Bankoğlu'ndan Şule Çet davasıyla ilgili açıklama

CHP Bartın Milletvekili Aysu Bankoğlu, karara varılan Şule Çet davasının ardından Türkiye Büyük Millet Meclisinde (TBMM) CHP'li vekillerle birlikte basın açıklaması yaptı.

Bankoğlu'ndan Şule Çet davasıyla ilgili açıklama

CHP Bartın Milletvekili Aysu Bankoğlu, karara varılan Şule Çet davasının ardından Türkiye Büyük Millet Meclisinde (TBMM) CHP’li vekillerle birlikte basın açıklaması yaptı. Davanın 6. Celsesinde sanıklardan Çağatay Aksu’ya müebbet ve 12 yıl 6 ay, Berk Akand’a ise 18 yıl 9 ay hapis cezası verildiğini ifade eden Bankoğlu, “Bugün, Şule Çet davasının 6. Celsesi sonunda sanıklardan Çağatay Aksu’ya müebbet ve 12 yıl 6 ay, Berk Akand’a ise 18 yıl 9 ay hapis cezası verildi. Sanıklar, son ana kadar bu olayın bir intihar olduğunu savundu ve sosyal medya sebebiyle tutuklu olduklarını söyledi. En başta, kadınlar ve duyarlı olan herkes, ses çıkarmasa bu cezalar bile verilmeyecekti. Her ne kadar konu, engellenemese de savcı, önceki celsedeki mütalaasında “ağırlaştırılmış” müebbet hapis istemişti. Sanık Çağatay Aksu’ya neden ağırlaştırılmış müebbet verilmediği gerekçeli kararda mutlaka açıklanmalıdır” dedi.

“İyi hal kadına şiddet davalarında uygulanmamalı”

Gerçek cezaların tam olarak verildiği bir ülkede Şule Çet’in katilleri gibi insanların biraz olsun sineceğini kaydeden Bankoğlu şöyle devam etti:

“Amasız fakatsız, kararlılıkla gerçek cezaların tam olarak verildiği bir ülkede, Şule Çet’in katilleri gibi sapık ruhlar biraz olsun sinecektir. Ama asıl sorun, toplumsal bakış açısını ve yaşam biçimini dizayn etmeye çalışan bağnaz zihniyettir. Çağdaş eğitimin ve düşünce özgürlüğünün önünü kesen toplumlarda vahşetler ve cinnetler azalmadığı gibi artarak sürer. Kadına karşı şiddet davalarında ısrarla vurguladığımız bir nokta var: İyi hal ve haksız tahrik indirimleri, kadına karşı şiddet davalarında uygulanmamalıdır. Bu noktada, tüm siyasi partilerden destek bekliyoruz. Zaten, İstanbul Sözleşmesi ve 6284 sayılı Kanun gereği gibi uygulandığında kadınlarımızı yaşatabileceğiz. Aslında, hepimizi ilgilendiren kadına karşı taciz ve cinsel saldırı ayıbından ülkemizi, siyasi görüş ayrımı yapmadan hep beraber hareket ederek kurtarmalıyız.

“Kadınlar, hep birlikte "Ölmek İstemiyoruz" diyor”

Bakın, geçtiğimiz hafta, aynı zamanda, 25 Kasım Kadına Yönelik Şiddete Karşı Mücadele ve Uluslararası Dayanışma Günüydü. Yurdun dört bir yanında kadın kuruluşları etkinlikler düzenleyerek "Yaşasın Kadınlar" dedi. 6284 sayılı Yasa ve İstanbul Sözleşmesi tam anlamıyla uygulansın ki, kadınlarımız yaşasın. Biz her zaman diyoruz ki, Yasa'yı uygula, kadını yaşat. Çünkü, kadınlar, hep birlikte "Ölmek İstemiyoruz" diyor. Kadın cinayetleri durdurmak için süregelen ataerkil düzeni bozalım. Çünkü, kadına şiddeti hak görenlerle yaşamak, bunu kabullenmek, bir ülkenin geri kalmışlıkta ısrar etmesinden başka bir şey değildir.

“Böyle vahşetlere ve iğrençliklere yer olamaz”

Gerek Şule Çet davasının seyri sırasında, gerekse diğer cinayetlerde kadınlarımızın katledilmesini haklı çıkarmaya yönelik açıklamalar son derece tehlikelidir. “O saatte orada ne işi varmış” “Rızasıyla gitmiş” “İçki içmiş” “Kızına sahip çıksaydı” gibi olayların iğrençliğini görmezden gelen bakış açılarının normalleştirilmeye çalışılması, sadece suçun hafifletilmesi değil, aynı zamanda söz konusu bağnazlığı normalleştirme çabasıdır. Böyle bir anlayışın, yargıdan beklenen adaletin içinde yeri yoktur. Erkek egemen dünyanın, kadını istediği gibi yönetme isteğinin ıslaha ve en çok da vicdana ihtiyacı vardır. Bunları görmezden gelerek vardığımız nokta, her gün, her yaştan yeni bir kadın cinayetine uyanmaktır. “Ben insanım”, “ben iyiyim” diyebilenlerin hayatında böyle vahşetlere ve iğrençliklere yer olamaz.

“Eşitlik ve adaletin peşindeyiz”

Yine bu sabah vefat haberini aldığımız, Ordu'da üniversite öğrencisi olan Ceren Özdemir ise gencecikti, 20 yaşındaydı. Katledilen kadınların ardından her sağduyulu insan gibi üzülüp, isyan etmişti. Ceren de maalesef “o kadınlardan” birisi oldu. Yaşamdan koparılmakla kalmadı, ailesinin ve arkadaşlarının yaşamından da koparıldı. Ülkemizin geleceğinden bir umut daha toprak oldu. Unutmayalım! Hukukun ve adaletin doğru işlemediği bir sistemde Cerenlerin katilleri de hep çok rahat olacak. Ülkemizde adalet duygusunu yeniden tesis etmek elzem ve zorunludur. Hukuka hizmet edenlerin bilgisi kadar vicdanı da çok önemli bir konudur. Yurttaşların, zedelenen adalet inancı ve yargıya duyduğu güveni sadece kadın cinayetleri, kadın ve çocuk tacizleri üzerinden savunmuyoruz. Bir kez daha söylüyorum: Birilerinin hiç hoşuna gitmese de, CHP olarak her konuda eşitlik ve adaletin peşindeyiz, olmayı da sürdüreceğiz.”