Mevlana'nın iktisadi hayatı anlatıldı
Bartın Üniversitesi İktisadi Düşünce Kulübü tarafından düzenlenen konferansta 'Mevlana Celaleddin Rumi ve İktisadi Hayatı' anlatıldı.
Bartın Üniversitesi İktisadi Düşünce Kulübü tarafından düzenlenen etkinliğin açılış konuşmasını Bartın Üniversitesi Genel Sekreteri Dr. Öğr. Üyesi M. Said Ceyhan yaptı. Ceyhan, “Yüksek değerlerimizden doğan sayısız büyük insanlarımız var. Bunlardan biri olan Mevlana Celaleddin Rumi yaklaşık bin yıldan bu yana Anadolu’da olduğu gibi bütün dünyada insanlık için barış, mutluluk ve kurtuluş simgesi olmuştur. Mevlana, hala değişmeden bütün dünyaya ışığını saçmaya devam etmektedir. Ünlü bir söz vardır, ‘Şeref ve fazilet odur ki düşmanın bile seni takdir ve tasdik etsin.’ Bugün bütün dünyada tüm din mensupları Mevlana’yı takdir ve tasdik etmektedir.” dedi.
Mevlana kimdir?
‘Mevlana kimdir?’ sorusunu da cevaplayan Ceyhan, “Bana göre Mevlana; sevginin, şefkatin, barışın, bilimin, dengenin ve hoşgörünün timsalidir. Her yönüyle örnek alınması gereken büyük bir değerdir.” diye konuştu.
Açılış konuşmasının ardından geçilen “Mevlana Celaleddin Rumi ve İktisadi Hayatı” adlı konferansı Prof. Dr. Adem Esen verdi. Konuşmasına Mevlana’nın hayatını anlatarak başlayan Esen, “Büyük mutasavvıf, Mevlana Celalettin Rumi’nin babası büyük alim ve mutasavvıf Bahaeddin Veled’dir. 1207 yılında Belh’de doğdu. 17 Aralık 1273 yılında Konya’da vefat etti.” şeklinde konuştu.
Mevlana’nın eserlerindeki mesajlar…
Mevlana’nın birbirinden değerli eserleri olduğundan da bahseden Esen, bu eserlerin neyi anlattığını ve eserlerde insanlık için ne tür mesajlar verildiğini aktardı. Esen, Mevlana’nın dünya ve maddeye bakışını anlatarak, “Mevlana’ya göre dünya, Allah’tan gafil olmaktır. Kumaş, para, ölçüp tartarak ticaret yapmak ve kadın dünya değildir. Tasavvufta dünya-insan ilişkisi, gemi-su ilişkisine benzetilir. Geminin fonksiyonunu yerine getirebilmesi suyun varlığına, hatta geminin su almayıp suyun üzerinde durmasına bağlıdır. İnsan için dünya ve dünya hayatı zorunludur. Ancak suyun nasıl gemiye sızmaması gerekirse, dünya da insanın içine sızmamalıdır. Geminin yolu deryadan, insanın yolu dünyadandır. “Dünya nedir? Dünya ahirete bir araçtır. Dünya amaç olursa Allah’tan gafil olunur. Kumaş, gümüş, evlad-ü iyal değildir amaç Allah’ın rızasıdır. Suyun gemi içinde olması geminin helâkidir. Geminin altındaki su ise geminin yüzmesine yardımcıdır” diyen Mevlana, hayat gemisinin yüzmesi için dünya ve madde suyuna mutlaka ihtiyaç olduğunu, ancak onu geminin içine (kalbe) sokmamak gerektiğini hatırlatmaktadır. ‘Malı, mülkü kalbinden çıkarmış olduğu için, Süleyman (as) kendisine fakir derdi. Bu cihan tamamıyla Allah’ın mülki iken, mülk ve servet, Mevla’nın kalb gözü önünde laşeydir, yani hiçtir.’ O halde dünya, insanın dışında değildir; onu, insanın içinde aramak gerekir.” ifadelerini kullandı.
Mevlana’ya göre cihat…
Esen, Mevlana’nın üretim, çalışma ve iş hayatıyla ilgili düşüncelerini de katılımcılara anlattı. Esen, konuşmasına şu şekilde devam etti:
“İktisadi kaynaklar üretim için istihdam edilmeyip atıl tutulursa hiçbir kazanç elde edilemez. Bunu Mevlâna şu sözleriyle ifade etmektedir: ‘Ekin eken kimsenin vakıa ambarı boşalır fakat tarlası iyileşir. Bir tohumu ambarda saklayıp stok edenin ise buğdayını hadisat bitleriyle fareler yer. ‘Üretim için temel kaynaklardan birisi bilgidir. Mevlâna’ya göre dünyada tüm bilgiler dünyayı imar etme aracıdır. Üretim ve emek değerli sayıldığı halde, Mevlâna’nın eserlerinde ganimet kazançları üzerinde hemen hemen hiç durulmamaktadır. Mevlâna’nın bu konudaki görüşünde, O’nun cihat anlayışının etkisini görmek mümkündür. O’na göre cihat iki kısımdır; birincisi kâfirlerle savaşmak iken, ikincisi ise manevi cihat olup insanın nefsiyle mücadele etmesi ve şeytanla uğraşmasıdır. Birincisine küçük cihat, ikincisine ise büyük cihat denilmiştir. Mesnevi’de büyük cihat, yani insanın nefsinin istekleriyle mücadelesi işlenmiştir. Buna karşın Mevlâna’nın eserlerinde ticaret ve üretimden çokça örnek verilmektedir. Dolayısıyla feodal-politik temelli kazançlar (savaş ganimeti gibi), temel kazanç kaynağı olarak görülmemektedir. Böylece Mevlâna’nın cihat yoluyla ganimet elde etmeyi asli kazanç olarak görmediği sonucuna ulaşabiliriz. ‘Kazanan Allah’ın sevgilisidir’, sözü gereğince kazanan kimse övülmüştür. Kazanılan malların sermaye oluşturması meşru olmakla beraber, kapitalizmdeki sınırsız bir kâr hırsı ve sermaye birikimi anlayışı gibi hoş görülmemektedir. Nitekim ‘Biriktiren sevgilidir’, şeklinde bir görüş olmamıştır. Harcamaya yönelik müdahale sadece haramlık sınırında kalmaktadır.”
Konferans, karşılıklı soru ve cevapların alınmasının ardından son buldu.
Etkinliğin ardından Prof. Dr. Esen, Bartın Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Orhan Uzun’u ziyaret etti.