BANKOĞLU: 'BAYRAMLARI BAYRAM GİBİ KUTLAYACAĞIZ'

CHP Bartın Milletvekili Av. Aysu Bankoğlu, 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı ve TBMM'nin kuruluşunun 104. yıl dönümüne ilişkin açıklama yaptı. Açıklamasında 'Milletimizin düştüğü çıkmazdan ancak ortak akıl ile çıkılabilir, ortak aklın adresi de Türkiye Büyük Millet Meclisi'dir' diyen Bankoğlu, çocuk bayramı dolayısıyla son aylarda gündem olan ÇEDES ve MESEM uygulamalarına da değindi.

BANKOĞLU: 'BAYRAMLARI BAYRAM GİBİ KUTLAYACAĞIZ'

CUMHURİYET DEĞERLERİNİ VE KURUCU MİRASIMIZI YAŞATANLARIN BAYRAMI

CHP Bartın Milletvekili Av. Aysu Bankoğlu, 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı ve TBMM’nin kuruluşunun 104. yıl dönümüne ilişkin açıklama yaptı. CHP’li Bankoğlu’nun açıklamasında şunlar yer aldı:

“23 Nisan 1920, Kurtuluş Savaşı’nın sonunda çağdaş ve demokratik Türkiye’nin kuruluşunun mihenk taşıdır. 23 Nisan’da Meclis’in kurulması ülkemiz üzerine kirli planlar yapan mihraklara karşı verilmiş en önemli adımlardan biriydi. Meclis sadece vatanımızı işgal etmeye yeltenen mandacılara değil, kendi ikbali için onlarla iş birliği yapan iç mihraklara, saltanata da verilmiş bir yanıttı. Egemenliğin tek bir kişide, ailede veya zümrede değil; kayıtsız şartsız milletin kendisine ait olduğunun belirtilmesi, kurulacak yeni Cumhuriyetin de en temel ilkesi olarak tüm dünyaya en net haliyle ifade edilmiştir. Cumhuriyetimiz 100 yılı aşan süreçte ülkemiz üzerine kirli planlar kuran saltanat sevdalısı zihniyetlerle mücadele etse de geldiğimiz aşamada, tüm bu çabaların beyhude olduğu her seferinde görülmektedir. Bu vesileyle 1920’de Meclisimizin açılmasını sağlayan başta Mustafa Kemal Atatürk olmak üzere o günkü koşullarda saltanata ve mandacılığa karşı yıllarca direnen yürekli şehitlerimizi rahmetle anıyor; kurucu değerlerimizi yaşatan ve bu mirasa sahip çıkan tüm vatandaşlarımızın bayramını kutluyorum.”

TEK ADAM SİSTEMİ VE SINIRSIZ YETKİNİN ÜLKEMİZİ GETİRDİĞİ AŞAMA ORTADADIR

“100 yılı aşkın sürecin sonunda bugün emeklilerden işçi ve memurlara, sanayici, çiftçi ve esnaftan öğrencilere kadar her yaştan yurttaşımız tarihimizde görülmemiş zorlukta bir süreçten geçiyoruz. Her kesimden yurttaş sorunlara bilimsel ve gerçekçi çözümler bekliyor. 2018’de bu kardeşinize yetkiyi verin diyerek başlatılan ucube sistem ve sınırsız yetki sonunda ülkemizin geldiği nokta ortadadır. O gün 4 buçuk lira olan Amerikan doları bugün 32 buçuk lira, o gün 43 lira olan kıyma bugün 530 lira. O gün 81 milyon olan nüfusumuz bugün 85 milyonu geçti. Kapıları ardına kadar açık sınırlarımızdan 5 milyonu kayıtlı Suriyeli olmak üzere 10 milyonu aşkın insan ülkemize kontrolsüz girmiş vaziyette. Yerel seçimler sonrası AKP yönetimindeki küçükten büyüğe belediyelerin yolsuzlukları, akıl almaz israf ve uygulamalarını bütün ülke görüyor. Düşünün ki bu sadece partimizin kazandığı belediyelerde şimdilik ortaya çıkanlar. Varın siz düşünün, Büyük Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin kurum ve kuruluşlarında neler oluyor? Saklanan ve örtbas edilenlerin bildiklerimizden kat kat fazla olduğunu anlamak zor değil. En tepeden aşağı kadar hiç kimse özel uçaklardan, son model lüks arabalarından, ıstakozundan, yüz binlerce liralık saatlerinden israftan geri durmuyor, şatafata tam gaz devam ediyorlar.”

MECLİS SADECE İKTİDARI DEĞİL, HER KESİMİN TEMSİL EDİLDİĞİ YER OLMALI

“Milletin içine düştüğü bu yoksulluğa ancak “ortak akıl” ile çözüm bulunabilir. İşte Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin görevi aslında budur. Yurttaşların temsil edildiği, onların ihtiyaçlarına, sorunlarına ve beklentilerine çözüm üretilirken soru önergeleri veya kanun teklifleri ile bu demokratik sistemin içinde yer almaktır. Bu olağanüstü dönemde “ortak akıl” TBMM için daha da kaçınılmaz olmuştur.  2018 yılındaki seçimlerin ardından Cumhurbaşkanlığı sistemine yapılan geçişin sıkıntılarını hem kurumların hem yurttaşların çekiyor. Cumhuriyetimizin kurucusu Önderimiz Atatürk tam 104 yıl önce 23 Nisan 1920’de egemenliğin kayıtsız şartsız milletin olduğunu söylerken, Meclis’i sadece iktidarın değil, herkesin temsil edildiği bir yer olmasını amaçlamıştı. Parlamenter sistemin yerine partili ve taraflı bir tek adam rejimiyle soru sorulamayan, hesap vermeyen, canının istediğini yapan bir garabet ortaya çıkmıştır. Kuvvetler ayrılığının ortadan kalktığı bir yerde “ortak akıl” aramak da mümkün olmamaktadır.”

ÇOCUKLARIMIZIN GELECEĞİYLE OYNAYAN UYGULAMALAR CUMHURİYETE YAPILAN SİNSİ SALDIRILARDIR

“23 Nisan’ın çocuk bayramı olarak nitelendirilmesi de tesadüf değil. Çocukların ve gençlerin sadece ülkemiz için değil insanlık için büyük önem ve değer taşıyor. Bunun ciddiyetini bilen Mustafa Kemal Atatürk dünyada ilk kez bu ülkenin çocuklarına özel, onların değerini hissedecekleri Çocuk Bayramı’nı milletimize armağan etmiştir. Bunun içini boşaltmaya, Atatürk’ün bu ülkeye ve millete duyduğu sevgiyi unutturmaya kimsenin gücü yetmez. Çocukların, gençlerin fikirlerini, onların geleceklerini böylesine önemseyen bir bakış açısından başka kimsenin bilgisine, düşüncesine ve eleştirisine saygı göstermeyen bir yapı dayatılmaya çalışılıyor. Kurucu liderinin çocuklarına bayram armağan ettiği 100 yaşındaki bir Cumhuriyette ne yazık ki ÇEDES ile çocukların din sömürüsüne alet edildiğini ve MESEM ile çocuk işçiliğinin meşrulaştırıldığını görüyoruz. Geleceğimizi zehirleyen, köleleştiren, hayatıyla oynayan bu tür uygulamalar Cumhuriyetimize yapılan sinsi saldırılardan başka bir şey değildir.”

Bankoğlu açıklamasını “Türkiye’deki tüm çocukların çocuk gibi yaşaması ve eğitim alması için çalışmaya, her türlü engellemeye rağmen bu haklarını Cumhuriyet Halk Partisi olarak savunmaya devam edeceğiz. Çocukların da en büyük güvencesi olan partimiz adına; bayramları bayram gibi kutlayacağımız günler yakın diyorum. Tüm kardeşlerimin ve yurttaşlarımızın Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı’nı kutlarım.” sözleriyle tamamladı.