İslam'dan Hak ve Adalet Ekseninde Türkiye konferansı

Saadet Partisi İstanbul Milletvekili Prof. Dr. Cihangir İslam, 'Hak ve Adalet Ekseninde Türkiye' konulu konferans için Bartın'a geldi.

İslam'dan Hak ve Adalet Ekseninde Türkiye konferansı

Saadet Partisi İstanbul Milletvekili Prof. Dr. Cihangir İslam, “Hak ve Adalet Ekseninde Türkiye” konulu konferans için Bartın’a geldi. Halk Eğitim Merkezinde gerçekleştirilen konferansa Saadet Partisi Bartın il, ilçe ve belde teşkilatları tam kadro katıldı. Konferansta ayrıca Saadet Partisi Zonguldak İl Başkan Yardımcısı İbrahim Işık beraberinde Devrek ve Çaycuma teşkilatı ile birlikte katıldı. CHP Bartın İl Başkanı Selim Karakaş, CHP Eski Merkez İlçe Başkanı Hacı Gölbucaklı, Türk Diyanet Vakıf Sen Bartın Temsilcisi İsmail Ünsal ve Anadolu Gençlik Derneği Bartın Şube Başkanı Burhanettin Akyol da yer aldı. Kısa süre önce vefat eden Saadet Partisi İl Başkan Yardımcısı Fikret Ercan anısına slayt gösterisinin yapıldığı konferansta Cihangir İslam, “Bu nazik davetiniz ve beni mahcup eden bir kalabalık için hepinize şükranlarımı soruyorum.” dedi.

İslam: “Verdiğiniz vekâletten memnun musunuz?

Cihangir İslam, konferansta şu konulardan bahsetti:

“Her yere gittiğimde konuşmaya başlamadan önce adeta bir güven oylaması yapıyorum. Şimdi kişisel olarak ben en azından şunu merak ediyorum. Bugüne kadar en azından 1-2 ay bizi gördünüz. Tabii ki eksikliklerim var. Şu ana kadar yaptığım vekâletten memnun musunuz? Az çok söylediklerimiz de kulağınıza geliyor, haberdar oluyorsunuz. Söylediklerimden razı mısınız? Bu şekilde devam edeyim mi arkadaşlar? Güven oylaması önemli. Söylemlerimizde dilimizde bir eksiklik ya da fazlalık varsa bunların sizler tarafından düzeltilmesini istiyorum. Bartın bize onay veriyorsa o zaman mesele yok.

Muhatabımız iktidar partisi”     

Muhatabımız iktidar partisi. Bana diyorlar bazen neden bize bakıp konuşuyorsun? Size bakıp konuşuyorum, çünkü bütün olup biteni siz icra ediyorsunuz. Yapan sizsiniz. Konuşan sizsiniz. İnsanları susturan sizsiniz. Her şey sizin sorumluluğunuz altında o yüzden. Şimdi ben CHP grubunu mu eleştireyim? Evet, onları da yanlışlarında eleştireceğiz. Onlarda oturuyor ve iktidarın yanlışlarını eleştirmeye çalışıyorlar.

“Sizi rahatsız etmeye geldik”

Bana diyorlar ki hani doğru söylüyorsun da rahatsızlıkta yaratabiliyor. Ya zaten sizi rahatsız etmeye geldik meclise. Neden rahatsız oluyorlar, son konuşmamı özetleyeyim size. Zatî muhterem bize ne dedi ‘zillet ittifakı’. Yani millet ittifakına bir isim taktı bir lakap taktı. Çıktık meclis kürsüsüne bunu sana aynen iade ediyoruz dedik. İyi yapmış mıyız? Bu şekilde saygısızca gelen her şeyi, adresi yanlış deyip aynen iade edeceğiz. Bundan emin olun. Ama daha da öteye gidemiyoruz dedim niye, beni bağlayan ahlak diye bir şey var dedim. Daha da öteye gidemiyorum. Ben sana böyle bir lakap takamaz mıyım? Şimdi gençlere söylesem cumhur ittifakı için 5 dakikada 55 tane isim bulurlar mı, bulurlar. Bu bize yakışmaz. Dedik ki, o yüzden çık ortaya madem bunu umumun huzurunda söyledin hem Saadet Partisi'nden, hem Cumhuriyet Halk Partisinden hem de İyi Partiden özür dile. Bu kadar basit. Yeter mi, yetmez. İnsanlara isim takmak, gruplara isim takmak, lakap takmak onların hoşlanmayacağı şekilde onları çağırmak nasıl bir şey? Bu çok kötü bir şey değil mi, bunu hepimiz biliyoruz öyle değil mi? Onlara bir de tavsiyede bulundum dedim ki, madem bunu herkesin huzurunda söyledi bir de tövbe etsin dedim, doğru demiş miyim? Oradan birisi çıktı saygısızlık etme dedi. Ne saygısı sizin kitaba saygınız yok, kitabı aç kitaba bak dedik. Biz bu tavsiyemizi yaptık arkadaşlar. Ve olayı orada bıraktık. 

“İktidarın sıkıntıları var”

Emin olun bundan sonra ne derlerse misliyle önce iade edeceğiz ve onlara gerekeni hatırlatacağız, hiç endişeniz olmasın. Neden çünkü sıkıntıları var. Yol bitti, para bitti, Türkiye borç içinde. Vatandaş mutsuz. Peki, Türkiye bu haldeyken ne yapacaksınız? Konuşanı susturacaksınız. Hayat pahalılığından bahsedeni bir şekilde medya vasıtasıyla karalayacaksınız. Sizin yüzünüze hakkı haykıranları durdurmaya çalışacaksınız. Yani bugünü de kurtaracaksınız yarına doğru yelken açacaksınız. Ama böyle bir dünya yok arkadaşlar onlarda bunun farkında. O yüzden ne yapıyorlar, muhalifleri alıyorlar ceza evlerine atıyorlar.

 “Her zamanda ve her zeminde hakkı söyleyeceğiz”

Şimdi bakınız bugüne kadar gerekeni söyledik. Ama böyle bir yolculuğa başladık aktif siyasetin göbeğinde, Ankara'da, Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde görev verdiniz, gittik. Bu hikâye nerede biter, nasıl biter bilmiyorum. Ne kadar beceririz onu da bilmiyorum. Ama size bir söz veriyorum. Her zamanda ve her zeminde Hakkı söylemeye devam edeceğiz. Bundan emin olun.

“Tarihin en büyük faizini ödüyoruz”                 

Şimdi değerli arkadaşlar Türkiye'ye bir bakıyorsunuz aşağı yukarı 500 milyar $’a yakın borcu var. Tarihin en büyük borç yükü ile karşı karşıyayız. Borcun anaparası da değil, tarihin en büyük anapara faizini ödüyoruz. Diyorlar ki kişi başına geliri 3 bin dolardan aldık 10 bin dolara getirdik. 10 bin dolar ne demek? Yani ortalama bir yılda her insanın geliri aşağı yukarı 10 bin dolar diyorlar. Bu hesap ne demek biliyor musunuz? Dört beş kişilik bir aile düşünün. Bir yılda bu ailenin cebine 240 bin TL giriyor demektir. 12 aya bölün ayda 20 bin  TL. Allah için söyleyin içimizde dört beş kişilik bir aile mutlaka vardır. Kaç ailenin cebine bugün ayda 20 bin  TL'ye giriyor arkadaşlar? Peki, neden böyle,16 yılda sayıca en çok artan kesimlerden bir tanesi dolar milyonerleri. Bunların çoğunluğu da taşeron milyonerleri. Şimdi siz dolar milyonerlerini sayısal artırdığınız zaman, ortalamadan yersiniz. O zaman diğer tarafta yoksulu ve fakiri arttırırsınız. İşte, Türkiye'nin sorunu bu. Bir taraftan hak etmeyen bir zenginlik yükseliyor. Diğer taraftan hakkını alamayan yoksulluk yükseliyor. İşte Türkiye'yi 16 yılda getirdikleri nokta bu.
“İşçilere zulmediyorlar”

Geçen gün yine meclis konuşmasında bir haber geldi. Ankara Mamak’ta işçiler eylem yapıyor. Neyin eylemini yapıyor biliyor musunuz? İnşaat işçisi arkadaşlar, aşağı yukarı iki yıldır parasını alamıyormuş. İnşaat işçisinden bahsediyorum. Bizim zamanımızda inşaat işçisinin yevmiyesi akşamüstü kürek bırakılınca hemen verilirdi. Oda elini yıkar giderdi. Tamam, şimdi aydan aya veriyorsunuz. Peki, neden böyle oluyor? Açıyorsunuz bir ihale. Örnek olarak diyelim 100 milyon liralık bir ihale. Bu ihaleyi veriyorsunuz. Bir bakıyorsunuz verdiğiniz kişi o ihaleyi 1 hafta sonra devretmiş 85 milyon liraya. 1 hafta içinde 15 milyonu cebe koymuş. Bir hafta sonra ihale tekrar el değiştirmiş 85 milyona aldığı ihaleyi 70 milyona devretmiş. 1 hafta içinde oda 15 milyonu koymuş cebe. Sonra bir 15 milyon daha cepte. Bakıyorsunuz 100 milyon liralık ihale 50-55 milyon liraya gitmiş. Aradaki fark? Bu arada havadan para kazanan türedi zenginler oluşuyor.

“Fikret Ercan’a rahmet olsun”
Ben sırası gelmişken Fikret Ercan kardeşimize rahmet diliyorum. İşte hadise bu arkadaşlar. İki hafta önce aranızdaydı, aramızdaydı bu arkadaşımız ama bugün aramızda değil. Olay bu durumdan ibaret.

“Sanki dün iktidarı kurmuşlar gibiler”

Evet, arkadaşlar Türkiye'nin ekonomik durumu bu. Onlara sorsanız öyle bir tablo anlatıyorlar ki, mecliste bugünlerde bütçe konuşuluyor. Bir bakan çıkıyor konuşuyor dinliyorsunuz. Sanki dün hükümeti kurmuşlar da 16 yıllık bir geçmişten eser yokmuş gibi, kısa bir süre önce hükümeti kurmuşlar gibi, o kısa süre içerisinde o kadar güzel o kadar büyük işler yapmışlar ki, yani dillerine baksanız bunu anlıyorsunuz. Böyle bir inkâr. Gerçeklikten kopmuş bir kafa. Olup bitenden kopmuş bir kafa. Mesuliyet kabul etmeyen bir kafa. Ve muhakeme etmekten uzaklaşmış bir kafa. Bunun birde yönetimde olduğunu düşünün zaten yönetimde. İşte bunlarla bu tip davranışlarla karşılaşıyoruz arkadaşlar.

“Çare var!”

Ama şundan emin olun ki bu hadiseden kurtulmanın imkânı var. Çare var diyoruz ya, bu hadiseden kurtulmanın çaresi var. Mesele sadece ve sadece karşımızdaki siyasi, yani 16 yıl içerisinde kendi başarısızlığını defalarca göstermiş, kanıtlamış siyasi ekibin tasfiyesi değil ama bir yönden de bizim yapabileceklerimizin ülkeye bu ülke insanına gösterilmesi ve kendi programlarımızın sağlam bir şekilde bu ülke insanının önüne koyulması. Bunun üzerinde çalışıyoruz teşkilatlarımızda çalışıyor elbirliğiyle çalışıyoruz ve mutlaka ama mutlaka bu değişim gerçekleşecektir.”

Cihangir İslam soru cevap yöntemi ile devam ettiği programda, 2 saat Bartınlılar ile birlikte oldu. Program sonunda Saadet Partisi Zonguldak Devrek teşkilatı Cihangir İslam’a meşhur Devrek Bastonu hediye etti.