Bankoğlu'dan maden ocağı projelerine tepki
CHP Bartın Milletvekili, Parti Meclisi ve TBMM Anayasa Komisyonu Üyesi Av. Aysu Bankoğlu, Bartın Irmağı çevresinde kurulmak istenen 4 yeni maden ocağının yaratacağı tehlikelere dikkat çekti. Bankoğlu, 'Bartın'da ağaçları kesmek, dağları delik deşik etmek, ırmağı kurutmak, halkı huzursuz etmek serbest mi? Yörenin doğasına ve insan sağlığına daha az zarar verecek alternatifler, belli bir planlama dâhilinde bulunmalıdır' dedi.
CHP Bartın Milletvekili, Parti Meclisi ve Türkiye Büyük Millet Meclisi Anayasa Komisyonu Üyesi Av. Aysu Bankoğlu, Bartın Irmağı çevresinde mevcuttakilere ilave olarak kurulmak istenen dört yeni maden ocağı hakkında açıklamalarda bulundu; sürecin bu şekilde devam etmesi durumunda meydana gelecek uzun vadeli tehlikelere işaret etti. Yöre insanına bir süreliğine iş imkânı sağlamanın çevre ile doğa üzerindeki bedelinin bu kadar ağır olmaması gerektiğini ve farklı alternatiflerin aranmasının faydalı olacağını belirterek düzgün ve uzun vadeli bir planlamanın önemine dikkat çekti.
“Ekolojik yıkımın boyutları çok büyük olacak”
"Bartın'da, her isteyen istediği ormanı kesmekte, dağları delik deşik etmekte, ırmağı kurutmakta, dinamit patlatarak halkı huzursuz etmekte ve Bartın trafiğini keşmekeşe dönüştürmekte serbest mi?" diye soran Bankoğlu, 4 yeni maden ocağıyla ilgili Çevresel Etki Değerlendirmesi ("ÇED") süreci kapsamında Halkın Katılımı Toplantılarının gerçekleştirileceğine işaret ederek "Kentimiz açısından tarihi bir öneme sahip olduğunu ve korunması gerektiğini her daim ifade ettiğimiz Bartın Irmağı'nın çevresinde, bildiğiniz üzere, mevcutta altı farklı maden ocağı faaliyet gösteriyor. Bu maden ocaklarına ek olarak, Aladağ Mahallesi ile Gürgenpınarı köyü arasında, Saraylı köyü ile Gürgenpınarı arasında ve Topluca köyü Boğaz Mahallesi'nde, toplamda 4 ayrı ocağın daha kurulmak istendiğini yapılan başvurular ve başlayan ÇED süreçlerinden biliyoruz. Şayet bu maden ocakları / tesisleri faaliyete geçerse, ilk aşamada dahi 219 hektar doğal orman ekosisteminin yok olacağı ÇED başvuru dosyalarında, yani resmi bir şekilde ifade edilmiş durumda. Yani, yaşanacak ekolojik yıkımın boyutları çok büyük olacak. Bu ocaklardan biri, çimento fabrikasına ham madde sağlamak maksadıyla kurulmak isteniyor. Mevcut ocakta, 27 kg / atım dinamit patlatılırken talepte bulunulan yeni alanda ise 97 kg / atım dinamit patlatılacağı belirtilmiş; bir diğer deyişle mevcudun dört katı dinamit patlatılacak. Yerleşimlere bu kadar yakın olan bir yerde, söz konusu patlamaların yaratacağı sorunlar hesaba katılıyor mu, açıkçası merak ediyorum” dedi.
“Kalkerin taşınması için 333 sefer gerekecek”
Açılması istenen yeni kalker ocağında üretileceği ifade edilen günlük 10 bin ton kalkerin taşınabilmesi için 30 tonluk kamyonlarla, en iyi ve sorunsuz senaryoda günde 333 sefer yapılması gerekeceğini vurgulayan Bankoğlu, Bartın'daki mevcut trafik sorunları devam ederken böyle bir yükün gelmesinin son derece olumsuz etkilerine, trafiğin adeta felce uğrayacağına işaret etti. "Bu kamyon-tır yoğunluğunun, şehirde yapacağı gürültü ve hava kirliliğinin boyutları ya da artacak trafik yükünün neden olacağı trafik kazaları, yaralanmalar veya ölümler hiç düşünüldü mü?" diye sordu.
“Sessiz kalmayacağız”
Toplumsal planlamanın öneminin de altını çizen Bankoğlu, maden ocağından çıkarılacak kalkerin, 6 kilometre ötedeki kireç fabrikasına taşınması için, bir günde 30 ton ağırlığında 175 kamyon yahut tırın Bartın-Liman ve Bartın-İnkumu kara yolunda sefer yapması gerekeceğini belirtti ve bu durumun sebep olacağı trafik güvenliği tehlikesini gözden kaçırmamak gerektiğini söyledi. Öte yandan, Bartın'daki kireç fabrikasının ihtiyacı olan yıllık ham madde ihtiyacının çok üzerinde bir kalker cevherinin çıkarılmasının planlandığının ÇED başvuru dosyasında adeta itiraf edildiğini de vurgulayan Bankoğlu, ham madde ihtiyacının ötesinde piyasaya da kalker satabilmek ve yabancı şirketin kârını maksimize edebilmek için, Bartın'ın doğasına en üst düzeyde zarar verilmesine sessiz kalamayacaklarını ifade etti.
“Sahalar birbirine çok yakın”
Aysu Bankoğlu, Amasra'da yapılmak istenen termik santral sürecinden de alışkın oldukları bir diğer önemli soruna da "ÇED süreçleri devam eden bu sahalar, esas itibarıyla birbirine çok yakın konumda bulunmaktadır. Söz konusu projelerde, ÇED süreçleri ise -maalesef- ayrı ayrı uygulanmaktadır. Oysa, hâlen aynı bölgede faaliyet gösteren 6 farklı maden ocağı ile yeni başlayacak olan bu 4 farklı maden ocağının çevresel etkilerinin kümülatif olarak yani birlikte, topluca değerlendirilmesi gerekmektedir. Bu işletmelerin hepsinin birden bütün olarak patlatacağı dinamit miktarı, yaratacağı gürültü, etkileyeceği nüfus ile yer altı suları, birlikte hesaba katılmak zorundadır” sözleriyle ifade etti.
“Bartın'ın doğasına geri döndürülemez zararlar verecek”
Bankoğlu, önem verilmesi gereken temel noktanın, Bartın'ın planlamasındaki düzensizlik olduğunu belirterek "Bölgedeki çimento ile kireç fabrikalarına ham madde sağlanması gerçeğini de göz önüne almakla birlikte, özellikle ihtiyaçtan fazla kapasite artırımının Bartın'ın doğasına geri döndürülemez zararlar vereceğini bir kez daha ifade etmek istiyorum. Burada bahsi geçen doğa, bizleri sadece manevi olarak mutlu eden doğamız değil. Fındığımız, çileğimiz, balığımız, mandamız, ineğimizdir. Yüzlerce yıllık geçmişe sahip geçim kaynaklarımızı, sonsuza kadar kaybetme riskinden bahsettiğimiz bir doğa aslında. Yani, ortada yalnızca hemşehrilerimize iş alanı sağlamak ile açıklayamayacağımız büyüklükte sorunlar var. İlimizde bu tür süreçlerin, günübirlik değil uzun vadeli bir planlama çerçevesinde yapılması gerektiği açıktır. Yöre insanının sağlığı ve Bartın'ın doğası için yakın tehlikeleri dile getirmeye devam edeceğiz. Özellikle Bartın Irmağı çevresine zarar vermeyecek ve kümülatif olarak değerlendirmeye tabi tutulacak başka alternatiflerin dikkate alınması gerektiğine inanıyoruz” dedi.