CHP Bartın Milletvekili Bankoğlu'ndan sert tepki!

Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Bartın Milletvekili Aysu Bankoğlu, TBMM Adalet Komisyonu'nda 9. Yargı Paketi'ne ilişkin yaptığı konuşmada teklifte yer alan soyadı düzenlemesini sert sözlerle eleştirdi. Soyadı düzenlemesiyle hukuka, Anayasa'ya, kadın hakları ile eşitlik ilkesine aykırı olduğunu belirten Bankoğlu, 'Derdiniz, aile bütünlüğü değil çağdışı ataerkillik, Anayasa Mahkemesi kararları, üç beş tarikattan gelecek oy. Aile bütünlüğü koruma' kisvesiyle kadınların kendi soyadını kullanma hakkı engellenemez. Aile bütünlüğü aile içi şiddetle, ensestle, çocuk istismarıyla dağılmayıp kadının kendi soyadını kullanmasıyla mı dağılıyor? Kadınlar olarak soyadımızı kullanma hakkımızı elimizden alamayacaksınız.' dedi.

CHP Bartın Milletvekili Bankoğlu'ndan sert tepki!

 

“Kadınlara soyadlarını kullanma hakkını siz vermediniz ki siz alasınız”

Nilay Meryem ÇÖMLEK

 

Kamuoyunda “9. Yargı Paketi” olarak bilinen Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi, TBMM Adalet Komisyonunda kabul edildi.

Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Bartın Milletvekili Av. Aysu Bankoğlu, Komisyon’daki görüşmeler sırasında söz alarak kanun teklifine ilişkin görüşlerini dile getirdi.

9. Yargı Paketi’nde bulunan kadının soyadını kullanmasına ilişkin düzenlemeye sert sözlerle tepki gösteren Bankoğlu, “Soyadı dayatmasına hayır” diyerek “‘Aile bütünlüğü koruma’ kisvesiyle kadınların kendi soyadını kullanma hakkı engellenemez. Aile bütünlüğü; aile içi şiddetle, ensestle, çocuk istismarıyla dağılmayıp kadının kendi soyadını kullanmasıyla mı dağılıyor? Kadınlar olarak soyadımızı kullanma hakkımızı elimizden alamayacaksınız.” dedi.

“Mahalle yanarken, biz sayenizde soyadı tartışıyoruz”

CHP Bartın Milletvekili Bankoğlu, komisyondaki görüşmeler sırasında yaptığı konuşmada şunları söyledi:

“Tarih; toprakları işgal altındayken iktidarının derdinde olan, halkı açlıkla sınanırken pasta buyuran, meleklerin cinsiyetiyle uğraşan nice hükümdarla dolu. AKP’nin yargı paketi kisvesi altında, hala kadınlarla uğraşması da maalesef bu tarihin tekrarı. Mahalle yanarken, biz sayenizde burada soyadı tartışıyoruz. Öncelikle şunu söyleyeyim, enflasyonun yüzde 186 olduğu, milletin yoksullukla sınandığı, hukuka güvenin kalmadığı bir ortamda, tartışılacak bu kadar şey varken, bir milletvekili olarak burada kadının soyadını tartışıyor olmaktan gerçekten hicap duyuyorum. Bununla beraber, soyadı meselesine ilişkin bu çağdışı önerinizin hukuka uygunluk, eşitlik, aile bütünlüğü ve kişisel özgürlük olmak üzere dört temel konuda büyük çelişkileri, yanlışları var. Bu yüzden kabulü mümkün değil.

“Bir özgürlüğün, seçim hakkının kısıtlanması söz konusu”

Halihazırdaki durumda, 2001 yılından itibaren Medeni Kanun’da yapılan değişiklikler ve Anayasa Mahkemesi kararı uyarınca; eşler erkeğin soyadını ortak soyadı olarak kullanabileceği gibi, kadın talebi doğrultusunda evlilik öncesi soyadını eşinin soyadıyla beraber veya tek başına kullanabiliyor. Yani bir özgürlük, bir seçim hakkı söz konusu. Sizin önerinizin, halihazırdaki uygulamaya tek etkisi, bu seçim hakkının kısıtlanması ve kadının tek başına evlilik öncesi soyadını kullanma hakkının yasaklanması!

“Ailelerin derdi soyadı değil; geçim”

“Gerekçeniz ne, yani hani tüm iyi niyetimle bakıyorum gerçekten: aile bütünlüğü. En başta hukuka uygun bir şekilde edinilmiş hak ve özgürlüklerin kısıtlanması veya yasaklanmasıyla; değil ailenin, hiçbir şeyin bütünlüğünü koruyamazsınız. Değerli arkadaşlar, aile ve aile bütünlüğü sizin için ne demek gerçekten! Bunu açık bir şekilde tartışalım. Çünkü eğer sizin bütünlüğünü korumak istediğiniz aile; aile içi şiddetle, ensestle, cinsel saldırıyla, çocuk istismarıyla, çocuk yaşta evlilikle, dağılmıyor da kadının soyadını kullanmasıyla dağılıyorsa, yok olsun daha iyi. Oysa aile; sevgiye, saygıya, ortak özen ve özveriye, eşitliğe dayalı bir kurumdur. Ayrıca bugün yoksulluk ve ekonomik zorluklar aile içi geçimsizliklerinin en büyük sebebi. Yani, ailelerin derdi soyadı değil; geçim.

“Üzerinize vazife olmayan işlerle uğraşmayı bırakın”

Sizinse vazifeniz bu geçimi kolaylaştırmak, ailelerin hür iradelerine, aile içi kararlarına karışmak değil. Siz aile bütünlüğü sağlansın istiyorsanız; üzerinize vazife olmayan işlerle uğraşmayı bir bırakın. Önce üzerinize vazife olan işleri halledin, ülke ekonomisini soktuğunuz çukurdan, milleti mecbur bıraktığınız yoksulluktan bir kurtarın. Eğer aile bütünlüğünü koruma isteğinizde samimiyseniz, ki değilsiniz, ailelerin maddi durumlarını iyileştirirsiniz. Eğer samimiyseniz, ki değilsiniz, yıllardır eş durumundan tayin bekleyen insanları kapı önünde bekletmezsiniz. Eğer samimiyseniz, ki değilsiniz, vergi muafiyetini, ‘mazbut vakıf’ adı altında ne idüğü belirsiz vakıflara değil, ailelere tanırsınız.”

TARİKAT OYLARI İÇİN “BİR KEREDEN BİR ŞEY OLMAZ” DİYENLERİ SİZ ALKIŞLAMADINIZ MI

Diğer gerekçeniz ‘çocuğun üstün yararı’. Eyvahlar olsun, gerçekten! Çocuk istismarının araştırılmasına bile hayır diyenler, çocuk istismarı konusunda ‘rızası tartışılır’ diyenler; ne zamandan beri çocuğun üstün yararını düşünür oldu. Üç kuruşluk tarikat oyları için ‘bir kereden bir şey olmaz’ diyenleri siz ellerinizle alkışlamadınız mı? Yo, bu yalnızca politik değil, vicdani bir iki yüzlülüktür? Bu iki yüzlülüğün hesabını değil seçmene kendinize bile veremezsiniz. Anlayacağınız dilden söyleyeyim, biz çocuğun üstün yararını, sizin gibi menfaati uğruna çocuk istismarına göz yumanlardan öğrenecek değiliz.

“Biriniz bile bunu mantıklı bir şekilde açıklayamaz”

Gelelim, çocuğun hangi soyadını kullanacağı meselesine. Bir kere uygulamada böyle bir karışıklık söz konusu değil. Evlilik birliği içerisindeki çocuğun soyadı babasının soyadıdır. He yok, daha eşitlikçi ve net bir düzenleme yapılacaksa eğer, bunun da birçok başka yolu var. Avrupa’daki veya ABD’deki gibi, eşlerden her birine birbirinin soyadını alma veya iki soyadını da beraber aile soyadı olarak seçme hakkı pekâlâ verebiliriz. Ayrıca, bugün evli bir kadın eşinin soyadını alabilecekken, aynı özgürlük erkeğe tanınmamaktadır. İddia ediyorum, bana burada bir taneniz, bu soyadı alma zorunluluğunun neden erkeğe değil de kadına yüklenen bir külfet olduğunu mantıklı bir şekilde açıklayamaz! Nitekim, gerekçeniz de bu konuda bomboş bir kağıt parçasından ibaret. Kadınların özgürlüğünü kısıtlamak yerine, erkeklere de aynı özgürlüğü versenize. Yetişkin insanların çocuklarına, vasilik yapacağınıza, rahat bırakın kendileri, kendi çocuklarının soyadına kendileri karar versin.

“Derdiniz, üç beş tarikattan gelecek oy”

Sizin belli ki derdiniz başka. Derdiniz, İstanbul Sözleşmesi’nden çıkma girişiminizle ince ince döşediğiniz çağdışı ataerkillik. Derdiniz, hukuk. Derdiniz, Anayasa, anayasanın teminatı olan Anayasa Mahkemesi kararları. Derdiniz, sırtınızı dayadığınız üç beş tarikattan gelecek oy! Evlilik sonrası ayrı, boşanma sonrası ayrı, sadece ve sadece kadının uğraşacağı soyadı işlemleri, sizinse bu işlemlerden alacağınız ücretlerse apayrı bir mesele. Evliliğin ve ailenin her türlü külfetini, yasama eliyle kadına yükleyerek; siz değil aileyi korumak, insanları aile kurma fikrinden soğutursunuz.

“Hukuk bir gün size de lazım olur”

Bu öneri bir kere eşitliğe, ifade özgürlüğüne, dolayısıyla Anayasa’mızın 10. Maddesine aykırı. Yine, ‘Aile eşler arasında eşitliğe dayanır’ diyen Anayasa 41’e aykırı. Kararlarıyla bağlı bulunduğumuz, Anayasa Mahkemesi’nin gerekçeli kararına aykırı. Dolayısıyla Anayasa 153’e aykırı. İmzacısı olduğumuz CEDAW madde 16’ya aykırı. Dolayısıyla, Anayasa madde 90’a ayrıca aykırı. Yani, neresinden baksak elimizde kalan bir hukuk garabeti, aykırılıklar paketi. Hesaba katmadığınız veya katmak istemediğiniz şey şu: hukuk bir gün herkese olduğu gibi size de lazım olur.

“Şablon paketlerle bu hakkımızdan vazgeçmeyiz”

Kadınlar yıllardır verdikleri hukuk mücadelesiyle bu özgürlüğe kavuştular. Kadınlara, kendi soyadlarını kullanma hakkını siz vermediniz ki siz alasınız. Biz hakkımızı AYM’ye yapılan binlerce başvuruyla, tabir-i caizse söke söke aldık. O yüzden, bu adrese teslim, şablon paketlerle bu hakkımızdan vazgeçmeyiz.

“Sizi iktidara getiren kadınlar, sizi indirmesini de gayet iyi bilir”

Bu şekilde, Anayasa’yı itibarsızlaştırarak yeni Anayasa falan da yapamazsınız. Hele hele, insanların hukuk mücadelesiyle elde ettiği kazanımları; politik oyunlarla, zorbalıkla geri almaya kalkarsanız; o iddia ettiğiniz ‘özgürlükçü’ anayasayı hiç yapamazsınız. Diyelim ki bu öneriyi geçirdiniz, AYM bunu iptal ettiğinde yine yargıyı paketleyip buraya mı getireceksiniz? Şunu unutmayın, sizi iktidara getiren kadınlar, sizi indirmesini de gayet iyi bilir. İktidarınızın son demlerinde bu iki yüzlü önerilere oy verenleriniz, destekleyenleriniz, ses çıkarmayıp kabuğuna çekilenlerinizse, yalnızca seçmene değil, adalete de, gelecek nesillere de, varsa kendi vicdanlarına da bunun hesabını verecek.”