Tunç'tan CHP'li vekile mesaj tepkisi
'Yalancılıkla olmaz bu iş'
Nurdan Eroğlu
AK Parti Bartın Milletvekili Yılmaz Tunç, referandum çalışmaları kapsamında Amasra İlçesi’ndeki mahalle ve köy muhtarları ile sivil toplum kuruluşları temsilcileriyle bir araya geldi. Muhtarlara Anayasa değişikliğini ve Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemini anlatan Tunç, bir muhtarın CHP’li bir milletvekilinden kendisine gelen mesajı göstermesi üzerine “Bir CHP milletvekili muhtarlara mesaj atmış. Bartın’daki muhtarlara da niye mesaj atıyor onu da anlamadım. Bunlar hiçbir şekilde iktidar olamazlar. Yalancılıkla olmaz bu iş” dedi.
AK Parti Bartın Milletvekili Yılmaz Tunç, referandum çalışmaları kapsamında Amasra İlçesi’ndeki mahalle ve köy muhtarları ile sivil toplum kuruluşları temsilcileriyle bir araya geldi. Muhtarlara Anayasa değişikliğini ve Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemini anlatan Tunç, ilk olarak AK Parti iktidarları döneminde Amasra ve Bartın’da yapılan yatırımları anlatarak istikrar vurgusu yaptı. Koalisyonların olduğu dönemde 3,5 kilometrelik Bolu Dağı tünelinin dahi yapılamadığını ifade eden Tunç, “Bartın’dan Amasra’ya 5 dakikada artık ulaşıyoruz. 5 dakikada Amasra’yı gösteriyoruz” dediğimizde bize “Hayır 8 dakika” diyorlardı. Nereden nereye geldi. Amasra’ya tünel yapılabileceği kimsenin aklından bile geçmiyordu. Çünkü geçmiş iktidarlar zamanında özellikle koalisyon dönemlerinde iktidarların 1,5 yılda yani 17 ayda bir değiştiğinde Türkiye, daha 3,5 kilometrelik Bolu Dağı tünelini bile açamıyordu. Şimdi Türkiye 2 yılda Amasra tünelini açıyor. Kurucaşile yolu da Çakraz tünellerini bitiren Cumayanı tünelini bitiren şimdi ise 3. Tüne başlayan sadece o yolda 22 kilometre tünel yapan viyadükleri köprüleri peşi sıra yapan bir noktaya geldik” dedi.
“BÜTÜN BUNLAR İSTİKRAR SAYESİNDE OLDU”
Yapılan bütün yatırımların istikrar sayesinde olduğunu vurgulayan Yılmaz Tunç şunları söyledi:
“Sadece Bartın’a baktığımızda üniversite kampüs inşaatları, aile sağlığı merkezleri… 38 okulu Bartın’a kazandırdık. Irmak ıslahına başlıyoruz. Atıksu arıtmalarını yaptık. Bartın’a doğalgazı getirdik. Bunların hepsi hükümetimizin yatırımları. Bartın’dan Ankara’ya tek yoldan giderdik. Devrek-Yeniçağ arasını bir tırın arkasında takıldığımız zaman geçmek mümkün müydü? Kazalar olurdu. Ankara’ya giderken 9 tarım kooperatifi başkanı orada vefat etti. O yollar nasıldı? Nereden nereye geldik? Bunları tabi unutmamak lazım. Bu istikrar sayesinde oldu.
“HER MADDEYİ AÇIK AÇIK YAZDIK”
Bu istikrar her zaman olur mu? Çoğu zaman olmuyor. 7 Haziran’da neredeyse bir koalisyonla karşı karşıya kalıyorduk. Hükümet kurulamadı, seçime gidildi. Millet “Demek ki bu koalisyonlar iyi bir şey değilmiş. Biz 90’lı yılları unutmuşuz. Hükümet bile kurulamadı. Kurulsa bile nereye kadar giderdi? Yine istikrarsız dönemlere geri dönmeyelim” dedi. AK Parti’yi yine tek başına iktidara getirdi. 16 Nisan’da gerçekleştireceğimiz halk oylamasındaki anaya değişikliği 18 maddeyi içeriyor. Bu 18 madde anayasamızın 70 küsur maddesinde değişiklik yapıyor. Bu değişikliklerin her biri tek tek yazılı. Ulaşabileceğiz noktada. Her bir maddeye güvendiğimiz için hepsini açık açık yazdık ve altına da amblemimizi bastık.
“CHP VE HDP AMBLEMLERİNİ BASARAK BU MADDELERİ HALKA DAĞITAMIYORLAR”
Ama Cumhuriyet Halk Partisi’nin başını çektiği HDP’nin de destek verdiği ‘hayırcı’ grup kendi amblemlerini basarak bu maddeleri halka dağıtamıyorlar. Beyaz bir kağıda bilgisayardan fotokopi yapıyorlar, bunu kahvehanelerde dağıtıyorlar. Burada baktığınız zaman o maddelerle halk oylamasında oylanacak anayasa değişikliği maddelerinin alakası yok. Yazmış. Diyor ki “Cumhurbaşkanı bir sabah kalktığında kendisini soruşturan, kendisini mahkemeye çıkarabilecek Meclisi feshedecek.” Böyle bir şey yok. “Bunu nasıl yazarsın?” Diye sorduğumuzda adamın amblemi yok. Kaçak çünkü. Korsan bir bildiriyi dağıtıyor.
“KILIÇDAROĞLU, MADDESİNİN SONRASINI NİYE OKUMUYORSUN?”
Gerçi bunu sözle de söylüyorlar. Sayın Kılıçdaroğlu sürekli “Artık tek adam yönetimi, diktatörlük gelecek” diyor. “Neresinde var? Diye sorduğumuzda cevap yok. Sadece savlarla hareket ediyorlar. “Cumhurbaşkanı Türkiye Büyük Millet Meclisi seçimlerini yenileyebilir.” “Madde aynı böyle” deyip burada bırakıyor. Sonrası var bunun. Oku, devam et. “Eğer cumhurbaşkanı Türkiye Büyük Millet Meclisi seçimlerini yenilerse kendi görevi de sona erer” diyor. O kısmını niye okumuyorsun? Yani “Muhtar azaların seçimini yenileyebilir. Senin de görevin azaların seçimini yenilediğinde sona erer” desek böyle bir şey yok ta muhtar azaların seçimini yenileyebilir mi? Çünkü kendi görevi de sona erecek. İşte bunu “Sabah kalktığında Meclisi feshedecek” diyor. Bu işler böyle yalan, dolanla olur mu?
“DENGE VE DENETİM GETİRİYORUZ”
Cumhurbaşkanı bunu birinci döneminde yapmışsa, seçimi o zaman yenilemişse ve 2 yıl görev yapmışsa 3 yılı boşa gidecek. 5 yıl görev yapmış gibi sayılacak. Bunu yapmak ister mi? Diyelim 2. Döneminde Meclisin seçimlerini yeniledi. Bu seferde 3. Dönem cumhurbaşkanı adayı olamayacak. Yani tamamen kendi görevi bitiyor. Hiç aday olamıyor. Böyle bir yenileme yetkisiyle ne zaman karşı karşıya kalabiliriz? Meclisin de aynı şekilde seçimi yenileme yetkisi var. Bundan hiç bahsetmiyorlar. “Mecliste cumhurbaşkanlığı seçimlerini yeniler o zaman her iki seçim de birlikte yapılır” diyor. Mecliste erken seçim kararı olursa cumhurbaşkanının da görevi sona erer. Bu denge ve denetimdir. İşte bunu getiriyoruz.
“YETKİ HALKIN”
Cumhurbaşkanının seçimleri yenilemeye mecbur kalması için çok önemli bir sebep olması lazım. Bu ne durumda olur? Milletin bekasıyla ilgili büyük bir devlet krizi ortaya çıkar ya da bir darbe girişimi olduğunda cumhurbaşkanı Meclise “Olağanüstü hal kararı al” dediğinde Meclis almıyordur. O zaman cumhurbaşkanı ne yapacak? Darbeciyle nasıl mücadele edecek? “O zaman seçimleri yeniliyoruz. Millet kim haklı kim haksız onun kararını sandıkta versin” diyecek ve o krizi millet çözecek. Yetki halkın.
“CUMHURBAŞKANLIĞI KARARNAMESİYLE DEĞİL EYALET İL, İLÇE BİLE KURULAMAZ”
“Cumhurbaşkanı bir kararname çıkarıp her şeyi yapabilecek. Yerimizi, yurdumuzu satabilecek” diyor. Böyle bir şey olabilir mi? Siz inanır mısınız böyle bir şeye? Bugün Bakanlar Kurulu kararnameleri yerine Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sisteminde de cumhurbaşkanlığı kararnamesi olacak. Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi kanundan üstün değil. Kararname kanuna aykırı olamaz. Olursa kanın uygulanır, kararname uygulanamaz. Aynı konuda hem kararname hem de kanun varsa kanun uygulanır. Kararname anayasaya aykırıyla Meclisteki birinci ve ikinci parti o kararnameyi Anayasa Mahkemesine götürüp iptal ettirebilir. Her şey böyle açık. Kurala bağlı. Ama maalesef bir kararnameyle sanki “Bölgesel yönetim kurulabilecek” diyor. Kurulamaz. İl bile, ilçe bile kuramaz. Çünkü bunlar kanunla olur.
“BUNU NASIL MİLLETİN GÖZÜNÜN İÇİNE BAKA BAKA SÖYLEYEBİLİYORLAR?”
Bölgesel yönetim nasıl olur? Devletin üniter yapısı Türkiye Cumhuriyeti Devleti laik, demokratik, sosyal bir hukuk devletidir. Başkenti Ankara’dır. Milli marşı İstiklal Marşı’dır. Resmi dili Türkçe’dir. Devletin varlığı ve bütünlüğü ile ilgili değişmez maddeler orada dururken bir kararnameyle bölgesel yönetim olur mu? Bunu nasıl milletin gözünün içine baka baka söyleyebiliyorlar?”
“BARTIN’DAKİ MUHTARLARA DA NİYE MESAJ ATARSIN?”
Yılmaz Tunç, toplantı esnasında bir muhtarın CHP’li bir milletvekilinden kendisine gelen mesajı göstermesi üzerine de “Bir CHP milletvekili muhtarlara mesaj atmış. Bartın’daki muhtarlara da niye mesaj atıyor onu da anlamadım. Ama yalan yanlış şeyler. Şimdi muhtarımız bunu aldı. Anayasa değişikliği metnini de okudu. Burada eski madde yeni madde açık açık yazıyor. Ama onun söyledikleri burada yazmıyor. O zaman o milletvekiline güven kalır mı? Bunlar hiçbir şekilde iktidar olamazlar. Yalancılıkla olmaz bu iş. Millete eğer bazı şeyleri çarpıtarak aktarırsanız millet gelir size hiçbir zaman inanmaz. Yeri gelir doğru söylersiniz ona bile inanmaz. Çünkü eninde sonunda o yalancılığınız ortaya çıkacak” dedi.
Son olarak 2007’de cumhurbaşkanı seçiminde yaşanan 367 krizine değinen Tunç, “Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemine neden ihtiyaç duyuyoruz? Cumhurbaşkanı artık halk seçiyor. 367 krizinden sonra hatırlayın Türkiye Büyük Millet Meclisine cumhurbaşkanını seçtirmediler. Önceki cumhurbaşkanları seçilirken bu kural akıllarda yoktu ama biranda bu kural akıllarına geldi vesayetçilerin. O günkü muhalefet partilerini Mecliste tehdit ettiler. Onlar meclise girmekten kortu. Ve 2007’de Mecliste 367 milletvekili bulunmadığı için cumhurbaşkanı seçilemedi. Biz de hemen seçime gitmek zorunda kaldık. Çünkü cumhurbaşkanını seçemeyen bir meclis. Ne yapacağız? Millete soracağız. “Ey Milletim! Bize cumhurbaşkanını seçtirmiyorlar. Siz bizi tekrar Meclise gönderin. Cumhurbaşkanını seçecek çoğunluğu elde edelim” dedik. Meclise MHP de girdi ve bize destek verdi cumhurbaşkanı seçildi. Anayasa değişikliği yaptık. “Bundan sonra cumhurbaşkanlığı seçimleri kriz olmaktan çıksın” dedik. Millete “Cumhurbaşkanını siz seçmek ister misiniz? Evet diyor musunuz?” dedik. o zaman da CHP hayır kampanyası yapmıştı. Bunun ilk uygulamasını 2014’te gerçekleştirdik ve Recep Tayyip Erdoğan halkın seçtiği ilk cumhurbaşkanı olarak o makama geldi. Şuanda Cumhurbaşkanımız ile Başbakanımız arasında bir problem yok. Ama ikisi arasında bir anlaşmazlık olursa bu 16 Nisan’da milletimizin evet oylarıyla çözülecek” ifadelerinde bulundu.