Bankoğlu: 'Hayal kırıklığı'
42 madencinin şehit olduğu Amasra maden faciasıyla ilgili savcı fezlekesi değerlendiren CHP Bartın Milletvekili Aysu Bankoğlu, 'TTK Genel Müdürlüğü'nün sorumluluğunun değerlendirilmemesi hayal kırıklığı' dedi.
CHP Bartın Milletvekili Aysu Bankoğlu, 42 madencinin şehit olduğu Amasra maden faciasıyla ilgili hazırlanan savcı fezlekesine ilişkin açıklama yaptı. Milletvekili Bankoğlu, 196 sayfalık savcı fezlekesinde sorumlulukları tespit edilen TTK Genel Müdürlüğü’nün, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı ve MAPEG denetçilerine ilişkin bir ceza talebinde bulunulmamasını hayal kırıklığı olarak nitelendirdi. Bankoğlu açıklamasında, “Savcılık hazırladığı fezlekede, 8 başlıkta kusur ve eksiklik tespit etmiştir. Bunlar; gaz sensörlerinin takibinde ihmal, havalandırma arızalarının giderilmemesi, patlama ve ateşlemeye ilişkin sorunlar, personel kayıtlarında işçi güvenliğini tehlikeye düşürecek denli sorunlar, Sayıştay raporlarında belirtilen eksiklikler, personel görevlendirmelerindeki ve sayısındaki eksikler, işçi eğitimlerindeki eksikler ve patlayıcı maddelerin depolanması, nakliyesi ve patlatılmasına ilişkin ihmaller olarak da sıralanmıştır. Bu bakımdan fezlekenin içeriği, bugüne kadar kamuoyunda da çokça yer alan norm kadro eksikliklerine, idaredeki zafiyetlere ve liyakatsizliklere değinmiş; yapılan tespitlerde tanık ve şüpheli ifadelerinin yanı sıra, bilirkişi öninceleme raporundan ve Sayıştay raporlarından da faydalanılmıştır,” diyerek savcılık fezlekesine ilişkin bilgi verdi.
Bankoğlu, fezlekede tespit edilen özellikle norm kadrolardaki eksiklik, havalandırmadaki sorunların giderilmemesi, uzun zamandır devam eden yüksek gaz oranlarına rağmen üretime devam edilmesi ve usulsüz patlatma ve personel idaresinde açıkça görülen disiplinsizlik gibi konularda denetim sorumluluğunun müessesenin bağlı bulunduğu TTK Genel Müdürlüğü’ne ait olduğunu belirten Bankoğlu, “Fezlekenin faydalandığı Bilirkişi Öninceleme Raporu’nun da açıkça ortaya koyduğu gibi, Amasra Müessesesinde (ATİM) çok uzun zamandır bir personel eksikliği var ve TTK Genel Müdürlüğü ATİM’in bütün taleplerine karşı bu ihtiyacı karşılamamış. Tanık beyanları da bu yönde. Patlamanın olduğu sırada, en önemli bölümlerden biri olan Gaz İzleme Merkezi’nde en az 2 kişi olması gerekirken tek bir kişi var. TTK Genel Müdürlüğü’nün ATİM’in ısrarlı personel talebini karşılamaması sebebiyle, patlamanın olduğu gün madenin en önemli biriminde orada görevli olmayan tek bir işçi çalışıyor. Sadece bu bile TTK Genel Müdürlüğü’nün, olaydaki sorumluluğunu tespit etmek için yeterlidir,” ifadelerini kullandı.
“4 yılda bir türlü tamamlanmayan havalandırma ihalesi kimin sorumluluğunda?”
Bankoğlu açıklamalarına, “Eksiklikler, ihmaller, göz göre göre yapılan yanlışlar bir değil iki değil. Madende patlama sırasında, vardiya listesine göre görevliyken vardiyaya gelmeyen 13 kişi var, bazı işçiler çalışıyor gösterilmiş, çalışmıyor, bazı işçiler başka vardiyalarda gözükürken bu vardiyada çalışıyor. Ve tüm bu düzensizlik müessesede normal karşılanıyor. TÜBİTAK tarafından hazırlanan raporda, maden işçi kıyafetlerinin ısı ve aleve karşı koruma, alev yayılma, yanma gibi tehlikelere karşı uygun olmadığı yazıyor,” diyerek devam etti.
Dört kişi hakkında olası kastla öldürme suçundan ceza talep edildiğini hatırlatan Bankoğlu, “Burada sorumlular muhtemel tehlikeli neticeleri ve sebepleri göze alarak, hatta kabullenerek kömür çıkarma işine devam etmişler, dolayısıyla bilinçli taksir unsurları aşılmış olası kast oluşmuştur. Burada yıllardır giderilememiş bir havalandırma arızası var. Bu eksikler 2018 yılında tespit edilmiş, bir türlü de giderilmemiş. Buna rağmen, sadece idari para cezası vererek madenin üretimine devam edilmiş. Havalandırma sistemini değiştirme taahhüdünü 2 senedir yerine getirmeyen şirkete de yine sadece cüzi bir para cezası vermiş, sözleşme süresini iki defa uzatma yoluna gitmişler. Patlamanın olduğu günden bir gün öncesinden beri, havalandırma vantilatörü değeri 53 kez ikaz 355 kez de alarm seviyesini göstermiş. Ve bu durumun, yani gaz seviyelerinin daha önce de defalarca bu seviyelerde olduğu, işin durdurulması gerekirken, durdurulmadığı, bu gaz ölçümlerinin 10 günde bir Zonguldak Genel Müdürlüğü’ne bildirildiği ama herhangi bir şey yapılmadığı da biliniyor. Yani tehlike ortada, kaza geliyorum diyor, buna rağmen gerekli önlemleri almayan amirler ceza alırken, onların bu ihmaline göz yuman, yüksek gaz oranlarından haberi olmasına rağmen üretime devam edilmesine ses çıkarmayan, havalandırma sorununu 4 senedir sürüncemeden kurtarmayan Genel Müdür ve yardımcıları, bakanlık denetçileri soruşturmaya dahil edilmiyor, ifadeye bile çağırılmıyorlar. Bu korkunç bir eksiklik gerçekten. 4 yıldır havalandırma sorununu çözmeyen, tehlikeli gaz seviyelerine rağmen devam eden üretime ses çıkarmayan, bu müessesenin denetiminden iş yönetimine kadar her bir planlamasından sorumlu olan kim,” diye sordu.
Bankoğlu, havalandırma, metan drenajı ve madenin hangi bölümünde üretim yapılacağına dair planlama (üretim ve teknik planlama) işleri ile satın alma işlerinin de merkezî olarak TTK Genel Müdürlüğü düzeyinde yapıldığını belirterek, “Bu nedenle, TTK Genel Müdürü, TTK Genel Müdür Yardımcıları ve TTK Zonguldak organizasyonunun sorumluluğu sadece denetim ile sınırlı değildir. Bu birimlerin denetim sorumluluğu olduğu kadar, karar alma sorumluluğu da bulunmaktadır. Sorumluluğun ATİM ile sınırlı tutulması eksiktir; siyasi sorumluların ve üst düzey bürokratların sorumluluğunun tartışılmasının engellenmesi, gerçek sorumluların yargıdan kaçırılmasıdır,” dedi.
“Suçu, işçilere ve emir kullarına atarak kendilerini korumaya çalışıyorlar”
Bankoğlu açıklamasında patlamadan şehit madenciyi sorumlu tutan TTK Kanaat Raporu’na da değinerek, “Bu ülkede zalimin mazluma zulmü bitmek tükenmek bilmiyor. Kabullenmek, sindirmek mümkün değil! 42 kişi ölmüş, 42 ocağın ateşi sönmüş, geride kalan yaralılar var. Ocakta yangın hala devam ediyor. Bilirkişi öninceleme raporu da Sayıştay raporları da emniyet fezlekesi de her ne kadar cezalandırma talebini eksik bırakmış olsa da savcılık fezlekesi de TTK Genel Müdürü’nün, Genel Müdür Yardımcısı’nın sorumluluğunu açıkça belirtiyor. Buna rağmen bu kişiler sorguya bile çekilmiyor. Biz bunu sindiremezken, bir de bakıyoruz ki görevlerine devam eden bu müdürlerin emrinde TTK Kanaat Raporu patlamanın faturasını, 42 şehidin vebalini, yine o merhum maden şehitlerinden birine yıkmayı çalışıyor. Hem suçlu hem güçlü olmak bu,” ifadelerinde bulundu.
Güçlü olanın yine güçlü tarafından korunduğu, suçun güçsüz tarafa yüklenmeye çalışıldığının altını çizen Bankoğlu, hükümetin kendinden olanı ne pahasına olursa olsun koruma alışkanlığını eleştirerek, “Bu Soma’daki, Kozlu’daki düzenle aynı düzen. Bu hükümetin 20 senedir yürüttüğü tarafgirlik politikası. Hükümetin derdi adaleti tesis etmek, şehit madencilerin içini biraz olsun ferahlatmak değil. Öyle olsaydı, maden şehidi yakınına tekme atanlar başkonsolosluğa ateşe olarak atanmazdı. Dertleri adalet olsaydı, Soma’da Kozlu’da adalet sağlanır, Kozlu sorumlusu TTK Genel Müdürü olarak atanmazdı,” dedi.
“TTK gibi önemli bir kurumun güvenirliğinin tekrar sağlanması için Genel Müdür ve Genel Müdür Yardımcısının şüpheli sıfatıyla yargılanması gerekiyor”
Bankoğlu, “Bu düzen değişmedikçe, makamından mevkisinden ve görüşünden bağımsız, insana insan olduğu için değer verilmedikçe bu facialar evet, birilerinin de dediği gibi tekrar yaşanacaktır. Birileri insana insan olduğu için değer vermediğinden ve vermeyeceğini de bildiğinden, bu faciaları normalleştirmeye, insanımızı ihmaller uğruna ölmeye alıştırmaya çalışıyor. Alışmayacağız. Susmayacağız. TTK gibi ülkemizin önemli kurumlarından biri olan bir kurumun şeffaflığının ve güvenirliğinin tekrar sağlanması ve madenci şehitlerimizin ailelerinin içinin bir nebze olsun soğuması için, sorumluluğu bilirkişi öninceleme raporunda tespit edilmiş TTK Genel Müdürü, TTK Genel Müdür Yardımcısı ve bakanlık denetçilerinin şüpheli olarak davaya dahil edilmesi, yargı önünde hesap vermeleri gerekiyor,” diyerek açıklamasını sonlandırdı.