Bankoğlu 'İnsan haklarında 100 yıl gerideyiz'
CHP Bartın Milletvekili Av. Aysu Bankoğlu, 10 Aralık Dünya İnsan Hakları Günü'ne ilişkin yazılı açıklamada bulundu. Açıklamasında 'Cumhuriyetimizin 100. yılında ülkemiz insan hakları konusunda 100 yıl geriye gitti' diyen Milletvekili Bankoğlu, insan haklarına ilişkin yaşanan son gelişmelere değindi.
“Adamına göre işleyen bir hukuk sistemi var”
Bankoğlu’nun açıklaması şu şekilde:
“II. Dünya Savaşı sonrası 1948 yılında toplanan Birleşmiş Milletler Kurulu’nun, tüm insanlık için bireylerin hak ve özgürlüklerini güvence altına almak için çalıştığını açıklayan Bankoğlu “Türkiye dahil 48, bugün 139 ülkenin kabul ettiği, başta insanların birbirlerinin hak ve özgürlüklerine saygı duymasını, tüm devletlerin bu hakları kabul etmesini amaçlayan 30 maddelik İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi’ni kabul ettiler. 75 yıl önce 10 Aralık günü İnsan Hakları Günü olarak kabul edildi. Dünya üzerindeki her insanın ırk, cinsiyet, din, dil ayrımı yapılmaksızın birbiriyle eşit olduğunu kabul eden ve kağıt üzerinde birbirinden güzel maddeler içeren bu bildirgeyi imzalamış olmamız, bugün ülkeyi yönetenlerin umurunda değil. Zaten şaşırtıcı da değil. Kendi Anayasasına uymayan, uluslararası kuralları, anlaşmaları ve mahkeme kararlarını tanımayan, adamına göre hukuk dönemi yaratmış bir hükümet var.”
“100 yıl geriye düşmüş durumdayız”
“Anlatmaya zamanın, satırların, sütunların, programların yetmeyeceği kadar çok ve korkunç haksızlıkların yaşandığı bir Türkiye Cumhuriyeti var. Hak ve özgürlüklerini kazanalı 100.yıl olmuş; Türkiye’de aklın, mantığın, vicdanın kabul edemeyeceği korkunç şeyler olurken hükümet büyük bir rahatlıkla bunları normalleştirmeye çalışıyor. Halkın sadece ekonomisi sarsılmadı, devlete ve kurumlarına güveni, yarınlara inancı sarsıldı. Hukuk ve adaletten beklentisi en alt seviyeye indi. Son on yıldır olduğu gibi Dünya Özgürlükler Raporu’nda yine Özgür Olmayan Ülkeler kategorisinde ismimiz Libya, Nikaragua, Tanzanya gibi geri kalmış ülkeler ile yan yana. Cumhuriyetimizin 100. yılında ülkemiz insan hakları konusunda 100 yıl geriye düşmüş durumda. Düşünün ki 100 yıl önce kurtuluş ve özgürlük mücadelesi kazanmış bir millet, bugün sürekli küme düşen, özgürlüklerde, ekonomide, hukukta, eğitimde son sıralarda bir ülkenin mensubu haline gelmiş. 30 maddelik İnsan Hakları Beyannamesi yaşama ve özgürlükler dışında bağımsız mahkemelerce yargılanma, keyfi tutuklama ve hapisten korunma, din, vicdan, toplanma ve örgütlenme gibi temel hakları içerir. En basitinden basın özgürlüğünde 180 ülke içinde 165’inci sıraya düşmüşken ‘Biz özgür bir ülkeyiz’ masalı anlatmaya devam ediyorlar.”
“AKP zihniyeti toplumdaki çürümenin yegâne sebebi ve sorumlusudur”
“Açlığa isyan eden emekli amcayı, ağacını ırmağını korumak için eylem yapan teyzeyi, barınamıyoruz, insanın yemeyeceği yemeğe hayır diyoruz diyen gençleri, ölmemek için iş güvenliği isteyen madenciyi döven, insanca yaşamak isteyen emekçiyi göz altına alan, Anayasal haklarını umursamayan AKP zihniyeti toplumdaki çürümenin yegâne sebebi ve sorumlusudur. Yurtlarda tacize uğrayan, zorla evlendirilen çocukları, her gün cinayete kurban giden kadınları ne acıdır ki doktorları görmezden gelen ve normalleştirmeye çalışan bir hükümet var. Rant için, kendi bekası ve yandaşları için yasalar çıkartan, kurallar koyan bir hükümet var. Sonra da güya ekonomisinin, uluslararası ilişkilerinin düzelmesini bekleyen bir hükümet bu.”
“Türkiye insana ‘insan’ gözüyle bakanların terörist ilan edildiği bir ülke”
“Paranın, metanın her şeyden değerli olduğu bir ülkeyiz artık. Daha birkaç gün önce bir motokuryeyi ezip öldüren Somali Cumhurbaşkanı'nın oğlu göz göre göre yurt dışına kaçtı. Sarayından İçişlerine, Dışişlerinden Adalet Bakanlığına ne kadar yetkili varsa hepsi suspus olmuş durumda. Sözgelimi bu olay ABD’de yaşanmış olsaydı Türkiye şimdi ne durumdaydı acaba? Ülkeye sıcak para geliyor olsaydı koşa koşa Somali’ye gidecek olanlar, söz konusu bir vatandaşımızın hayatı olunca üç maymunu oynuyorlar. İnsan olmaktan kaynaklanan hakların sadece kağıt üzerinde kaldığı, pratikte bir anlam taşımadığını görüyoruz. Türkiye insana ‘insan’ gözüyle bakanların terörize edildiği bir ülkeye dönüştürülüyor. İşçiyi, kadını, çocuğu, göçmeni, insanlığın yüzyıllarca bedel ödeyerek elde ettiği haklarını savunanlar, haksızlığa ses çıkaranlar bir şekilde cezalandırılıyor.”
“22 yıllık bir kâbusu bitirmek yine milletimizin elindedir”
“Anayasanın yaşam, barınma, beslenme, eğitim haklarını dahi yurttaşlarına sağlamaktan aciz, onları onursuzca bir yaşama mahkûm etmiş 22 yıllık bir kâbusu bitirmek yine milletimizin elindedir. Eşitliği ve adaleti, hukukun herkes için uygulanması gereğini içselleştirir ve uygularız, işte o zaman temiz, huzurlu, insanların kendini güvende hissederek yaşadığı muteber bir ülke oluruz. Bunun başka yolu yok. Önceliğimiz barınabilen, gıdaya ulaşan, ısınan, eğitim alan, sağlık hizmetine erişen, yani temel haklarına kavuşan, yasalar karşısında eşit olan bir toplum yaratmak. İdeal olan ise tüm insanların hiçbir ayrım yaşamadan sadece insan oluşundan kaynaklı eşit, özgür ve onurlu yaşama hakkına sahip olması ve kanun önünde eşit olmasıdır.”