Köy Enstitüleri 85 yaşında

Bartın Eğitim Sen Yükseköğretim ve Eğitim Sekreteri Veli Koca, Türkiye'nin aydınlanma tarihinde önemli bir yer tutan Köy Enstitüleri'nin 85. kuruluş yıl dönümü dolayısıyla açıklamada bulundu. Koca açıklamasında, 'Türkiye'nin aydınlanma ışığı olan Köy Enstitüleri'nin 85. kuruluş yıldönümünü kutluyoruz'dedi.

Köy Enstitüleri 85 yaşında

17 Nisan 1940’ta dönemin Milli Eğitim Bakanı Hasan Âli Yücel ve İsmail Hakkı Tonguç’un öncülüğünde kurulan Köy Enstitüleri’nin halkçı, laik ve bilimsel eğitim anlayışıyla Türkiye’nin toplumsal dönüşümünde önemli bir rol üstlendiğini belirten Bartın Eğitim Sen Yükseköğretim ve Eğitim Sekreteri Veli Koca, günümüz eğitim sisteminde yaşanan geriye gidişe dikkat çekti.

Açıklamasında, proje okulları aracılığıyla eğitimin siyasal kadrolarla şekillendirilmesine, öğretmenlerin tasfiye edilmesine ve laik, bilimsel eğitim anlayışının dışlanmasına tepki gösteren Koca, “Bugün eğitimde yaşanan dönüşüm, Köy Enstitüleri’ni hedef alan zihniyetin güncel bir uzantısıdır” dedi.

Eğitimde laikliğin, bilimin ve toplumsal eşitliğin yeniden egemen kılınması gerektiğini vurgulayan Koca, “Eğitim Sen olarak Köy Enstitülerinin ilerici ve toplumcu mirasını yaşatmak, herkese eşit, parasız, kamusal ve anadilinde eğitim hakkını savunmak için mücadelemizi sürdüreceğiz” ifadelerine yer verdi.

“Köy Enstitüleri’nin zengin pratiği, aradan geçen yıllara rağmen hatırlanıyor”

Koca açıklamasında şu ifadeleri kullandı, “Türkiye’nin ekonomik, toplumsal ve kültürel gelişiminde önemli ve belirleyici rolü olan ve 17 Nisan 1940 yılında dönemin Milli Eğitim Bakanı Hasan Ali Yücel ve İsmail Hakkı Tonguç’un önderliğinde kurulan Köy Enstitüleri’nin kuruluşunun 85. Yılını kutluyoruz. Kurulduğu dönemde ülkenin içinde bulunduğu bütün imkansızlıklara rağmen ülkemizin en önemli aydınlanma ışığı olmayı başaran Köy Enstitüleri’nin zengin pratiği, aradan geçen yıllara rağmen hatırlanıyor. 

Türkiye’nin toplumsal dönüşümünde, halkçı kamucu eğitim anlayışının inşasında simgesel bir yere sahip olan Köy Enstitüleri, kuruluşunun 85. yılında yalnızca modern ve kapsayıcı bir eğitim modeli olarak değil, aynı zamanda bugün eğitim sisteminde yaratılmaya çalışılan karanlığa karşı hâlâ güçlü bir ışık tutan bir toplumsal mücadele deneyimi olmuştur.

Köy Enstitüleri, 1940’lı yıllarda nüfusun büyük kısmının okuma yazma bilmediği bir ülkede, halkın yaşamına doğrudan dokunan bir eğitim modeli olarak inşa edilmiştir. “Eğitim üretim içinde olmalıdır” şiarıyla hem üretime hem de özgür düşünceye dayanan bir öğretmen yetiştirme sistemini yaşama geçirmiştir. Bu sistemin temelinde laiklik, bilimsellik ve toplumsal fayda ilkeleri yer alırken, bugün iktidarın siyasal ideolojik kuşatması altında eğitim sisteminin dayanması gereken bu temel ilkeler geri plana itilmeye, hatta yok sayılmaya çalışılıyor.

“Okul kültürü ve kurumsal hafıza büyük zarar görmüştür”

Köy Enstitüleri’nin laik, bilimsel, karma ve toplumcu eğitim anlayışını hedef alan dönemin karanlık zihniyeti, aradan geçen onlarca yıla rağmen farklı biçimlerle yeniden kendisini göstermeye başladı. Bugün bu saldırıların en güncel örneğini ise, köklü liseler ve “proje okulları” adı altında seçilen nitelikli eğitim kurumlarında yaşanan siyasal kadrolaşma, liyakatsiz atamalar ve öğretmen tasfiyelerinde görüyoruz.

Proje okulları adı verilen sistem, başlangıçta iddialı bir eğitim modeli olarak sunulsa da zamanla iktidarın siyasal ajandasına göre biçimlendirilmiş, birçok köklü okulda eğitimciler yerlerinden edilmiş, deneyimli öğretmenlerin yerine yandaş isimler atanmış, okul kültürü ve kurumsal hafıza büyük zarar görmüştür. Bu okullarda yaşanan dönüşüm, zamanında Köy Enstitülerinin kapatılması ve orada benimsenen eğitim modelinin terk edilmesi sürecinde tanık olduğumuz bilim ve halk düşmanı zihniyetin bugünkü uzantısıdır. O dönem nasıl ki laik, bilimsel ve eleştirel eğitimi savunan yapılar hedef alındıysa; bugün de laikliği, bilimsel düşünceyi, pedagojik ilkelere dayalı eğitimi savunan eğitim emekçileri ve Eğitim Sen gibi mücadeleci sendikalar sistemli bir biçimde dışlanmaya, sindirilmeye çalışılmaktadır.

Türkiye’nin o dönem ekonomik siyasal yönelimi ve politikalarında yaşanan değişim, benimsenen eğitim politikalarını da doğrudan etkileyerek Köy Enstitülerinin kaldırılması fikrini gündeme getirmiştir. Köy Enstitüleri, ezberci olmayan, yaratıcılığı ön plana alan, analitik düşünen, bilimsel, demokratik, laik ve karma eğitim anlayışı benimsendiği için kapatılmıştır. Köy Enstitülerinin kapatılmasını takip eden süreçte, özellikle 1950’li yıllarda bu önemli eğitim deneyimi önce yatılı öğretmen okullarına, ardından yatılı okullara, sonra da normal lise eğitimine yayılarak zaman içinde işlevsiz hale getirilmiş ve zaman içinde etkisizleştirilmiştir.

“Köy Enstitüleri’ni geleceğin kutup yıldızı olarak görüyoruz”

Bugünün proje okullarında ise öğretmenlerin, öğrencilerin ve velilerin iradesi yok sayılarak, okullar cemaatlere, tarikatlara, dini vakıflara ve siyasi iktidarın uzantısı derneklere teslim edilmektedir. Bu uygulamalar sadece çocukların ve gençlerin eğitim hakkından eşit koşullarda yararlanması mücadelesinin değil, aynı zamanda bu okulların akademik başarısını da ağır bir tehdit altına sokmaktadır.

Günümüzde ÇEDES ve MESEM gibi projelerle eğitim sisteminin içerisine sızan dinci ve piyasacı yönelimler, geçmişte Köy Enstitüleri’nde filizlenen halkçı ve kamucu eğitim anlayışının topyekûn tasfiyesine yöneliktir. Ancak unutulmamalıdır ki bu topraklarda bir kez özgürlük tohumu ekilmiştir ve o tohumun adı Köy Enstitüleri’dir. Eğitim Sen Köy Enstitüleri’nin ilerici, demokratik ve toplumcu mirasına sahip çıkmakta, eğitimde laikliğin, bilimin ve eşitliğin yeniden egemen kılınması için mücadele etmektedir. Bugün, proje okullarında yaşanan öğretmen tasfiyeleri ve kadrolaşma uygulamaları karşısında Köy Enstitüleri’ni sadece geçmişin pusulası değil, aynı zamanda geleceğin kutup yıldızı olarak görüyoruz.

Eğitim Sen olarak 85. yılını kutladığımız Köy Enstitüleri’nin toplumcu eğitim felsefesinin, aklın, bilimin, demokratik öğrenme ve öğretme ortamlarının eğitim sisteminde egemen olması için, herkese eşit ve parasız, kamusal, bilimsel, laik, demokratik, cinsiyet eşitlikçi ve anadilinde eğitim hakkının önündeki engellerin kaldırılması için mücadelemizi sürdüreceğimizin bilinmesini istiyoruz.”

Haber: Erkan Hızoğlu