ÖZDAĞ'DAN 'ERKEN SEÇİM' ÇAĞRISI
Bir dizi temaslarda bulunmak üzere Bartın'a gelen, Gelecek Partisi Genel Başkan Yardımcısı Selçuk Özdağ, Türkiye'nin en büyük probleminin Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi olduğunu vurgulayarak acilen tam demokrasiyle güçlendirilmiş güçlü bir parlamenter sisteme ihtiyaç olduğunu söyledi. Bartın'dan erken seçim çağrısı yapan Genel Başkan Yardımcısı Özdağ 'Artık Cumhur İttifakının, koalisyon iktidarının millet dayanağı kalmamıştır. Devlet gücüyle ayakta durmaktadırlar. 1,5 yıllık bir parti olarak, Gelecek Partisi olarak sandık istiyoruz. Erken seçim istiyoruz. Artık yönetilemiyoruz. Şimdi erken seçimi Kılıçdaroğlu da istiyor, Meral Hanım da istiyor. Türkiye'de çare sandıktır ve sandık gelmeli' dedi.
Gelecek Partisi Genel Başkan Yardımcısı Selçuk Özdağ, bir dizi temaslarda bulunmak üzere Bartın’a geldi. Gelecek Partisi Bartın Teşkilatı mensupları ve gazetecilerle kahvaltıda bir araya geldi. Kahvaltı sonrasında ülke gündemiyle ilgili değerlendirmelerde bulunan Özdağ, “Bizler Ahmet Davutoğlu ve arkadaşları olarak uzun zamandır siyaset sahnesindeyiz. AK Parti’deyken parti içi disiplini çalıştırmak istedik. Kırılma noktalarımızdan bir tanesi 17-25 Aralık’tı. 17-25 Aralık’ta devlet içerisinde olan bir takım kişiler kanun dışı birilerini dinleyerek burada bir kumpas düzenlemek ve aynı zamanda bir darbe yapmak veya iktidardan şantaj yaparak daha fazla taviz koparmak istedi. Önce cemaat sonra örgüt ve çeteci sonra da darbeci oldular. Bu 3 bakanın Yüce Divana gitmesini istedik. Onlar bize “Bizi Yüce Divana gönderemezsiniz” dediler” dedi.
Özdağ: “İkinci kırılma noktamız çözüm süreci”
AK Parti’den ayrılma sebepleri olarak ikinci kırılma noktalarının çözüm süreci olduğunu kaydeden Selçuk Özdağ açıklamalarına şöyle devam etti:
“İkinci kırılma noktamız çözüm süreci doğruydu. “Terörsüz barış içinde yaşayalım” dedik. Çözüm sürecindeki işleyiş, metot, usul, yöntem, yanlıştı. Terör örgütü liderleriyle sadece silah bırakmak konuşulur başka bir şey konuşulmaz. Onlar “Güneydoğu Anadolu bizim” demeye başladılar. Orada valililer, polis işlerini yapmamaya başlayınca “Böyle çözüm süreci olmaz” dedik. İtirazlarımız başladı.
“Üçüncü kırılma noktamız Ahmet Davutoğlu’nun görevden alınmasıdır”
Üçüncü kırılma noktamız Sayın Erdoğan’ın egosuyla, bir parti içi darbeyle ve Fethullah Gülen ve arkadaşlarının kumpaslarıyla Ahmet Davutoğlu’nun görevden alınmasıdır. Yüzde 49,5 oy alarak AK Parti tarihinde en çok oy alan bir Genel Başkan, Süleyman Soylu’nun Berat Albayrak’ın, Binali Yıldırım’ın kumpaslarıyla görevden alınmıştır ki Süleyman Soylu bunu kendisi itiraf etmiştir. Vay kumpasçı vay. Vay darbeci vay. Vay Genel Başkanına ihanet adam vay. Zaten bu adam daha öncede sabıkalı. Sayın Davutoğlu gibi bir adamın partinin başında kalmasını istemediler.
“Dördüncü kırılma noktamız Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemiydi”
Dördüncü kırılma noktamızda Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemiydi. Sayın Erdoğan, 2014 yılında cumhurbaşkanı olmuştu. Kendisi Devlet Bahçeli’nin peşine takılarak bu sistemle tek adamlığa oynamak istedi. Biz kendisine itiraz ettik. Yeni darbe girişimi olmuştu ve böyle atmosferde yapılan referandum doğru değildi ve halk o referandum da sağlıklı düşünememişti. Halka da şeffaf bir şekilde bu anayasa değişikliği anlatılmamıştı.
“Beşinci kırılma noktamızda partilerin ittifak yapmalarıydı”
Beşinci kırılma noktamızda partilerin ittifak yapmalarıydı. Biz ittifakların doğru olmadığını ve bu görüşmelerin şantaj aracı haline dönüşeceğini söyledik. Bu sistemde 10 bin oy, 25 milyon oydan kıymetli ve Sayın Cumhurbaşkanı seçimde yüzde 0,5 oy almış bir partinin ayağına gidiyor. Ve bu 10 bin oy almış parti ya da aşiret reisini oyu bu sistemde istediği tavizi sizden koparır. Dinlemediler ve kulak arkası yaptılar. Kendilerine çok güveniyorlardı. yüzde 68 oyla gelmeleri gerekirken yüzde 52.4’le ancak bu sisteme geçebildiler.
“Biz yeni insanlarla siyaset yapmak istedik”
Bizler parti kurduğumuz zaman bize “Sizin hiçbir şansınız yok” dediler. Ama biz yeni insanlarla siyaset yapmak istedik. Bunu da başardığımıza inanıyoruz. Bugünkü ekonomik, siyasi şartlar ve dış politikadaki gelişmeler Recep Tayyip Erdoğan’ın iktidara geldiği şartlardan daha ağırdır. Gelecek Partisi olarak bir yandan Türkiye’nin problemlerini dile getiriyor, bir yandan ihya edecek, inşa edecek muhalefeti yapmak istiyoruz. Biz, Covid çıkamadan öncede yapıcı muhalefeti yapıyorduk, Covid çıktıktan sonra da yapıcı muhalefet yapıyoruz.
“Türkiye’nin en büyük sorunu ekonomi değil, adalet”
Türkiye’nin en büyük sorunu ekonomi değil, adalet. Bir ülkede adalet varsa, cumhuriyet demokrasiyle taçlanmışsa, hukuk adaletle buluşuyorsa önemli olan budur. Kanunun adaletle buluşmasıdır. Türkiye’de bugünkü devlet adalet dağıtma tekelini elinde bulunduramamaktadır. Devleti devlet yapan adaleti tekelinde bulundurma özelliğidir. Eğer adaleti bir mafya, bir cemaat, bir tane aşiret reisini dağıtıyorsa orada devlet olma vasfını o devlet kaybetmiş demektir. Avrupa Birliği kriterleri vasfımız olmalıdır. Avrupa Birliği kriterlerinden uzaklaşan bir AK Parti, her şekilde sınıfta kalmıştır. Bugünkü koalisyon iktidarı, bugünkü Türkiye’de millet desteği kalmamıştır. Artık bu iktidar toplumsal talepleri yerine getiremez.
“Türkiye’nin güçlü bir parlamenter sisteme ihtiyacı var”
Şimdi vesayetçi bir yapıyla karşı karşıyayız. Yargıyı, üniversiteleri, medyayı, bürokrasiyi vesayet altına almak isteyen bir sistemle karşı karşıyayız. İkinci Türkiye’nin en büyük problemi Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemidir. Bugün gelinen noktada bir ucubeyle karşı karşıyayız. Çok etnik unsurun olduğu bir ülkede siz kalkıp tek adamla Türkiye’yi yönetemezsiniz. Tek akılla yönetemezsiniz. Türkiye’nin parlamentoya ihtiyacı vardır. Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sisteminde “Uçacağız” diyorlardı, doğru uçtuk, uçuyoruz. Hayal dünyasında gezen, algılarla Türkiye’yi yönetmek isteyen bir sistemle karşı karşıyayız. Bu sistemin panzeheri belidir. Tam demokrasiyle güçlendirilmiş, güçlü bir parlamenter sistem.
“Dünyada hiç Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi diye bir sistem var mı?”
Dünyada hiç Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi diye bir sistem var mı? Getirmiş Türkiye’ye dayatmışsın. Bunun yolu parlamenter sistemdir. Onlar iktidarda kalmak için Türkiye’de Siyasi Partiler Yasasını değiştirmek istiyorlar. Onlar yeni kurulan partilerin Meclise girmemesi için bunu yapmak istiyorlar. Biz parlementonun güçlü olması için değiştirmek istiyoruz. Milletvekillerini Genel Başkan değil, hakim teminatlı delegeler belirlesin.
“AK Parti, şimdi tastikname almaya aday”
AK Parti ekonomide 2014’ten sonra gelinen süreçte şimdi tastikname almaya aday. Önce sınıfta kaldı, sonra çift dikiş yaptı şimdi de Devlet Bahçeliye ve AK Parti’ye bu koalisyon iktidarına tastikname vereceğiz. Türkiye çok zengin bir ülke. Fakat en zengin ülkenin fakir bekçilerisiniz. Bu ülkenin zenginlikleri hep birilerine peşkeş olarak sunuluyor. Türkiye’de siyaset siyasetçinin zengin olduğu partilerin zengin olduğu kalırsa da suyun suyunun millete taksim edildiği şekilde yürütülmektedir. Ekonomide de sınıfta kalmış olan bir iktidarla karşı karşıyayız. Türkiye tarım ülkesi. Dünyanın 50 yıldır aradığı yüzde 15’i dünyada yüzde 85’inin Türkiye’de olduğu 2 maden bu ülkede bulundu. Bor ve boraks değil. Bütün dünyanın gözü burada. Siz madenlerimizi işleyebiliyor musunuz?
“Türkiye rehinedir”
Gelecek Partisi olarak Türkiye’nin problemlerini biliyoruz. AK Parti, Covid sürecinde yine aynı şekilde Türkiye’nin imkanlarını yine belli başlı insanlara tahsis etmiştir. Kanal İstanbul diye tutturmuştur ve millet açken, lokantalar kapalıyken, servisçiler iş yapamazken, turizm sektörü felç olurken onlar Kanal İstanbul’a paralar ayırmıştır. Öncelikler sıralaması yapmasını bilmeyen bir iktidarla karşı karşıyayız. Türkiye Cumhuriyeti Devleti, tarihinde olmadığı kadar talihsiz bir dönemi yaşamaktadır. Türkiye rehinedir. 1. Dünya Harbinde rehin olmamıştır. Sevr’de de rehin olmamıştır. Cumhuriyet kurulurken bir meydan okumuştur.
“Çok büyük bir dip dalga geliyor”
Diğer bir husus da bürokrasi, bütün Türkiye’de bugün akraba kayırmacılığı vardır. Türkiye’de insanlar çocuklarını işe sokmak için torpil aramaktadırlar, rüşvet vermektedirler. Biz sadece AK Parti’nin ya da koalisyon iktidarının rakibi değiliz, aynı zamanda iktidarın alternatifiyiz. Çok büyük bir dip dalga geliyor. Yoksulların sesi yükseliyor. Bu millet bir sandıkta korkmuyor, iki televizyon başında korkmuyor. Sosyal medyada dahi korkuyor. Şimdi herkes korkusuzca yaşamak istiyorlar. Türkiye bu zenginlikleri milletine tahsis edinceye kadar susmayacağız. Muhalefete buradan sesleniyor. Bütün muhalefet partileri mutlaka bir araya gelmelidir.
“Sedat Peker’in söyledikleri malumun ilanıydı”
Sedat Peker’in iddialarına gelince, bu iddiaları araştıracak olan savcıdır. Türkiye’de özgür bir medya ve bağımsız bir yargı olsaydı bunların hiçbiri olmazdı. Şimdi Sayın Erdoğan “Açları siz doyurun” diyor. Muhalefet partili belediyeler doyurmak istedi ama siz onlara “Paralel devlet kurmak istiyorsunuz” diyerek müdahale ettiniz. İstanbul Belediyesi, İzmir Belediyesi, Antalya Belediyesi, muhalefet partilerine ait hangi belediye olursa olsun devleti yönetenler bütün muhalefet partilerine eşit mesafede olmalı. Bir parti iktidar olur ama o partinin iktidarı değildir o, o milletin iktidarıdır. Siz milleti temsil edeceksiniz. Liderler de fani olduklarını unutmamalıdırlar. Sedat Peker’in söyledikleri malumun ilanıydı, bilinmeyenler de vardı onları ifşa etti. Süleyman Soylu ama bugün ama yarın Yüce Divana gideceksin. Ama 24 Haziran 2023’ten sonra Yüce Divana gideceksin. Sen Ruhsar Pekcan Yüce Divana gideceksin. Sayın Recep Tayyip Erdoğan orada Süleyman Soylu’yu tutma. Ruhsar Pekcan’ı savunma.
“Erken seçim istiyoruz”
Artık Cumhur İttifakının, koalisyon iktidarının millet dayanağı kalmamıştır. Devlet gücüyle ayakta durmaktadırlar. 1,5 yıllık bir parti olarak, Gelecek Partisi olarak sandık istiyoruz. Erken seçim istiyoruz. Artık yönetilemiyoruz. Şimdi erken seçimi Kılıçdaroğlu da istiyor, Meral Hanım da istiyor. Türkiye’de çare sandıktır ve sandık gelmeli.”
Kurtkaya: “Halkımızın vicdanına güveniyoruz”
Gelecek Partisi Bartın İl Başkanı Yasemin Dora Kurtkaya ise kahvaltıda şöyle konuştu:
“Biliyorsunuz ki siyasette kutuplaşmanın arttığı, siyasi üslubun ve dilin gerginleştiği ve çirkinleştiği, ekonominin, dış politikanın artık zarar gördüğü, ülkemizin birçok sorunu var ancak bu sorunu çözemeyenlerin olduğu, adaletin, hakkın, hukukun, demokrasinin artık tartışılır duruma geldiği bir durumda bir harekete ihtiyaç vardı. Herkes için özgürlük, herkes için adalet, eşitlik ve demokrasi dediğimiz, yurtta sulh cihanda sulh ilkesi ile hareket eden akım Gelecek Partisi’dir. Biliyorsunuz Gelecek Partisi olarak sürekli esnafımızın içindeyiz. Vatandaşımızın yanındayız. Dertlerini özellikle gençlerimizin dertlerini biliyoruz. Çiftçimiz, esnafımız, öğretmenimiz dertli. Herkes bu gidişata dur demek istiyor. Sandık önlerine geldiğinde dur da diyecektir. Peki mutlu olan kimler: Mutlular devlet arazilerine çökenler mutlu. Puda şekeri alanlar ve lüks hayat yaşayanlar mutlu. Aynı zamanda üç dört maaş alanlar mutlu. Yine rant sağlayanlar mutlu, ben olmasaydım buralara mafya çökecekti diyenler mutlu. Merkez Bankası’nın içerisini boşaltıp hiç bir şekilde hesap vermeden ortalıktan kaybolanlar mutlu. Sırça saraylarda yaşayanlar etrafında böyle insanları görünce halkın da bir elini yağda bir elini balda olduğunu zannediyorlar. Ama biz bu gidişata dur diyeceğiz. Enflasyonu aşağı indiremeyenlere, işsizliğe bir çözüm bulamayanlara, gençlerin geleceğini karartanlara dur diyoruz. Bu yüzden de Gelecek Partisi diyoruz. Halkımızın vicdanına güveniyoruz. Temiz siyaset gelecek, temiz eller gelecek. Ülkemiz bu çetelerden ve bu paralel yapılardan inşallah temizlenecek. Gelecek Partisi Genel Başkanımız Sayın Ahmet Davutoğlu ve ekibi ülkemizin geleceğinin teminatı olacak. Birilerinin çökerttiği, birilerini itibarsızlaştırdığı her şeyi tek tek ele alıp yeniden Türkiye’mizi inşa edeceğiz. Ben tekrar Genel Başkan Yardımcımıza geldikleri için teşekkür ediyorum.”