Manav'dan Hergün'e anlamlı hediye

İnce'ye sert eleştiri

Manav'dan Hergün'e  anlamlı hediye

Nurdan Eroğlu

AK Parti İl Başkanı Hüseyin Manav ve Tanıtım ve Medya Başkanı Murat Yıldırım, Bartın Hergün Gazetesi’ne nezaket ziyarettin de bulundu. Manav,  ziyarette doğru, tarafsız ve objektif habercilik anlayışından dolayı Hergün Gazetesi ekine Arap alfabesindeki elif harfi tablosunu hediye ederek “Her zaman olduğu gibi bundan sonrada Habercilik anlayışınızda Elif gibi dimdik hareket etmeniz temennisiyle” dedi. Manav, ayrıca referandum çalışmaları ve CHP Yalova Milletvekili Muharrem İnce’nin Bartın mitingindeki eleştirileriyle ilgili de değerlendirmelerde bulundu.

AK Parti İl Başkanı Hüseyin Manav ve Tanıtım ve Medya Başkanı Murat Yıldırım, Bartın Hergün Gazetesi’ne nezaket ziyarettin de bulundu.  Ziyarette gazete ekibine çalışmalarında başarıla dileyen Manav, ekibi temsilen Muhabir Nurdan Eroğlu’na Arap alfabesindeki elif harfi tablosunu hediye etti. “Her zaman olduğu gibi bundan sonrada Habercilik anlayışınızda Elif gibi dimdik hareket etmeniz temennisiyle” diyen Hüseyin Manav, referandum çalışmaları ve CHP Yalova Milletvekili Muharrem İnce’nin Bartın mitingindeki eleştirileriyle ilgili de değerlendirmelerde bulundu. Hüseyin Manav, “Muharrem İnce bu değişiklikle ilgili olarak saçmaladıkça saçmaladı. Geçen akşam bir televizyon kanalında çıktığı yayında anayasa değişikliği maddelerini içeren metni yanına almadığını söyleyecek kadar abestle iştigal eden bir kişinin söylediklerine itibar etmek te çok doğru değil. Halkımız da zaten itibar etmiyor” ifadelerinde bulundu.

“İNSANLAR ARTIK DEĞİŞİKLİĞİ BİLİYOR”

Çalışmaların tüm hızıyla devam ettiğini dile getiren Manav, şu açıklamalarda bulundu:

“Referandum çalışmalarımız son hız devam ediyor.  Bartın’da hem teşkilat olarak belediye başkanlarımızın ve sayın milletvekilimizin verdiği katkılarla devam ediyoruz. şehir merkezinde, mahallelerde köylerde  insanlarımızla buluşmaya devam ediyoruz. Anayasa değişikliğinde ne var?  Referandumu 18 madde de neler var? Ne getiriyor, ne götürüyor? Ülke için hayırlısı olan nedir? Memleket için doğrusu, güzeli nedir? Milletimizin önünü açacak değişiklikleri anlatmaya çalışıyoruz.  Güçlü bir hükümet sisteminin Türkiye’de ne demek olduğunu, güçlü icranın hızlı  karar almanın ne demek olduğunu anlatmaya çalışıyoruz. İnsanlarımız da zaten biliyorlar. Bu konular hem televizyonlarda haber bültenlerinde açık oturumlarda sosyal medya da mitinglerde herkes kendi fikrini açıklamaya çalışıyor. Evet diyenlerin kendilerini net ortaya koyduğu görülüyor. Söylemleri dağıttıkları broşürler… Hayır diyenlerin broşürlere kendi imzalarını isimlerinin mühürlerini bile koyamadıkları bunun da Türkiye’nin ana muhalefetin siyasi partide yetişmediği, doğu da başka partinin batıda başka partinin dağıttığı broşürlere sahip çıkıyor. Diyorlar ki “O broşürü CHP’nin hazırladığını nerden biliyorsunuz?  Belki başkası hazırladı.” Broşür son sayfasına baktığınız CHP’nin broşürü hazırladığı yazıyor. Madem onu içine koyduysanız dışına da koyun.

“CİDDİ ANLAMDA SORGULUYORLAR”

Hayır diyenlerin 18 maddeye neden hayır dediklerini, eski sistemdeki ve şuandaki darbe  anayasası olduğunu kabul ettikleri o 18 maddenin neden değiştirilmemesi gerektiğini madde madde anlatılmadığı vatandaşın dikkatini çekmiş durumda. Evetçilerin tek tek gelip anlattıklarını hayırcıların şu maddelerin değişmesin dediklerini neden değişmesin dediklerinde cevap veremediklerini biz evetçilerin tek tek açıklayarak anlattıkların ı halkımız biliyor. Toplum,  gençler bilinçli. Değişikliği neden gerekli olduğunu, ne faydası olduğunu, eski sistemde de kalsa ne gibi sıkıntıları var bunları ciddi anlamda sorguluyorlar. 

“HALK TERÖRİST LAFININ KUYRUKLU YALAN OLDUĞUNU BİLİYOR”

Temel konulardan birisi ki bu 18 maddenin hiçbir yerinde yazmıyor.  AK  Parti tarafından hayır diyenlere terörist denildiği konusu. Halk bunun artık kuyruklu yalan olduğunu anlamış.  Bizim hayır diyenlere terörist demediğimizin farkında.  Bu 18 maddede 2- 3 temel husus var.  Cumhurbaşkanının Kararnamesiyle temel hak ve hürriyetlere müdahale edileceği gibi şeyler söyleniyor. Ama biz Cumhurbaşkanı Kararnamesiyle temel hak ve özgürlüklerle ilgili kararların çıkarılamayacağını, kararnamenin  yargı denetimini tabi olduğunu  aynı konuda meclisin kanun çıkarması durumunda kararnamenin geçersiz olacağını anlatıyoruz. Bu da halkımızın aklına yatıyor. Bu ülkede Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi ile eyalet kurulacağı bir yerlerin çıkarılıp yeniden bölgelerin kurulacağı gibi bir şeyin mümkün olmadığı belli.  Türkiye cumhuriyeti devletinin rejim şekli önce anayasada sonra da İl İdaresi  Kanunu, köy kanunu gibi alanlarda belli.

“AMAÇ SADECE VATANDAŞIN KAFASINI BULANDIRMAK”

Mesela muhtarlıkların kapatılacağını söylüyorlar. Ama bu anayasamızın 126 ve 127. Maddesinde muhtarlıkların birer yönetim biçimi olarak kabul edildiği belli. Bu konuların kanunla düzenlendiği de belli. Bu konuda Cumhurbaşkanı Kararnamesinin çıkarılmayacağı açık açık yeni yasa metninde yazmasına rağmen bunu söylemek sadece vatandaşımızın kafasını bulandırma amaçlı. Ki bunları halkımızda yaptığımız ziyaretlerde bizlere söylüyor.

“YARGIDAKİ DEĞİŞİKLİKLERİ ANLATIYORUZ”

Anayasa Mahkemesi ve Hakimler ve Savcılar Kurulu’nun yapısıyla ilgili değişikliklere ve söylenenlere gelecek olursak vatandaşlarımızın bir kısmı Anayasa Mahkemesinin toptan değişeceğini sanıyor. Biz de vatandaşlarımıza bunun böyle olmadığı hem anayasamızdaki mevcut halini hem de yapılacak değişikliği göstererek anlatıyoruz. Sadece Anayasa Mahkemesi’nde 17 olan üye sayısı Askeri Yargıtay ve Askeri Yüksek İdare Mahkemesi’nden olan 2 üyenin sayısı bu mahkemeler kapanacağından dolayı düştüğü için 15’e düşecek. Onun dışında hiçbir şekilde değişiklik yok. Hakimler Savcılar Yüksek Kurulu üyelerinin çoğunluğu ise yine Meclis tarafından seçilecek. Sadece kurulun 4 üyesi cumhurbaşkanı tarafından atanacak. Halkımıza bunları anlattığımızda durum ortaya çıkıyor.

“İNCE SAÇMALADIKÇA SAÇMALADI”

Muharrem İnce bu değişiklikle ilgili olarak saçmaladıkça saçmaladı. Geçen akşam bir televizyon kanalında çıktığı yayında anayasa değişikliği maddelerini içeren metni yanına almadığını söyleyecek kadar abestle iştigal eden bir kişinin söylediklerine itibar etmek te çok doğru değil. Halkımız da zaten itibar etmiyor. Milletvekili sayısının 550’den neden 600’e çıktığını sürekli anlatıyoruz. Mesela Bartın Belediyesi’nin daha önce Belediye Meclis Üye sayısı 15’ken nüfusumuz 50 binin üzerine çıkınca 25 oldu. Temsilde eşitlik kavramı gereğince bu böyle. Bizim Bartın’da 1999’dan önce 3 milletvekilimiz vardı. Sonra bu düştü. Hatta 2009 yılında Bayburt tek milletvekilline düştü. 1 Kasım seçimlerinde AK Parti’nin milletvekili adayı Yılmaz Tunç, 66 bin oy aldı. CHP’nin milletvekili adayı Rıza Yalçınkaya’da 35 bin oy aldı. Ama öyle iller var ki 300 bin oyla bile bir vekili Meclise gönderemiyor. Hani eşitlik vardı?   cumhuriyetimizin kurulduğu 1923 yılından 1950’ye kadar olan tek partili dönemde de CHP 5 sefer milletvekili sayısını arttırmıştır. 1995’te milletvekili sayısı 450’den 550’ye çıktığında Türkiye’nin nüfusu 55 milyondu. Şimdi ise 80 milyon.

 

“CHP’Lİ VEKİLİN 2 MİLYON TL’LİK FATURASI VATANDAŞA YÜK DEĞİL Mİ?”

Muharrem İnce 50 milletvekilinin bu millete ekonomik olarak yük olacağını söylüyor. Ama senin Adana milletvekilin bir ayda 2 milyon TL posta ve telefon faturası harcarken bu millete yazık değil miydi? Bunu sadece maliyet olarak düşünmek doğru değildir.  Nasıl ki bir işçi “24 saat çalışsın” demek doğru değilse böyle bir yasal düzenleme yoksa bir milletvekilinin de sürekli 24 saat çalışması mümkün değil.

“BU SİSTEMİ BİZ CUMHURİYETİMİZ KURULDUĞUNDAN BERİ YERELDE UYGULUYORUZ”

Cumhurbaşkanı yardımcıları meselesine de gelecek olursak öncelikle şunu söylemek istiyorum. Türkiye muz cumhuriyeti değil. Türkiye 90 küsur yıldır demokrasiye ve cumhuriyete inanan, milletinin devletine yürekten bağlı olduğu devletinin de sosyal hukuk devleti çerçevesinde üniter yapısının korunduğu bir ülke.  Biz bu sistemde “Acaba cumhurbaşkanı hükümet kurma yetkisini kime verecek” demeyeceğiz. Sandıklar sayıldıktan sonra hükümetin başının kim olduğunu öğreneceğiz. Aslında getirilmek istenen bu sistemi biz cumhuriyetimiz kurulduğundan beri yerelde uyguluyoruz. Belediyelerde veya muhtarlıklarda herhangi bir sıkıntı olmamış. Aslında bu sistem millete egemenliği tam kayıtsız şartsız veren bir sistemdir. Demokrasilerden 2 türlü demokrasi vardır. Dolayı demokrasi doğrudan demokrasi. İşte milletin kendi yöneticisini kendisine hükümetlik yapacak ekibi seçmesinin adı doğrudan demokrasidir.

“HİKAYEDEN BAŞKA BİR ŞEY DEĞİL”       

Geçenlerde bir vatandaşımız bize bir soru sordu. “Cumhurbaşkanı ülke dışına çıktığında bu sistemde yerini Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanına bırakıyor. Yeni sistemde de cumhurbaşkanı yardımcısına bırakacak. Cumhurbaşkanı yardımcısı da cumhurbaşkanı ülke dışına çıkar çıkmaz seçimleri yeniliyorum dedi. Peki cumhurbaşkanı Türkiye’ye geldiğinde görevine devam mı edecek yoksa seçime mi gidecek?” dedi. Sorunun cevabı da şu seçimler yenilecek. Şimdi siz cumhurbaşkanı olsanız yurt dışına çıkar çıkmaz sizin görevinize son verecek adama vekalet verir misiniz? Ya da böyle bir davranış tarzında bulunabilecek birisini cumhurbaşkanı yardımcısı olarak atar mısınız? Tabi ki atamazsınız. Bu nedenle 50 tane 60 tane cumhurbaşkanı yardımcısı atanacağını söylemek hikayeden başka bir şey değil.

“MEMURLAR MESELESİ KUYRUKLU YALAN”

657 Sayılı Devlet Memurları Kanunun 124 ve 125 maddesinde memurların nasıl görevine son verileceği bellidir. Bu maddelerde yer alan bir eylem içerisinde değilse memur, memuru görevinden atamazsın. Biz ne diyoruz  bir konuda kanun varsa hiyerarşi gereği Cumhurbaşkanı Kararnamelerinden önce kanun uygulanır. Kanunla düzenlenmiş bir konuda Cumhurbaşkanı Kararnamesi çıkarılmaz. 657 Sayılı Devlet Memurları Kanunun 124 ve 125 maddesi varken siz nasıl bu konuda Cumhurbaşkanı Kararnamesi çıkarıp memurun işine son verirsiniz. Bu da kuyruklu yalan.