Maden işçilerinin izni Komisyon gündeminde
Bartın'ın Amasra ilçesinde meydana gelen maden faciasının araştırılması için TBMM'de kurulan Meclis Araştırma Komisyonu çalışmalarına devam ediyor. Maden iş sendikalarının katıldığı Araştırma Komisyonu toplantısının dünkü oturumunda, Türkiye Taşkömürü Kurumu'nun (TTK) Amasra Müessesesindeki (ATİM) işçilerine zorla kullandırılan yıllık izinleri meselesi CHP Bartın Milletvekili Av. Aysu Bankoğlu tarafından bir kez daha gündeme getirildi.
Bankoğlu açıklamasında işçilerin izin meselesini defalardır dile getirdiğini belirterek, “ATİM’deki işçi kardeşlerimiz 42 yol arkadaşını kaybetti, bunun yasındalar. Üstelik madendeki ihmaller göz önünde bulundurulduğunda şu an yaşıyor olmaları bile bir mucize. Buna rağmen bu işçi kardeşlerimize yalnızca 10 günlük bir moral izni verildi. Şimdi de gelecekte kazanacakları yıllık izinlerinden mahsup edilmek üzere, izinlerini kullanmaya zorlanıyorlar. Patlamanın bedelini yaşayan işçilerimize ödetmeye çalışıyorlar,” dedi. Bankoğlu konuyu Çalışma Bakanlığı yetkililerine de sorduğunu belirterek, “Geçen hafta bu konuyu bakanlık yetkililerine sorduğumuzda, akdedilen Toplu İş Sözleşmesi dolayısıyla işçilerin idari izinli sayılamayacaklarını belirttiler. Bu Toplu İş Sözleşmesi’nin tarafları belli, biri madende örgütlü Genel Maden İşçileri Sendikası (GMİS), diğeriyse TTK. Siz sendika olarak bu konuda TTK’dan bir talepte bulundunuz mu, bir girişimde bulundunuz mu?” diyerek GMİS yetkilerinden bilgi talep etti. Bankoğlu halihazırda çalışan işçilerin maaşlarında kesintiler olduğuna dair bilgi ve şikayetler aldığını da ekledi.
“Pandemi döneminde verilmiş idari izinlerin, şimdi de verilebilmesi lazım”
Kendisi de avukat olan Bankoğlu, facia sonrası işçilerin idari izinli sayılmasının bu kadar zor olmaması gerektiğini belirterek, pandemi döneminde TTK’nın Zonguldak müessesesinde işçilerin pandemi sebebiyle idari izinli sayıldıklarını hatırlattı. Bankoğlu konuşmasında, “Pandemi döneminde Zonguldak’taki işçilere idari izin verildi. Bu işçilerin o dönemde herhangi bir kayıpları olmadı. Bir hukukçu olarak hatırlatmakta fayda var, burada patlama sebebiyle bir mücbir sebep oluşmuştur. Olağanüstü zorlayıcı bir sebep vardır. Bu sebeple Toplu İş Sözleşmesi’nde doğrudan yazmasa da aynı pandemi döneminde yapıldığı gibi, buradaki işçilerin de pekâlâ idari izinli sayılmaları mümkündür,” ifadelerini kullandı. Bankoğlu, Araştırma Komisyonu’nun da bu konuda daha aktif bir görev üstlenmesi gerektiğini de ekledi.
“42 canımızı kömür çıkardıkları için değil; ihmaller yüzünden kaybettik”
Bankoğlu konuşmasında 42 maden işçisinin kömür çıkarılması yüzünden değil, yapılan ihmaller sonucunda hayatlarını kaybettiklerini belirtti. Bankoğlu, “Dünyanın her yerinde kömür çıkartılıyor, ancak hiçbir yerde bizdeki ölüm oranı yok. Bu ölümler kömür çıkarılmasıyla değil, önlemlerin alınmamasından kaynaklanıyor. Bizim işçilerimiz de pekala can güvenlikleri sağlanarak bu kömürü çıkarabilirler,” dedi.
“Herkes üzerine düşen sorumluluğu alarak, ders çıkarmalı”
Bankoğlu son zamanlarda yaşanan maden facialarını hatırlatarak şunları söyledi: “Burada işverenden sendikasına kadar herkesin üzerine düşen sorumluluğu alıp, ders çıkarması lazım. 2014’te yaşanan Soma faciası sonrası, şimdi Amasra’da canlar yandı. Bu konuda herkese, bütün sendikalara çok iş düşüyor. Gerekli önlemler alınmamaya devam eder, kimse de buna ses çıkarmazsa, bugün Amasra’da olanlar, yarın her yerde olabilir. Sendikaların görevi işçinin menfaatini korumaktır. Üzerine düşen görev, biz işçimizi nasıl daha iyi korur, güvenliğini nasıl sağlarız diye düşünmektir. Bu anlamda sendikaların, eski mücadeleci günlerine dönmeleri gerekir,” dedi.
“Gerçekten ihmallerden haberiniz yok muydu, yoksa bir şey mi yapılmadı?”
Bankoğlu GMİS yetkilerinin ATİM’de yapılan ihmallere karşı ne gibi önlemler aldıklarını sorarak, “Örneğin işçinin yaşamına dair ciddi ve yakın bir tehlike olduğunda sendikanızın işi durdurabilme gücü var mıdır? Bugüne kadar işçilerin amirlerinden veya işyerlerinden ötürü sizlere ilettiği bir şikayet üzerine, bu şikayetlerin genel müdürlüğe iletimi veya çözümüne ilişkin yaptıklarınızı anlatır mısınız?” diye sordu.
Bankoğlu ATİM’deki havalandırma ve metan gazı problemleriyle ilgili ihmallerin GMİS’e bildirilmediğine ilişkin GMİS Başkanı tarafından yapılan açıklamayı referans göstererek, “Havalandırma konusunda sıkıntı olduğunu, işçilerin bu sıkıntı giderilene kadar tatile gönderileceklerine dair işçi yakınlarının beyanları var. Siz de bu konuda işçilere bilgilendirme yapmışsınız. Aspiratörlerin değiştirileceğini, madenin temizleneceğini biliyordunuz. Bu ihale ertelendi ve işçiler tatile gönderilmedi. Bu süreci anlatır mısınız, bu konuda ne yaptınız, nasıl bir görev aldınız? Metan sorunuyla ilgili, müessesede metan oranının defalarca tehlikeli seviyelere geldiğini, bu gibi durumlarda dahi üretimin durdurulmadığını bilirkişi önincelemesinden ve fezlekeden okuyoruz. Patlamanın olduğu günün öncesinden beri metan seviyelerinin tehlike arz ettiği, tam 355 defa alarm seviyesine geldiğini biz şimdi biliyorsak, sizin orada örgütlü bir sendika olarak bunu çok daha öncesinden bildiğinizi var saymak istiyorum. Bununla ilgili size gerçekten hiçbir şikâyet gelmedi mi? Yoksa, geldi de bir şey mi yapılmadı?” diye sordu.
Bankoğlu konuşmasına sendikaların maden iş kollarında denetim mekanizmasında hem yetkili hem de sorumlu olduklarını belirterek, TTK’da örgütlü tek sendika olan GMİS’e “Sendikanız nasıl bir denetim mekanizması oluşturmuştur? Oluşturduysa bu mekanizma nasıl çalışmaktadır? Sendikanız bünyesinde ATİM’de çalışan teknik elemanlarınız var mıydı, yoksa Zonguldak’taki teknik elemanlar mı getiriliyordu? Teknik elemanlar ne sıklıkla madene iniyordu?” sorularını yöneltti.
“İşçi başına üretim 40 ton artmış, üretim baskısı var”
Bankoğlu, ATİM’de norm kadrolarda bile eksiklik olduğunu, personel sayısının yıllar içerisinde eridiğini bunun Sayıştay Raporları ve bilirkişi öninceleme raporuyla da sabit olduğunu belirterek, “İşçi sayısı azalmasına rağmen, üretim baskısı artmış. Müessesede özellikle 2009 yılından beri giderek azalan bir personel sayısı var. Sayıştay raporları norm kadrolarda boşluk olduğunu belirtiyor. Benzer şekilde bilirkişi öninceleme raporu işçi ve nezaretçi sayısının az olduğunu belirtiyor. Daha geçen hafta buraya gelen MAPEG yetkilileri, patlama sırasında 3 kişinin olması gereken gözetim yerinde tek bir kişinin olduğunu belirtti.
Ancak tüm bunlara rağmen, işçi başına düşen üretim sayısında ciddi bir artış var. 2002’de TTK’nın genel olarak işçi başına üretimi 205 tonken, 2021 ‘de 241 tona çıkmış. Yani bir işçinin çıkardığı kömür yaklaşık 40 ton artmış,” diyerek bu konuda sendikanın da işçi sayısının arttırılması gerektiğine ilişkin açıklamalarının olduğunu belirtti. Bankoğlu, “Sizin de işçi sayısının az olduğuna yönelik açıklamalarınız var. ATİM TTK’dan işçi talep etmiş, TTK da bu konuda talepte bulunduğunu iddia ediyor. Ama sonuç itibariyle işçi sayısında bir düzelme olmamış, sizce bu süreç neden tıkandı,” diye sordu.
“ATİM’de apaçık bir liyakatsizlik ve disiplinsizlik var”
Patlamada vefat eden işçilerin birçoğunun 2019 ve sonrası girişli genç ve deneyimsiz işçiler olduğunu belirten Bankoğlu, “Burada hiçbir hiyerarşi gözetilmemiş. En deneyimsiz işçiler, en zor koşulların olduğu alt kotlara gönderilmişler. Gönderilirken de çoğu zaman başlarında yeterince nezaretçinin bulunmadığı, halihazırdaki nezaretçilerinse vardiyanın çok sonrasında madene indikleri belirtiliyor. Bu konudan sendika olarak haberdar mısınız?” diye sordu.
ATİM müdür yardımcısının savcılığa verdiği, “Sadece oturup maaşımı alıyordum,” açıklamasının bir müessesedeki disiplinsizliği net bir şekilde gösterdiğini belirten Bankoğlu, “Müessese müdür yardımcısı Salih Atmaca, yetkilerinin müessese müdürü Cihat Özdemir tarafından elinden alındığını, bu durumu da yetkililere bildirdiğini söylüyor. Siz ATİM’deki bu disiplinsizlikten haberdar mısınız, bununla ilgili yetkililere bir şikâyette bulundunuz mu?” diye sordu.
“Burada rödovans istemiyoruz”
Amasra havzasının çok büyük ve riskli bir kömür havzası olduğunu belirten Bankoğlu, “Biliyorsunuz Amasra çok büyük bir kömür havzası ve riski yüksek bir kömür havzası, dolayısıyla da havza madenciliği ile buranın devlet tarafından işletilmesi lazım. Ancak ikiye bölünmüş durumda. 2005 yılında yapılan rödovans anlaşmalarıyla bu havzanın yüzde 97’si, eski Enerji Bakanı, şimdiki komisyon başkanının da yakından tanıdığı HEMA’ya yani Hattat Holding’e verildi. Hattat Holding o zamandan beri 1 kilogram bile kömür üretmiş değil, ancak bu anlaşmalarla Hattat Holding B havzasının yanı sıra TTK’nın bulunduğu yerlerde eksi 400 metre ve daha altındaki kömürün çıkarılma hakkına da sahip. Dolayısıyla TTK’nın çalışabileceği alan ilk 400 metreyle sınırlı. Bu konu bizim için iki sebepten ötürü önemli. Birincisi buradaki halkın ve işçilerin şöyle bir kaygısı var, kentin milletvekili olarak ifade etmek istiyorum. TTK’nın işletmesinde olan bölümlerin de aslında Hattat Holding’e verilmek istendiği, söylentisi var. Bu patlamadan sonra da Bartın ve Amasra halkımız ATİM işletmesinin Hattat’a devredilmesi veya başka bir şekilde madenin özelleştirilmesi söylentisinden rahatsızlar. Şunu söyleyeyim, biz buna asla izin vermeyiz,” diyerek rödovans konusunda GMİS’in görüşlerini sordu.
Hattat Holding’le yapılan rödovans anlaşmasının ATİM’deki güvenliği de tehdit ettiğini belirten Bankoğlu, “Bu konunun ikinci önemiyse doğrudan güvenlikle ilgili. TTK’nın bölgedeki çalışma alanı ilk 400 metreyle sınırlı olduğundan, inebileceği en derin galeri 350 metre. Bu galeriler arasında da en az 100 – 150 metrelik topuk denilen, güvenlik mesafelerinin olması gerekiyor ki havalandırma etkin çalışabilsin. Yoksa, madenin her katmanında oluşacak metanın havalandırmayla çözülmesi mümkün olmuyor. Şimdi TTK’nın üzerindeki üretim baskısı ve çalışma alanının daralması bir araya gelince, 100 – 150 metre olması gereken topuk mesafelerinin 50 metreye kadar düştüğü belirtiliyor. Bu konuda sendika olarak sizin bir bilginiz var mı?” diye sordu.
“Sendika hala Ankara’ya uzanamamış bu soruşturmaya güveniyor mu?”
Bankoğlu konuşmasında GMİS yetkililerine iş yeri temsilcilerini ve tahlisiye ekiplerini de sordu. Bankoğlu konuya ilişkin, “Sendikanın ATİM iş yeri temsilcisi kaç tane, bu temsilcilerin madene inme sıklığı nedir? Müessesedeki İş Sağlığı ve Güvenliği Kurulu ne sıklıkla toplanıyor? Bu kurul toplantılarına sendikanın iş yeri temsilcisi ne sıklıkla katılıyor ve bugüne kadar bu kurulda aktarılan işçi sorunları nelerdir? Diğer bir soru tahsilliye ekiplerine ilişkin. Patlamanın olduğu vardiyada kaç tahsilliye ekibi müessesede hazır bulunuyordu? Kaç tahlisiye ekibinin müessesede hazır bulunması gerekiyordu? Patlamanın olduğu vardiyadaki erken uyarı sisteminde kaç kişi çalışıyordu?” sorularını yönelttikten sonra, “Son olarak şunu sormak istiyorum, samimiyetle madene inmiş, o şehitlerimizi belki de canlı olarak görmüş kişilersiniz, bu patlama sizce neden oldu? Kimin ihmali var? Patlamaya ilişkin soruşturmada, TTK Genel Müdürlüğü’nden hiç kimsenin hala alınmamış olmasıyla ilgili ne düşünüyorsunuz,” diyerek sözlerini tamamladı.