Karakaş ve Kasapoğlu'ndan Kalaycı'ya sert yanıt
CHP İl Başkanı Selim Karakaş ve İYİ Parti İl Başkanı Mehmet Kasapoğlu, AK Parti İl Başkanı Turhan Kalaycı'nın 'Ahmet Oktay'la Enine Boyuna' programındaki açıklamalarına sert tepki gösterdi. Başkan Karakaş, 'AK Parti İl Başkanı ya canlı yayın heyecanı ile ne söylediğini bilmiyor, ya da bilinçli olarak trollük yapıyor' derken Başkan Kasapoğlu'da 'Partimiz içerisindeki teşkilat yenileme ve seçim öncesi hazırlıklar sebebi ile, stratejik kararımız ve planlarımız gereği belirli bir tarihe kadar sessiz kalmayı tercih etmemize rağmen, yerelimizdeki siyasiler tarafından yapılan bazı açıklamalara sessiz kalamayacağımızı belirtmek isteriz' dedi.
CHP İl Başkanı Selim Karakaş ve İYİ Parti İl Başkanı Mehmet Kasapoğlu, AK Parti İl Başkanı Turhan Kalaycı’nın “Ahmet Oktay’la Enine Boyuna” programındaki açıklamalarına sert tepki gösterdi. Başkan Kalaycı’ya “AK Parti İl Başkanı ya canlı yayın heyecanı ile ne söylediğini bilmiyor, ya da bilinçli olarak trollük yapıyor” diyerek tepki gösteren Başkan Karakaş şöyle konuştu:
“AK Parti İl Başkanı Turhan Kalaycı bir tv programında ‘6’lı masanın altında HDP var FETÖ var. HDP ile FETÖ ile birlikte hareket ediyorlar, Kılıçdaroğlu Hakkari’ ye özerklik vaat etti. Cezaevinde yatan askerimizi, polisimizi öldüren FETÖ’cüleri serbest bırakacağı vaadinde bulundu’ diyerek, tamamen deli saçması, aslı astarı olmayan sözlerle bizleri Bartın halkına ve Cumhuriyet Halk Partisine oy veren yurttaşlarımıza şikayet etmiş. Sayın Kalaycı ya siyasi acemiliği ile söylenenleri anlamada sıkıntı yaşıyor, ya canlı yayın heyecanı ile ağzından çıkanı kulağı duymuyor, ya da bilerek ve isteyerek trollük yapıyor. Oysa arşivi biraz karıştırırsa kimler FETÖ ile beraber yol yürümüş, övgü dolu sözler söylemiş, özledik gel artık diye gözyaşları dökmüş, ne istediniz de vermedik diyerek devleti nasıl kendi elleri ile teslim ettiğinin itirafını yapmış ve darbeye giden yolun taşlarının döşenmesine yardımcı olmuş görür.
Sayın Kalaycı, sizin gibi söyleneni anlamakta zorluk çekerek benzer ifadelerde bulunan vekiline anlattım, sana da vekilin Yılmaz Tunç’a anlatır gibi anlatayım. Kurtuluşun ve kuruluşun partisinden teröristlere destek çıkmaz Sayın İl Başkanı.
Genel Başkanımız Sayın Kemal Kılıçdaroğlu’nun Hakkari’deki miting konuşmasında bahsettiği ve parlamentonun da kabul ettiği ‘Yerel yönetimler için özerklik şartı’ ve yerel yönetimlerin güçlendirilmesi ile ilgili sözünü nasıl Hakkari’ye özerklik vaadi diye algılayabiliyorsun pes doğrusu . PKK’lıların dağdaki kıyafetleri ve bayrakları ile Habur’dan törenle girişlerini, kurulan çadır mahkemeleri tarafından serbest bırakılmalarını bu halk unutmadı Sayın Kalaycı.
“Yine seçim öncesi Apo’nun mektubunu okutturacak mısınız?”
Yine Sayın İl Başkanı aynı programda ‘Kılıçdaroğlu askerimizi, polisimizi şehit eden cezaevindeki FETÖ’cüleri serbest bırakma vaadinde bulundu’ diyor. Bank Asya’nın üst düzey yöneticileri bırakınız tutuklanmayı Halk Bankasına üst düzey yönetici olarak atanırken, o bankaya milyon dolarlar yatıran iş insanları ellerini kollarını sallayarak gezer iken, çocuklarını FETÖ’nün okullarında okutan milletvekilleri, bakanlar koltuklarında oturur iken, Bank Asya’ya üç kuruş birikimini, kirasını yatırdığı, FETÖ’nün okullarına çocuğunu gönderdiği için KHK ile görevlerinden atılanları ve adil yargılama sonucu suça karışmadıkları tespit edilen kamu çalışanlarını görevlerine iade edeceğiz diyen Genel Başkanımızın sözlerini çarpıtarak algı yaratmaya çalışsan da bunlar beyhude çabalar. Genel Başkanımızın, adaletsizliğe son vereceğiz sözü sizi niçin rahatsız ediyor?
Sayın Kalaycı, yakın çevrenden başlayarak partinizin genel merkezine, kamuda hali hazırda görev yapan üst düzey bürokratlara, bakanlara baktığınızda FETÖ ile görüştükleri için bırakınız mağduriyet yaşamalarını adeta ödüllendirildiklerini, gariban memurların ise cezalandırıldıklarını göreceksiniz.
Biz iktidara geldiğimizde dışarıya domates ihraç ediliyordu şimdi İHA, SİHA ihraç ediliyor diyen Kalaycı’nın tarih bilgisi de eksik. Savaştan yeni çıkmış, genç cumhuriyetin kurucu kadroları 14 yılda ağır sanayi fabrikaları da dahil 46 fabrika, yollar, köprüler yapmış, tarımı ve hayvancılığı geliştirmiştir. 20 yıldır bu ülkeyi yöneten, tüm fabrikaları, yetmedi ülkenin topraklarını yabancılara satan, merkez bankasının içini boşaltan, tahıl ambarı olan ülkeyi, dışarıya muhtaç hale getiren bir iktidarın il başkanı bunları nasıl söyleyebiliyor anlamak mümkün değil.
Sayın Kalaycı FETÖ ile beraber yol yürüdüğünüzü, beraber ıslandığınızı ne çabuk unuttunuz? Sayın Kalaycı, seçim öncesi tekrar kırmızı bülten ile aranan 33 askerimizin katili Osman Öcalan’ı devletin kanalı TRT’ye çıkaracak mısınız? Bundan önceki seçimde olduğu gibi Apo’nun desteğine ihtiyaç duyup yine seçim öncesi mektubunu okutturacak mısınız?”
“Gel seni de vekilin gibi biraz gerilere götürelim”
Arşiv unutmaz Sayın Kalaycı, gel seni de vekilin gibi biraz gerilere götürelim
* Tarih 2013... Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın Başdanışmanı Yiğit Bulut: “Abdullah Öcalan Ortadoğu'da Türkiye'nin önünü açıyor.”
* Tarih 2013 AKP MKYK üyesi Yasin Aktay: “Öcalan, dünyanın geleceğini iyi okuyup Kürtlerin, PKK’nın, kendi tabanının önüne yeni bir hedef koymuştur.”
* Tarih 2013... Adalet Bakanı Sadullah Ergin: “Öcalan bölgenin ve Türkiye’nin reel politiğini daha sağlıklı değerlendiriyor. Geçmişteki yaklaşımıyla şimdiki arasında pozitif fark var.”
* Tarih 2014... Erdoğan'ın Başdanışmanı Yalçın Akdoğan: “Ben Öcalan’ın süreci diğerlerinden daha doğru okuduğunu düşünüyorum... Olayları okuma kabiliyeti ve tecrübesi vardır. Dikkat ederseniz onun verdiği mesajlar diğerlerinin verdiği mesajlara göre sürecin geleceğini daha çok düşünen bir hassasiyeti yansıtıyor.”
* Tarih 2014... Başbakan Yardımcısı Beşir Atalay: “Beğenin ya da beğenmeyin, Öcalan Kürtlerin lideri. Bir mekanizma oluşturduk. MİT Öcalan’la görüşüyor. Biz BDP’lilerle görüşüyoruz, onlar da Kandil’le görüşüyor.”
* Tarih 2014... Şu an AKP Milletvekili olan Orhan Miroğlu: “Şimdi PKK terörist bir örgüt mü? Hayır, PKK terörist bir örgüt değildir. PKK kendi topraklarında belli bir siyasi programı hayata geçirmeye çalışan bir politik harekettir.”
* Tarih 2014... AKP Adıyaman Milletvekili Mehmet Metiner: “Öcalan’ın aslında durduğu yer, Türkiye’nin demokratikleşme sürecine katkı sağlayan bir yer. Öcalan İmralı’da çok anlamlı, çok değerli şeyler söylüyor. Türkiye’nin demokratikleşmesine de katkı sunabilecek çok anlamlı şeyler söylüyor.”
* Tarih 2015... AKP Diyarbakır Milletvekili Galip Ensarioğlu: “Öcalan'ın duruşu daha milliydi. Orta Doğu'nun barışına ve Türkiye'nin bugünkü çözüm sürecine uygun yöntemler geliştirmesine katkı sunuyordu... Öcalan'ı sürekli basın karşısında tutarak anlamsızlaştırırsınız, etkisizleştirirsiniz, itibarsızlaştırırsınız. Biz Öcalan'ın pozisyonunu korumaya çalışıyoruz, etkin pozisyonunu korumaya çalışıyoruz.
Partinizin kurmaylarının Apo ve FETÖ ile ilgili olarak çok sayıda yapmış oldukları övücü açıklamaları merak ediyorsanız Google arşivinden ulaşabilirsiniz, Sayın AK Parti İl Başkanı.”
“İşsiz-mutsuz insanların arttığı bir Türkiye yarattılar”
İktidarın siyasi hesaplarla hareket ettiğini ifade eden CHP İl Başkanı Karakaş, AK Parti’nin işsiz-mutsuz insanların arttığı bir Türkiye yarattığını dile getirerek şunları söyledi:
20 yıldır uyguladıkları politikalarla ülkeyi 50-60 yıl geriye götüren Cumhurbaşkanı Erdoğan ve AK Parti iktidarının yeni bir söz söyleyecek takati kalmadı. Eski defterleri karıştırarak yeni gündemler oluşturma gayretine girişmesi de boş çabalardır. 2023’te dünyanın ilk ekonomisi arasına girmeyi vaat ederken, şimdi G20 sıralamasından düşmüş bir ülke yarattılar. Yüksek enflasyon ve hayat pahalılığının önüne geçemediler. Gençlerin umutlarını tüketirken, üniversitelerdeki eğitim seviyesini lise düzeyine düşürdüler. Şehir Hastaneleri ile sağlık sistemini çökerttiler. Türk lirasını değersizleştirdiler. Baskı, korku ve yasaklarla ülkenin soluğunu kestiler. Anayasada ‘Basın hürdür sansür edilemez’ hükmüne rağmen basın ve internet yasalarında 15 yılda 18 kez değişiklik yaparak, sansürü-baskıyı yaygınlaştırdılar. Yolsuzlukların artmasına, yoksulluğun gizlenemez hale gelmesine, kadın cinayetlerine-çocuk tacizcilerine seyirci kaldılar. İşsiz-mutsuz insanların arttığı bir Türkiye yarattılar. Geçmiş yıllarda olduğu gibi 2023 vaatlerinin de içi boş çıkan İktidar, şimdi kendilerinin de inanmadığı Türkiye’nin Yüzyılı sloganına sarılıyor.
“Acizlik ve yetersizlik göstergesi”
Döndüler, dolaştılar 15 yıl sonra tekrar yine alevi vatandaşlarımızın ipine sarıldılar. Alevilik kültürel ve turistik değil, inanç topluluğudur. Yıllar önce ortaya atılan ve sonrasında rafa kaldırılan ‘Alevi Açılımı’ siyasetinin, parasal göz boyamalarla süslenmiş içi boş ve Alevi yurttaşlarımıza saygısızlık derecesinde inkârcı bir projedir! İktidarın 15 yıl sonra yeniden Alevi Açılımını gündemine alarak vaatlerde bulunması, acizlik ve yetersizlik göstergesidir. Öncelikle Başkanlığın Kültür ve Turizm Bakanlığı bünyesinde kurulması, CB Erdoğan’ın Aleviliği bir inanç olarak görmediğini, ‘turistik ve kültürel’ bir topluluk olarak gördüğünü gösteriyor. AİHM kararlarına giren cem evlerinin ibadethane olduğuna yönelik talepler yok sayılıyor. İktidarın tamamıyla seçim yatırımı amaçlı ve Alevilere şirin görünerek oylarını alma hesabına dayalı bu basit ve ilkel organizasyonla Alevileri bölme, ayrıştırma, asimile etme yaklaşımı ne siyaseten ne etik olarak ne de ahlaki olarak kabul edilemez bir yaklaşımdır. 20 yıldır hiçbir haklı taleplerine kulak verilmeyen Alevilerin, seçime 7 ay kala hatırlanması, iktidarın siyasi hesaplarla hareket ettiğinin kanıtıdır.”
Kasapoğlu:“Ödeme belgelerinin kamuoyuyla paylaşılmasını istiyoruz”
“Partimiz içerisindeki teşkilat yenileme ve seçim öncesi hazırlıklar sebebi ile, stratejik kararımız ve planlarımız gereği belirli bir tarihe kadar sessiz kalmayı tercih etmemize rağmen, yerelimizdeki siyasiler tarafından yapılan bazı açıklamalara sessiz kalamayacağımızı belirtmek isteriz” diyen İYİ Parti İl Başkanı Mehmet Kasapoğlu’da Turhan Kalaycı’nın “Afetin yaşandığı ilk gün dükkanına su girene 5 bin, evine su girene 3 bin lira olmak kaydıyla Ziraat Bankası açık tutularak paraları yatırıldı ve nasıl bir devleti olduğunu gördü.” “Bodrumlardaki zararlar ödenmedi. Çünkü bodrumlara biz neyi atarız? İhtiyaç fazlasını atarız. Dolayısıyla onlar karşılanmadı” şeklindeki açıklamalarına şöyle cevap verdi:
“Doğal afetler, her dönemde her insanın, şehrin, bölgenin ve ülkenin başına gelebilecek engellemesi güç doğa olaylarıdır. Bu konuda “sel felaketleri sizin yüzünüzden oluyor” diye komik polemikler yaratmayacağız. Ancak şunu söyleyebiliriz. Orman alanlarına müdahale edilmiş olması ve akarsu yataklarının ıslahındaki ihmaller, mevcut iktidarın izlediği rant politikasının bir sonucudur. Konu ile ilgili AFAD’ın raporlarını ve tespitlerini incelediğinizde, yaşadığımız sel felaketinin temel sebebini görmüş olacaksınız. Şimdi bazı sorularımız ve taleplerimiz var konu ile ilgili. Afetin yaşandığı ilk gün desteklerin hemen yatırıldığını söylediniz. Sayın Kalaycı, basına dilediğinizi söyleyebilirsiniz. Ancak bu millet, ispatlanamayan açıklamalardan, hayali desteklerden ve vaatlerden yoruldu. Madem bu konuda iddialısınız o halde sizlerden konu ile alakalı belgeleri kamuoyu ile paylaşmanızı ve bu açıklamayı ispatlamanızı istiyoruz.
“Eşyalar su altındayken zarar tespitini nasıl belirlediniz?”
Sel geldiği anda ve etkisinin en yüksek olduğu dirençli döneminde zarar tespitlerini su altından hangi teknoloji ile gerçekleştirdiniz? Nerelere su girdiğini, esnaflarımız ile vatandaşlarımızın depolarındaki ve bodrumlarındaki mallarının veya eşyalarının değerini su altındayken ilk gün, hatta sonraki gün, ve hatta 3.gün, zarar tespiti ile birlikte nasıl belirleyebildiniz? Hangi karar mekanizması ile aynı gün ödeme kararı çıkararak açık olduğunu iddia ettiğiniz Ziraat Bankası’ndan ödemeleri gerçekleştirdiniz? Diyelim ki olağanüstü yeteneklerle ve bizim bilmediğimiz bir teknoloji ile bunları belirlediniz. Peki ilk gün tespitini yaptığınız mağdurların daha kimler olduğunu ismen, fiilen ve tabela bazında dahi oluşturulmamışken banka bilgilerine nasıl ulaştınız? Gerçeği yansıtmasa dahi TÜİK verilerine göre enflasyonun yüzde 85’lerde olduğu bir dönemde 3 bin veya 5 bin TL yardımın mağdur vatandaşlarımıza derman olduğunu mu düşünüyorsunuz? Mal ziyanının hiç konusunu bile açmadan, verdiğiniz desteğin boya ve sıva parasına yeteceğine hangi gerçeklere dayanarak inanıyorsunuz? Bodrumlara ihtiyaç fazlasını atarız o sebeple destek vermedik demişsiniz. Sayın Kalaycı, bodrumlara ihtiyaç fazlası ürünler değil, kullanılmayan, bir gün ihtiyacı karşılayabilecek veya yer sıkıntısından dolayı konulmak zorunda kalan malzemeler konulur. Bir öğrenci bodrum kattaki depolara kitaplarını koyabilir. Paha biçebilir misiniz? Solunum sıkıntısı çeken bir vatandaşımız yedek solunum cihazını, kullanmadığı elektronik bir aletini, yeni doğacak bebeğinin yeri olmadığı için özenle aldığı eşyalarını vb. gibi senaryolara paha biçebilir misiniz? Bu ihtimalleri görmezden gelip, nasıl ihtiyaç fazlası diyebilirsiniz?”
“Köylümüzün traktörüne mazotu getirin”
Kalaycı’nın “Eski Türkiye yok, güçlü bir Türkiye var. Bunun gücünü de köylümüze helikopter getirirken fark ediyoruz.” sözleriyle ilgilide Kasapoğlu, “Güçlü Türkiye’den bahsediyorsunuz. Allah aşkına bize güçlü Türkiye’yi anlatın biraz. Örneğin bizi işsizliğin olmadığına, çiftçinin tarlasını mutlu mesut nasıl ekebildiğini, gençlerimizin geleceğe dair umutlarının var olduğuna, ev ve araç alımındaki refah düzeyinin yüksek olduğuna, kiraların düşük olduğuna, devlet ihalelerinin yandaşa verilmediğine, evlerde tencerenin sorunsuz şekilde kaynadığına, göç ve mülteci akımının nasıl kontrolde olduğuna, para karşılığı vatandaşlık verilmediğine, kamuya ait hangi ilde hangi fabrikaların olduğuna ve istihdam oranlarına ve bunlarla beraber Dünya ülkelerinin bizi nasıl kıskanabildiğine lütfen bizleri ikna edin” dedi.
“Kalaycı hayalindeki ülkeden bahsediyor”
Turhan Kalaycı’nın “Personel alımları ile ilgili şunu da söylemek istiyorum. Bizi, kendi adamı diye eleştiriyorlar. Böyle bir şey yok. Kendi evladım da olsa gidecek İŞKUR’a başvuracak, oradan kura çıkacak ve öyle alınacak. KPSS’si yüksek olan girecek. Güzel bir sistem var.” sözlerine de Kasapoğlu “Sayın Kalaycı, bu açıklamanızda hayalinizdeki Türkiye’yi kastettiğinizi düşünüyorum. Bizler de sizin gibi düşünüyoruz. Olan biteni görmezden gelip şu an böyle bir adalet sistemi varmışçasına bu cümleleri kurmanıza ihtimal vermek istemiyorum. Çünkü siz de biliyorsunuz sınav güvenliği sağlanamadığı için defalarca soruların çalınması yönündeki şaibeler sebebiyle iptal edilen sınavları. Siz de biliyorsunuz KPSS’de yüksek puanlar alıp, sözlü mülakatlarda elenen evlatlarımızın olduğunu. Siz de biliyorsunuz İŞKUR kapısının önünde metrelerce kuyruk oluştuğunu. Üniversitesini bitirip devletine ve milletine hizmet vermek isteyen bir gençlerimize neden istihdam sahaları açıp kuraya tabi tutmadan iş sağlayamıyorsunuz? Mesela kamusal istihdam alanlarını özelleştirdiğiniz için olabilir mi? Gençlerimiz sınava girecek parayı dahi bulamazken, nasılsa torpilli olanlar girecek ümidim yok cümlesinin aksi düşüncesine ikna edemiyorken nasıl güzel bir sistem var diyebilirsiniz? Geçtiğimiz günlerde katledilen müzisyen evladımız Onur Şener’in sanıklarının sabıkası olmasına rağmen, milli güvenlik ve istihbarat önem düzeyinin yüksek olduğu bir kuruma hangi mantıklı gerekçeyle işe aldığını daha açıklayamamışken, torpilin olmadığına bu milleti nasıl ikna edeceksiniz?” şeklinde cevap verdi.
“Biz milletimizin istediğini yapacağız”
Mehmet Kasapoğlu son olarak Kalaycı’nın “Genel merkezimizin biz askeriyiz. Komutan ne derse biz onu yaparız” sözleriyle ilgili de “Sayın Kalaycı işte aramızdaki en büyük fark bu. Bu kadar kısa cümlede özetlediğiniz için teşekkür ediyorum. Sizler, saraydan gelen emirleri uygularken, bizler milletimizden gelen emirleri uyguluyoruz. İYİ Parti olarak kendi içimizde de bir karar alırken, gerçek demokrasiyi uygulayarak adaletli seçimler düzenliyor ve milletimizin menfaatine ne olacaksa o yönde planlarımızı hazırlıyoruz. Bizler; verilen emirlerle değil, liyakat sahibi profesyoneller tarafından planlanan kalkınma politikaları ile hareket edeceğiz. İYİ Parti olarak, gençlerimizin geleceğini tekrar teminat altına alacağız. Çiftçisinden emeklisine, öğrencisinden doktoruna, işçisinden öğretmenine kadar kimseyi ayırmadan hakkı olan refah düzeyine en kısa sürede ulaştıracağız. Ekonomiyi havada kalan verilerle değil, bilim ve matematiksel olgularla yöneteceğiz. Bu ülkeye adaleti, güveni ve istikrarı getireceğiz. Devletimizin kurucusu Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün çizdiği yoldan, çağdaş muassır medeniyetler seviyesine milletimiz ile birlikte emin adımlarla kuvvetlenerek çıkacağız. Merak etmeyin. Hepimiz iyi olacağız. Bartın iyi olacak” şeklinde konuştu.