TUNÇ, SARRAF DAVASIYLA İLGİLİ A HABERE KONUŞTU
'Dava, 17-25 Aralık yargı darbesinin bir devamı'
Nurdan Eroğlu
AK Parti Bartın Milletvekili Yılmaz Tunç, Amerika’da devam eden Rıza Sarraf davasıyla ilgili A Haber’de açıklamalarda bulundu. Davanın Türkiye’ye karşı bir siyasi komplo olduğunu ifade eden Tunç, 17-25 Aralık yargı darbesinde kullanılan kağıt parçalarının, hukuka aykırı delillerin, montaj kayıtlarının fotokobilerinin oradaki davaya konu edildiğini söyledi. Tunç, CHP’nin de hukuki olmayan bir davanın sözcülüğünü yaptığını kaydetti.
AK Parti Bartın Milletvekili Yılmaz Tunç, Amerika’da devam eden Rıza Sarraf davasıyla ilgili A Haber’de açıklamalarda bulundu. Davanın 17-25 Aralık yargı darbesinin bir devamı olduğunu ifade eden Tunç, 17-25 Aralık yargı darbesinin bir devamı söz konusu. Amareika’da devam eden bir dava. Aslında buna bir dava da diyemeyiz. Tamamen siyasi. Türkiye’yi kendilerince köşeye sıkıştırmaya yönelik bir adım olarak görüyoruz. 17-25 Aralık soruşturma komisyonun 2013’te başkan vekili olarak görev yapmıştım. 17-25 Aralık’a gelmeden önce Türkiye’nin o dönemini hatırlayacak olursak MİT Müşteşarının tutuklanmaya kalkışılması, Başbakandan izin almadan ifadeye çağrılması aslında yargı eliyle darbe girişiminin ilk ipuçlarını veriyordu. Meclis bu konuda devreye girdi ve kanundaki belirsizliği daha da ortadan kaldıracak kanun değişikşikliğiyle bunu önlemişti” dedi.
“FETÖ GEZİ OLAYLARINI BAŞLATTI”
FETÖ’nün 17- Gezi olaylarını başlattığını dile getiren Tunç, şöyle devam etti: “Bununla başarılı olamayan FETÖ ardından Gezi olaylarını başlatmıştı. Gezi olaylarının başladığı mayıs 2013’ü hatırlayacak olursak o dönemde de Türkiye’nin özellikle enerjide bağımsızlığını ilan ettiği, 2 nükleer santralin ihalesini yaptığı, IMF ile defterini kapatıp ekonomide de bağımslığını ilan ettiği, dünya projelerine adım attığı, Türkiye tarihinde faizlerin en düşük seviyeye indiği parlak bir dönemde Gezi olayları başlatılarak bütün Türkiye adeta ateşe verilmek istendi.
“KILIÇDAROĞLU O GÜNDE DOSYALARI GRUP TOPLANTISINDA SALLAMIŞTI”
Gezi olaylarında başaramadıklarını 17-25 Aralık yargı darbesi girişimiyle hukuk kullanılarak siyasete müdahale, siyasi iktidarı indirme girişiminde bulundular. 17-25 Aralık iddiaları ortaya atıldığında Kılıçdaroğlu bugün olduğu gibi o günde aynı hareketleri yapmıştı. Eline verilen dosyaları grup toplantısında sallamıştı. “Deliller elimde” demişti. Araştırma önergeleri verdiler. Ama daha sonra AK Partili 77 milletvekili bir soruşturma önergesi verdi. soruşturma komisyonu Mecliste kuruldu. Komisyon 4 aylık bir çalışma yaptı. 17-25 Aralık dosyalarına baktığımız zaman tamamen hukuka aykırı deliller, montaj kayıtlar mevcut. Bunlar TÜBİTAK raporlarıyla da sabit. Bunların hepsi tespit edildi.
“TÜRK YARGISI BU KONUDA BİR KARAR VERDİ”
Soruşturma devam ederken İstanbul Cumhuriyet Savcılığı bu konuda soruşturma yaptı ve neticelendirdi. Ardından İstanbul 6. Sulh Ceza Mahkemesi aynı konuda bir karar verdi. yani Türk yargısı bu konuda bir karar verdi. aynı zamanda yasama olarak Türkiye Büyük Millet Meclisi de bu delillerin hukuka aykırı olduğu, montaj kayıtların hükmü esas alınamayacağı gerekçesiyle red kararı verdi.”
“DAVA HUKUKİ DEĞİL, SİYASİ”
Rıza Sarraf davasının hukuki bir dava olmadığını kaydeden Yılmaz Tunç CHP’nin de hukuki olmayan bir davanın sözcülüğünü yaptığını söyledi. Tunç konuyla ilgili şu açıklamaları yaptı:
“Türkiye’de hukuka aykırı deliller tespit edilmiş. Siz montaj kayıtları FETÖ aracılığıyla Amerika Birleşik Devletlerinde bir davaya konu ediyorsanız bu hukuki bir dava değildir. Tamamen siyasi bir davadır. Amerika’da görülen dava bundan 5 yıl önce 17-25 Aralık yargı darbesi girişimi dosyasının devamıdır. Hatta fotokobisidir. Tamamen aslında hukuki değeri olmayan bir davadır. Orada savcının ve hakimin FETÖ ile irtibatı ortaya çıkmıştır. Savcının sosyal medyadan FETÖ’yü öven sözlerini hepimiz hatırlıyoruz. Soruşturmada bilirkişi olan şahısların “Türkiye terörü destekliyoruz” şeklinde bir algı yönetimi içerisinde olduğunu ve İsrail yanlısı FDD’nin yöneticileri olduğunu biliyoruz. aynı zamanda davaya bakan hakim Richard Bellman’ın 2014’te İstanbul’a geldiğini ve İstanbul’da FETÖ’nin organize ettiği bir sempozyuma konuşmacı olarak katıldığını biliyoruz.
“HAPİSTE KALMAMAK İÇİN İFADESİNİ DEĞİŞTİREN BİRİNE NE KADAR İTİBAR EDİLEBİLİR?”
Hapiste kalmamak için ifadesini değiştiren birinin beyanlarına ne kadar itibar edilebilir. Bir kere bu sadece hukuka değil hayatın normal akışına ters olan da bir durum. kendisi “Hapiste kalmamak için ifademi değiştirdim” diyorsa ve bu ifade üzerindende dava yürütülüyorsa burada bir hukuk söz konusu değildir. Asıl üzücü olan 17-25 Aralık yargı darbesinde kullanılan kağıt parçalarının, hukuka aykırı delillerin, montaj kayıtlarının fotokobilerinin oradaki davaya konu edilmesi. Bu da gerçekten hukuki olmayan bir durum. Tamamen Türkiye’ye karşı bir siyasi komplo.
“CHP DAVANIN SÖZCÜLÜĞÜNÜ YAPIYOR”
Ancak bu davanın Türkiye’de sözcülüğünü siyasi boyutta Cumhuriyet Halk Partisi yapmaktadır. 17-25 Aralık’ta o montaj kayıtların nasıl sözcülüğünü yapmışsa bugünde Amerika’da devam eden bu sözde davanın sözcülüğüne soyunmuştur. Orada dava devam ederken bu sefer Cumhurbaşkanımıza va yakınlarına yönelik iftiralarda bulunmuştur. Belde diye ortaya koyduğu ve elinde gösterdiği kağıt parçalarını henüz daha basına verememiştir. Kendi milletvekilleri bile görememiştir. İçeriği belli olmayan sadece uzaktan gösterdiği müsvedde kağıtlarla maalesef Cumhurbaşkanımızı, yakınlarını karalamaya yönelik çalışmalar sergilemektedir. Tabi bunun hukukunda cezası sorulacaktır. Türkiye dışı odaklarla işbirliği yapmanın mutlaka cezası vardır. Bunlarla ilgili gerek ismi geçen şahıslar gerekse Sayın Cumhurbaşkanımız avukatları aracılığıyla gerekli açıklamaları yaptılar. Hem tazminat davaları hem de ceza soruşturmasının başlatılmasına yönelik girişimler vardır.”