Bankoğlu'ndan fabrika ziyaretleri
CHP Bartın Milletvekili ve 28. Dönem Milletvekili Adayı Av. Aysu Bankoğlu 'Üreterek büyüyeceğiz, büyüdükçe kazanacağız' dedi.
CHP Bartın Milletvekili ve 28. Dönem Adayı Av. Aysu Bankoğlu ve CHP örgütü, Amasra Maden Faciası’na ilişkin davanın üçüncü gününde de Bartın Adliyesi’nde hayatını kaybeden madencilerin aileleri ile birlikte duruşmadaydı. Davanın ardından rotasını Organize Sanayi Bölgesi’ne çeviren ekip yoğun bir gün geçirdi.
Bankoğlu yaptığı açıklamada “Bugün Organize Sanayi’de ilk olarak Madeş ve Mescier’deydik. Emekçi dostlarımızla hayat ve çalışma şartlarından bahsettik. Şanver Helva ile Selko Ateş Tuğla’da, emeğinin karşılığını hakkıyla almak isteyen emekçilerimiz ve ekonomik sarsıntılara rağmen ayakta duran üreticilerimizle birlikteydik. Güçlü ve kendine yetebilen bir Türkiye’nin sözünü verdik. Ülkemiz öyle bir kısır döngü içinde ki, hem sanayici, hem emekçi ve tedarikçi, hem de tüketici çok zor durumda. Bugünkü duraklarımız arasında Teklas Kauçuk ve Zimaro Ayakkabıcılık da vardı. İşçi ve üreticinin el ele olduğu, enerjiden hammadeye kadar fiyatların öngörülebilir ve makul fiyatlarda olduğu bir ülke için söz verdik. Türkiye’deki yaşam koşullarını öyle bir hâle getirdiler ki, işçi patrona patron işçiye üzülür oldu. Herkesin omuzundaki yük muazzam. Artan enerji ve hammadde fiyatlarından herkes rahatsız. Biz emekçinin hakkını alacağı, emeğin hak ettiği saygıyı gördüğü günler için sözleştik.
Atatürk der ki; Umutsuz durumlar yoktur, umutsuz insanlar vardır. Ben hiçbir zaman umudumu yitirmedim. O koşulları düşünün ve bu umut dolu bakış açısını yolunuza ışık kabul edin. Bir imparatorluğu batırmış, kurda kuşa yem etmişlerin elinden kurtarıp yepyeni bir ülke kurmuş ulu önderimiz. Dünya kadar borç, başını alıp gitmiş bir fakirlik, çok ağır savaşlar yüzünden yaşanan zorlu koşullar, cehalet ve daha nicesi. Üstelik Osmanlı’dan miras yüzde 90’ı okuma yazma bilmeyen bir halk ile. Atatürk ilk olarak Türkiye Turing ve Otomobil Kurumu, Gölcük’te tersane, Devlet Demiryolları, demiryolu malzemesi üretim merkezi, telefon şirketi, şeker fabrikaları, inşaat demiri üreten haddehane, 1950’lerde kapatılana kadar 112 uçak üretmiş olan Kayseri Uçak ve Motor Fabrikası, çimento fabrikaları, dokuma fabrikaları, mensucat fabrikaları, Malatya Elektrik Santrali, Trabzon Hidroelektrik Santrali, Paşabahçe, TEKEL fabrikaları ve ülkeyi kalkındıracak, pek çok alana yatırım yapmıştır. Ekonomist değildi ama iş alanı ve istihdam sağlamanın, Türkiye Cumhuriyeti’nin en büyük gücü ve silahı olacağını biliyordu” dedi.
Atatürk’ün 10 yılda yaptıklarını 10 günde sattılar.
Bankoğlu hükümetin gel git ilginç bir ruh hali içinde olduğunu belirtirken neredeyse elektriği bile onlar getirmiş, arabayı icat etmiş hatta sayelerinde okuma yazmayı öğrenmişiz gibi bir ortam yarattılar. Eğer durum bu değilse de, partileri yeni kurumuş da hükümet olmaya çok heveslilermiş gibi açıklamalar dinliyoruz. Ama eninde sonunda asgari ücretin enflasyona göre düzenlenmesi, emekliye bayram ikramiyesi, öğrencilerin kredi faizlerinin silinmesi, EYT, TRT katlı payının kaldırılması, taşeron işçilerin kadroya geçirilmesi, 3600 ek gösterge gibi CHP söylüyor, hükümet yapıyor oldu. Yurttaşlarımızın sıkıntılarını görmezden gelen, kulağının üzerine yatan hükümet, partimiz CHP başta Millet İttifakı üyesi partilerin de bastırmasıyla bizim projelerimizi ve vaatlerimizi bir bir yerine getirmeye başladı. Sonrasına biz devam edeceğiz. Devlette devamlılığın esas olduğunu da anlamamış gibi akıllara zarar açıklamalar, halkın gözünü korkutmak için uydurulan pek çok şey geliyor kulağımıza. Maaşları ödemezler diyen bile olmuş. Seçimin aşikâr sonucunun yarattığı stresten olduğunu düşünüyorum. Bizim için en önemli hedef, tüm yurttaşların insanca, huzurlu ve saygı gören bir ülkede yaşamaları.
Bunları neden söylüyorum, Atatürk’ün 10 yılda yaptıklarının çoğunu, bu hükümet neredeyse 10 ayda ya sattı ya da kapattı. Cumhuriyetin ilk 10 yılında yapılanları anlatmaya zamanımız yetmez. Peki 21 yılda hangi fabrikaları kurdular. Hangi üretim sahasını yarattılar? Üretim Türkiye’nin tek kurtuluşudur. İstihdam yaratmanın tek yoludur. Yatırımları betona gömerek değil insanımızı, toprağımızı, madenimizi işleyerek, Atatürk’ün yolundan giderek kazanacağız.
Bugün bir araya geldiğimiz emekçiler de iş yeri sahiplerinin de nefes almasına yardım edeceğiz. Bitkisel hayata girmeden Millet İttifakı olarak sistemli programlarımızla kurtulacağız. Rant ekonomisi en kolay en tehlikeli ve ucu en karanlık olandır. Milletin hayatıyla kumar oynamaktır. Geleceği ipotek altına alan, çocuklarımızı, gençlerimizi umutsuzluğa, tembelliğe, geri kalmışlığa iten büyük bir tehlikedir. Kazanan kesim çok kazanır evet ama kaybedeni çok olan, milletini çukura iten bir politikadır. Bu vizyonsuzluk ülkemize 21 yıl kaybettirdi. Elbette 100 yıldır bütün hükümetler çalıştı. Zaten görevleri bu. Kimse kimseye bir şey bahşetmiyor. Halkımızın vergileriyle, insanımızın emeği, üretimi, beden ve zihin gücüyle yürüyen bu dev sistemin yöneticileri liyakatli, vizyon sahibi, evrensel kuralları düstur edinmiş, ilerici, uzlaşmacı, öğrenmeye ve tartışmalara açık olursa ilerleme olur. Yandaşları, akrabaları, çıkarları, koltukları, cepleri düşünerek, kendi halkına husumet besleyerek ancak bu kadar olur. Ekonominin zincirini kıran her türlü etkene; ithalat düşkünlüğünden hukuksuzluğa, kendi insan kaynağımızın dışlanmasından hammadde bulunamamasına kadar sıkıntının tamamına reçetemizi yazdık. İlacı vermek için bekliyoruz. Yine baharlar gelecek. O güzel günlere az kaldı” dedi.