CHP Bartın Milletvekili Bankoğlu, TBMM Genel Kurulu'nda konuştu
Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Bartın Milletvekili Av. Aysu Bankoğlu, TBMM Genel Kurulu'nda Amasra Maden Faciası'nın 2'nci yıldönümüne ilişkin konuşma yaptı. Amasra maden faciasının ihmaller, denetimsizlik ve liyakatsizlik sonucu yaşandığını belirten Bankoğlu, 'bu acıların, bu adaletsizliğin vebali kimin boynuna?' diye sorarken 43 madencinin ihmaller sonucu hayatını kaybettiğinin altını çizerek 'Bu ülkede her ay bir Soma, bir Amasra faciası yaşanıyor. İhmal iktidarın, yanlış iktidarın, ama mahcubiyet ve utanç hepimizin. Sorumlular, 'Bu davalar kapanacak ve kurtulacağız' sanmasınlar. Bu dosyalar yeniden açılacak ve 43 madencinin mezarını kazan bu liyakatsizliğin hesabını soracağız.' dedi.
“43 madencinin mezarını kazan bu liyakatsizliğin hesabını soracağız”
Nilay Meryem ÇÖMLEK
Türkiye Büyük Millet Meclisi (TBMM) Genel Kurulu, Meclis Başkanvekili Sırrı Süreyya Önder başkanlığında geçtiğimiz gün toplandı.
Meclis Başkanvekili Önder, gündeme geçmeden önce 3 milletvekiline gündem dışı söz verdi.
Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Bartın Milletvekili Aysu Bankoğlu, Bartın'ın Amasra ilçesindeki maden ocağında meydana gelen patlamanın üzerinden iki yıl geçtiğini belirtti.
“‘Kaza’ diyerek örtmek istediniz olmadı”
43 madencinin ihmaller sonucu hayatını kaybettiğine vurgu yapan CHP Milletvekili Bankoğlu, konuşmasında şu ifadeleri kullandı:
“Geçtiğimiz gün 14 Ekim Amasra maden faciasının 2’nci yıldönümüydü. Facianın yaşandığı günden bu yana koskoca 2 yıl geçti, tam 730 gün geçti. Bu kürsüden ben defalarca dile getirdim ancak iktidar hâlâ madenci ailelerinin acılarına kulak tıkamaya devam ediyor. 14 Ekim’de Amasra'da sadece madenciler değil, madenci aileleri de toprak altında kaldı. 14 Ekim’de Amasra'da bir katliam, bir cinayet yaşandı; bunun üzerini ‘kaza’ diyerek örtmek istediniz olmadı.
“Hiçbir hesap vermeden apar topar emekli edildi”
Patlama öncesi maden ocağında boy boy fotoğraf çektiren bakanlar, patlama sonrasında hiçbir şey olmamış gibi başlarında yine baretle fotoğraf çektirdi. Erdoğan ‘Biz kader planına inanmış insanlarız, bunlar her zaman olacaktır.’ deyip çekip gitti. Sayıştay başta olmak üzere kurumların, odaların, bilirkişilerin onlarca raporu yayımlandı; her biri ihmali, denetimsizliği, liyakatsizliğinizi, torpil düzenini bir bir anlattı. Bilirkişi ön inceleme raporunda TTK Genel Müdürlüğü, Bakanlık yetkilileri, bakanlar açıkça kusurlu bulundu, hiçbiri istifa etmediği gibi görevden de alınmadı. Üstelik TTK’nin torpilli Genel Müdürü hiçbir hesap vermeden EYT’den apar topar emekli edildi.
“Akıl verip gittiler”
Meclis’te kurulan araştırma komisyonunun başına Soma'dan sorumlu Enerji Bakanını getirdiniz. Komisyona gelen TTK yetkilileri neredeyse hayatını kaybeden işçileri suçlayacaktı, iktidar sesini bile çıkarmadı ve dönemin başı önde hesap vermesi gereken bakanları, bugün burada aramızda milletvekilliği dokunulmazlığı altında oturuyorlar, bu koltuklarda oturuyorlar. Bu insanlar faciada kusurlu bulunan yetkililerle ilgili savcılığın soruşturma taleplerini reddetti, reddettiniz. Açılan davalar sonucunda bu soruşturma izni âdeta zorla tam 16 ay sonra çıktı. Bu soruşturmaların hepsi ise görevi kötüye kullanma suçundan ve yatarı yok değerli milletvekilleri. Bir iki AKP'li vekil, başkan anma törenlerine gelip ‘Madende böyle ölümler olur, sıkmayın canınızı.’ diye akıl verip gittiler. Bakanlarınızdan zaten ses yok. Bartın'ın güya Adalet Bakanı var, tenezzül edip duruşmalara bile gelmedi. Saraydaki Beyefendi ise zaten kader planına inanmış, kemer sıkma diye milletin boğazını sıkma derdinde.
“Bu nasıl bir samimiyetsizliktir?”
Takipçisiyiz dediğiniz davalara soruşturma izni vermediniz. ‘Ders alacağız.’ dediniz, daha bu yıl İliç'te benzer bir kâbusu film izler gibi izlediniz. ‘Acınızı paylaşıyoruz.’ dediğiniz insanların acısının üstünde tepinir gibi sorumluları terfi ettirdiniz siz. Ya, siz şehit ailelerini iki gün önce Amasra için hazırladığınız anma programına bile davet etmediniz. Bu nasıl bir samimiyetsizliktir, bu neyin şovudur? O aileler var ya, o aileler; size rağmen, sizin bu samimiyetsizliğinize, ikiyüzlülüğünüze rağmen dimdik ayakta, adalet yerini bulsun diye mücadele ediyorlar; onlara buradan selam olsun.
“Bu acıların, bu adaletsizliğin vebali kimin boynuna?”
Geçtiğimiz gün bir şehit madencinin eşi ne dedi aynen okuyorum: ‘Cezaevinde kalan 4 kişi, diğerleri ev hapsinde. Ailelerinin yanında fotoğraf atıyorlar, gülüyorlar, çocuklarının yanındalar. Bizim çocuklarımız da mezarlığa gidiyorlar, toprağı öpüyorlar, babalarını öpüyorlar. Çocuklarım için, eşim için dimdik ayakta duruyorum. Benim hayatımın vebali, çocuklarımın vebali kimin boynuna?’ Ben de size soruyorum: Dile kolay, iki yıldır tek bir gün bile dinmeyen bu acıların, bu adaletsizliğin vebali kimin boynuna?
“Aynı zihniyet, aynı tedbirsizlik devam ediyor”
Yine bir madenci eşi ‘Sorumlu olan kişi bana sokakta her selam verdiğinde ben aynı acıyı hissediyorum.’ diyor. Amasra’da denetim yapmayan, Sayıştay’ı umursamayan, maden ocağına adamını atayan, torpilli atanan, havalandırmasından alarm sistemlerine kontrolleri yapmayan, şikâyetleri duymayan kişiler nasıl olup da ellerini kollarını sallayarak hayatlarına devam ediyor sayın vekiller? 22 yılda bu ülkede en az 33 bin 831 iş cinayeti işlendi ya bu ülkede! Aynı zihniyet, aynı tedbirsizlik, denetimsizlik, liyakatsizlik devam ediyor.
“Yaşanan mahcubiyet ve utanç hepimizin”
Bu ülkede her ay bir Soma, bir Amasra yaşanıyor. Bu nasıl bir vurdumduymazlık, iş bilmezlik, nasıl bir kötülük ben anlayamıyorum! İhmal sizin, yanlış sizin, sorumsuzluk, vurdumduymazlık, pervasızlık sizin ama unutmayın, 43 madencinin ailesine, çocuklarına karşı yaşanan mahcubiyet ve utanç hepimizin.
“Bu katliamın hesabı mahşere kalmayacak”
O yüzden, bu kürsüden bir kez daha söylüyorum: Sorumlular bu davaların kapanacaklarını, kurtulacaklarını sanmasınlar. Bu dosyalar yeniden açılacak, Miray'ı, Elisa'yı yetim bırakan, insanları eşlerinden, evlatlarından koparan, 43 madencinin mezarını kazan bu liyakatsizliğin de bu millete yaşattığınız utancın da hesabını soracağız, çünkü bu katliamın hesabı mahşere kalmayacak.”