CHP'den alternatif Cumhuriyet Bayramı töreni
CHP, ADD, KESK ve Eğitim – İş, Cumhuriyet Meydanı'nda alternatif tören düzenleyerek 29 Ekim Cumhuriyet Bayramını kutladı ve meydandaki Atatürk anıtına çelenk sundu.
29 Ekim Cumhuriyet Bayramı dolayısıyla Bartın’da alternatif çelenk sunma töreni düzenlendi. Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Bartın İl Başkanlığı organizasyonunda düzenlenen törende, Atatürk Düşünce Derneği (ADD), Kamu Emekçileri Sendikaları Konfederasyonu (KESK) ve Eğitim-İş temsilcileri, Cumhuriyet Meydanı’nda bulunan Atatürk büstüne çelenk sundu.
Bankoğlu: “Güzel günler göreceğiz”
Törende bir konuşma gerçekleştiren CHP Bartın Milletvekili Aysu Bankoğlu, “Bugün çökmüş bir imparatorluğun altında ezilen, her bakımdan aslında yokluk ve sefalet içinde olan bir milletin askeri ve siyasi dehasına güvenerek, ulu önderimizle kazandıkları büyük mücadelenin adının ve soyadının ilan edildiği gündür Türkiye Cumhuriyeti. Gönül isterdi ki bir yüzyılı geride bırakacağımız, yetkinin halka verildiği bu en büyük kurtuluş günü ve doğum günümüzü coşkuyla kutlayalım. Ama yitirdiğimiz 41 madencimizi, hemşerilerimizi feci bir kaza diyemiyorum, facia ile yitirdik. Onlara Allah’tan rahmet, ailelerine ve yakınlarına sabırlar diliyorum.99.yılı da aslında buruk girdiğimiz bugünde hak, hukuk ve adaletin yolundan asla çıkmayacağımızı bir kez daha söylemek istiyorum. İşte bize bağımsızlığımızı kazandıran meclisin halk iradesi vekilliğin halkın sesi olmasını sağlayan cumhuriyettir. Bu değere tüm varlığımızla sahip çıkmamız gerektiğini, ilerinin aydınlığını yürümek dışında başka hiçbir yolumuz olmadığını biliyoruz. Bulutlar dağılacak ve güzel günler göreceğiz. İkinci yüzyıla çağrı yaparken ebedi Başkomutanımız, Atatürk ‘ün “Ey yükselen yeni nesil gelecek sizsiniz, Cumhuriyeti biz kurduk, onu yükseltecek ve yaşatacak olan sizlersiniz“ sözünü de hatırlatmak istiyorum. Bizi cumhuriyete, aydınlanmış bir vatan bırakan başta Gazi Mustafa Kemal Atatürk olmak üzere tüm şehitlerimizi ve atalarımızı rahmetle anıyorum ve diyorum ki, ‘Yaşasın Cumhuriyet’” dedi.
Karakaş: “Facianın sorumlusu Sayıştay’ın ocaklara yönelik uyarılarını dikkate almayanlardır”
CHP Bartın İl Başkanı Selim Karakaş, konuşmasında Amasra’da yaşanan maden faciasına de değindi. 41 kişinin hayatını kaybettiği maden kazasında ihmaller zinciri olduğunu savunun Karakaş, “Bu facianın sorumlusu Enerji bakanıdır, AKP iktidarıdır, bu facianın sorumlusu Amasra Taş Kömürü İşletmesini özelleştirmenin peşinde olanlardır” dedi. Bu unutturmayacaklarının sözünü veren Karakaş, “Faciada yitirdiğimiz 41 canımıza Allah’tan rahmet, yakınlarına başsağlığı, yaralılarımıza acil şifalar dilemek istiyorum. Değerli basın emekçileri, Amasra’da yaşanan facia; ne kaderdir ne fıtrat ne de kaza! Amasra’da yaşanan göz göre göre geliyorum diyen ihmaller zinciri sonrasında yaşanmış bir cinayettir. Önlenebilir bir kaza, önlenememiştir! Hata, bir kere olur! İkincisi ve aynısı tekerrür eden eylem artık hata değildir. İhmal de değildir. Kasıttır! Amasra'da meydana gelen maden kazasında; iş sağlığı ve güvenliğine yönelik alınması gereken önlemlerin yetersizliği, Sayıştay'ın uyarılarının dinlenmemesi, kamu iktisadi teşekkülü konumundaki Türkiye Taşkömürü Kurumu'nun yönetiminin daha önce iş kazalarındaki sorumluluğu nedeniyle ceza almış, liyakatsiz kadrolara teslim edilmiş olması gibi bir dizi neden, 41 madencimizin yaşamını yitirmesine sebep olmuştur. Bu davanın sorumlusu birkaç ihmali bulunan memur, emekçi değil, Soma’dan Ermenek’ten ders çıkarmayan siyasal iktidardır. Bu facianın sorumlusu Sayıştay’ın ocaklara yönelik uyarılarını dikkate almayanlardır.
Bu facianın sorumlusu Enerji bakanıdır, AKP iktidarıdır, bu facianın sorumlusu Amasra Taş Kömürü İşletmesini özelleştirmenin peşinde olanlardır. Marifet madenden cansız bedenleri çıkarabilmek ile övünmek değil, kazaları yani insanlarımızın ölmesini önleyebilmektir. Buradan bir kez daha söz veriyoruz. Bu katliamı unutmayacağız ve unutturmayacağız. Sorumlular hesap verinceye kadar da peşini bırakmayacağız” ifadelerini kullandı.
“Minnet ve saygıyla anıyorum”
Değerli basın emekçileri değerli Bartın halkı acımız büyük, cumhuriyetin kuruluşunun 99. yılı kutlamalarına ne yazık ki böylesi bir facia ile birlikte giriyoruz. Bugün 29 Ekim 2022 Cumhuriyetimizin kuruluşunun 99. yılı “100 yıl sonrasını bile görebilecek kadar öngörülü , kandırılamayacak kadar bilgili, halkına karşı alçak gönüllü, ülke çıkarlarını kendisinin ve yakınlarının çıkarlarının üzerinde gören ve ülkesi için canını ortaya koyan, kararlı, ilkeli, dürüst, dünya lideri Cumhuriyetimizin kurucusu büyük önderimiz Gazi Mustafa Kemal Atatürk ve arkadaşlarını, Cumhuriyetimizin kurucu meclisi üyelerini, başlangıçtan bugüne kadar bu toprakları bizlere vatan yapmak için canlarını feda eden aziz şehitlerimizi ve ebediyete intikal eden kahraman gazilerimizi rahmetle, yaşayan kahraman gazilerimizi şükran , minnet ve saygıyla anarak başlamak istiyorum.
Mustafa Kemal Atatürk’ ün önderliğinde Emperyalizme karşı Kurtuluş Savaşını veren onurlu Türkiye halkı saltanatı kaldırarak, Cumhuriyeti inşa etmiştir. Bu nedenle “Cumhuriyet”, bizim anlayışımızda yalnızca adı” Cumhuriyet” olan bir rejim değildir. Bağımsızlık ve özgürlük mücadelemizin bir ürünüdür. Bu nedenle de “Devrimci bir Cumhuriyet” tir. Bizim cumhuriyetimiz, halkçıdır. Devrimci Cumhuriyet, halkın iktidarı, halkın eşitliği, özgürlüğü, birliği, refahı demektir. Cumhuriyetin kuruluşunun ardından bir bir yaşama geçirilen Cumhuriyet Devrimleri, halkın aydınlanması, refaha kavuşması, başı dik eşit yurttaşlar olarak yaşamaları amacı ile gerçekleştirilmiştir.
Ne yazık ki bugün, Cumhuriyetin 100. yılına doğru ilerlerken, halkımız, büyük sorunlarla karşı karşıyadır. Hakların öznesi olması gereken yurttaşlarımız, özellikle son 20 yılda yokluğa, yoksulluğa, geriliğe ve karanlığa mahkum edilmişlerdir. Yaşamın tüm alanlarına sınır tanımaz bir partizanlık ve yandaşlık egemen olmuştur. Böylece bir kesim hızla zenginleşirken, halk yoksulluğa, gençlik işsizliğe terk edilmiştir. Antilaik uygulamalarla eğitim sistemi gericiliğin kurallarına terk edilmiş, çocuklarımız aydınlanma olanağından mahrum bırakılmıştır.
“Tarihimizden güç alarak, yolumuzu açacağız”
Başta harf devrimi olmak üzere cumhuriyetin kurucu değerlerine ve kazanımlarına en tepede siyasi iktidarın sözcüleri olmak üzere, ülkeyi ortaçağ karanlığına götürmek güruhların saldırıları sürmektedir.
Birlikte yaşamanın en büyük güvencesi olan insan haklarına dayalı, hukuk sistemi güvence olmaktan çıkarılmıştır. Yaratılan bu gerici ortamda, kadınların kazanılmış haklarının da geriye çekilmiş, İstanbul Sözleşmesinin fesih girişiminde olduğu gibi yasal güvenceleri de elinden alınmıştır. Partili tek adam rejiminin uygulamalarına İtiraz etmek ve eleştiride bulunmak, yargılanma ile karşı karşıya kalmak demektir. Hiç Kimsenin Kuşkusu Olmasın ki ! Bu güne kadar geleceğe yönelik söylediği her sözü doğru çıkan Ulu Önderimiz Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün dile getirdiği gibi koşullar ne olursa olsun “ Türkiye Cumhuriyeti ilelebet payidar kalacaktır.”
Bağımsızlık savaşında binlerce insanı toprağa vermiş, sayısız emek mücadelesine tanık olmuş, gençlik ve kadın hareketlerini yaratmış bir halkın mirasçıları olarak tarihsel gidişi tersine çeviren bu uygulamalara izin vermeyeceğiz. Ulusal bayramlarımız, mücadele azmimizi tazeleme günüdür.
Tarihimizden güç alarak, yolumuzu açacağız. Demokratik ve Halkçı bir Cumhuriyeti inşa etmek için mücadelede geri adım atmayacağız. Bayramımız, hepimize kutlu, tarihimiz yol gösterici olsun.
Bu duygu ve düşüncelerle hemşehrilerimin ve ulusumuzun 29 ekim Cumhuriyet Bayramını ve Cumhuriyetimizin 99.Kuruluş yıldönümünü kutluyor Cumhuriyetimizi bugünlere taşıyanlara ve geleceğe taşıyacak olanlara en içten saygı ve sevgilerimi sunuyorum.
Yaşasın Tam Bağımsız Türkiye Cumhuriyeti.”
Ekmekçi: “Cumhuriyet ülkemize ve milletimize sayılamayacak kadar çok şeyler kazandırmıştır”
Törende konuşan ADD Bartın Şube Başkanı Erdem Ekmekçi ise şunları söyledi:
“Cumhuriyet, kelime anlamı, “milletin, egemenliği kendi elinde tuttuğu ve bunu belirli süreler için seçtiği milletvekilleri aracılığıyla kullandığı yönetim biçimi” olan cumhuriyet, kökleri Antik Çağ’a dayanan bir kavram olmuş ve sonrasında 1789 Fransız Devrimi ile şekillenerek dünyaya yayılmıştır.
Kişisel iktidar ve monarşilerin, halkın iradesi karşısında tuzla buz olmaya başladığı 19.yüzyılda halkın iktidarı düşüncesi şekillenmiştir. Bu düşüncelerden etkilenen Mustafa Kemal Atatürk’te devlet ve millet kavramlarının birbirinden farklı olmasını istememiş bu yüzden “egemenlik kayıtsız şartsız milletindir” diyerek egemenliğin halka ait olması gerektiğini savunmuştur.
Türk Milli Mücadelesini emsalsiz yapan unsur hiç kuşkusuz mili bağımsızlık ve milli egemenlik mücadelesinin birlikte yürütülmesidir. 19 Mayıs 1919’da Samsun’a çıkarak Millî Mücadele’yi başlatan Mustafa Kemal Atatürk hem emperyalist dış güçlerle bağımsızlık için mücadele etmiş hem de 22 Haziran 1919’da Amasya Genelgesi ile “milletin bağımsızlığını yine milletin azim ve kararı kurtaracaktır” diyerek ileride milli egemenliğe dayalı bir cumhuriyetin ilan edileceğinin sinyallerini vermiştir. Erzurum Kongresi günlerinde de Mazhar Müfit Kansu’nun günlüğüne “vakti gelince hükümet biçimi cumhuriyet olacaktır” diye de yazdırmıştır.
23 Nisan 1920’de Birinci Büyük Millet Meclisi’nin açılmasıyla egemenlik halka geçmiş ve halkın her kesiminden milletvekilinin katılımıyla tam anlamıyla demokratik bir meclis ortamı oluşturulmuştur. Böylece cumhuriyetin temelleri atılmış ve 29 Ekim 1923’te cumhuriyetin ilanı ile “23 Nisan 1920’de doğan çocuğun adı konulmuştur. Cumhuriyet rejimi, ülkemize ve milletimize sayılamayacak kadar çok şeyler kazandırmıştır. Cumhuriyet yönetimi, devlet hayatımıza, siyasi hayatımıza egemenliğin bir şahsa, bir zümreye, bir sınıfa değil, millete ait olduğu gerçeğini kazandırmıştır. Mustafa Kemal Atatürk'ün sözüyle; "Türkiye Cumhuriyeti her manası ile büyük Türk Milleti'nin öz ve aziz malıdır. Kıymetli evlatlarının elinde daima yükselecek, ebediyen yaşayacaktır.” Cumhuriyet yönetiminin, tüm yurttaşları yasalar önünde eşit sayması, onlar arasında hiçbir ayrıcalık tanımaması, onların devlet yönetimine eşit olarak katılımını sağlaması, vatandaşların temel hak ve hürriyetlerini devlet güvencesi altına alışı, millî birlik ve beraberliğimiz açısından da birleştirici ve bütünleştirici olmuş; millî sınırlarımız içinde hiçbir ayrıcalık yapmaksızın bütün yurttaşlarımızın paylaştığı, yararlandığı, bu nedenle korumaya ve yaşatmaya kararlı olduğu bir yönetim şekli haline gelmiştir. Cumhuriyet ne lügatimizi ne dilimizi ya da düşünmemizi değiştirmiş; tam tersine dilimize en uygun harfleri getirerek düşüncelerimizi ifade etmeyi öğretmiş, sözcük dağarcıklarımızı geliştirmiş, okuma yazma oranı yüksek olan yurttaşlar yaratmış ve de haklarının peşinde koşan özgür bireyler olmayı öğretmiştir. Çocuklarımız, gençlerimiz ve her yaştan vatandaşımız şunu bilmelidir ki, bin bir fedakarlıkla Mustafa Kemal Atatürk’ün önderliğinde kurulan cumhuriyetimiz bir ölüm- kalım savaşının eseridir. Bu büyük başarının arkasında binlerce şehit ve gazi vardır. Bu sebeple ortaya konulan bu büyük eserin her yönü ile gelişmesi, geliştirilmesi, tehlikelerden titizlikle korunması, cumhuriyet kuşaklarının Atatürk’e ve onun inkılâp arkadaşlarına borçlu olduğu kaçınılmaz bir görevdir. Gelecek kuşaklar, cumhuriyet değerlerinin kendilerine aktardığı görev bilinciyle Türkiye Cumhuriyeti’ni Büyük Önder’in gösterdiği yolda korumaya devam edecektir. Atatürk’ün de dediği gibi: Ey yükselen yeni nesil! İstikbal sizsiniz. Cumhuriyeti biz kurduk, onu yükseltecek ve yaşatacak sizsiniz”