Tunç 'FETÖ'yle mücadele, millî bir meseledir'
AK Parti Bartın Milletvekili Yılmaz Tunç, TBMM Genel Kurulunda HDP Grup önerisine ilişkin AK Parti Grubu adına konuştu. Tunç, '15 Temmuz darbe girişimi, AK PARTİ iktidarıyla güçlenen Türkiye'yi hazmedemeyen ve Türkiye'nin izlediği politikalar nedeniyle bölgedeki çıkarlarını gerçekleştiremeyen küresel güçlerin desteğiyle TSK içerisindeki FETÖ mensupları tarafından başlatılmış, Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan liderliğinde milletimizin tarihî kahramanlığı sayesinde akamete uğratılmış bir darbe girişimidir' dedi.
AK Parti Bartın Milletvekili Yılmaz Tunç, TBMM Genel Kurulunda HDP Grup önerisine ilişkin AK Parti Grubu adına konuştu. 15 Temmuz darbe girişiminin üzerinden 4 yıl geçtiğini ifade eden Tunç, “15 Temmuz, FETÖ'nün darbe girişiminin üzerinden tam 4 yıl geçti. Öncelikle 15 Temmuzda vatanımız ve bağımsızlığımız için şehit düşen tüm kahramanlarımızı ve gazilerimizi rahmetle, minnetle anıyorum. Darbe girişimi sonrası 20 Temmuz’da Türkiye Büyük Millet Meclisi tarafından ilan edilen olağanüstü hâl mevzuatı gereğince FETÖ'yle irtibatlı ve iltisaklı olduğu değerlendirilenlerin kamudan ayıklanması süreci başlamış ve suç konusu olan hususlarla ilgili olarak da bağımsız yargı gerekli soruşturma ve kovuşturmaları başlatmıştır” dedi.
“Uzun bir süreçten bahsediyoruz”
Sürecin 7 Şubat 2012'de MİT Müsteşarının tutuklanmaya kalkışılmasıyla başladığını dile getiren Yılmaz Tunç, şöyle devam etti:
“7 Şubat 2012'de MİT Müsteşarının tutuklanmaya kalkışılması süreciyle başlayan, dershanelerin kapatılmasıyla devam eden, Gezi olaylarıyla farklı bir boyut kazandırılan, 17-25 Aralıkta yargı eliyle darbe girişiminde bulunularak Hükûmetin düşürülmesini amaçlayan, MİT tırlarının durdurulmasıyla dünya kamuoyuna teröre destek veren bir ülke algısı oluşturmayı hedefleyen, terörün azdırılarak toplumda kaos ortamının oluşturulması çabalarıyla devam eden ancak tüm çabalarına rağmen amacını bir türlü gerçekleştiremeyen karanlık güçlerin 15 Temmuzda son kozlarını oynamalarıyla sonuçlanan uzun bir süreçten bahsediyoruz.
“FETÖ'nün siyasi ayağını yanlış yerde aramamalıyız”
Gerek yurt içinde gerekse yurt dışında 50 yıldan fazladır örgütlenerek değişik siyasi liderlerle ve kesimlerle ilişkiler kuran bu örgütle mücadeleyi Recep Tayyip Erdoğan'a kadar göze alabilen hiçbir lider çıkmamıştır. FETÖ'nün yayın organları, televizyonları, en önemli insan devşirme organizasyonu olan okullar ve dershanelerin kapatılması, finans kaynaklarına el konulması, tüm bunlar AK Parti Hükûmetinin büyük mücadelesi sonucunda gerçekleştirilmiştir. Bunlar yapılırken ise gerekli destek bazı siyasi partiler tarafından maalesef verilmemiştir, bu gerçektir, bu açıktır hatta bunları yaparken Hükûmet yanlış yapmakla suçlanabilmiştir. Devlet kurumlarının ve siyasi partilerin FETÖ'yle irtibatlı ve iltisaklı olanlardan arındırılması sürecinde en kararlı tavır AK Parti ve Cumhurbaşkanımız tarafından gösterilmiştir. Hatta bu mücadelede kendisi sert olmakla bile eleştirilmektedir. FETÖ'nün siyasi ayağını yanlış yerde aramamalıyız. Bu hataya düşersek FETÖ'nün 15 Temmuz gecesi gerçekleştirmek istediği amaca hizmet etmiş oluruz, darbecilerin ekmeğine yağ sürmüş oluruz.
“Sayın Cumhurbaşkanımız, FETÖ'nün siyasi hedefidir”
AK Parti ve Sayın Cumhurbaşkanımız, FETÖ'nün siyasi hedefidir. 15 Temmuz gecesi, FETÖ'nün suikast timlerini taşıyan helikopterler Marmaris'e hareket etmiştir, Cumhurbaşkanımızın konakladığı yere. Siyasi ayağı aramak istersek aslında FETÖ'nün 15 Temmuz gecesi, "Yurtta sulh konseyinin" bildirisine bakmak gerekir. Bu bildirideki ifadeleri bugüne kadar sürekli tekrarlayanlar aslında FETÖ'nün işini kolaylaştırmaktadır. 15 Temmuz hain darbe girişimine "kontrollü darbe", olağanüstü hâl sürecine "20 Temmuz darbesi" dersek, FETÖ sanıklarının duruşmalardaki, savunmalarındaki sözleriyle aynı söylem birliği içerisine düşmüş olurusunuz. FETÖ'yle mücadele, millî bir meseledir. İktidarıyla, muhalefetiyle ülkemize zarar veren bu örgüt karşısında hep birlik olmalıyız ve bu birlik içerisinde, hukuki süreç içerisinde Meclis olarak birlik ve beraberlik içerisinde bu örgütle mücadele edip, demokrasimizi güçlendirmeliyiz.”