Bankoğlu 'Kadınları dinlemeyenler kadını koruyamaz!'

Türk Ceza Kanunu ve Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifiyle ilgili TBMM Genel Kurulunda konuşan ve teklife sert çıkan CHP Bartın Milletvekili Av. Aysu 'Kadınları dinlemeye bile tenezzül etmeyenler, kadını koruyamaz!' dedi.

Bankoğlu 'Kadınları dinlemeyenler kadını koruyamaz!'

 

Dün TBMM Genel Kurulu’nda Türk Ceza Kanunu ve Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi’nin görüşmeleri başladı. Muhalefet tarafından teklifin yapım aşaması ve içeriği çokça eleştirilirken, CHP Bartın milletvekili Av. Aysu Bankoğlu teklife ilişkin sert konuştu.

Hükümetin kadın politikalarının samimiyetsiz olduğunu ifade eden Bankoğlu teklifin hazırlanma aşamasında kadınların görüşlerinin alınmadığını belirterek, “Saray ve şürekası bir torbanın içine sıkıştırıldığı bu teklifi hazırlarken hiçbir kadına, kadın örgütüne danışmadı; kadınlarla müzakere etmedi. Kadınları dinlemeye tenezzül etmeyen bu anlayış kadını koruyamaz,” dedi. İktidarın kadın politikalarının tutarsız olduğunu belirten Bankoğlu, “İktidar hala sesine kulak tıkadığı kadınları koruyabileceği rüyasında. Halbuki siyasi menfaat uğruna İstanbul Sözleşmesi’nden çıkıp, kadınları feda etmek de; bu teklifi hiçbir kadına sormadan hazırlamak da aynı kibir, aynı cambazlıktır,” dedi.

Geçtiğimiz günlerde Danıştay’da görülen İstanbul Sözleşmesi davasında, duruşma salonuna girmek isteyen kadınlara uygulanan polis şiddetini anımsatan Bankoğlu, “İktidarın mücadelesi kadınlarla mı, kadına şiddetle mi belli değil. Sıfır tolerans sloganı atanlar, tarihin en kalabalık duruşmasının görüldüğü İstanbul Sözleşmesi davasında polis kadınlara şiddet uygulayınca fazlasıyla toleranslılar,” dedi.

“Dertleri kadını korumak değil, oy almak”

Geçtiğimiz günlerde İstanbul Valiliği’nin talebiyle Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu’na yönelik ahlaka aykırılık iddiasıyla açılan kapatma davasına dikkat çeken Bankoğlu, “Burada bu teklifle övünenler, arka taraftan Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu’nu kapatma peşinde. Bu hiçbir kadının kanmayacağı bir samimiyetsizliktir! Bu kadınlara düpedüz, ‘Derdim sizi korumak değil, oy almak,’ demektir,” dedi.

Kadına yönelik şiddeti önlemeye ilişkin uygulamada ihmaller olduğunun altını çizen Bankoğlu, “İktidar kadına yönelik şiddetin önlenmesi ceza arttırımının yetmeyeceğini bilmiyor. Önleyici ve koruyucu tedbirlerin uygulanmasındaki eksiklikleri görmek istemiyor. Halbuki o tedbirler hakkıyla uygulansaydı, Hülya Koca, çocuğunun gözü önünde 30 kere şikayetçi olduğu kocası tarafından vurulmazdı. Hükümetin kadın politikası az buçuk işe yarasaydı, kocası tarafından park ortasında güpegündüz bıçaklanan Selma Kılıç bugün yaşıyor olurdu. Polis işini yapsaydı, Katili 16 suçtan aranan Asiye Nur Atalay  bugün aramızdaydı. Sıla Şentürk. Katili 10 ayrı suçtan sabıkalı, güya denetimli serbest. Bu mu denetim? Bu mu koruma?” diyerek son zamanlarda yaşanan kadın cinayetlerinin uygulamadaki eksikliklerden kaynaklandığını belirtti.

“İçi boş bir teklif”

Önerilen teklifi özellikle kadına yönelik şiddet tanımının olmamasından ve haksız tahrik indirimini düzenlememesinden dolayı eleştiren Bankoğlu, “Her şeyi bildiğini zanneden iktidar, kadınları dinlemeyi de bilseydi, toplumsal cinsiyet temelli kadına şiddetin ne demek olduğunu anlar ve fobilerini bir kenara bırakarak, kadının, cinsiyeti dolayısıyla maruz kaldığı şiddetin önlenmesi için bir adım atabilirdi. Arttırdıklarını sandıkları cezaların bir çoğunun infaz kanunlarınca yatarının olmadığını bilirdi.  Bu ülkede 17 yaşında gencecik bir kızın canına kıyan caniye haksız tahrik indirimi verildi. Bu erkeklik indirimi de denilen haksız tahrik, toplum vicdanında bir kara leke. Ama teklifte hiçbir şekilde düzenlenmedi,” dedi.

Teklifin kravat indirimi denilen iyi hal indirimini kaldırmadığını belirten Bankoğlu, “İçi boş bir teklif. İyi hal kaldırıldı diye manşet yapılıyor. Ama kanun lafzına kravat indiriminden hiçbir farkı olmayan, samimi pişmanlık diye muğlak bir ifade getiriyorsunuz. Samimi pişmanlık ne demektir? Kime göre, neye göre bir pişmanlık samimi olacak?” dedi. Artan şüpheli kadın ölümlerine de dikkat çeken Bankoğlu, önerilen teklifin bu konuda da bir çözüm getirmediğini belirterek, “Şubat ayında 23 kadının, 21’i şüpheli ölüm. Buna rağmen, bu teklifte şüpheli kadın ölümlerine dair hiçbir şey yok,” dedi.

Teklifin ısrarlı takip suçunu müstakil bir suç olarak düzenlemesinin olumlu olduğunu, ancak suçun şikayete tabi olmasının ve cezasının düşük olmasının yanlış olduğunu belirten Av. Bankoğlu, “Cezası 2 yıl olan ısrarlı takibin nitelikli hali bile şikayete tabi kılınmış. Yani, bir kadın, ısrarlı takibin nitelikli haline bile maruz kalsa şikayet etmedikçe hiçbir şey olmayacak. Üstelik, şikayet ettiği fail infaz yasaları gereği yatarı olmadan dışarı çıkacak. Peki, dışarı çıkacak olan bu faile karşı kadının güvenliği nasıl sağlanacak?” diyerek düzenlemenin sakıncalarına dikkat çekti. Teklifin 12’inci maddesi uyarınca ısrarlı takibe ilişkin düzenlenen uzlaşma yasağının da eksik olduğunu belirten Bankoğlu, muhalefet olarak şiddetin olduğu hiçbir konuda uzlaşmayı kabul etmeyeceklerini ifade etti.

“Kadınların adalete de, bu iktidara da güveni kalmamıştır!”

Geçtiğimiz günlerde kamuoyunda sıkça tartışılan Pınar Gültekin cinayetinde, maktulün ailesine yönelik açılan hakaret davasının açılmasını da eleştiren Bankoğlu, “İktidarın katillere indirim piyangosu dağıtan adaleti, canice öldürülen Pınar Gültekin’in acılı ailesine hakaretten dolayı dava açılmasına ses çıkarmadı. Hangi adalet? İnsanların adalete de iktidarınıza da inancı kalmadı,” ifadelerini kullandı.

Türkiye’de kadınların yaşam haklarının korunması için kişi iktidarlarının değil, adaletin sağlanması gerektiğini belirten Bankoğlu, “Kadınlar can güvenlikleri için tek bir adamın iradesine değil, adalete güvenmek istiyorlar. Hele hele, kadın erkek eşitliğine inanmayan, kadınlara annelik dersi vermeye kalkan, İstanbul Sözleşmesi’nden keyfe keder çıkan bir erkeğin onları korumaya kalkışmasını kabul etmiyorlar!” diyerek iktidarın kadına yönelik bakış açısını eleştirdi. Bankoğlu, “Kadınlar bu iktidarı da temsil ettiği eril zihniyeti de istemiyorlar! Bu zihniyetin, hakiminin takdiriyle katilinin salıverilmemesine, polisinin inisiyatifiyle korunma talep ettiği kocasına teslim edilmeye isyan ediyorlar. Ve en temelde de kadına rağmen kadını koruyabileceğini zanneden bu eril, bencil ve ataerkil zihniyetin düzelmesini istiyorlar,” diyerek  kadına yönelik şiddetin önlenmesinde zihniyet değişiminin gerekli olduğunu belirtti.

“Göreceksiniz, İstanbul Sözleşmesi geri gelecek!”

Getirilen teklifin uygulamadaki hiçbir sorunu çözmeyeceğini belirten Bankoğlu hükümetin  teklifle seçmeni ve kendini kandırmaya çalıştığını, “Kadına yönelik şiddetle mücadeleden, infaz hukukundan ve uygulamadan bihaber bu teklifle ancak kendinizi kandırırsınız. Ön kapıdan ayrı arka kapıdan ayrı iş çevirerek, siyasi cambazlıkla kadınları kandıramazsınız,” diyerek ifade etti. Sözlerini “Kadını koruyacaksanız, onlara gaz sıkmak, yerlerde sürümek yerine, onları dinleyeceksiniz,” diyerek sürdüren Bankoğlu, “İstanbul Sözleşmesi de geri gelecek göreceksiniz. Çünkü bu yaşam bizim,” diyerek sonlandırdı.