ÖĞRENCİLERE ORGAN BAĞIŞI PANELİ

Binlerce kişi organ nakli bekliyor!

ÖĞRENCİLERE ORGAN BAĞIŞI PANELİ

Nurdan Eroğlu 

Bartın İl Sağlık Müdürlüğü ve Bartın Üniversitesi işbirliğinde 4-9 Kasım Organ Bağışı Haftası dolayısıyla Ağdacı Kampüsü Konferans Salonu'nda "Asıl Olan Hayattır" konulu panel düzenlendi. Panel öncesinde konuşan Sağlık İl Müdürü Dr. Dursun Koç, üniversite gençliğinden çok fazla beklentilerinin olduğunu belirterek "Ülkemizde 30 binin üzerinde organ ve doku bekleyen vatandaşımız var" dedi. 


Bartın İl Sağlık Müdürlüğü ve Bartın Üniversitesi işbirliğinde 4-9 Kasım Organ Bağışı Haftası dolayısıyla Ağdacı Kampüsü Konferans Salonu'nda "Asıl Olan Hayattır" konulu panel düzenlendi. Panele Bartın Üniversitesi Rektör Vekili Prof. Dr. Selman Karayılmazlar, İl Sağlık Müdürü Dr. Dursun Koç başta olmak üzere akademisyenler, sağlık çalışanları ve öğrenciler katıldı.  Bartın Üniversitesi Sağlık Hizmetleri Meslek Yüksekokulu Müdürü Prof. Dr. İbrahim Tümen tarafından yönetilen panelde Bülent Ecevit Üniversitesi Tıp Fakültesi Reanimasyon ve Anestezi Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Hilal Peri Ayoğlu, Bartın Devlet Hastanesi Nefroloji Uzmanı Dr. Zafer Ercan, Bartın İl Sağlık Müdürlüğü Organ ve Doku Koordinatörü Mualla Alaçam, organ ve doku bağışının        önemini anlattı. 
KOÇ: "ORGAN BAĞIŞLARI YETERLİ DÜZEYDE DEĞİL"
Panel öncesi bir açılış konuşması yapan Bartın İl Sağlık Müdürü Dr. Dursun Koç, ülkemizde 30 bin kişini organ ve doku beklediğine dikkat çekerken organ ve doku bağışı konusunda üniversite gençlerinden çok fazla beklentileri olduğunu belirterek "Hayatımızda bazı zamanlarda, özellikle çok zor anlarımızda doktorlarımız, hemşirelerimiz ve sağlık çalışanlarımız elimizden tutuyor. Ancak sadece sağlık çalışanlarının elimizden tutmasının yetmediği zamanlar da olabiliyor. Organ ve doku bağışı konusunda özellikle üniversite gençliğinden çok fazla beklentilerimiz var. Çünkü ülkemizde 30 binin üzerinde organ ve doku bekleyen vatandaşımız var. Organlarımız neticede biz öldüğümüzde toprak olup gidecek ama biz istiyoruz ki gençlerimiz bu konuda bilinçli ve duyarlı olsun ve organ bağışı bekleyen hastalarımıza toprak olup gidecek olan organlarını bağışlayarak onlara yeni bir hayat versin. Ülkemizde maalesef kadavradan yani beyin ölümü gerçekleşmiş bir dönerden yapılacak organ bağışları yeterli düzeyde değil. Kalp ve karaciğer bağışlarında ülkemizde bekleme süresi adeta yok gibi. Bu nedenle bizim bu konuda hassas olmamız gerekiyor. Gencecik insanlar ya da hayata ümitle bakan insanlar             hastanelerde makinelere bağlı olarak yaşamaya çalışıyor ve bizlerden yardım istiyor." dedi.
ERCAN: "DÜNYANIN DA BÜYÜK BİR SORUNU"
Bartın Devlet Hastanesi Nefroloji Uzmanı Dr. Zafer Ercan, kronik böbrek yetmezliğiyle birlikte böbrek nakline dikkat çekerek şunları söyledi: "Kronik böbrek yetmezliği; yaşamsal fonksi- yonlara sahip olan böbreklerimizin özellikle tansiyon ve diyabet gibi değişik nedenlere bağlı olarak uzun yıllar boyunca bozulmasıyla ortaya çıkan ve hayatı tehdit eden bir sorundur. Kronik böbrek yetmezliğini biz 5 evreye ayırıyoruz. Birinci evre en hafif evre olup, genellikle laboratuvar değerleriyle, kan tahlilleriyle ortaya koyduğumuz evredir. Beşinci evre de böbreklerin neredeyse fonksi- yonlarını tamamen kaybettiği, işlev yapmadığı son evrede dediğimiz aşamadır. Kronik böbrek yetmezliği sadece Türkiye'nin değil dünyanın da büyük bir sorunudur. Son evreye ulaşmış hastalara şimdilik üç önemli tedavi yöntemi sunabiliyoruz. Bunlardan bir tanesi organ nakli, bir diğeri karın diyalizi ve diğeri de her ne kadar istemesek de hemodiyaliz yöntemlerinden bir tanesini hastalarımıza uyguluyoruz. 
ORGAN NAKLİ NEDEN ÖNEMLİ? 
Organ nakli, diğer tedavi yöntemlerinden faydalanan insanlara göre daha uzun yaşıyor. Aynı zamanda daha bağımsız, daha özgür yaşıyor ve normal insanların yaptığı tüm faaliyetleri de yapabiliyor. Dolayısıyla böbrek nakilli insanlar hem daha uzun hem daha kaliteli yaşıyor. Bu nedenle böbrek nakli önemli ve önemsenmesi gereken bir konu. Son döneme gelmiş böbrek yetmezliği hastalarının yüzde kaçına hangi tedavi yöntemini uygulu- yoruz diye baktığımızda durum pek de iç açıcı değil. Çünkü hala insanların yüzde 80'i hemodiyaliz gibi yaşam standardı daha düşük bir tedavi seçeneği ile yüz yüze bırakıyoruz ve nakil oranlarımız hala yüz güldürücü değil. 
"NAKİLLERİMİZİN 
YÜZDE 70'İNİ CANLIDAN"
Yıllara göre yapılan böbrek nakil sayılarına baktığımızda gerçekten yıllar içerisinde özellikle cerrahi tekniklerin gelişmesi, farkındalığın artması ve ilaç endüstrisinin yeni ilaçlar katmasıyla birlikte nakil sayıları artmakta. Organ nakli, canlıdan canlıya, yani kronik böbrek yetmezliğe olan bir hastanın yakınlarının böbreklerini vermesiyle bir de yoğun bakım şartlarında beyin ölümü gerçekleşmiş kadavra diye tanımladığımız, hayati fonksiyonları tamamen sona ermiş insanlardan elde edilen nakil olmak üzere iki şekilde yapılmaktadır. Kadavra nakillerini daha çok önemsiyoruz, çünkü bu insanlar zaten hiçbir şekilde tedaviden yanıt alamamış ve toprak olacak insanlar. Dolayısıyla bu insanlardaki organları kazanmanın çok daha önemli olduğunun da farkındayız. Ülkemizde mutlaka bu konuya eğilmemiz gerektiğini göstermektedir. Özellikle nakil bekleyen hasta sayısını da dikkate alacak olursak bu sorunun ne kadar büyük olduğunu görmüş oluruz. Türk Nefroloji Derneği'nin yapmış olduğu bir tespite göre biz nakillerimizin yüzde 70'ini canlıdan, yüzde 30'unu kadavradan gerçekleştiriyoruz. Avrupa'da ise nakillerin yüzde 70'i kadavradan yüzde 30'u canlıdan yapılıyor."
Uzm. Dr. Ercan, son olarak her yıl binlerce kişinin de organ nakli beklerken hayatını        kaybettiğine vurgu yaparak organ bağışı oranlarının arttırılması gerektiğini söyledi.