SENDİKALARDAN EĞİTİMDEKİ ŞİDDETE ORTAK TEPKİ
Bakanlığa ve hükümete çağrıda bulundular
Ödemiş Kaymakçı Çok Programlı Anadolu Lisesi Okul Müdürü Ayhan Kökmen’in makamında silahlı saldırıya uğraması sonucu hayatını kaybetmesi üzerine Bartın’daki eğitim sendikaları basın açıklaması düzenleyerek yeniden gündeme gelen eğitim alanındaki şiddete tepki gösterdi. Şerife Bacı Mesleki ve Teknik Anadolu Lisesi Öğretmeni Sakine Bülen yapılan ortak basın açıklamasında öğretmene şiddet vakalarının artık sıradanlaştığını dile getirerek Milli Eğitim Bakanlığı’na ve hükümete çağrıda bulundu.
İzmir Ödemiş’te okul müdürünün iki öğrenci tarafından öldürülmesiyle ilgili Bartın’daki sendikalar ortak basın açıklaması yaptı. Bartın Mesleki ve Teknik Anadolu Lisesi önünde sendikalar ortak basın açıklaması düzenleyerek, yaşanan olaya tepki gösterdi. Basın açıklamasına Eğitim Bir-Sen Başkanı Muhammet Akça, Türk Eğitim-Sen Başkanı Sezai Hangişi, Eğitim-Sen Temsilcisi Sedat Bora, Eğitim-İş Şube Başkanı Ender Yeğen, sendikalara üye öğretmenler katıldı Basın açıklamasını yapan Şerife Bacı Mesleki ve Teknik Anadolu Lisesi Öğretmeni Sakine Bülen, öğretmene şiddet vakalarının artık sıradanlaştığını dile getirerek Milli Eğitim Bakanlığı’na ve Hükümete çağrıda bulundu.
“ŞİDDETİ NEFRETLE KINIYOR, REDDEDİYORUZ”
Yapılan ortak basın açıklamasında şu ifadeler kullanıldı:
“Son yıllarda üzülerek şahit oluyoruz ki, öğretmene şiddet vakaları artık sıradanlaşmış üçüncü sayfa haberleri arasına girmiş durumdadır. Neredeyse gün geçmiyor ki, öğrenci ya da veli tarafından sözlü ya da fiziki şiddete maruz kalan bir öğretmen haberiyle karşılaşmayalım. Öğretmenlerimizin motivasyonuna, itibarına, sıhhatine ve hatta canına kast eden şiddet vakaları, artık eğitim hayatımızın en hayati problemlerinden birisi haline gelmiştir. Bu acı haberlerin sonuncusu da geçen hafta İzmir Ödemiş’ten geldi. Ödemiş Kaymakçı Çok Programlı Anadolu Lisesi Müdürü Ayhan Kökmen, iki öğrencisi tarafından tüfekle vurularak öldürüldü. Ayhan Kökmen öğretmenimize yüce Allah’tan rahmet, yakınlarına ve eğitim camiamıza sabır ve başsağlığı temenni ediyoruz. Şiddeti nefretle kınıyor, reddediyor, telin ediyoruz. Öğretmene şiddet konusunda bütün eğitim çalışanlarının yekvücut şekilde dimdik ayakta olduğunu tüm Türkiye kamuoyuna ilan ediyoruz. Öğretmene uygulanan şiddet olayları vuku bulduğunda, sorumluluk makamlarını işgal edenlerin de kınama mesajlarını tabii ki olumlu buluyoruz. Ancak, yetki sahibi olanların, sadece kınamakla yetinmesini bir zafiyet olarak gördüğümüzü ve kendilerinden daha somut adımlar atmalarını da beklediğimizin bilinmesini istiyoruz.
“İDARİ VE HUKUKİ TEDBİRLER İVEDİLİKLE ALINMALI”
Öğretmene ve kamu çalışanlarına yönelik şiddet hadiseleri üzerine ciddi idari ve hukuki tedbirler ivedilikle alınmalıdır. Şiddet vakaları konusunda önleyici ve caydırıcı tedbirleri hayata geçirecek mevzuat düzenlemeleri zaman kaybedilmeksizin hayata geçirilmelidir. Psikolojik danışmanlık hizmetlerinin etkin hale getirilmesi, disiplin yönetmeliklerinin yetersizliklerinin giderilmesi, okullarda güvenlik önlemlerinin alınması gibi düzenlemelerin yanı sıra hepsinden öncelikli olarak öğretmenlerin itibarının artırılmasına yönelik tedbirlerin alınması kaçınılmazdır. Öğretmene verilen değer hususunda öğrenci ve ailelerin bilinçlendirilmesi, öğretmene şiddet vakalarının önünün alınması anlamında gözden kaçırılmaması gereken hususların başında gelmelidir. Okullardaki şiddet, 21.yüzyılda kendine tanımlanmış, güvenli bir kimlik edinememiş Türkiye’nin, yaşadığı toplumda sağlıklı özdeşim referansları bulamayan ve geleceğe yönelik yoğun umutsuzluk duyguları yaşayan gencin somut bir tepkisidir. Unutulmamalıdır ki, toplumsal çürümüşlük ortamında, değerlerin yitirilmesiyle oluşan güvensizlik zemininde en kolay etkilenecek kesim, kimlik bunalımındaki ergendir.
“RİSKLER İYİ DEĞERLENDİRİLMELİ”
Soruna günlük, sınırlı, geçici ve etkili olmayan yöntemlerle yaklaşmak ya da bastırmak, saptırmak, yön değiştirmeye çalışmak, yararsız olduğu gibi son derece sakıncalıdır da. Güvenli Okul; okul kapılarına güvenlik elemanları ya da kameraları koymakla sağlanamaz. Bu gibi yöntemlerin sorunu farklı zeminlere kaydırma veya gençlere yönelik güven duygusunu sarsma gibi riskleri iyi değerlendirilmelidir. Okullarda şiddet sorunu temelde, insana değer veren bir toplumsal yapıya, öğrenciye değer veren bir eğitim anlayışına duyulan gereksinimi ortaya koymaktadır. Soruna çözüm aramak için, uzun soluklu, geniş perspektifli, bilimsel ve insancıl yaklaşımlara dayalı, tüm tarafların yetki ve sorumluluk aldığı çalışmalar yapılmalıdır. Bu konuda üniversitelerin bilgi ve araştırma birikiminden, profesyonel uzmanlık alanlarının katkılarından, yetkilerin desteğinden, gençlerin yaratıcılıklarından ve enerjilerinden yararlanılmalıdır. Ergenlerde şiddet sorununu incelerken; bu yaş grubunda akran baskısına, risk almaya ve istismara en yatkın oldukları bir dönemde onlara sağlayabildiğimiz koşulları ve sunabildiğimiz hizmetleri bir kez daha gözden geçirmeliyiz.”
“DERHAL HAREKETE GEÇİLMELİ”
Milli Eğitim Bakanlığı’na ve Hükümete, ailelere çağrıda bulunularak da şöyle denildi:
“Özelde öğretmene, genelde kamu çalışanlarına yönelik şiddet vakalarını önleyebilmek için bahsi geçen mevzuat düzenlemeleri için hemen, hiç vakit geçirmeden, derhal harekete geçilmelidir. Buradan ilan ediyoruz; şiddet konusunda gerekli mevzuat düzenlemeleri yapılmaz ise, bundan sonra yaşanabilecek şiddet vakalarının sorumlularından birisi olarak bu tedbirleri almayan makamları göreceğiz. Ayrıca medya kuruluşlarının öğretmenlerimizin itibarını rencide edici haberlerden kaçınmaları, öğretmene saygı ve değeri öne çıkaran yayınlara öncelik vermelerinin de öğretmene şiddet olaylarının önlenmesi anlamında katkısı olacağını da hatırlatmak istiyoruz.
“ÖĞRETMENE SAHİP ÇIKMAK GELECEĞİMİZE SAHİP ÇIKMAKTIR”
Şu hususun da dikkatlerden kaçırılmamasını özellikle belirtiyoruz; Biz öğretmenler, öğrencilerimiz için varız. En büyük sevinç ve gurur kaynağımız, öğrencilerimizin başarı ve mutluluğudur. İzmir’deki gibi münferit hadiseler üzerinden öğrencilerimize karşı duyduğumuz sevgi ve sahiplenme hissiyatımızdan kimse şüphe etmesin. Buradan ailelere de çağrıda bulunuyoruz: Çocuklarınız, çocuklarımızdır. Onları daha güzel bir geleceğe hazırlamak için en az sizler kadar istekli olduğumuzu bilmenizi istiyoruz. Takdir edersiniz ki, eğitim, okul, aile ve çevre ile bütün olarak yürütülen bir süreçtir. Sizden tek arzumuz; öğrencilerimizle aramızda oluşturduğumuz sevgi ve saygıya dayalı beraberliğimize katkı sağlamanızdır. İzmir’de kaybettiğimiz Ayhan Kökmen başta olmak üzere hayatını kaybeden tüm öğretmenlerimizi rahmetle anıyor, şiddete maruz kalmış meslektaşlarımıza geçmiş olsun diyor, öğretmene şiddeti lanetlediğimizi kararlılıkla ifade ediyor ve bir daha benzeri hadiselerle kamuoyuna gündemine gelmemeyi diliyoruz. Unutmayalım; öğretmene sahip çıkmak geleceğimize sahip çıkmaktır.”