CUMHURBAŞKANI ERDOĞAN ULUS ÇAYI VE ÇERÇİ DERESİNİ AÇTI

Bartın Merkez, Apdipaşa ve Ulus'ta yapımı tamamlanan 79,9 Milyon TL tutarındaki Devlet Su İşleri'nin (DSİ) yatırımlarının açılışı Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan tarafından gerçekleştirdi. Bu kapsamda Ulus Çayı ve Çerçi Deresinin açılışı 1. Su Şurasının tanıtımında yapılırken Ulus Çayıyla birlikte 363 tesisin toplu açılışını yapan ve telekonferansla Ulus'a bağlanan Cumhurbaşkanı Erdoğan 'Ulus Çayının akışını gördük. Çerçi Deresi taşkın koruması da inşallah bundan sonra taşkınlardan tüm halkımızı korumuş olur' dedi.

CUMHURBAŞKANI ERDOĞAN ULUS ÇAYI VE ÇERÇİ DERESİNİ AÇTI

 

Devlet Su İşleri’nce (DSİ) Bartın Merkez, Apdipaşa ve Ulus’ta yapımı tamamlanan 79,9 Milyon TL tutarındaki yatırımlardan olan Ulus Çayı ve Çerçi Deresinin açılışı,  1. Su Şurasının tanıtımında Cumhurbaşkanlığı Külliyesinde Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan  tarafından gerçekleştirildi. Bu kapsamda Ulus İlçesinde de bir tören düzenlendi. Ulus’taki törene Bartın Valisi Sinan Güner, TBMM Adalet Komisyonu Başkanı ve AK Parti Bartın Milletvekili Yılmaz Tunç, Ulus Kaymakamı Mehmet Sadık Kılıç, Ulus Belediye Başkanı Hasan Hüseyin Uzun, Bartın Belediye Başkanı Cemal Akın, İl Genel Meclisi Başkanı Kenan Dursun, AK Parti İl Başkanı Turhan Kalaycı, MHP İl Başkanı Ercüment Özçelik katıldı.

418 bin 500 dekar arazi sulu tarıma açıldı

1.Su Şurasının Lansmanı ve 363 DSİ Tesisinin açılışında konuşan Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan “Suyumuzu korumakla vatanımızı korumak arasında mahiyet itibarıyla hiçbir fark yoktur” derken iki önemli etkinliği bir arada gerçekleştirdiklerini ifade etti. İlk olarak DSİ tarafından yapımı tamamlanan 363 tesisi resmi açılış töreniyle milletin istifadesine sunduklarını belirtti. Bu tesisler sayesinde 146,5 milyon metreküp suyun depolandığını, yıllık 12,3 milyon metreküp içme suyu elde edildiğini dile getiren Erdoğan, günlük 299 bin metreküp suyun arıtıldığını, 418 bin 500 dekar arazinin sulu tarıma açıldığını söyledi. Böylece Türk ekonomisine yıllık 427 milyon liraya yakın katkı sağlandığını vurgulayan Erdoğan, aralarında baraj, içme suyu, sulama, toplulaştırma, atık su ve taşkın koruma tesislerinin yer aldığı toplam yatırım tutarı 5 milyar 200 milyon liraya varan eserlerin ülkeye hayırlı olmasını diledi.

“Türkiye ekonomisine ciddi katkılar sunacak”

Bu tesisleri ülkeye kazandıran Tarım ve Orman Bakanlığı ile Devlet Su İşleri Genel Müdürlüğünü, yüklenici firmaları ve bu yatırımların inşasında emeği geçen herkesi tebrik eden Erdoğan, "Bugün ikinci olarak, 1. Su Şurası'nın da tanıtımını gerçekleştiriyoruz. Ülkemizin ve dünyanın su konusunda derin tartışmaların içinde olduğu bir dönemde gerçekleştirilecek olan bu şurayı son derece isabetli buluyorum. Tarım ve gıda sektörümüz başta olmak üzere Türkiye ekonomisine ciddi katkılar sunacağına inandığım Su Şurası'nın başarılı geçmesini diliyorum. Fikirleri, önerileri, görüşleri, tespit ve tenkitleriyle şurayı zenginleştirecek tüm uzmanlara, sektör temsilcilerine, paydaşlara ve vatandaşlarımıza şimdiden şahsım, milletim adına teşekkürlerimi sunuyorum” dedi.

“Ülkemizin etkilenmemesi elbette mümkün değildir”

Suyun bütün canlılar gibi insanlık için de vazgeçilmez bir nimet olduğuna dikkati çeken Erdoğan, sadece hayat için değil ekonomik kalkınma ve büyüme için de suyun ikamesi olmayan unsurlardan biri olduğunu kaydetti.  Bu ihtiyacı sürdürülebilir şekilde karşılayabilmek için mevcut kaynakları en verimli şekilde kullanmanın ve israfı engellemenin önem arz ettiğini ifade eden Cumhurbaşkanı, "Nüfusun hızla çoğalması, iklim değişikliği, kuraklık gibi sebeplerle su ihtiyacının giderek arttığını görüyoruz. Su ihtiyacı artarken insanlığın istifadesine de bulunan su kaynakları günden güne azalıyor. Bu daralma beraberinde kuraklığı, yoksulluğu ve açlığı getiriyor. Yine su kıtlığına bağlı olarak ekolojik denge bozulmakta, biyolojik çeşitlilik kaybolmakta, insanlığın gıda güvenliği tehlikeye girmektedir. Bu vahim tablo ise sosyal çalkantılardan düzensiz göçe, kıtlıktan beynelmilel gerilimlere kadar pek çok soruna sebebiyet veriyor. Kimi uluslararası kuruluşlar, 2025 yılına kadar su kıtlığı yüzünden 700 milyondan fazla kişinin göç riski altında kalabileceğini ifade ediyor. Nil Nehri havzasındaki kimi ülkeler arasında yaşanan sert tartışmalar, su meselesinin stratejik boyutunun işaretidir. Benzer sıkıntılar dünyanın başka ülkelerinde de bölgelerinde de nüksetmeye başlamıştır. Nüfusla birlikte artan gıda ve enerji talebiyle iklim değişikliğinin yıkıcı etkileri gelecekte daha büyük risklerin bizi beklediğini gösteriyor. Bu karamsar tablodan ülkemizin etkilenmemesi elbette mümkün değildir” şeklinde konuştu.

"Su zengini bir ülke de değiliz "

Türkiye'nin elindeki sınırlı su kaynaklarını Irak ve Suriye gibi iki komşusuyla da paylaşmak mecburiyetinde olduğunu anlatan Erdoğan “Toplumumuzdaki yaygın kanaatin aksine su zengini bir ülke de değiliz. Bilakis kişi başına kullanılabilir su miktarı dikkate alındığında su stresi çeken bir ülkeyiz. Komşularımızın su ihtiyaçlarının karşılanması noktasında gereken hassasiyeti bugüne kadar hep sergiledik. Su meselesini ikili ilişkilerimizde tehdit veya pazarlık aracına hiçbir zaman dönüştürmedik. Bundan sonra da aynı hakkaniyetli tavrımızı muhafaza edeceğiz” ifadelerinde bulundu.

"Sulanabilir arazilerimizin toplamını 67 milyon dekara çıkardık"

Tarımsal sulama sistemlerini yenilemeleri ve geliştirmeleri gerektiğini altını çizen Erdoğan, "İçme ve sulama suyuyla ilgili altyapılardaki kayıp kaçak oranlarını mutlaka düşünmeliyiz. Bireysel tasarrufu teşvik ederek, mevcut kaynaklarımızı daha verimli kullanmalıyız. Su kaynaklarımızı kirlilikten ve diğer olumsuz etkilerden korumalıyız. Bu anlayışla ve suyun gücünü milletle buluşturmak hedefiyle sadece su alanına yaptığımız yatırımların toplam bedeli 255 milyar lirayı geçiyor. Son 19 yılda çevrecilik adına ruhen ve fiziken çevreyi kirletenlere inat ülkemize 600'ü baraj olmak üzere 8 bin 697 yeni tesis kazandırdık. Sınıfında dünyanın en büyük hacimli ve en uzun gözdesine sahip olan Ilısu Prof. Dr. Veysel Eroğlu Barajı ile yine dünyanın en yüksek altınca barajı olan Deriner Barajı'nı vatandaşlarımızın istifadesine sunduk. Tamamlandığında ülkemizin en yüksek barajı olacak Yusufeli Barajı'nda gövde inşaatı bitmek üzeredir. Adnan Menderes Barajı ile Aydın'ın, Mavi Tünel Projesi ile Konya Ovası'nın yüz yıllık hayallerini gerçeğe dönüştürdük. GAP kapsamında baraj ve sulama projelerini tamamlamak için özel çalışma yürüttük. Böylece ekonomik sulanabilir arazilerimizin toplamını 67 milyon dekara çıkardık” dedi.

Mecliste Su Kanunu hazırlanıyor

2007'de yaşanan büyük kuraklıktan sonra 81 vilayet için içme suyu eylem planları hazırladıklarını belirten Erdoğan, Günlük 315 bin metreküp suyu arıtarak, tarımsal sulamada yeniden kullanılabilecek şekilde insanımızın hizmetine sunuyoruz” diyerek Meclis'te bir Su Kanunu hazırlandığını bildirdi. Cumhurbaşkanı Erdoğan, bu yıl üreticilere toplam 24 milyar lira tarımsal destek sağlanacağını söylerken “Geride bıraktığımız dönemde salgın ve meteorolojik kuraklığa rağmen tarımsal üretimde Cumhuriyet tarihinin rekorlarını kırdık. Tarımsal hasılamız bir önceki yıla göre yüzde 20 artarak, 334 milyar liraya yükseldi. Tarımsal hasılada Avrupa'daki liderliğimiz devam ediyor”  ifadelerinde bulundu.

Pakdemirli: “Son yüzyılda suyumuzu maalesef hor kullandık”

Törende suyun yaşam, bereket ve medeniyet olduğunu ifade eden  Tarım ve Orman Bakanı Bekir Pakdemirli ise şöyle konuştu:

 "Su yaşamdır, berekettir, medeniyettir. Su, bu yüzyılın en kıymetli ve en stratejik kaynaklarından birisidir. Sanayileşme ve plansız kentleşmeyle birlikte son yüzyılda suyumuzu maalesef hor kullandık. Irmaklarımız hep akacak, musluklarımız hiç kesilmeyecek, suyumuz hiç bitmeyecek diye düşündük. Şimdi ise azalan su kaynakları ve artan su tüketimi ile karşı karşıyayız.

“Tablo maalesef iç açıcı değil”

Dünyadaki sulak alanların maalesef yüzde 50'si çoktan yok oldu. Dünya nüfusunun, onda birinden fazlası içme suyuna, dörtte birinden fazlası temiz suya erişemiyor. Eğer önlem alınmazsa 2030 yılında dünyadaki mevcut temiz su, ancak ihtiyacın yüzde 60'ını karşılayabilecek. 2050 yılında ise, dünya nüfusunun yarısının susuzluk riski yaşayacağı öngörülüyor. Tablo maalesef iç açıcı değil. Diğer taraftan, son yıllarda küresel ısınmaya bağlı iklim değişikliğinin etkilerini de ciddi şekilde hissetmeye başladık. Sanayi devriminden bu güne en sıcak dönemleri yaşıyoruz. Geçen yıl, dünyada sıcaklık rekorlarının kırıldığı bir dönemi geride bıraktık. 2020 yılında yaşadığımız meteorolojik kuraklığın, önümüzdeki yıllarda, iklim değişikliğinin etkisiyle, daha güçlü şekilde karşımıza çıkacağı bir gerçektir. O nedenle, tedbirlerimizi şimdiden almalı, kaynaklarımızı heba etmeden, elimizdeki suyu en verimli şekilde kullanarak, gelecek nesillere aktarmalıyız.

“Suyumuzun yüzde 77'si tarım sektöründe kullanılıyor”

Mevcut suyumuzun yüzde 77'si tarım sektöründe kullanılıyor. Nüfusumuzun, 2050 yılında yüzde 26 artışla 105 milyona ulaşması bekleniyor. 2050 yılındaki bu nüfusu doyurmak için, gıda üretimini bugüne göre yüzde 60 artırmak, bu gıda artışı için de yüzde 15 daha fazla su kullanmak zorundayız. Kısacası, artık suyumuzu yanı başımızda değil, başköşemizde tutmamız gereken bir döneme girdik. O nedenle, 84 milyon vatandaşımızla birlikte, suyumuzu vatan bilerek korumak, bir damlasını bile ziyan etmeden, tasarruflu kullanmak zorundayız. Suyla ilgili tüm bu gelişmeleri hesaplayarak, hem teşhisi belirliyor hem de tedaviyi en iyi şekilde uygulayacak planlarımızı ortaya koyuyoruz.

“Bitkisel üretimimizi son bir yılda 9 milyon ton arttırdık”

Sulama alanında yaptığımız yatırımlar ile teknik ve ekonomik sulanabilir arazi varlığımız olan 85 milyon dekar alanın yüzde 80'ini sulamaya açtık. İşte bu yatırımlar sayesinde; son dönemdeki meteorolojik kuraklığın tarımsal kuraklığa dönüşmesini önledik ve  toplam bitkisel üretimimizi son bir yılda 9 milyon ton artışla, 126 milyon tona yükselterek, cumhuriyet tarihinin rekorunu kırdık. Ayrıca, bugün ülkemiz, güvenilir içme suyu hizmeti kullanan nüfus oranında yaklaşık yüzde 99 gibi, gelişmiş birçok ülkenin üzerinde bir seviyeye ulaşmıştır. İnşallah, bu seviyemizi korumaya ve geliştirmeye devam edeceğiz.

“72'si baraj olmak üzere 973 tesisi hizmete aldık”

Kaynaklarımızdaki her bir damla suyu değerlendirmek ve verimli kullanmak için Bakanlık olarak var gücümüzle çalışmaya devam ediyoruz. Son 3 yılda 72'si baraj olmak üzere 973 tesisi hizmete aldık. Bu dönemde; Kars Barajı ve Sulaması, Konya Ovası 1.2.3. Kısım Sulamaları, Hatay-Reyhanlı Barajı, Gaziantep-Doğanpınar Barajı, Gaziantep-Düzbağ İçme Suyu İsale Hattı, gibi önemli ve büyük yatırımları tamamladık. Ayrıca, Atatürk Barajından sonra ülkemizin dolgu hacmi bakımından 2. Büyük barajı olan Ilısu Prof. Dr. Veysel Eroğlu Barajını bütün üniteleriyle birlikte tamamlayarak 2020 yılında hizmete aldık. Yine, 275 metre ile ülkemizin en yüksek barajı olan Yusufeli Barajını da inşallah bu yıl içinde bitireceğiz.

“382 tesisi hizmete almayı planlıyoruz”

Yeni sulama yatırımlarının tamamını modern ve kapalı sistemde projelendiriyoruz. Bu yıl 51'i baraj olmak üzere toplam 382 tesisi hizmete almayı planlıyoruz. İnşallah dur-durak demeden yatırımlarımızı arka arkaya hizmete almaya devam edeceğiz. Bugün de 64 ilimizde, 5,2 milyar liralık yatırımla hayat bulan 363 tesisin açılışını yapacağız. Baraj ve göletlerden, içme suyu tesislerine, sulama yatırımları ve taşkın koruma tesislerinden toplulaştırma projelerine kadar hizmete aldığımız yüzlerce tesisin ülkemize ve milletimize hayırlı olmasını diliyorum. Biliyoruz ki polisimiz ve jandarmamız vatandaşımızın huzuru için gece gündüz demeden çalışıyor. Biliyoruz ki silahlı kuvvetlerimiz bu vatanı savunmak için dağ tepe demeden mücadele veriyor. Biliyoruz ki zat-ı aliniz de ülkemizin bekası, büyümesi ve kalkınması için 'Dünya 5'ten büyüktür' diyerek bu milleti, bu ülkeyi, en güçlü şekilde temsil ediyor. Biz de, suyumuzu vatan bilerek, halkımıza hizmeti şiar edinerek, durmuyor, dinlenmiyor, suyun gücünü milletle buluşturmaya devam ediyoruz.

“7 ay boyunca tüm paydaşlarla birlikte detaylı olarak çalışacağız”

Bugün, cumhuriyet tarihinde ilk kez gerçekleşecek Birinci Su Şurasını başlatacağız. Birinci Su Şurası kapsamında; ilgili bakanlıklar, tüm belediyeler, üniversiteler, STK'lar ve tüm paydaşlarla birlikte suyumuzun geleceğini konuşacak, hedeflerimizi ortaya koyacak ve yol haritamızı belirleyeceğiz. Bu kapsamda; su güvenliğinden tarımsal sulamaya, su kaynaklarının geliştirilmesinden iklim değişikliğine, su hukukundan havza bazında su yönetimine kadar tüm konulara, 7 ay boyunca tüm paydaşlarla birlikte detaylı olarak çalışacağız. 15 yıl aradan sonra, Üçüncü Tarım-Orman Şurası'nı 2019 yılında gerçekleştirdik ve vakit kaybetmeden eylem planımızı hazırlayıp, uygulamaya geçtik. Şimdi de aynı şekilde bugün başlatacağımız Su Şura'sını, Ekim ayında başarıyla tamamlayıp, Şura Sonuç Belgesi ve eylem planımızı hazırlayarak kamuoyuna açıklayacağız. Bu Eylem Planı doğrultusunda, suyumuzu korumak, verimli kullanmak ve gelecek nesillerimizi bir damla suya muhtaç etmemek adına, belirlediğimiz aksiyonları tek tek hayata geçireceğiz. Biz, suyumuzu vatan bildik. Suyumuzu, su gibi aziz milletimize sunmayı hizmet edindik. Şimdi ise, çocuklarımıza en iyi şekilde teslim etmek için sizlere söz veriyoruz.”

Cumhurbaşkanı Erdoğan konuşmasının ardından Barın dahil açılışı yapılan illere telekonfrenasla bağlanarak tesislerin açılışını gerçekleştirdi.

 

 

 

 

 

CUMHURBAŞKANI ERDOĞAN ULUS ÇAYI VE ÇERÇİ DERESİNİ AÇTI
CUMHURBAŞKANI ERDOĞAN ULUS ÇAYI VE ÇERÇİ DERESİNİ AÇTI
CUMHURBAŞKANI ERDOĞAN ULUS ÇAYI VE ÇERÇİ DERESİNİ AÇTI
CUMHURBAŞKANI ERDOĞAN ULUS ÇAYI VE ÇERÇİ DERESİNİ AÇTI
CUMHURBAŞKANI ERDOĞAN ULUS ÇAYI VE ÇERÇİ DERESİNİ AÇTI
CUMHURBAŞKANI ERDOĞAN ULUS ÇAYI VE ÇERÇİ DERESİNİ AÇTI
CUMHURBAŞKANI ERDOĞAN ULUS ÇAYI VE ÇERÇİ DERESİNİ AÇTI
CUMHURBAŞKANI ERDOĞAN ULUS ÇAYI VE ÇERÇİ DERESİNİ AÇTI