Bankoğlu'ndan kadın cinayetleri önergesi
CHP Bartın Milletvekili ve TBMM Anayasa Komisyonu Üyesi Aysu Bankoğlu, artan kadın cinayetlerine ilişkin Adalet Bakanı Abdulhamit Gül'e sunduğu yazılı soru önergesinde 'Kadınlar, ne yazık ki, öldürülmeye devam ediyor. Olması gereken adaleti yerine getirene kadar hak, hukuk mücadelemizden asla vazgeçmeyeceğiz' dedi.
CHP Bartın Milletvekili ve Türkiye Büyük Millet Meclisi Anayasa Komisyonu Üyesi Av. Aysu Bankoğlu, pandemi nedeniyle çalışmalarına uzun süre ara veren Türkiye Büyük Milet Meclisi’nin (TBMM) yeniden faaliyete geçmesinin ardından, kadın cinayetleri ve kadına karşı şiddet konusunu TBMM gündemine taşıdı.
Anayasa'nın 98. maddesi ile Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğü'nün 96. ve 99. maddeleri uyarınca Adalet Bakanı Abdulhamit Gül’ün yanıtlaması amacıyla yazılı sorularını yönelten CHP Bartın Milletvekili Aysu Bankoğlu, önerge içeriğinde, “Kadınlara yönelik şiddet, Koronavirüs salgını günlerinde de, ne yazık ki, artmaya devam ediyor. Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformunun detaylı biçimde yayımladığı verilere göre 2020 yılının yalnızca Mayıs ayı içerisindeki otuz bir günlük dönemde dahi, en az 21 kadın cinayeti işlendi; 18 kadının ölümü ise şüpheli ölüm olarak kayıtlara geçti.” bilgisini paylaştı.
Bankoğlu, büyük tartışmalarla kabul edilen ve 15 Nisan 2020 tarihli Resmî Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren "CEZA VE GÜVENLİK TEDBİRLERİNİN İNFAZI HAKKINDA KANUN İLE BAZI KANUNLARDA DEĞİŞİKLİK YAPILMASINA DAİR KANUN” sonrasında ortaya çıkan durumu Adalet Bakanı'na sordu ve şunları söyledi:
"İlgili Kanun'un yürürlüğe girdiği tarihten itibaren, gerek konvansiyonel gerekse de sosyal medyada, tahliye edilen ya da COVID-19 salgını kapsamında "izin" hükmünden yararlanan hükümlülerin yol açtığı "kadına yönelik şiddet" olaylarına dair pek çok haber yer aldı.
Suç işlendiğine yönelik basına yansıyan bu haberler, sadece "kadına yönelik şiddet" konusunda değil, aslında daha pek çok suç türü bakımından geçerlilik arz etmektedir.”
CHP Bartın Milletvekili, söz konusu Yazılı Soru Önergesinde, "Tahliye edilen hükümlü sayısını, mahkûmiyete konu suçların neler olduğunu ve COVID-19 salgınına yönelik "izin" müessesesinden yararlanan toplam hükümlü sayısının açıklığa kavuşturulmasını isterken bahse konu hükümlülerin mahkûmiyete konu suçlarının ne olduğunun" açıklanması gerektiğini de özellikle belirtti.
Bankoğlu, Adalet Bakanı'na, "cinsel dokunulmazlığa karşı suçlardan hüküm giyenlerden kaçı izinden yararlanarak cezaevinden çıkmıştır? Cezaevinden tahliye olan veya izinli sayılan hükümlülerden kaçı yeniden suç işlemiştir? Söz konusu -yeniden işlenen- suçlar nelerdir? Kadına karşı şiddet suçlarının, bu suçlar içerisindeki yeri nedir? Tahliye olduktan veya izinli sayıldıktan sonra suç işleyenlerin kaçı gözaltına alınmış, kaçı tutuklanmıştır? Gözaltına alındıktan sonra tutuklanmayan, serbest bırakılan kaç kişi bulunmaktadır?” sorularını da yöneltti.
Aysu Bankoğlu, 3 Haziran’da TBMM Genel Kurulu'nda gerçekleştirdiği konuşmanın ardından bugüne kadar Konya’da Nargül Yıldız, Ankara’da Aleyna Çakır, İstanbul’da Ayşegül Aktürk, Hatice Çelik, Miray Yılmaz, ve Kahramanmaraş'ın Elbistan ilçesinde Eda Nur Şahin’in, erkeklerin son kurbanları olduğunu belirtirken şu açıklamalarla sözlerini noktaladı:
“Durmuyorlar ama hukuk yoluyla da durdurulmuyor, gerekli cezayı almıyorlar. Türkiye, tarihinde görülmemiş yoğunlukta bir vahşeti, her köşesinde yaşıyor. AKP’nin bu cinayetleri normalleştirmesine izin vermeyeceğiz. Meclis’teki tüm kadın milletvekillerinin istisnasız karşısında durması gereken düzenlemelerin bedelini, yurttaşlarımıza canlarıyla ödetemezsiniz. Görev dönemi süresince hiçbir eleştiriye ve karşı görüşe tahammülü olmayan bu hükümet; kadın cinayetleri, çocuk istismarı, doğa ve hayvan katliamları konusunda sonsuz bir hoşgörüyle "sözde adalet" dağıtıyor. Öldürülen tüm kadınların yaşam hakkı, bizzat bu anlayış tarafından ellerinden alınmıştır. Olması gereken adaleti yerine getirmeyerek sadece ailelerin değil; aynı zamanda kamunun da vicdanını acıtmaya devam ediyorlar.
CHP olarak "hak, hukuk, adalet" derken tüm yurttaşların her konuda kendini güvende hissedeceği gelişmiş bir yönetimin olması gerektiğinden söz ediyoruz. Bizim gibi düşünenlerin can damarı olan "hak, hukuk, adalet" mücadelemizi kazanana kadar sürdüreceğiz."