Israrlı takip ayrı bir suç olarak düzenleniyor!

27. Yasama döneminde yargı paketleriyle yapılan düzenlemeleri ve değişiklikleri, TBMM TV'ye anlatan TBMM Adalet Komisyonu Başkanı ve AK Parti Bartın Milletvekili Yılmaz Tunç, kadına şiddetin en aza indirilmesi noktasında ısrarlı takibin Türk Ceza Kanununda ayrı bir suç olarak ele alınmasıyla ilgili çalışma gerçekleştirdiklerini açıkladı. Milletvekili Tunç, Israrlı takibin ayrı bir suç olarak ele alınacağı düzenlemenin önümüzdeki süreçte yargı paketinde yer almasının planlandığını kaydetti.

Israrlı takip ayrı bir suç olarak düzenleniyor!

TBMM Adalet Komisyonu Başkanı ve AK Parti Bartın Milletvekili Yılmaz Tunç, 27. Yasama döneminde yargı paketleriyle yapılan düzenlemeleri ve değişiklikleri TBMM TV’ye  anlattı. 27. Yasama dönemi kapsamında bugüne kadar 111 kanunda toplam 514 madde değişiklik yapıldığını ifade eden Milletvekili Tunç, “Bugüne kadar 5 yargı paketi görüştük. Bu 5 yargı paketi toplamda 52 adet kanuna tekabül ediyor ve 258 maddede değişiklik gerçekleştirdik. Bugüne kadar sadece yargı paketleri değil, yargı paketleri dışında da başka kanunlarda da özellikle uyum yasaları bağlamında gerçekleştirdiğimiz yasal düzenlemelerde vardı. Toplamda baktığımız zaman 27. Yasama Döneminde 111 adet kanunda Adalet Komisyonumuz değişiklik yaptı. Genel Kurulun huzuruna getirdi. Bu 111 kanun toplam 514 madde değişikliği içerdi. Bunlar takibi geceli-gündüzlü bir çalışmayla gerçekleşen hususlar. İktidar-muhalefetin özgürce sabahlara kadar tartıştığı durumlarda söz konusu oldu” dedi.

“İfade özgürlüğü kapsamını genişlettik”       

Yargı paketleriyle  önemli düzenlemeler yapıldığını belirterek bu düzenlemeleri kısaca hatırlatan Yılmaz Tunç şöyle devam etti:

“İfade özgürlüğü kapsamını genişleten düzenlemeler gerçekleştirdik. Eleştiri sınırını aşamayan, haber verme sınırında olan görüş ve açıklamaların suç olmayacağına ilişkin düzenlemeyi ceza kanununa getirmiş olduk. Burada da ifade ile ilgili suçlarda istinafa değil de temyiz yolunu açarak burada hak arama özgürlüğünü daha da genişletmiş olduk.

“Koşullu salıverme ve denetimli serbestlik süresi 1 bölü 2’ye indirdik”

Bizim koşullu salıverme süresi 3’te 2’ydi. Yani cezasının 3’te 2’sini cezaevinde geçirmek zorundaydı. 3’te 1’ini koşullu salıverme ve denetimli serbestlik olarak geçiriyordu. Biz onu 1 bölü 2’ye indirdik. Dünya uygulaması da genelde böyle. Ama bunu yaparken cinsel suçlar hariç tutuldu.  Kadına şiddet, çocuk istismarı bunlar hariç tutuldu. Terör suçlar, uyuşturucu suçları hariç tutuldu. Kasten adam öldürme, müebbet, ağırlaştırılmış müebbet gibi konularda herhangi bir değişiklik söz konusu olmadı. İnfazla ilgili bütün itiraz edilişleri infaz hakiminin yetkisine vererek oradaki hukuki denetimin sağlanmasını gerçekleştirmiş olduk.

“Katalog suçlarda somut delil şartını getirdik”

Tutuklanmayla alakalı somut delil şartı aranmadan katalog suçlarda tutuklama gerçekleştiriliyordu. Katalog suçlarda da kuvvetli suç şüphesini gösteren somut delillerin varlığının gerekli olduğunu Ceza Muhakemesi Kanununa getirmiş olduk. Sadece ifade almak için yakalama kararlarında da şüpheliye, sanığa bir defaya mahsus imkan sağladık. Kişi ne zaman müsaitse ifadesinin alınmasına ve bu bir defaya mahsus olmak üzere o kişinin yakalanmasına erteleme getirdik. Sadece ifade alınmasıyla ilgili durumlarda bunun bir defa ertelenmesiyle ilgili özgürlükçü bir yaklaşım sergilemiş olduk.

“İddianamelerde artık kişinin suçla ilişkin başka bilgilerinin yer verilmeyecek”

İddianamede sanık ya da şüpheliyle ilgili suçla alakası olmayan bir çok husus dosyaya giriyordu. Bu da özel hayatın gizliliği kuralını ihlal ediyordu. Bu özellikle İnsan Hakları Eylem Planında yer alan önemli bir hedefti. İddianamelerde artık kişinin suçla ilişkin başka bilgilerinin yer verilmeyeceğine ilişkin önemli bir düzenlemeyi de hayata geçirmiş olduk.

“Çocuklar anne veya babadan alınırken icra kanalıyla alınmayacak”

Çocuk teslimiyle ilgili çocukla kişisel ilişki kurulması gibi hususlarda kamuoyuna yansıyan görüntüler içimizi sızlatıyordu. Çocukların anneden veya babadan icra yoluyla alınması, yani bir eşya gibi görünmesi çocuğun üstün yararı ilkesine aykırı bir durumdu. Bunun düzeltilmesi gerekiyor. Bu, İnsan Hakları Eylem Planında da Sayın Cumhurbaşkanımız tarafından kamuoyuyla paylaşılmıştı. Bunun yasal düzenlemesi en son yargı paketinde gerçekleşmiş oldu. Bundan sonra çocuklar anne veya babadan alınırken icra kanalıyla alınmayacak. Yani bir İcra Hukukun işlemi olmayacak.

“Valiliklerin koordinasyonunda teslim merkezleri oluşturulacak”

Adalet Bakanlığının bünyesinde Mağdur Hizmetleri ve Destek Hizmetleri Genel Müdürlüğünün taşra teşkilatının birimleri vasıtasıyla sosyal çalışmacılar, psikologlar, pedagoglar vasıtasıyla bu teslimler gerçekleştirilecek. Valiliklerin koordinasyonunda teslim merkezleri oluşturulacak. Burada çocuk örselenmeden, onun üstün yararına uygun bir şekilde anne ya da babadan kişisel ilişki kurulması ya da teslimi sırasında zor kullanma görüntüleri olmadan bu işlem gerçekleştirilmiş olacak. Burada gayemiz çocuğun korunmasıdır. Zaten İcra ve İflas Kanunundan bu hükümleri çıkardık. Çocuk Koruma Kanunu kapsamına alarak çocuğu ve onun üstün yararını korumaya yönelik önemli bir düzenleme gerçekleştirmiş olduk.  Bundan sonrada inşallah bu görüntüler kamuoyuna yansımış olacak.

“İcra satışları elektronik sistem üzerinden gerçekleştirilecek”

İcra satışlarıyla ilgili özellikle teknolojinin imkanlarını artık kullanmak gerekiyordu. İcra satışları mezat salonlarında bir takım spekülasyonlara da neden olan uygulamalar söz konusuydu. Artık elektronik sistem üzerinden gerçekleştirilecek. UYAP sistemi üzerinden hacizli malın daha çok detaylarının görülebileceği ve daha çok katılımın sağlanabileceği şekilde borçlu ve alacaklı menfaatini en üst seviyeye çıkaran düzenlemeleri içeriyor.

“Türk Ceza Kanununda ısrarla takip ayrı bir suç olarak düzenlenecek”

Kadına şiddetin en aza indirilmesi noktasında da diğer siyasi partilerle de görüşerek neler yapılması gerektiği hususunda el birliğiyle bundan sonra yine aynı çalışmaları göstermek durumundayız. Sayın Cumhurbaşkanımızın en son açıkladığı ve önümüzdeki günlerde de gündeme gelecek olan özellikle kadınların ısrarlı takip neticesinde şiddete maruz kalması, gerek psikolojik şiddet gerekse fiziksel şiddet olarak ısrarlı takibin Türk Ceza Kanununda ayrı bir suç olarak düzenlenmesiyle ilgili bir çalışma var. Şuanda taslak çalışması devam ediyor. Hukukçu milletvekillerimiz de bu çalışmanın içerisinde. Her kesimden görüşler alınarak Türk Ceza Kanununda ısrarla takip ayrı bir suç olarak düzenlenecek.

Telefon ve sosyal medya takibi de dahil…

Bunu ayrı bir suç olarak düzenleyerek bu konudaki caydırıcılığı arttırmak istiyoruz. Telefonla olabilir, sosyal medya aracılığıyla olabilir, fiziksel yolla takip edebilir. Bunlar şuanda Türk Ceza Kanununda huzuru ve sükunu bozma suçu adı altında. Beklide bir çoğu beraatla sonuçlanan durumlar söz konusu. Hafif hali, ağırlaştırılmış hali gibi durumlar ayrı bir suç olarak düzenlenecek ve önümüzdeki günlerde bunu yargı paketleri içerisinde ele alacağız.”