Gölbucaklı, İnce'nin çağrısını yineledi
Memleket Partisi Bartın İl Başkanı Hacı Gölbucaklı, ülke gündemi ile ilgili değerlendirmelerde bulunarak MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli'nin son grup toplantısında yaptığı açıklamalarına sert tepki gösterirken Memleket Partisi Genel Başkanı Muharrem İnce'nin çağrısına destek verdi. Gölbucaklı, açıklamasında 'Genel Başkanımız Muharrem İnce, sosyal medya üzerinden yaptığı açıklamada, Türkiye'deki milliyetçi ve cumhuriyetçi güçleri bir araya gelmeye davet etti. 'Buna her kim 'ben varım' diyorsa, hiçbir koşul öne sürmeden ve hiçbir makam talebinde bulunmadan beraber yürümeye varım' dedi. Bizler de bu çağrıyı tekrarlayarak tüm vatanseverleri, Atatürkçü, Cumhuriyetçi ve Milliyetçi, Vatanına sahip çıkmak isteyen herkesi bu oluşuma katılmaya davet ediyoruz.' dedi.
“Herkesi bu oluşuma katılmaya davet ediyoruz”
Muhammet Civan
Çözüm sürecinin yeniden başlayacağına ilişkin tartışmalar, geçtiğimiz günlerde siyasi partiler tarafından gerçekleştirilen grup toplantılarının ardından daha da alevlenerek önemli gündem maddesi oldu. MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’nin TBMM’deki Grup Toplantısı’nda PKK terör örgütünün lideri Abdullah Öcalan’ın DEM Partisi’nin Meclisteki grup toplantısına katılıp örgüt mensuplarının silahlarını bırakması için konuşma yapması gerektiğini belirterek çağrıda bulunması siyaset dünyasında büyük olay yaratırken tepki yarattı.
Konuyla ilgili farklı değerlendirmeler yapılmaya devam ederken Memleket Partisi Genel Başkanı Muharrem İnce’den de ses geldi. İnce, sosyal medya hesabından yaptığı çok sert açıklama ile MHP’yi hedef aldı.
Memleket Partisi Bartın İl Başkanı Hacı Gölbucaklı da İnce’nin Türkiye’deki milliyetçi ve cumhuriyetçi güçleri bir araya gelme çağrısına destek vererek bir açıklamada bulundu. Bir çağrı da kendisi yapan Memleket Partisi Bartın İl Başkanı Gölbucaklı, yaptığı açıklamada şunları kaydetti:
“Genel Başkanımız Muharrem İnce, sosyal medya üzerinden yaptığı açıklamada, Türkiye'deki milliyetçi ve cumhuriyetçi güçleri bir araya gelmeye davet etti. ‘Buna her kim ‘ben varım’ diyorsa, hiçbir koşul öne sürmeden ve hiçbir makam talebinde bulunmadan beraber yürümeye varım’ dedi. Bizler de bu çağrıyı tekrarlayarak tüm vatanseverleri, Atatürkçü, Cumhuriyetçi ve Milliyetçi, Vatanına sahip çıkmak isteyen herkesi bu oluşuma katılmaya davet ediyoruz.
“Hangi pazarlıkların ve şantajların döndüğünü bilmiyoruz”
Son zamanlarda gün geçmiyor ki hepimizi şoke eden bir gelişme yaşanmasın. Kadın cinayetleri, bebek cinayetleri derken Sayın Bahçeli’nin yaptığı açıklama ile gündemimiz yine bambaşka bir yere savruldu. Bahçeli, meydanlarda asılmadığından şikayet ettiği, bu milletin başına gelen en büyük belalardan, terörist başı Öcalan’ın hapisten çıkarılmasını ve Meclis’e gelerek terörün bittiğini ilan etmesini istedi. Bahçeli’nin açıklamasının hemen ardından CHP Genel Başkanı Özgür Özel el yükselterek Kürtlere devlet vermekten bahsetti, daha sonra Cumhurbaşkanı da bu açıklamalara desteğini açıkladı. Aslında bir süredir yapılan açıklamalar bir şeylerin pişirildiğine işaret ediyordu. Kapalı kapılar arkasında hangi pazarlıkların ve şantajların döndüğünü bilmiyoruz.
Devletin yüksek menfaatleri gerektiğinde toplumun hoşuna gitmeyecek bir karar alınmak durumunda kalınabilir ama bu işin usulü erkanı var. Milleti adam yerine koyan, bunun gerekçelerini çıkar topluma anlatır. Hiç olmazsa Meclis’te kapalı oturum düzenler milletin vekillerine anlatır. Ancak, hangi gerekçe ile olursa olsun bu milleti ve devleti acziyet içinde gösteren terörist başının Meclis’te terörü bitireceğini açıklamaya davet edilmesi kabul edilemez. Bu nasıl bir geri adım, nasıl bir takladır?
“Kimse bu vatanı sahipsiz sanmasın”
PKK terörüne babalarını kurban vermiş evlatlara, evlatlarını kurban vermiş analara, babalara bunu nasıl anlatacaksınız! Şehitlerimiz Aybüke Öğretmene, Nedim Öğretmene, Muhammet Fatih Kaymakama nasıl anlatacaksınız! Terörle mücadelede uzuvlarını kaybeden, hayatları paramparça olan gazilerimize nasıl anlatacaksınız! Terörün başı ezilmişken, Savunma Bakanı, İçişleri Bakanı terörist bırakmadıklarını söylerken, PKK terörü bitme noktasındayken, bu can suyunu hangi akla hizmet verme gereği duyarsınız! Buradaki oyunu kimin kurduğunu, kimin gerçekte neyi hedeflediğini, bu vatan toprakları üzerinde yürütülen pazarlıkları bilmiyoruz. Bildiğimiz bir şey var: kim bu Cumhuriyete, Anayasanın değişmez maddelerine, toprak bütünlüğüne kastediyorsa; bu vatanı sahipsiz sanmasın, buradayız ve sonuna kadar direneceğiz.
Atatürk diyor ki: ‘Milletlerin tarihinde bazı dönemler vardır ki, belli amaçlara erişebilmek için maddî ve manevî ne kadar kuvvet varsa hepsini bir araya toplamak ve aynı doğrultuya yöneltmek gerekir. Yakın yıllarda milletimiz, böyle bir toplanma ve birleşme hareketinin önemli sonuçlarını kavramıştır. Memleketin ve devrimin, içeriden ve dışarıdan gelebilecek tehlikelere karşı korunması için, bütün milliyetçi ve cumhuriyetçi kuvvetlerin bir yerde toplanması gerekir. Aynı cinsten olan kuvvetler, ortak amaç yolunda birleşmelidir.’ Atatürk’ün bu sözlerini emir kabul eden memleketteki bütün milliyetçi ve cumhuriyetçi kuvvetleri bir araya gelmeye davet ediyorum. Hem milli, hem akıllı olunabilir. Hem yerli, hem medeni olunabilir. Hem güçlü, hem namuslu olunabilir. Türkiye’nin ihtiyacı olan yerli, milli, akıllı, medeni, güçlü ve namuslu bir iktidarın inşası mümkündür. Bunun için gerekli olan tek şey; bu asgari müştereklerde birleşebilen siyasi aktörlerin nazlanmadan ve oyalanmadan bir araya gelmesidir. Bu birliktelikte; küçük hesaplar, marjinal siyasi talepler, klikler, mikro milliyetçilik, hemşericilik, adamcılık vesaire asla olmamalıdır.
“At izi it izine karışıyor ve su bulandıkça bulanıyor”
Bir parti tabelasının altında toplanmaktan değil birlikte harekete geçmekten bahsediyorum. Hiyerarşik bir organizasyondan değil yan yana durmaktan bahsediyorum. İktidar açlığından önüne konulan her şeyi yemek istemeyen onurlu insanların kıyamından bahsediyorum. Türkiye’ye demokrasi getirme vaadinde olanların evvela kendilerini demokrasiye inandırmış olmaları, hukuku ayağa kaldırma iddiasında olanların evvela kendilerinin hukuka inanmaları, yolsuzluğu önleme iddiasında olanların kendi içlerinde bunu önleyecek mekanizmaları kurmaları gerekir. Demokrasinin ve hukukun üstünlüğünün işletildiği, şeffaflığın ve hesap verilebilirliğin olduğu, Cumhuriyetimizin temel değerlerinin korunduğu her oluşuma kayıtsız şartsız destek vereceğimin bilinmesini isterim.
Çağrım bu saydıklarıma itirazı olmayan samimi bütün siyasi aktörleredir. Bu birlikteliği başaramazsak korkarım yağmurdan kaçarken doluya yakalanacağız. Bu birlikteliği sağlayamazsak korkarım Türkler Türkiyeli, Türk milleti yerel halk olacak. Bu birlikteliği sağlayamazsak Türkiye Cumhuriyeti, Anadolu Birleşik Devletlerine dönüşecek. Bu birlikteliği şimdi sağlayamazsak bir daha asla sağlayamayacağız. Tarihin dönüm noktalarından birindeyiz, at izi it izine karışıyor ve su bulandıkça bulanıyor. Doğruyu yanlıştan, haklıyı haksızdan ayırmak gittikçe güçleşiyor. Ekonomik olarak bunalan Türk Milletinin karar almasını zorlaştıracak her türlü manipülasyon yapılıyor. Yapmamız gereken kafa kafaya, el ele vererek ve birlikte durarak yerli, milli, akıllı, medeni ve namuslu olan cepheyi tahkim etmektir.
Atı alan Üsküdar’ı geçse de Çanakkale’yi geçememelidir. Buna her kim ‘ben varım’ diyorsa hiçbir koşul öne sürmeden, hiçbir makam ve mevki talebinde bulunmadan beraber yürümeye ben varım. ‘Milletin istiklalini yine milletin azim ve kararı kurtaracaktır.’ Selam olsun İbrahim’in ateşine su taşıyan karıncalara.”