MEMUR-SEN'DEN ABD VE İSRAİL'E İHTAR
'Kudüs, savaşın değil, barışın şehridir!'
Nurdan Eroğlu
Memur-Sen İl Temsilciliği ve Memur-Sen’e bağlı sendikalar ABD'nin Kudüs'ü İsrail'in başkenti olarak tanımasına tepki gösterdi. Memur-Sen İl Temsilcisi Mustafa Dağdeviren yaptığı basın açıklamasında ABD'nin bu hamlesinin dünyanın barış adası olmuş Kudüs'ü, savaş gerekçesine dönüştürmek amacı taşıdığını söyledi.
Memur-Sen İl Temsilciliği ve Memur-Sen’e bağlı sendikalar ABD'nin Kudüs'ü İsrail'in başkenti olarak tanımasına tepki gösterdi. Dün Hükümet Caddesinde yapılan basın açıklamasına AK Parti İl Başkanı Turhan Kalaycı ve Merkez İlçe Başkanı Yusuf Ziya Aldatmaz da katıldı. Memur-sen ABD’ye ihtarda bulunmak amacıyla toplanırken Memur-Sen İl Temsilcisi Mustafa Dağdeviren yaptığı basın açıklamasında ABD'nin bu hamlesinin dünyanın barış adası olmuş Kudüs'ü, savaş gerekçesine dönüştürmek amacı taşıdığını söyledi. Davdeğiren, “İnsanlık tarihinin en kanlı, en şedit dönemlerinin yaşandığı bir zaman dilimindeyiz. Şiddeti daha da derinleştirerek, kanlı iktidarlarını sürdürmek isteyen bir zihniyet, Kudüs üzerinden yeni bir hamle yapmaya hazırlanıyor. Bunu gören, tarihsel gerekçelerini bilen ve dünyanın bu devrine itiraz eden vicdan sahiplerinin sesi olarak, ihtarda bulunmak üzere burada toplandık. Kudüs'ü işgal eden İsrail'e, İsrail'e destek veren ABD, ve bütün bunlara sessiz kalanlar ile birlikte, insanlığa dönük bu ihtarımızın nedeni de, hedefi de bellidir. Kudüs, insanlığın ortak mirası, özgürlük! Kudüs'ün hakkı, ve bu hakkın iradesini yansıtmak için buradayız” dedi.
“AMAÇ, KUDÜS'Ü, SAVAŞ GEREKÇESİNE DÖNÜŞTÜRMEK”
Üçüncü dünya savaşının ateşli bölümünün, İslam coğrafyası üzerinden gerçekleşmesinin istendiğini kaydeden Dağdeviren şöyle devam etti:
"ABD’nin, Kudüs'ü İsrail'in başkenti olarak tanıma," ve "Amerikan Büyükelçiliğinin Kudüs'e taşınmasına" yönelik söylemini kınıyor, bu söylemi fiiliyata geçirmeyi amaçlayan ABD, ve Başkanı Trump, ihtarımızın öncelikli muhataplarıdır. ABD'nin bu hamlesi; insanlık için manevi ve tarihi kıymete sahip, bu yönüyle de dünyanın barış adası olmuş Kudüs'ü, savaş gerekçesine dönüştürmek amacı taşımaktadır. Bu yolla, diplomatik ve ekonomik zeminde devam eden, örtülü üçüncü dünya savaşının ateşli bölümünün, İslam coğrafyası üzerinden gerçekleşmesini istemektedir. Oysa, Kudüs, bütün inançlar için ortak tarih, ortak coğrafya, ortak kültür ve hepsinden öte; ortak kader ve birlikte yaşamak demektir. Kudüs'ün bu vasıflarının yok edilmesine izin vermeyiz. Kudüs'ün insanlığın ortak mirası olması gerçeğine, ihanet ettirmeyiz.
“KUDÜS, BİZİM NAZARIMIZDA BİR MİHENKTİR”
ABD-İsrail ortak yapımı bu kirli strateji, şiddet ve krizlerle kavrulan bütün insanlık için, eğer engellenmezse daha da büyük sorunların kapısını aralayacaktır. Tam da bu yüzden, dünyanın bütün iyi insanları, barışı geliştirme ve barış adası Kudüs'ü koruma noktasında çağrımızın muhatabıdır. Buradan diyoruz ki, korsan İsrail/ Kudüs'ü başkent yapmak gibi bir hataya düşmemeli, ABD İsrail'in başkentinin Washington olduğunu idrak etmeli. Kudüs, bizim nazarımızda bir mihenktir. Her bir karışı, İlahi vahyi insanlığa bildiren peygamberlerin izlerini taşıması hasebiyle, Kudüs; insan olma şuuru, selamete erme bilinci, ve sulhun mihengidir.
“AKIL TUTULMASI…”
Kudüs, son Peygamber'in risaleti sırasında ilk kıble olarak seçilmesiyle de, bizim için varoluşumuzun ve medeniyet kodlarımızın ifadesidir. Muharref bir inancı kendisine payanda olarak kullanan, ve batıdaki faşist düşüncelerden hız alan, şiddet ideolojisi siyonizmin ateşine odun taşımak, nereden bakarsanız bakın akıl tutulmasıdır. Yüz yılı aşkın süredir, Filistinliler'e karşı şiddet uygulayan Siyonist çetenin ideallerine bu derece destek çıkmak, sadece akıl tutulmasıyla açıklanabilecek bir durum değildir elbette. Asıl neden, kanlı müstebitlerin her ne olursa olsun iktidarlarını sürdürme stratejileridir.
“SİYONİZME KARŞI, BÜTÜN İNSANLIĞI DA İÇİNE ALAN BİR SÖZ SÖYLEYEBİLİRİZ”
Görünen odur ki, Kudüs; çökmekte olan köhne dünya düzeninin merkezindeki ABD oligarşisinin yaşadığı iktidar çatışmasını gizleme aparatı olarak seçilmiştir. Bu yönüyle de, çağrımızın bir diğer muhatabı da, siyonizme karşı çıkan samimi Yahudilerdir. Çünkü, Kudüs, samimi Yahudiler'in de sığınağı ve inançlarını yaşama alanıdır. Tam da bu noktada, en güçlü ihtarı kendimizden başlayarak, millete ve ümmete yapıyoruz. Nasıl ki Hz. Ömer'in fethiyle, Selahaddin Eyyubi'den bu yana medeniyetimizin önemli merkezlerinden biri olan Kudüs'ü, Haçlılara karşı yüz yıllar boyu savunduysak; Nasıl ki, Yavuz Sultan Selim Han'ın hilafetiyle birlikte, Kudüs'ü bütün inançların barış adalarından biri yaptıysak; Nasıl ki, Abdülhamid Han'ın mücadelesiyle Siyonizmi, Filistin ve Kudüs'ten uzak tuttuysak; Şimdi de aynı şuurla mücadelemizi sürdürüp, haçlı artığı düşünceleri, payanda olarak kullanan emperyalizme ve siyonizme karşı, bütün insanlığı da içine alan bir söz söyleyebiliriz.
“İNSANLIĞIN BEKLEDİĞİ O SÖZÜ SÖYLEMEK İÇİN BURADAYIZ”
İslam coğrafyasında, günü kurtarma politikaları peşinde koşan devlet yöneticilerinin ikircikli tutumlarına karşı çıkarak, inancımızın ve tarihimizin bize verdiği güçle, barışın sesini yükseltebiliriz. Şiddetten boğulmuş, krizlerle boğuşan bütün insanlık, doğru ve adil bir söz bekliyor. Anadolu, bu sözü söylemeye hazırdır. Ümmetin gönlü bu hakikate açıktır. Bu konudaki inancımız ve kararlığımız tamdır. Şimdi, bu inancı ve kararlılığı fiiliyata dökme vaktidir. Kudüs'ün siyonizme başkent yapılmasını engellemek için harekete geçmek, birlikte ses vermek, ve insanlığın beklediği o sözü söylemek için buradayız.
“YAŞASIN BAŞKENTİ KUDÜS OLAN BAĞIMSIZ FİLİSTİN DEVLETİ!”
Müstebitler de, en çok bundan korkuyor. Emin olun ki, Kudüs'e özgürlük haykırışı bunun için şiddetle susturulmak isteniyor. Eğer insanı özgürleştirecek söz söyleyebilirsek, müstebit iktidarlar yerle yeksan olur, özgürlüğün nefesi bütün dünyaya ulaşır.
Tam da bu yüzden, özgür Kudüs! Tam da bu yüzden, kahrolsun Siyonizm! Tam da bu yüzden, defolsun ABD! Tam da bu yüzden bağımsız Filistin! Bu inanç ve kararlılıkla, Mescid-i Aksa'nın selamını alıyor, Kudüs ve Aksa'nın İslam'la kucaklaşması için haykırıyoruz. Yaşasın başkenti Kudüs olan bağımsız Filistin Devleti! Yaşasın işgalden kurtulmuş Kudüs şehri!”