Bankoğlu'dan Dezenformasyon Yasası açıklaması

CHP Bartın Milletvekili, Parti Meclisi Üyesi ve Anayasa Komisyonu Üyesi Av. Aysu Bankoğlu, kamuoyunda Dezenformasyon Yasası olarak bilenen ve muhalefetin 'Sansür Yasası' olarak nitelendirdiği kanun teklifine ilişkin 'Düşünün çünkü henüz yasaklanmadı' dedi.

Bankoğlu'dan Dezenformasyon Yasası açıklaması

CHP Bartın Milletvekili, Parti Meclisi Üyesi ve Anayasa Komisyonu Üyesi Av. Aysu Bankoğlu, kamuoyunda Dezenformasyon Yasası olarak bilenen ve muhalefetin “Sansür Yasası” olarak nitelendirdiği kanun teklifine ilişkin açıklamalarda bulundu. Bankoğlu açıklamasına George Orwell’ın ünlü romanı 1984’ten yaptığı “Düşünün çünkü henüz yasaklanmadı.” alıntısıyla başladı. 1984 adlı eser; insan haklarının ve bireyselliğin yok edildiği, zihnin kontrol altına alınarak insanın makineleştirildiği, demokrasiden uzak baskıcı bir rejim altında ezilen dünyaya ilişkindir.

 

Bankoğlu, TBMM’de büyük tartışmalara ve protestolara neden olan ve halk arasında Sansür Yasası diye bilinen Basın Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi ile ilgili eleştirilerini açıkladı. Bankoğlu “Mars’ta yaşam ile ilgili çalışmalar yapılırken, üç boyutlu yazıcılarla kusursuz organ yapabilme çalışmalarına odaklanmış bir dünyada Türkiye’de ne yapılıyor? 12 Eylül darbesinin sansür anlayışını da geçen, Abdülhamit’in İstibdat Dönemi’ne kadar gerileten bir zihniyet 2022 dünyasında sansür yasası dayatıyor. Cumhuriyet tarihinin en ağır ekonomik buhranı yaşanırken, AKP hükümeti ekonomiye, adalete, eğitime, işsizliğe odaklanması, çözüm bulması gerekirken ne yapıyor? Meclis açılır açılmaz, ilk iş var gücüyle sansür yasasına bastırıyor. Yaklaşan seçimlerde gidişatının hayırlı olmadığını gören AKP, sandıktan çıkmanın yollarını bu sansür yasasıyla arıyor. AKP hükümeti de tıpkı Osmanlı’nın son dönemindeki siyasi ve ekonomik çöküşüne paralel Abdülhamit’in  uyguladığı ağır yasakçı anlayışın, her baskıcı rejimin gittiği yoldan yürüyor. Doğruya yalan, gerçeklere algı diyerek ceza kesmek için ellerini ovuşturan bir hükümet var ama herkesin bildiğini bir de ben söyleyeyim çünkü korkunun ecele faydası yok. Yasakçılık, tahammülsüzlük, hukuka aykırılık, adaletsizlik, adam kayırma yoluyla haklı olanları sindirmek için yaptıkları hiçbir şey gerçekleri gizleyemiyor.”dedi.

Bankoğlu, Anayasa’nın 26. Maddesini hatırlatarak; herkesin düşüncesini açıklama ve yayma hakkına sahip olduğunu, haber ve fikir alma - verme özgürlüğü ile korunduğunu belirtti. Bankoğlu, hükümetin Türkiye’ye Dezenformasyon Bülteni diye yeni bir garabeti kazandırdığını, halkın vergisiyle çalışan İletişim Başkanlığı’nın pek çok kurum gibi taraflı çalıştığını ifade etti. Bankoğlu “Yoldan geçenlere ‘dezenformasyon nedir?’ diye sorsak kaç kişi cevabını verir bilmiyorum. Dezenformasyon, bilgi çarpıtma demek yani AKP’nin 20 yıldır en iyi yaptığı şey. Hatta bilgi çarpıtmaktan ziyade kasıtlı şekilde doğruyu söylememe, gerçek dışı ve yalan bilgiyi yayma konusunda üstad olan onlardır. Yakın zamandan bir iki örnek bile anlamaya yeter. Bakın İstanbul Fikirtepe’de 3 kişinin hayatını kaybettiği patlamanın doğalgaz kaçağı olduğunu söyleyen hükümet yetkilileri, olayın doğalgaz patlamasıyla uzaktan yakından ilgisi olamayacağını çünkü o evde doğalgaz aboneliği bile olmadığını anlayıp, terörle ilgili soruşturma başlatmıştır. Ancak doğru ile hiç ilgisi olmayan yanlış bilgileri yaydıkları halde düzeltme yapmamış, doğruyu duyurmamıştır.

 

Diğer örnek; İstanbul Belediyesi’nin cenaze aracında 144 kilo uyuşturucu bulunduğu anons edildi ama o aracın Saray’ın yakın akrabası olan kişilerin şirketince belediyeye kiralandığı bir türlü söylenmedi. Ya da Bakan Nebati enflasyon kontrol altında derken, bizden önce elektrik, buzdolabı, ambulans yoktu denilirken, işsizlik ve açlık yoktur beyanatları verilirken, videolarıyla tırlar dolusu Afgan ve Suriyelinin ülkemizi istila ettiği inkar edilirken, binlerce maaşlı trol çalıştıranların bu yasa ile kimin peşine düşeceği belli değil midir?

 

Dezenformasyonun yani bilgi çarpıtmanın kralını zaten AKP hükümeti yapmaktadır. Gerçek habere, haberin verilmesine ışık hızıyla yayın yasağı getirmenin, erişim engellerinin işe yaramadığını, halkın gerçekleri öğrenip yaymasının önüne geçemediklerini görünce çareyi sansür yasası çıkarmakta buldular. Amaç gerçeği halktan saklamak, gazetecileri, muhalifleri ve siyasileri sindirmek, korkutmaktır. Gerçekle bağları o kadar kopuk ki, kazanmak için iftira atmaktan başka çareleri kalmadı. Düşünün ki görüntülerle, belgelerle ispatlı olan gerçekleri “yalan haber” diye yutturmanın peşindeler. Bunu yazan gazeteciyi, sosyal medyada beğenen ve paylaşan yurttaşı 3 yıl hapse atmakla tehdit ediyorlar.

 

Anayasa’ya aykırı bir şekilde hazırlanan bu kanunun itirazımız ile Anayasa Mahkemesi’nin sağduyulu ve bağımsız üyeleri tarafından en doğru şekliyle değerlendirileceğine, bu yanlıştan dönüleceğine inanmak istiyoruz. Nasılsa devran dönecek, gidici olan bu iktidardan korkmuyoruz. Hukukun ve adaletin yolundan ayrılmadığımız için bu saçma uygulama da tarihin çöplüğüne gidecek. Son sözüm de ilk cümlem gibi 1984 adlı kitaptan olsun. Orwell kitabında der ki ‘Özgürlük iki kere iki dört diyebilmektir. Buna izin verilirse arkası gelir.”dedi.