TUNÇ, ÇOCUK KORUMA SİSTEMİ İSTİŞARE TOPLANTISINDA KONUŞTU:
AK Parti Bartın Milletvekili ve TBMM Adalet Komisyonu Başkanvekili Yılmaz Tunç, Kamu Denetçiliği Kurumu, UNICEF, Uluslararası Çocuk Merkezi ve Avrupa Engelli Hakları Ağı işbirliği ile yürütülmekte olan Çocukların Şiddetten korunması projesi kapsamında Türkiye'de Çocuk Koruma Sistemi ve İlgili Kurumların Rolü İstişare ve Koordinasyon Toplantısına katılarak, çocuk hakları, çocukların her türlü istismardan korunması ve alınması gereken tedbirler konusunda konuştu.
“Çocuklarımızı korumak, geleceğimizi kurtarmaktır”
AK Parti Bartın Milletvekili ve TBMM Adalet Komisyonu Başkanvekili Yılmaz Tunç, Kamu Denetçiliği Kurumu, UNICEF, Uluslararası Çocuk Merkezi ve Avrupa Engelli Hakları Ağı işbirliği ile yürütülmekte olan Çocukların Şiddetten korunması projesi kapsamında Türkiye’de Çocuk Koruma Sistemi ve İlgili Kurumların Rolü İstişare ve Koordinasyon Toplantısına katılarak, çocuk hakları, çocukların her türlü istismardan korunması ve alınması gereken tedbirler konusunda konuştu. Çocukların geleceğimiz olduğunu ifade eden Tunç, “Çocuklarımız bizim geleceğimiz, onları korumak, bedenen ve ruhen sağlıklı bireyler olarak yetişmelerini sağlamak, hepimizin en önemli görevi, bu yolda son 16 yılda çok önemli mesafeler aldık, bundan sonra da yapılabilecek çok şey var, gerek yasama alanında, gerekse de uygulamada alınması gereken tedbirleri almaya devam edeceğiz” dedi.
Malkoç: “Kadın ve Çocuk haklarının korunmasına büyük önem veriyoruz”
Kamu Denetçiliği Kurumu (KDK), Birleşmiş Milletler Çocuklara Yardım Fonu (UNICEF) ve Avrupa Engelli Hakları Ağı işbirliğiyle düzenlenen "Türkiye'de Çocuk Koruma Sistemi ile İlgili Kurumların Rolü" konulu istişare ve koordinasyon toplantısı yapıldı. Bir otelde düzenlenen toplantıya, KDK Başkanı Şeref Malkoç, Türkiye İnsan Hakları ve Eşitlik Kurumu (TİHEK) Başkanı Süleyman Arslan, TBMM İnsan Haklarını İnceleme Komisyonu Başkanı Hakan Çavuşoğlu ve TBMM Adalet Komisyonu Başkanvekili Yılmaz Tunç katıldı. Toplantıda Kamu Başdenetçisi Şeref Malkoç, KDK'nin yürüttüğü çalışmalar hakkında bilgi vererek, kuruma geçen yıl 17 bin 131 başvuru alındığını aktardı. Malkoç, "Bize yapılan 17 bin başvurunun içerisinde yaklaşık yüzde 15 oranında 'dostane çözüm' kararı verdik. Mahkemeye intikal eden konular ve idareye başvurmanın dışındaki dosyaları düşündüğümüzde bu oran yüzde 60'lara tekabül ediyor." ifadelerini kullandı.
En çok etkilenen kesim kadın ve çocuklar
İlk zamanlarda KDK'nin tavsiye kararlarına uyma oranı yüzde 20 civarındayken, 2018 yılı itibarıyla bu oranın yüzde 65'in üzerine çıktığını anlatan Malkoç, bunun Avrupa ve İskandinav ülkelerindeki ortalamasının da yüzde 80 olduğuna işaret etti. Kamu Başdenetçisi Malkoç, KDK'nin kadın ve çocukların haklarının korunmasına verdiği öneme ve bu konuda hayata geçirdikleri çalışmalara dikkati çekerek, dünyanın her yerinde yaşanan olumsuz olaylardan en çok etkilenen kesimin kadın ve çocuklar olduğunu vurguladı. Türkiye'nin çocuk koruma sistemine ilişkin mevzuatı ve kurumlarıyla iyi bir noktada olduğunun altını çizen Malkoç, bazı eksikliklerin giderilmesi açısından da mevzuatın ikincil bölümünün tekrar gözden geçirilebileceğini ifade etti.
Çavuşoğlu: “Çocuk Hakları ile ilgili bütüncül bir mekanizma kurulması gerekiyor”
TBMM İnsan Haklarını İnceleme Komisyonu Başkanı Hakan Çavuşoğlu da komisyonun yürüttüğü çalışmalar hakkında bilgi verdi ve Türkiye'nin insan haklarının güçlendirilmesi bakımdan çok güçlü bir mevzuata sahip olduğunun altını çizdi. Komisyona çocuk haklarına ilişkin, daha çok, cezaevlerinde anneleriyle yaşayan çocuklar için bakım, beslenme, sağlık konuları ile cezaevindeki babaların çocuklarıyla daha çok görüşebilmesi konusunda taleplerin iletildiğini bildiren Çavuşoğlu, Türkiye'de okullaşma oranlarının arttığını, ölümle sonuçlanan doğumlarda azalmanın söz konusu olduğunu istatistik verileriyle anlattı. Çavuşoğlu, tüm bunlara karşın çocuk işçiliği, Suriyeli çocuklar, yoksulluk, istismar ve madde bağımlılığıyla mücadele konularında atılması gereken adımların bulunduğunu ifade ederek, "Çocuk haklarına ilişkin temel ilkeler ve çocukların gelişimsel ihtiyaçları temelinde sağlık, eğitim, sosyal hizmetler gibi farklı sektörlerin entegre bir şekilde çalışmasını sağlayacak bütüncül bir mekanizma kurulması gerekiyor." değerlendirmesinde bulundu.
Tunç: “Daha yapılacak çok şey var”
TBMM Adalet Komisyonu Başkanvekili Yılmaz Tunç ise çocuk haklarının korunması konusunda Türkiye'nin imza attığı uluslararası sözleşmelere ve yapılan yasal düzenlemelere değinerek, çocuk istismarıyla ilgili yargıya intikal eden konular dışında sağlıklı veriye ulaşmanın zorluklarına işaret etti. Milletvekili Tunç konuşmasında; “Çocuklarımız bizim geleceğimiz, onları korumak, bedenen ve ruhen sağlıklı bireyler olarak yetişmelerini sağlamak, hepimizin en önemli görevi, bu yolda son 16 yılda çok önemli mesafeler aldık, bundan sonra da yapılabilecek çok şey var, gerek yasama alanında, gerekse de uygulamada alınması gereken tedbirleri almaya devam edeceğiz” dedi.
“Önemli düzenlemeler bulunuyor”
Tunç, Meclis'te çocuk hakları ile ilgili olarak daimi komisyon kurulmasıyla ilgili de tüm partilerin teklifinin bulunduğunu belirterek, Adalet Bakanlığınca hazırlanan yeni Yargı Reformu Strateji Belgesi'nde 15 yaşından küçük çocukların adli sisteme girmeden durumunun değerlendirilmesi, çocuk görüşme odaları, çocukların ifadelerinin örselenmeden alınmasıyla ilgili önemli düzenlemelerin bulunduğunu ifade etti. Çocuklarımızın Korunması Konusunda Çok hassasız diyen Milletvekili Tunç; “Çocukların korunması konusu gerçekten hepimizin hassas olduğu bir konu çünkü çocuklarımız bizim geleceğimiz, geleceğimizi garanti altına alabilmemiz için de onları tüm kötülüklerden korumamız gerekiyor. Çünkü onlar dışarıdan gelecek tehditlere, kötülüklere karşı en savunmasız toplum kesimi. Bundan dolayı, çocuklarımız üzerinde çok hassas durmalıyız.” Dedi.
“Çocuk haklarını Anayasımızda düzenlendik”
Milletvekili Tunç, son 16 yılda çocuk hakları ile ilgili tüm uluslararası sözleşmelerin altına imza attıklarını, çocuk haklarını ve çocukların korunması hususunu anayasada düzenlediklerini, çocuk koruma kanunu ve Türk Ceza Kanununda Çocukların korunmasına yönelik önemli düzenlemeler yapıldığını, cinsal istismar suçunun cezalarını artırdıklarını belirterek, gerek mevzuat alanında gerekse uygulamada önemli adımlar atılmasına rağmen hepimizi üzen çocuk istismarı olaylarının tüm dünyada olduğu gibi ülkemizde de tam anlamıyla önlenemediğini bunun için de hükümetin etkili tedbirler almak için çalıştığını, bu çalışmalarda Meclis Araştırma Komisyonu raporunun tespitlerinin de sorunun çözümünde önemli bir kaynak oluşturduğunu söyledi.
“Tespitlerimizi rapora yansıttık”
“Çocuk istismarının önlenmesi amacıyla kurulan Meclis Araştırma Komisyonunda kapsamlı bir çalışma gerçekleştirdiklerini ve çalışmaların neticesinde tespitlerimizi rapora yansıttık” diyen Milletvekili Tunç, “İktidarıyla muhalefetiyle önerilen tüm uzmanları, gerek üniversitelerimizden gerek barolarımızdan gerek çocuk haklarıyla ilgilenen sivil toplum kuruluşlarından çok sayıda uzmanı Komisyonumuza davet ettik. UNICEF’ten, Uluslararası Çalışma Örgütünden temsilciler geldi. Hatta yurt dışında çocuk istismarıyla ilgili akademik çalışma yapan ve dünyaca ünlü profesörlerimizi internet kanalıyla görüntülü olarak Komisyonda dinledik ve tüm bu çalışmalar ışığında raporumuzu hazırladık. Ayrıca, üniversitelerin ve baroların çocuk hakları merkezlerine, tüm bunlara yazılar yazdık, sivil toplum kuruluşlarına da yazdık ve dedik ki: “Bizlere çocuk istismarı ve diğer çocuk istismarı çeşitleriyle ilgili olarak bunların sebepleri, önlenmesi noktasındaki görüşlerinizi iletin.” ve oralardan gelen 52 adet rapor oldu. Hemen hemen tamamına yakını gönderdi, barolarımız da gönderdi.” Dedi.
“Yargı bu konuda duyarlı”
Milletvekili Tunç, “Mevzuatımızda yapılması gerekli değişiklikler Avrupa ülkelerindeki, mukayeseli hukuktaki ceza miktarlarına baktığımız zaman alt sınırın sekiz yıldan başladığını görüyoruz ama bizde şu anda alt sınır on sekiz yıldan başlıyor. Tabii, Ceza Kanunu’muzda düzenlenmesi gereken diğer hususlarla ilgili de raporumuzda önerilerimiz mevcut. Çocuk İstismarında Suç istatistikleri oranları Tüm dünyada önemli bir sorun olan özellikle Avrupa ülkelerinde ve Amerika’da, Türkiye’den çok daha fazla Çocuk istismarının gerçekleştiği bilinirken, Türkiye’de son 15 yılda Çocuklara yönelik istismar olaylarının yüzde 700 arttığı yönündeki beyanlarda doğru değil. 2005 yılından önce Türk Ceza Kanununa göre çocuklara yönelik işlense dahi sarkıntılık, ırza tasaddi olarak istatistiklere giren suçlar, yeni sistemde Cinsel istismar olarak istatistiklere girmeye başlamış, ayrıca, 2008-2010 yılları arasında UYAP bilişim sistemine geçiş nedeniyle dava bazlı istatistikten (dosyadaki en ağır suçun sayılması) suç bazlı istatistiğe (dosyadaki suçların tamamının ayrı ayrı sayılması) geçilmesi nedeniyle, Çocuk istismarının boyutlarını gösterecek asıl karşılaştırma 2002-2008 yılları arasında ve 2010-2017 yılları arasında yapılmalıdır. 2002 yılında dava sayısı 4 bin 988, 2008 yılında ise 4 bin 61’dir. UYAP sistemi değişikliği sonrasında ise 2010 yılında açılan dava sayısı 16 bin 135, 2017 yılında ise 16 bin 348’dir. Görüldüğü üzere karşılaştırma doğru yapıldığında açılan dava sayılarının her yıl ortalama birbirine yakın olduğu görülmekte, iddia edildiği gibi yüzde 700 gibi bir artışın olmadığı görülmektedir. 2010 yılında verilen mahkumiyet kararı sayısı 4 bin 651 iken, 2017 yılında mahkumiyet sayısının 13 bin 396’ya yükselmesi, açılan dava sayısı birbirine yakın olmasına rağmen, mahkumiyet sayısında 3 kat artış olması, yargının da bu konuda duyarlılığının arttığının bir göstergesidir.” Dedi.
Arslan: “Aile Kurumunun güçlendirilmesi gerekir”
Türkiye İnsan Hakları Kurumu Başkanı Süleyman Arslan da yaptığı konuşmada, aile kurumunu korumanın önemine değindi. Arslan, "Biz aileyi koruyamıyoruz. Aile kurumunu güçlendirmediğiniz zaman hiçbir şeyi düzeltemeyiz. Bir çocuğu en iyi koruyacak olan sağlıklı bir ailedir. Onun dışındaki her çözüm geçici çözümlerdir, kalıcı sonuçlar vermez." değerlendirmesinde bulundu. Ailenin korunamamasının bütün dünyanın sorunu olduğuna işaret eden Arslan, "Eğer bir medeniyet hamlesini tekrar canlandırmamız gerekiyorsa önce işe aileden başlamamız gerekiyor. Odağı sadece parçalanan ailenin parçalarıyla uğraşarak çözeceğimizi düşünmüyorum. Dedeleri huzurevine, çocukları da Sevgi Evlerinde büyütmeye çalıştığınız zaman buradan çözüm alamayız. Böyle sağlıklı bir toplum olmaz. Dedeyi, çocuğu birbiriyle nasıl buluşturabiliyoruz onun çözümlerini aramamız lazım diye düşünüyorum." diye konuştu.
Bu noktada ilkokuldan başlayarak ailenin korunması ve kişilerin birbirlerinin haklarına saygı göstermesine yönelik eğitimler verilmesi önerisinde bulunan Arslan, aynı zamanda çocukların yaş temelli ayrımcılığa uğramasına yönelik çalışma yürütülmesinin çok faydalı olacağını söyledi. Toplantıya, Çocuk Hakları ile ilgili STK’lardan, Barolar Birliğinden, Üniversitelerin Çocuk Hakları Merkezlerinden ve Bakanlıkların Çocuklarla ilgili birimlerinden temsilciler katıların Çocuk Koruma Sistemi ile ilgili görüşlerini ifade ettiler.