eşitliği ve birey olmaları cumhuriyetimizle taçlandırılmıştır. Tüm insan haklarında olduğu gibi kadın hakları cumhuriyetimizin hukuk rejimiyle teminat altındadır. Oysa bu düzenleme, kadınlarımıza önemli haklar kazandıran Medeni Kanun’umuzun sulandırılmasından başka bir şey değildir. Bu düzenlemenin kabulü hukuk birliğini ortadan kaldıracak niteliktedir” diye konuştu.
“İHTİYAÇTAN ORTAYA ÇIKMADI”
Yalçınkaya, yasaların iki gerekçeyle yazıldığını, bunların ihtiyaç ve amaç olduğunu belirterek, şöyle devam etti: “Bu düzenleme toplumsal bir ihtiyaçtan mı ortaya çıkmıştır? Hayır. Bu maddenin vatandaşlarımızın evlenme işlemlerini kolaylaştırmak, daha kolay ve seri bir şekilde hizmet almalarını sağlamak amacıyla hazırlandığı öne sürülmektedir. Ben 8.5 yıl belediye başkanlığı yaptım. 10 yıldır milletvekilliği görevi yapıyorum. Her gün bölgemdeki ve ülkemizin değişik yerlerindeki vatandaşlarımızdan yardımcı olmamızı isteyen değişik talepler alıyorum. Vatandaşlarımız kendisine güvenli ve huzurlu bir gelecek, çocuklarına iş, aş ve ekmek istiyor. Eminim ki sizler de benzer taleplerle karşılaşıyorsunuz ama ‘Başkanım, nikah işlemleri çok yoğun, nikahımızı kıydıramadık. Lütfen süreci hızlandırın, bu sorunu çözün’ diye bir taleple siyasetin içinde olduğum 18 yıl boyunca hiç karşılaşmadım. Bugün 81 ilimizde, 919 ilçemizde evlendirme dairesi var. 18 bin 332 köyümüzde muhtarlarımız nikah kıyıyor yani sorun yok, hiç kimse böyle bir ihtiyaçtan söz etmiyor. Yine, 2015 yılında 626 bin, 2016 yılında ise tam 615 bin çiftimizin resmi nikahı kıyılmış. Yıllar itibarıyla anlamlı bir evlilik artışı, nikâh salonları önünde bir yığılma olmamış. Demek ki bu düzenleme toplumsal bir ihtiyaçtan doğmamış. O halde amaç ne? Durup dururken nereden çıktı bu? Amaç başka. Amaç, cumhuriyetimizin taçlandırmış olduğu çağdaş uygarlık ideali düzenlemelerini sulandırmaktır. Doğru düzgün giden işe çomak sokmanın amacı da bu yapılmak istenen düzenlemedir.”
“TOPLUMDA AYRIŞMA YARATACAK”
Düzenlemenin toplumdaki kutuplaşmayı derinleştireceğini belirten Yalçınkaya, vatandaşların“dini nikah töreniyle evlenenler”, “resmi nikah töreniyle evlenenler” olarak ayrışacağını, mahalle baskısının artacağını söyledi. Yalçınkaya, farklı din ve mezheplere inanan vatandaşlar ve aileler arasına daha nikah kıyılmadan nikahı kimin kıyacağına dair ikiliğin gireceğini de ifade ederek, “Oysa resmi nikah kanun önünde eşit olmanın teminatıdır. İtirazımız dini nikaha değildir. Dini nikah zaten ülkemizde serbesttir. Ben de duanın kutsiyetine inanarak inancımım gereği imam nikahını kıydırmış bir insanım. TÜİK’e göre vatandaşlarımızın yüzde 86’sı resmi nikahlarından sonra dini nikahını özgür bir biçimde kıydırmaktadır. Yani dini nikaha bir engel, bir itiraz yoktur. Tartışmaların odağı da zaten dini nikah konusu değildir. Sorun, çağdaş hukuk devleti rejimiyle çatışma ideolojisine zemin hazırlamadır” diye konuştu.
“MAHALLE MUHTARLARIMIZA YETKİ VERELİM”
Düzenleme henüz komisyondayken İçişleri Bakanı’na “Yetki ve sorumluluğu size ait olan bir konuyu neden Diyanet İşleri Başkanlığı’yla paylaşıyorsunuz? Yaşanabilecek olumsuzlukların ve sorunların sorumluluğunu Bakanlık olarak üzerinize alacak mısınız” diye sorduğunu, ancak yanıt alamadığını belirten Yalçınkaya, “Buradan bir kez daha Sayın Bakandan soruma cevap vermesini rica ediyorum. Eğer gerçekten böyle bir sorun, böyle bir talep varsa bugün köy muhtarlarımıza verilmiş olan yetkiyi mahalle muhtarlarımıza da verelim. Muhtarlar da seçilmiş insanlar ve vatandaşlarımızı en yakından tanıyan ve sorunlarını en yakından bilen insanlar. Mahalle muhtarlarımıza yetkiyi verelim, varsa sorun böylece ortadan kalksın” dedi.
“BİZİM TERÖR GİBİ, İŞSİZLİK GİBİ DAHA ÖNEMLİ SORUNLARIMIZ VAR”
Yalçınkaya, Türkiye’nin yüreğini dağlayan terör sorunu olduğunu, işsizlik sorunu olduğunu, her 5 gençten 1’inin işsiz olduğunu ifade ederek, çalışanların yüzde 35’inin kayıt dışı olduğunu anımsattı. Yalçınkaya, sözlerini şöyle sürdürdü:
“9 milyon muhtaç vatandaşımız var. Emeklilerimizin, çiftçilerimizin, öğrencilerimizin, velilerin sorunları var. Sınırlarımızın ötesinde her geçen gün büyüyen bir yangın var. Meclis olarak bizim bütün bu sorunlara çözüm bulmamız gerekiyor. Biz ülkemizde huzur içinde, komşularımızla barış içinde yaşamak istiyoruz; yapılan hataların bedelini halkımız ödemesin istiyoruz; Kurucu Önderimiz Mustafa Kemal Atatürk’ün ‘Yurtta barış, dünyada barış’ sözünü bu ülkenin temel var oluş felsefesi haline getirmek, bu ilkeden milim sapılmasın istiyoruz; 80 milyon özgür, eşit ve kardeşçe birer yurttaş olarak yaşamak istiyoruz. Onun için Anayasa’mıza, laik hukuk devletimize, Atatürk’ün ilkelerine ve Büyük Önderimiz’in devlet prensiplerine ve ideallerine her zamankinden daha fazla sahip çıkmak hepimizin görevi olmalıdır.”