Bankoğlu 'Çoklu baro teklifine karşıyız'
CHP Bartın Milletvekili ve TBMM Anayasa Komisyonu Üyesi Av. Aysu Bankoğlu, Adalet Komisyonu'nda 5 gün sonunda görüşmeleri tamamlanan Avukatlık Kanunu Teklifi hakkında değerlendirmelerde bulundu. Bankoğlu: 'Baroların işlevselliğini azaltma hamlesi olan ve çoklu baro öngören bu teklife başından beri karşıyız. Ülkedeki tüm barolarla fikir birliği içerisinde, biz de savunma susturulamaz' dedi.
CHP Bartın Milletvekili ve Türkiye Büyük Millet Meclisi Anayasa Komisyonu Üyesi Av. Aysu Bankoğlu, Adalet Komisyonu'nda 5 gündür görüşmeleri süren "Avukatlık Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi" hakkında değerlendirmelerde bulundu. Görüşmelerin son gününde, avukat cübbelerini giyerek teklifi protesto ederek AK Partili ve MHP'li avukat milletvekillerine cübbe ve düğme hediye ettiklerini belirtti.
28 maddeden oluşan Teklifin tümünün, 5. günün sonunda, AK Parti ve MHP'li Komisyon üyelerinin oylarıyla gece saatlerinde kabul edildiğine işaret eden Bankoğlu, Komisyon üyesi olsun ya da olmasın CHP'li bütün milletvekilleri olarak görüşmelere katıldıklarının altını çizdi. Süreç boyunca teklife hangi gerekçelerle karşı olduklarını her detayıyla aktardıklarını ifade eden Bankoğlu, ülkemizdeki 80 baronun hepsinin birden karşı çıktığı Teklif ile alakalı şunları söyledi:
"Koronavirüs tedbirleri altında, aslında büyüklük anlamında yetersiz bir salonda, gece saat 04.00'lere kadar devam eden Komisyon çalışmalarına 5 gün boyunca her bir CHP'li milletvekili olarak katılım sağladık. Bartın Barosu Başkanı da dâhil olmak üzere ülkenin dört bir tarafından gelen Baro başkanlarımız da doğal olarak bu Komisyon görüşmelerine katılmak, en azından sınırlı sayıdaki temsilcilerinin oturumlarda yer almasını sağlayarak fikirlerini aktarmak istediler. Zira, doğrudan kendilerini ilgilendiriyor bu Teklif. Tüm çabalarımıza karşın baro başkanlarının fikirleri alınmadan bu görüşmeler yürütüldü. Biz de savunmanın korunması ve onlarla dayanışma içerisinde olduğumuzu gösterebilmek için TBMM Çankaya Kapısı'nın önünde nöbet tutan baro başkanlarımızın da yanında olduk. Etrafları polis bariyerleri ile çevrilse de, kendi ülkelerinin başkentinde kendi Meclis'lerine giremeseler de savunmanın susturulamayacağını göstermek için yılmadan nöbet tutmaya devam ettiler.”
Aysu Bankoğlu, bir hukukçu gözüyle Teklif hakkında tespitlerde de bulundu. Komisyon'da bir konuşma gerçekleştirdiğine de işaret eden Bankoğlu, Teklif'in doğuracağı sakıncaları, çoklu baro sistemine neden karşı olduklarını ve Türkiye Barolar Birliği'nin delege yapısında, iddia olunanın aksine temsilde adaletin nasıl "sağlanamadığını" detaylarıyla aktardı:
"Baro başkanları, Meclis kapısı önünde bekletilip içeri alınmazken aslında demokrasimize, AKP ve MHP eliyle büyük bir darbe daha vuruldu. Savunmanın durdurulamayacağını, savunmanın susturulamayacağını bu hafta içerisinde başlayacak TBMM Genel Kurul görüşmelerinde de elbette bir kez daha göstereceğiz. Bu aşamada, Teklif'in ne gibi büyük yanlışlıklar içerdiğini aktarmak isterim:
Avukatların ifade özgürlüğü, örgütlenme özgürlüğü kisvesi altında ortaya çıkarılan bu düzenlemeyi konuşurken şunu unutmamak gerekiyor: Bu ülkede, görüşünü yazan, olayları olduğu gibi aktaran gazeteciler bile hapse mahkum ediliyor. Her yaştan, her görüşten muhalif yurttaşların tweet attı diye peşine düşülüyor. Bugün de yine, AKP tarzı bir özgür düşünce anlayışıyla karşı karşıyayız. Avukatların "sözde ifade özgürlüğünü" önemsemiş gözüken bir AKP var. Gerçekten göz yaşartıcı... Ama biber gazıyla, copla, tekmeyle, tehditle.
Söz konusu Teklif, her şeyden önce, baroların işlevselliğini azaltmaya, seslerini kısmaya yöneliktir. Aslında sesi kısılmak istenen, yalnızca barolar ya da avukatlar da değil; vatandaşın ta kendisidir.
Hedefimiz, ülkemizde yargı bağımsızlığını gerçekten tesis etmek ise bu önemli amaca, baroları bölerek, onları etkisizleştirerek ulaşmamız mümkün değildir. 5.000'in üzerinde avukat barındıran barolarda, şu an için İstanbul, Ankara ve İzmir'de, başka barolar kurulabilmesine, yani çoklu baroya izin veren bu Teklif ile hukuk anlamında, yargı alanında ileriye gidemeyiz.
Çoklu baro, aynı zamanda, "böl ve yönet" stratejisinin bir parçası. Bu Teklif, Genel Kurul'da kanunlaştığı takdirde barolar bölünecek ve biz şöyle durumlarla karşılaşabileceğiz: Bir bölgede, Termik Santral yapılmak istendiğinde, örneğin 1 numaralı Baro, böyle bir projenin hukuka aykırılıklarını vurgulayacak ve yurttaşların çevre hakkını koruyacak. Öte yandan, örneğin 2 numaralı Baro ise bu projenin ne kadar mükemmel bir proje olduğunu söyleyip çevreye hiçbir zarar vermeyeceğini iddia edecek. Buradaki ikilik, korunması gereken en temel konularda dahi kafa karışıklığına ve belirsizliğe yol açacak.
Kendilerini doğrudan etkileyen böyle bir konuda barolara da Komisyon'da söz hakkı tanınmalıydı. Hiçbir zaman için aklımızdan çıkarmamalıyız: Adalet, bir gün herkese lazım olacak! Ve sizi savunanlar da, bugün milletin Meclisine alınmayan o yürekli avukatlar olacak.
Yurttaşlarımızın aş, iş sorunları, derin ekonomik problemleri yokmuş gibi baroların yapısını ve seçim sistemini değiştiren Teklif'i konuştuk, konuşacağız. Halbuki, ülkenin gerçek gündeminden sapmamamız; içerisinde yer aldığımız zorlu sosyal ve ekonomik şartları asla unutmamamız gerekiyor.
Öte yandan, yargıyı, siyasal hesaplaşmaların bir aracı hâline dönüştürülmemelidir. Çoklu baro teklifi, gücün ve yönetimin İktidar tarafından ele geçirilemediği İstanbul, Ankara ve İzmir barolarına kanun yoluyla bir müdahale anlamını da taşımaktadır.
Özellikle 2013 yılında, bir FETÖ projesi olarak ülke gündemine servis edilen "çoklu baro" düşüncesinin, yeniden hayata geçirilmek istenmesi, son derece düşündürücüdür. Yargının, hâkimler ve savcılarla birlikte üç sac ayağından olan avukatlar ve avukatların örgütlü gücü barolar, ele geçirilmek istenmektedir.
Anayasa Madde 135 gereğince barolar, KAMU KURUMU NİTELİĞİNDEKİ meslek kuruluşlarıdır. Dolayısıyla bir yerde nasıl iki valilik ya da nasıl iki HSK (Hâkimler ve Savcılar Kurulu) olamıyorsa, birden fazla baroya, yani kamu kurumuna da izin verilmemesi gerekir.
Avukatların örgütlenme hürriyeti korunuyor dense de aslında çoklu baro, bugün için, yalnızca 3 baroda geçerli olacak. Dolayısıyla, bu mantıkla, kalan 77 baronun düşünce ve ifade özgürlüğü ne olacak? Bu noktada bile tutarsızlık hemen göz önüne çarpıyor.
Her daim yürekli avukatların yanında duran bir meslektaşları, bir Milletvekili olarak şu hususu da ifade etmek isterim: Çoklu baro, ülkedeki "hukuk birliği"nin ve hatta "üniter yapı"nın da zedelenmesine sebebiyet verecektir. Yarın öbür gün, barolar, etnik kökenlerine ya da dini inanışlara göre ayrıldığında, ne yapılacak? Kurulacak "farklı numaralı" barolarda, değişik yapılar güç kazanacak ve sistemin paramparça hâle gelmesine yol açılacak. Nihayetinde, çoklu baro, bir siyaset ve kutuplaşma aracına dönüşecektir.
Tüm bu olumsuzluklara karşın bizim duruşumuz belli, tavrımız net: Savunma Susturulamaz, Savunma Durdurulamaz! Avukat meslektaşlarım ve yurttaşlarımız adına mücadelemize TBMM Genel Kurulu'nda, gece gündüz demeden devam edeceğiz."