BOZDAĞ'DAN KILIÇDAROĞLU'NA BARTIN'DAN SERT SÖZLER
18. dönem AK Parti Siyaset Akademisi açılışı için Bartın'a gelen Başbakan Yardımcısı Bekir Bozdağ, ülke gündemiyle ilgili önemli açıklamalarda bulundu. Türkiye'nin 1919 baz alındığında 2019'da yeni bir yüzyılın eşiğinde olduğunu ifade eden Bozdağ, 2019 cumhurbaşkanlığı seçimleri ve AK Parti ile MHP arasındaki ittifak üzerinden CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'na yüklendi. CHP'liler Kılıçdaroğlu'nu 'Tayyip Erdoğan gibi bir pehlivanın karşısına böyle çapsız birini çıkarırsak perişan oluruz' diyerek ehil görmedikleri için cumhurbaşkanı adayı olarak gösteremiyorlar' diyen Bozdağ, 2019 seçimleri sonrasında yeni bir anayasanın sinyallerini de verdi.
“Cumhurbaşkanlığına ehil ve layık görmüyorlar”
Başbakan Yardımcısı Bekir Bozdağ, 18. dönem AK Parti Siyaset Akademisi açılışı için dün Bartın’a geldi. Bartın Valisi Nusret Dirim, Bartın Belediye Başkanı Cemal Akın, AK Parti Bartın Milletvekili Yılmaz Tunç, Bartın Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Orhan Uzun ve AK Parti İl Başkanı Turhan Kalaycı başta olmak üzere il protokolü ve partililer tarafından Bartın Kültür Merkezi önünde karşılanan Bozdağ, akademinin açılışında ise ülke gündemine dair önemli açıklamalarda bulundu. Türkiye’nin 1919 baz alındığında 2019’da yeni bir yüzyılın eşiğinde olduğunu ifade eden Bozdağ, 2019 cumhurbaşkanlığı seçimleri ve AK Parti ile MHP arasındaki ittifak üzerinden CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’na yüklendi. CHP’liler Kılıçdaroğlu’nu “Tayyip Erdoğan gibi bir pehlivanın karşısına böyle çapsız birini çıkarırsak perişan oluruz” diyerek ehil görmedikleri için cumhurbaşkanı adayı olarak gösteremiyorlar” diyen Bozdağ, 2019 seçimleri sonrasında yeni bir anayasanın sinyallerini de verdi.
“16 Nisan’da önemli bir reform gerçekleştirdik”
Bir saati aşkın bir süre partililere seslenen Bekir Bozdağ’ın konuşması özetle şu şekilde:
“Türkiye 16 Nisan 2017’de cumhuriyet tarihinin cumhuriyetin kuruluş yıllarında yapılan reformlarını hariç tutarsak en önemli reformlarından birini gerçekleştirdi. Cumhuriyetin ilanından sonra Atatürk’ün liderliğinde büyük reformlar yaptık. Ama daha sonra bu reformları ileri taşıma imkanı hiç bulamadık. Darbeler ve muhtıralar hep yolumuzu kesti. Türkiye demokratik hayatın içerisinde herkesin ve her kesimin kendisini hür hissettiği bir ortamda ne yeni anayasasını yapabildi ne büyük reformlara imza atabildi. AK Parti’nin iktidar olmasından sonraki süreçte belki yeni anayasa yapabilmeyi başaramadık ama Anayasamızın içerisinde yönetim sistemimiz başta olmak üzere pek çok önemli reformu hayata geçirmeyi hep beraber başardık. Bunu da milletimizi beraber yaptık.
“Tarihi bir reformun altına imza attık”
2007’de parlamentoda cumhurbaşkanı seçme çoğunluğumuz varken cumhurbaşkanı seçtirmemek için ne dolaplar döndü. Ve daha önce olduğu gibi cumhurbaşkanı seçimi büyük bir krize yol açtı. Ama 367 utanç kararıyla ama e muhtırayla bu süreci kesmek istediler. Biz geri adım atmadık. Hem 27 Nisan bildirisini yırtıp bu bildiriyi yayınlayanların yüzüne çarptık “hem cumhurbaşkanını biz seçeceğiz geri adım atmayız” dedik. Ama parlamentonun karşısına Anayasa Mahkemesi dikilince yolumuz kapandığı için her zaman olduğu gibi yolumuzu açan aziz milletimize koştuk. Seçim kararı aldık. Cumhurbaşkanlığı seçimini sürekli krize yol açmaktan çıkaran tarihi bir reformun altına imza attık. “Cumhurbaşkanını bundan sonra parlamento değil halk seçecek” dedik.
“Yüzde 69’la Türk halkı büyük bir reformu gerçekleştirdi”
21 Ekim’de halk oylamasıyla aziz milletimiz Türkiye’nin en önemli reformlarından birini yaptı ve “Türkiye’nin cumhurbaşkanı doğrudan ben seçeceğim” dedi. CHP ve başkaları demokrasiye inandıkları halde meydan meydan “Aman siz buna evet demeyin” diye gezdiler. Bir yandan demokrat geçiniyorlar öte yandan halkın güçlenmesinin önüne geçmek için buna hayır kampanyası yürütüyorlar. Yüzde 69’la Türk halkı büyük bir reformu gerçekleştirdi. Arkasından 10 Ağustos 2014’de Türk tarihinde ilk defa Türk halkı kendi cumhurbaşkanını doğrudan kendi seçmiştir. Halkın doğrudan seçtiği ilk devlet başkanı da AK Parti’nin Genel Başkanı Türkiye’nin lideri Recep Tayyip Erdoğan’dır.
“Millete rağmen tamamen iktidar dönemi kapanmıştır”
Belki de bundan daha önemli reformu biz 16 Nisan 2017’de gerçekleştirdik. Hükümet sistemimizi parlamenter sistemden Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemine dönüştüren tarihi bir adımı birlikte attık. Parlamenter sistemde çok çok bedel ödedik. 15 Temmuz 2016 darbe girişiminin hemen arkasından bu adımı attık. Türkiye’nin bundan sonraki sürecinde istikrarsızlık Allah’ın izniyle olmayacaktır. Yeni sistemde milletin yüzde 50+1’inin sigortası Türkiye’nin bundan sonra karşılaşacak sorunlarının çözümü için anahtar rolü oynayacaktır. Bundan sonra Türkiye’de terör örgütlerinin, bölücülerin destekledikleri kişilerin milletin değerleriyle inançlarıyla kavga edenlerin iktidar olma dönemi tamamen kapanmıştır. Millete rağmen tamamen iktidar dönemi de kapanmıştır. Bundan sonra iktidara gelmenin ve iktidardan gitmenin tek yolu var o da Bartınlıların sandıkta ortaya koyacağı iradedir, halk iradesidir. Onun dışında bir değişim yolu yoktur.
“Kılıçdaroğlu Atı alan Üsküdar’ı geçti”
Biz halkı güçlendirdik. Adında halk olan Cumhuriyet Halk Partisi hala sistemin değiştiğinin farkında değildir. Hala parlamenter sistemde olduğumuzu zannediyor. Sistem değişti Sayın Kılıçdaroğlu. Değişim kısmen uygulanmaya da başlandı. Cumhurbaşkanlarının siyaset yapamayacağı yasağı kalktı ve AK Parti’nin Genel Başkanı aynı zamanda bugün Türkiye’nin Cumhurbaşkanıdır. Hala bunlar sistemin değişmediğini zannediyorlar. Kafalarını kuma gömmüşler “bu iş böyle değil, böyledir” diyorlar. Sen kafanı gömsen ne yazar, gömmesen ne yazar. Atı alan Üsküdar’ı geçti.
“2019 yeni bir yüzyılın eşiğidir”
Türkiye inşallah 2019’da 1919’u baz aldığımızda yeni bir yüzyılın eşiğindedir. 1919’da Atatürk’ün liderliğinde nasıl ki Türkiye Cumhuriyeti güçlü bir şekilde milletle beraber ihya edildi ve geleceğin kapıları aralandıysa 2019’dan itibaren de yeni bir sayfa açılıyor. Yeni bir yüzyıl başlıyor. 100 yıldır Türkiye’de uygulanan sistem değişiyor yerine yeni bir hükümet sistemi geliyor. Umuyoruz ki 2019 seçimlerinden sonra Türkiye yeni bir anayasa yapmayı da başaran bir tarihi adımı atabilir. Atatürk döneminde yapılan 1921 ve 1924 anayasalarını hariç tutarsanız diğerlerinin tamamı milletin anayasa değil, darbecilerin anayasasıdır. Türk milletinin kendini hür hissettiği bir dönemde yeni ve sivil bir anayasa yapma ihtiyacı vardır. Bugüne kadar yeni ve sivil bir anayasa yapılmasındaki en büyük engel Cumhuriyet Halk Partisi olmuştur. Aziz milletimiz 2019’da yeni ve sivil anayasayı hayata geçirecek çoğunluğu ittifakın arkasına koyacak, yeni ve milli olanlara bizim anayasamızı siz yapın yetkisini ve gücünü sandıkta verecektir.
“Türkiye’de yeni dönem başladı”
2023 cumhuriyetimizin ilanının 100. Yıl dönümüdür. Cumhuriyetimiz yıldönümüne Türk milleti yeni hükümet sistemiyle yeni ve sivil anayasasıyla girmeyi başaracaktır. Buna kimsenin engel olabileceğine inanmıyorum. Milletimizin ve devletimizin cumhurbaşkanımızın güçlü yürüyüşü milletimizin duası ve desteğiyle aynı hızla devam edecektir. Türkiye’de yeni dönem başladı. Seçime dönük hep birlikte hazırlık yapıyoruz. Tüm partiler bunu yapıyor. CHP Genel başkanı da bunu yapıyor, diğer partilerin genel başkanları da yapıyor.
“Kılıçdaroğlu siyasetin rekabet yeri televizyonun ekranları değildir”
Kılıçdaroğlu’nun bir tekerlemesi var. Hemen hemen tüm konuşmalarında Cumhurbaşkanımıza çağrı yapıyor. “Hadi gel. Bir televizyon programına çıkalım. Tartışalım. Yüreğin varsa kaçma” diyor. Bunu genel başkan olduğu günden bugüne 2 tane halk oylaması, bir cumhurbaşkanlığı 3 tane milletvekilliği bir de belediye seçimi olmak üzere topla 7 tane seçimi Cumhurbaşkanımıza karşı kaybetmiş olan Cumhuriyet Halk Partisinin lideri söylüyor. Hani derler ya yenilen pehlivan güreşe doymazmış. Adam güreşe doymamış habire gel bakalım diyor. Sayın Kılıçdaroğlu siyasetin rekabet yeri televizyonun ekranları değildir. Siyasetin meydanlarıdır. Siyasette rekabetin yeri sandıktır. Siyasette rekabet edenlerin hakemi de halktır. Madem öyle o zaman çık de ki “Ben 2019’da cumhurbaşkanı adayıyım. Cumhurbaşkanı adayı olarak AK Parti ve MHP’nin adayı Recep Tayyip Erdoğan’la rekabete varım” de. Yüreğin varsa Halep oradaysa arşın burada.
“CHP’liler Genel Başkanlarını aday gösteremiyor”
Televizyon kutularına saklanmaya çalışma çık rekabet yeri sandıktır, hakemi halktır ne derdin varsa anlat. Çıkabiliyor mu meydana hayır. CHP adayını açıkladı mı şimdiye kadar yok. Kim aday olacak? Sayın Kılıçdarıoğlu ben aday olacağım diye net konuşabiliyor mu? Konuşmadı. Partililer, yetkilileri de konuşmadı. Niye konuşmuyorlar? Emin olun Cumhuriyet Halk Partisinin genel başkanı kendisini, yetkileri de genel başkanlarını cumhurbaşkanlığına ehil görmüyorlar da onun için bugüne kadar “Kılıçdaroğlu adayımızdır” demiyorlar. Diyemiyorlar. Daha ehil birini arıyorlar. “Cumhurbaşkanlığına bizim genel başkanımız ehil değil layık değil” diyorlar. “Tayyip Erdoğan gibi bir pehlivanın karşısına böyle çapsız birini çıkarırsak perişan oluruz” diyorlar. Bir parti düşünün genel başkanını Türkiye’nin cumhurbaşkanlığına ehil görmüyor. Bir partinin genel başkanını düşünün kendini Türkiye’yi yönetmeye ehil görmüyor ve milletinden kendinin tercih ettiği birine oy vermesini bekliyor. Millet size niye inansın.
“CHP Genel Başkanı iktidara talip olmuyor”
Millet iktidar istiyor, Cumhuriyet Halk Partililer iktidar istiyor ama Cumhuriyet Halk Partisinin Genel Başkanı iktidara talip olmuyor. Böyle bir anlayış olabilir mi? Kıvranmalarının altında seçimi kaybedeceklerine dair inançları yatıyor. Bu yüzden meydana cesur bir şekilde çıkamıyorlar. 2014 cumhurbaşkanlığı seçimlerinde çatı aday koydular ama bu millet çatıyı onların başına yıktı. O gün netice alamadılar şimdi netice almaya çalışıyorlar.
İttifak tartışmaları…
Şimdi ittifak gündemde. AK Parti’yle MHP 2019’da seçime girerken ittifakla seçime gireceklerini açıkladılar. Bir milli mutabakat komisyonu kuruldu. İttifakın yasal zemini ve yasal çerçevesi de çizildi. Komisyonda görüşüldü. Şimdi genel kurulda bu hafta görüşülecek. Yasalaşacaktır. Dürüst siyaset yapmak isteyenlere dürüst siyasettin ilkelerini ve esaslarını getirip milletin önüne koyuyor. Milleti aldatmaya gerek yok. Vatandaş oy verirken kime oy verdiğini bilsin. İttifak çalışmaları gündeme geldikten sonra büyük tartışmalar yaşandı. 16 Nisan referandumu öncesinde koalisyonun ne kadar faziletli olduğunu anlatanlar şimdi 2019’un 3 Kasım’ı gelirken koalisyonun ne kadar kötü bir şey olduğunu anlatmak ve AK Parti’yi MHP’yi suçlamak için yeni bir düstur geliştirdiler ve yeni şeyler söylemeye başladılar.
“Biz ilkeler üzerinde düşünüyoruz”
Seçim ittifakıyla koalisyon ayrı şeydir. Seçim ittifakı seçime giderken milletin gözü önünde dürüstçe yapılan şeffaf ittifaktır. Koalisyon ise seçimden sonra ortaya çıkan hükümet kurmamamın doğurduğu zaruretin doğal bir sonucudur. Bu sadece bir algı operasyonudur. Milletimizi aldatma çabasıdır. Başka da hiçbir anlamı yoktur. AK Parti’nin kurduğu ittifakın karşısında biz ilkeler üzerinde düşünüyoruz diyenler gene milleti aldatıyor. AK Parti ve MHP ilkeler üzerine düşünmedi mi? Biz ilkeleri bir de yasalar üzerine açık açık yazıyoruz. Bunlar “Biz şöyle yapacağız, böyle yapacağız” diyorlar. Bir araya gelip daha konuşmaktan çekiniyorlar. Neden? Birbirinize benzemez yapılar. Bir taraftan Saadet Partisiyle flört ediyorlar. Öte yandan PKK’nın Meclisteki uzantısı partiyle flört yapıyorlar. Öte yandan da vatansever Cumhuriyet Halk Partililere “Bizi görün ha” diyorlar. Nasıl görecekler sizi?
“Açık olalım, milletimizi aldatmayalım”
Evlatlarını şehit eden terör örgütünün uzantılarıyla aynı masada mı görecekler sizi? Mecliste “Afrin’de sivilleri öldürüyorlar” diyorlar. Bunu kim diyor? Terör örgütleri diyor. Başka kim diyor meclisteki uzantıları diyor. Bir sivilin dahi burnu kanamadığı halde terör örgütünün propagandasını orada yapıyorlar. Korkuları bu benzemezleri bir araya getirmenin CHP tabanına anlatmanın verdiği zorluktandır. Ondan korkuyorlar. Açık olalım. Milletimizi aldatmayalım. Biz açığız. Yerli ve milli olanlarla 2019’a giderken ittifak edeceğiz ve milletimizden öyle oy isteyeceğiz. Öyleyse sizde açık olun.
“Saadet Partisi’ne neden iltifat ediyorlar?”
Şimdi bir kavram çıkmış A Partisi kilit parti, B Partisi kilit parti diye. Demokrasilerde kilit parti falan olmaz. Hele Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sisteminde hiç olmaz. İktidar olma hak ve yetkisini doğrudan halkın sandıkta verdiği bir sistemde kilit parti olmaz. Türk demokrasi tarihinde dünde, bugünde, yarında kilit olan seçmendir. Millettir. Seçimin kaderi partilerin değil seçmenlerin elindedir. Parti genel merkezleri seçmenlerin hür iradelerine ipotek koyamazlar. Son dönemde AK Parti ve Cumhurbaşkanımıza en çok iltifat ettiği parti Saadet Partisi. Başka zaman kapılarından koymazlar ama 16 Nisan öncesinde olduğu gibi yeniden iltifat ediyorlar. Onları sevdiklerinden iltifat etmiyorlar. Necmetin Erbakan’ı sevdiklerinden, onun temsil ettiği adil düzen anlayışını sevdiklerinden değil, bu köhnemiş zihniyetin sahipleri AK Parti’ye zarar vermek ihtimaliniz olduğu için size değer veriyorlar.
“28 Şubat’ta Erbakan ve yol arkadaşlarına dünyayı dar eden CHP’ydi”
28 Şubat darbesinde Necmettin Erbakan ve onun yol arkadaşlarına dünyayı dar eden bu CHP’ydi. 28 Şubat darbesinin sokaktaki ve Meclisteki en büyük alkışçısı ve destekçisi CHP’ydi. Başörtülü kızlarımızı üniversiteden almak için üniversitelerde ikna odaları kuranlar sonradan CHP’den milletvekili oldular. İmam hatiplerin kökünü kazıyacağız diyen gene bunlardı. Kesintisiz eğitimi hak ve adalet diye savunan gene bunlardı. Ne değişti? 28 Şubat’ta Refah-Yol iktidarının düşmesini sivil kanat olarak destekleyenler bunlardı. AK Parti 28 Şubat’ın bütün zararlarını ortadan kaldıran adımlar attı. Şimdi 28 Şubatçılar millet adına Türk yargısına hesap veriyorlar. Yargı millet adına onlardan hesap soruyor.”