Genel başkan Bekleviç, 'hayır' için Bartın'a geldi

Bekleviç 'Sandıktan 'hayır' çıkacak'

Genel başkan Bekleviç, 'hayır' için Bartın'a geldi

Nurdan Eroğlu

Hayır Partisi Genel Başkanı Tuna Bekleviç, anayasa değişikliği referandumu çalışmaları kapsamında Bartın’a geldi. Bartın’da bir dizi ziyaretlerde bulunan Bekleviç, basın toplantısı da gerçekleştirdi. Hayır Parti’sinin referandum süreci kapsamında kurulan 2 aylık bir parti olduğunu dile getiren Bekleviç, tek amaçlarının hayır oylarını çoğaltmak olduğunu söyledi.  Bekleviç , “Bu seçimin sonucunun hayır olacağından adımız gibi eminiz” dedi.

Hayır Partisi Genel Başkanı Tuna Bekleviç, anayasa değişikliği referandumu çalışmaları kapsamında Bartın’a geldi. Bartın’da bir dizi ziyaretlerde bulunan Bekleviç, bir basın toplantısı da gerçekleştirdi. Referandumun yapılacağının kesinleşmesinin ardından güçlü bir ‘hayır’ kampanyasına başladıklarını dile getiren Bekleviç, bugüne kadar 54 il, 151 büyük ilçe, bin 58 köy ziyareti yaptıklarını söyledi. Bekleviç, “2016 başı itibariyle Türkiye’de yeni bir siyaset nasıl kurgulanabilir, yeni yüzler, yeni fikirler, yeni vizyon nasıl Türkiye siyasetine dahil edilebilir düşüncesiyle çalışma içerisine girdik. Bu çalışmamızı iki aşamada gerçekleştiriyorduk. Bunlardan bir tanesi saha ziyaretleri saha çalışmalarıydı. Yaklaşık olarak bir yıllık program yaptık. Ülkenin tamamını içeren ve kırsal kesimi öncelik edindiğimiz bir programdı. 20 Temmuz’da saha çalışmalarımıza başladık. Aslında daha önce başlayacaktık ancak 15 Temmuz darbe girişimi tüm Türkiye’yi olduğu gibi bizi de derinden yaraladı. Biraz rötarlı başlamak durumunda kaldık ve 5 Ocak tarihine kadarda bu ziyaretlerimizi sürdürdük. 5 Ocak’ta referandumu kucağımızda bulduktan sonra güçlü bir hayır kampanyası gerçekleştirmeye karar verdik. Bu kampanya çalışmaları çerçevesinde bugüne kadar 54 il, 151 büyük ilçe, bin 58 köy ziyareti gerçekleştirdik” dedi.  

REFERANDUM İÇİN KURULAN 2 AYLIK BİR PARTİ

Hayır Partisinin 16 Nisan referandumu için kurulan 2 aylık bir parti olduğunu kaydeden Tuna Bekleviç, şu açıklamalarda bulundu:

“Bunların tamamını sosyal medya hesaplarımız üzerinden şeffaf bir şekilde yayınladık. Çok yoğun bir sosyal medya trafiğimiz var. Sosyal medya hesaplarımızdan 1 Milyon 400 bin günlük ziyaretçi alıyoruz. Şu an 110 bin gönüllü sayısına ulaşmış durumdayız. Çok hızlı büyüyen ve dinamik bir yapı oluşturmuş olduk. Bu yapı çerçevesinde bizim tek amacımız referandum sürecinde hayırları çoğaltmak. 16 Nisan’dan sonra da Hayır Partisi diye bir parti olmayacak. Bu parti sadece referandum sürecinde faaliyet gösterecek bir parti olarak tasarlandı. Ben ve arkadaşlarım bu yolculuk içerisinde hala siyaset yapmak isterlerse, yeni katılacak olan dostlarımızla birlikte yeni bir siyasi çalışmanın içerisine gireceğiz. O çalışmada yeni siyaseti kurgulama çalışmaları olacak.

“ANA MESELEMİZ NEDEN HAYIR”

Neden hayır dememiz gerektiği Hayır Partisi’nin ana meselelerinden biri oldu. Biz 6 Şubat tarihinde tüm belge ve bilgilerimizi İçişleri Bakanlığı’na yasanın bize emrettiği şekilde teslim etmiş olmamıza rağmen hala siyasi partinin kuruluşu noktasında İçişleri Bakanlığı bize bir alındı belgesi vermedi. Biz teslim ettiğimiz tüm belgelere karşı hala alındı belgesi alabilmiş değiliz.

“SEÇİMİN SONUNDAN HAYIR ÇIKACAK”

Biz netice olarak bu seçimin sonucunun hayır olacağından adımız gibi eminiz. Son 15 günümüz İç Anadolu ve Karadeniz bölgesinde geçti. O bölge izlenimleri olarak insanlar ağızlarıyla söyleyemeseler bile gözleriyle hayır diye haykırıyorlar. Çok önemli bir hayır damarının olduğunu görüyoruz. Bazı şehirlerde, İç Anadolu’da evetin daha önde olduğu bir realite bunu görüyoruz ve gerçekçi yaklaşmamız gerekiyor. Fakat sonuçların siyasi iktidarın öngörmediği sürprizlerle dolu olacağını ben buradan herkese müjdelemek istiyorum.

“EVET DİYENLERİ DE EN AZ HAYIR DİYENLER KADAR SEVİYORUZ”

Ben neredeyse ülkemizdeki tüm Gazeteciler Cemiyetini dolaştım. Bu çerçevede demokrasi sadece sandıktan çıkan oy değildir. Demokrasinin bileşenler arasında özgür medya ve ifade özgürlüğü çok önemli bir haktır. Yerel medyada bu hakkı yerine getiriyor. Bizim karşılaştığımız en önemli engelleme medya ile ilgilidir. Bunu da burada net olarak ifade etmek istiyorum. Biz tüm faaliyetlerimizi yerel medyanın ekranlara taşıması konusunda bugüne kadar bir sıkıntı yaşamadık. Uluslararası medya konusunda son dönemde çok yoğun bir ilgi var. Bu ilgi de ulusal medyanın bize neden sansür uyguladığıyla ilgili. Bugüne kadar uluslar arası kanallara kadar neredeyse her yerde onlarca haber çıkmışken bazı kanallarda partinin kuruluşundan bu yana tek bir haber çıkmaması düşündürücü tabi ki. Bunlar tarihe iyi yazılmayacak. Bizim derdimiz kavga değil. Toprağa sadece sevgi ekmek istiyoruz. Düzgün işler yapmak istiyoruz. Bizi diğer muhalif partilerden ayıran özellikler var. Onlardan biri de biz evet oyu vermeyi düşünen arkadaşlarımızı hayırcılar kadar seviyoruz. Sadece saygı duymuyor gerçekten seviyoruz. Çünkü faaliyetlerimiz genel olarak evetçi arkadaşlarımız arasında geçiyor. Biz kesinlikle çatışma, şiddet yada benzer eylemler içerisinde değiliz. Referandum süreci boyunca da böyle bir şeyin içerisinde olmayacağız.

“KİMSE BİRBİRİNİ KIRACAK BİR ŞEY SÖYLEMESİN”

17 Nisan sabahı uyandığımızda evetçilerinde hayırcılarında birbiri ile kucaklaşacağı bir Türkiye istiyoruz. Sonuç ne olursa olsun herkese tek bir çağrımız var. Bu yolculukta kimse birbirini kıracak bir şey söylemesin. 17 Nisan sabahında birbirinin yüzüne baktığında başı dik bir şekilde bakabilsin. İnsanlar heyecanlandıklarında kırıcı olabiliyorlar. Bu kutuplaşma Türkiye için çok kötü. İnsanlar, arkadaşlar birbiri ile kavga edebilecek hale geliyorlar. Hatta aynı evde hayırcılar ve evetçiler çıkabiliyor.

“GENÇLER VE YENİ YÜZLER SİYASET YAPACAK”

Kurucu arkadaşlarımızın neredeyse tamamına yakını üniversitelerden mezun olmuş genç arkadaşlarımız. Daha önce birçoğunun siyasi tecrübesi yok. Biz burada başka siyasi düşüncelerden insan devşirmeye çalışmıyoruz. Siyaset havuzunun içerisine vatana millete hayırlı olacak yeni gençler kazandırmaya gayret ediyoruz. 17’sinden sonra şehirlerde kuracağımız teşkilatlanmalar biraz daha siyaseten tecrübeli arkadaşlarımızdan oluşacak. Fakat merkez teşkilatlarımızda yine genç arkadaşlarımız görevde olacak. Medyanın ve kamuoyunun önünde göreceğiniz kişiler gençler ve yeni yüzler olacak. Bununda Türkiye’ye faydalı olacağına inanıyorum.

“HEDEFİMİZ ASLINDA MİTİNG YAPMAKTI”

Bizim hedefimiz aslında birkaç miting yapmaktı. Fakat siyasi parti kuruluşunun engellenmesi bizi faaliyetlerimiz açısında zorlamıyor. Çünkü biz kendi imkanlarımızla da faaliyetlerimizi yapıyoruz. Ancak büyük faaliyetler yapmamızı miting yapmak, broşür dağıtmak gibi bütçe gerektirdiği için engelliyor. Partimizin kuruluşu engellenmeseydi kapasitemizin olduğu 7-8 şehir de miting yapacaktık.

“İNSANLAR ‘HAYIR’ DEMEKTEN ÇEKİNİYORLAR”

Cumhurbaşkanı anket sonuçlarını durdurmalarını söyledi. Tabi bundan kasıt anket yapılmasının bırakılması değil. Anket sonuçlarının duyurulmaması. Yani anketler yapılmaya devam ediyor ve  hayır oylarının önde olduğu birçok ankette ortaya çıkıyor. Kaldı ki bize gelen o kadar çok mesaj var ki bu mesajların özünde şu var. İnsanlar ‘hayır’ demekten çekiniyorlar. Telefon anketlerinde fişlendiklerini düşünüyorlar. Yüz yüze anketlerden de kaçınıyorlar. Bunun içinde ‘hayır’ oranın yüksek olacağını düşünüyoruz. Ama bu oranın kaç olacağını sandıklar açılmadan kimse bilemez.

“ANADOLU BÖLGESİ’NDEN HAYIRIN ÇIKMASINI BELLİYORUZ”

Özellikle İç Anadolu Bölgesi’nden hayırın çıkmasını belliyoruz. Mesela Yozgat’ta yaptığımız esnaf ziyaretlerinde 10 esnaftan 8’i ‘hayır’ dedi. Bence ‘evet’ ve ‘hayır’ oyları birbirine eşit gelecek ve bir yerde tıkanacak. Ben buna yüzde 48’e yüzde 48 gibi bir oran belirliyorum. Bu noktada da belirleyici olan 3-4 puanlık bağımsızların kararları olacaktır. Şuanda Türkiye’de bağımsız olarak kampanya yapan 3-4 grup var. Onlardan biri de biziz. En çok sahada olan da biziz. Bu grupların 4 puana kadar uzanan bir hareket alanı var. Bu 2010 referandumunda da oldu. 2010 referandumunda oylar kilitlendiğinde o dönemdeki siyasi iktidar terör örgütüyle bir ayara gelerek bir çalışma gerçekleştirdi. O çalışma neticesinde evet çıktı. Bu çalışmanın galibi aslında orada icat ettikleri modeldi. Yoksa 2010’da referandum öyle sonuçlanmazdı.

“BU DÖNEM BAĞIMSIZ AKTÖRLER HİÇ KALMADI”

Bu dönem bağımsız aktörler hiç kalmadı. Kalan bağımsız gruplarda genel olarak ‘hayır’ diyorlar. Bence kararsızları etkileyecek olan grup bu bağımsızlar grubu olacak. Her yaştan 1 milyon 100 bin gencimiz var. 18, 19 ve 20 yaş grubu topladığımızda 3,5 milyona yakın genç yapıyor. 3,5 milyon gencimizin sandığa gitme oranı yüzde 42. Türkiye ortalamasının çok altında. Bu gençlerimizin çoğunluğu da siyasi olarak belli doyumu yaşamamış gençler. Çoğu siyasi partileri tanımıyor ya da onlara ulaşamıyor. Bunun için de iletişimdeki arkadaşlarının fikirlerini benimseyip o yönde eğilim gösteriyorlar. Bizim çalışmalarımızda sosyal medyaya daha çok önem vermemizin nedeni bu gençlerimize hitap etmeye çalışmak. Biz onlara elden geldiğince sandığa gidin çağrısı yapıyoruz. Sandığa gidip te bu oranı biz yüzde 80’lere çekmeye başarırsak bütün bilimsel göstergeler gösteriyor ki sandığa katılımlar arttıkça hayırın şansı artıyor.

“10 BİN 437 PROBLEMLİ SANDIK VAR”

Burada önemli olan sandık güvenli. Problemli olan sandıkları Türkiye genelinde tespit ettik. Bizde sandık numaralarına kadar var. Biz bunları tek sandıklı mahalleler olarak nitelendiriyoruz. Türkiye genelinde 10 bin 437 problemli sandık var. Bu sandıklarda 400 bin küsur problemli oy bekleniyor. Biz bu sandık numaralarını her gittiğimiz şehirde muhalefet partilerine veriyoruz. Bu şekilde bugüne kadar ki seçimlerde yapılanların yarıya ineceğini düşünüyoruz. Bu çalışmayla hayır lehine 0,67 civarında bir oy kazandıracağımıza inanıyoruz. Bizim hedefimiz yüzde 40’lar ya da daha fazlası değil. Zaten şuanda yüzde 40 civarında hem evet hem de hayır oyu var.  Biz oranların tıkandığı noktada seçimi etkileyecek olan 3 puanının hayır olmasını hedefliyoruz.

“SİYASİ HAK İHLALİ TAMAMİYLE REFERANDUMLA İLGİLİ”

Bizim için artık 18 maddenin ne olduğunun hiçbir önemi kalmadı. Çünkü mevzu artık referandumda sorulan maddeler değil.  Biz maddeleri tek tek oylamıyoruz ki onlara bakalım. Bu referandumda  bize sunulan maddelerin hiçbirisi Türkiye’nin temel sorunlarıyla ilgili bir çözüm de önermiyor. Vatandaşlar bizim gözlemlediğimiz kadarıyla çok fazla maddelerle ilgili değil. İlgili olduğu konularda birinci terör olayları. Diğeri ekonomi. En sonda adalette bakıyor. Bu referandum bu 3 temel sorunu evet çıksa da çözmüyor hayır çıksa da çözmüyor. Ama hayır çıkarsa en azından onarılabilecek bir ülke bize sunuyor.

“EN UYGUN SİSTEM HALEN PARLAMENTER SİSTEM”

Türkiye’de bu sorunların çözümüne uygun bir sistem olarak halen parlamenter sistem görünüyor. Bizim önce fırtınayı atlatmamız lazım. Bu fırtına da referandum. Bunu atlattıktan sonra her şeyi masaya akılcı olarak yatırmamız gerekiyor. Bunun için ‘hayır’ diyoruz. Evetin geri dönüşü yok. Böyle bir anayasa taslağıyla bırakın devlet yönetmeyi kabine bile yönetemezsiniz. Bu değişiklikteki bütün maddeler kendi içerisinde çeliştiği için yine değişmek zorunda kalacak. Çünkü hiçbir madde gerçek sorunlarımıza bir çözüm teşkil etmiyor.

“AK PARTİ’NİN EN AZ YÜZDE 20’Sİ ‘HAYIR’ OYU VERECEK”

Şuana kadar halkımızla bir sorun yaşamadık.   Bizim tavrımız uzlaşmacı ve kucaklayıcı olduğu için kimseyle, hükümetin memurlarıyla dahi sorun yaşamıyoruz. Bartın’da da şuana kadar yaşadığımız bir sorun yok. AK Parti’nin çok içinden geldiğimi söyleyemem.  Çünkü siyasetle AK Parti’yle tanışmadım. Bunun daha öncesi de var daha sonrası da oldu. Türkiye genelinde siyasi partilerin 2,5 milyona yakın yöneticisi var. Bu yöneticilerin 1.6 milyonu AK Parti içerisinde yer alıyor. AK Parti içerisinde yer alan 1.6 milyon yöneticiden en az yüzde 20’sinin ‘hayır’ oyu vereceğini düşünüyorum. Bu oranında AK Partili seçmene yüzde 15 şeklinde yansıyacağını düşünüyorum.

“MHP YÜZDE 80 ORANINDA ‘HAYIR’ DİYOR”

MHP Teşkilatına gelince referandum sürecine kadar çok fazla bildiğim bir teşkilat değildi. Referandum süreciyle birlikte de çok fazla görüştüğümüz teşkilatlardan birisi oldu. Ama şunu diyebilirim ki MHP teşkilatlarının da yüzde 80 oranında ‘hayır’ diyor. MHP teşkilatındaki gedik AK Parti’ye göre daha fazla.

“TÜRKİYE GÜÇLÜ VE ONURLU BİR ÜLKE”

Hollanda konuyla ilgili olarak biz hemen bir açıklama yaptık. Bizim Avrupa Birliği ile eleştirilerimiz bu konunun dışında. Kriz yaratma gayreti çok kötü bir şey. Hollanda krizi Türkiye’nin itibarını ciddi bir şekilde sarstı. Türkiye güçlü ve onurlu bir ülke. Böyle bir pozisyona düşürülmemesi gerekiyordu. Bunu çok talihsiz buluyorum.”