Bankoğlu: 'AKP döneminde hak aramak suçtur!'
Dünya İnsan Hakları Günü'ne ilişkin açıklamada bulunan CHP Bartın Milletvekili Av. Aysu Bankoğlu, 'AKP hiçbir hakka saygılı olmadığı gibi AKP döneminde hak aramak suç olmuştur. Ülkemizde akıllara durgunluk veren haksızlık ve hukuksuzlukların neticesinde eşitlik ilkesi de alenen çiğnenmekte, sosyal çöküşün, kurumlara inançsızlığın ve umutsuzluğun dalga dalga arttığı bir dönem yaşanmaktadır. Bir kereden bir şey olmaz diyen hükümetin bu çürümüş zihniyeti ekonomiden adalete, eğitimden sağlığa kadar her yaştan milyonlarca kişiyi bin türlü haksızlık ile yaşamaya mahkûm etmiştir' dedi.
Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Bartın Milletvekili Av. Aysu Bankoğlu, Dünya İnsan Hakları Günü’ne ilişkin açıklamalarda bulundu.
Açıklamasında 22 yıllık AKP iktidarını insan hakları açısından kabus olarak niteleyen Bankoğlu, bu dönemde milyonlarca kişi için hak aramanın suç olarak görüldüğünü ifade etti.
“Milyonlarca kişi bin türlü haksızlık ile yaşamaya mahkûm edildi”
TBMM’de görüşülmekte olan 2025 bütçesine ilişkin de değerlendirmelerde bulunan Bankoğlu’nun açıklamasında şunlar yer aldı:
“Bugün 10 Aralık Dünya İnsan Hakları Günü. Keşke Türkiye Cumhuriyeti yurttaşları için de geçerliliği olan, kutlanacak bir gün olabilseydi ama ne mümkün. 22 yıldır ceberut bir iktidara karşı ayakta kalmaya çalışan milyonlar var. 2. Dünya Savaşı sonrası barışın egemen olacağı bir dünya tesis etmek için 76 yıl önce Birleşmiş Milletler tarafından sunulan İnsan Hakları Evrensel Bildirisi ile 10 Aralık, Dünya İnsan Hakları Günü olarak kabul edildi. Tüm insanlar ve uluslar için hak ve özgürlükleri güvence altına almak isteyen bu bildiriye 138 ülke ile Türkiye de imzacı olmuştur. Ne acıdır ki AKP hükümeti 22 yıl boyunca başta Anayasamız olmak üzere uluslararası mahkemelere, antlaşmalara, yurt içi ve dışında verilen kararlara ve attığı imzalara karşı yasa tanımaz tavrını sayısız kez göstermiştir. AKP hiçbir hakka saygılı olmadığı gibi AKP döneminde hak aramak suç olmuştur. Ülkemizde akıllara durgunluk veren haksızlık ve hukuksuzlukların neticesinde eşitlik ilkesi de alenen çiğnenmekte, sosyal çöküşün, kurumlara inançsızlığın ve umutsuzluğun dalga dalga arttığı bir dönem yaşanmaktadır. Bir kereden bir şey olmaz diyen hükümetin bu çürümüş zihniyeti ekonomiden adalete, eğitimden sağlığa kadar her yaştan milyonlarca kişiyi bin türlü haksızlık ile yaşamaya mahkûm etmiştir.
“Güç zehirlenmesiyle canının istediğini yapan bir hükümet var”
İnsanın yalnızca ‘insan’ olması nedeniyle sahip olduğu hakları ifade eden İnsan Hakları Bildirgesi tüm insanlık içindir. Siyahtan beyaza, Müslümandan Museviye, Hintliden Amerikalıya, zenginden fakire, cahilden eğitimliye kadar herkesin eşit olduğunu kabul eder. Bu haklar, insanın değerini ve onurunu fiziksel, biyolojik, kişisel, kültürel tüm yönleriyle korumayı amaçlayan evrensel ilke ve kurallardır. Ayrıca insanı geliştirmeyi de amaçlar. Yani insanın yaşam kalitesini artırmaya yönelik çabalar da insan hakları kavramı kapsamındadır. İnsan Hakları Bildirgesi’nde kişilerin dokunulmazlığı, kişi özgürlüğü ve güvenliği, din ve vicdan özgürlüğü, düşünce ve ifade özgürlüğü, eğitim, çalışma ve sosyal güvenlik hakkı gibi temel değerlerin tüm insanlar için geçerli olduğunu belirten maddeler bulunmaktadır. Bu hakları kimse veremez ve kimse de geri alamaz. İnsan olmak bu haklara sahip olmak için yeterlidir diye kabul edilmiştir. Halkımız bu hakların hangisine, ne kadar sahip olduğunu, bu haklara sahip olanların kimler olduğunu lütfen sorgulasın. Ayrıcalıklı kesimlere dilediği hak ve özgürlükleri tanırken yasaları ve kuralları hiçe sayan, rejimin getirdiği ucubelik ve güç zehirlenmesiyle canının istediğini yapan bir hükümetin güvenilirliği de ortadadır.
Bankoğlu söz konusu bildirgenin herkesin eşitliğini savunan, insanın onuruyla yaşamasını, başkalarının haklarına saygıyı, adalette eşitliği, kimsenin özel yaşamına, onuruna, ailesine müdahale edilemeyeceği gibi önemli maddeler içerdiğini belirtti.
“Bu hükümetle ne insan hakları günü kutlanır ne de insanca bir gün yaşanır”
Daha dün Cumhurbaşkanı Erdoğan, Gaziantep’te futbolla ilgili şikâyette bulunan bir gence sanki cumhurbaşkanı başkasıymış gibi ‘Siyasetin karışmadığı yer mi var’ diyerek yakındı. Akıllara durgunluk veren buna benzer binlerce şey yaşanıyor ülkemizde. Her şeyi siyasete alet eden, yurttaşlarını ayıran, kamu kurumlarının tamamında işe alımlardan hizmet vermeye, liyakatsiz atamalarından milyonlarca seçmenin iradesini hiçe sayarak belediyelere kayyum atamayı yaşam biçimi haline getirmiş, ülkeyi her anlamda oksijensiz bırakmış bu hükümetle ne İnsan Hakları Günü kutlanır, ne de insanca bir gün yaşanır.
“Haksızlıkların daha çok olduğu bir yıl geliyor”
Özgür düşünceden, ifade özgürlüğünden her geçen gün uzaklaşıldı. Türkiye’de düşünce özgürlüğü var diyen hükümet; gazeteci ve siyasetçi hapsetmekten, hakkını arayan işçileri göz altına almaktan, zeytinliğini maden kartellerine, tarlasını arsasını müteahhitlere yedirmek istemeyen yurttaşı coplatan, tivit atanları evinde basmaktan, kadına şiddete dikkat çekmek isteyen kadınları coplatan, hakkını almak için eylem yapmak isteyen işçileri derdest eden, İsrail’i protesto edenleri içeri atan AKP hükümetidir. Bebek katillerinin, çocuk ve kadın katillerinin, hırsızların, uyuşturucu kaçakcılarının aramızda özgürce gezdiği yerdir ülkemiz. İnsan haklarının Türkiye’deki tezahürü budur.
AKP’nin 2024 Emekliler Yılı diye böbürlenerek reklamını yaptığı ama emekliyi 12 bin 500 lira ve daha altına mahkum ettiği, emeklilerin ülke tarihinde yaşadığı en korkunç yıl olarak tarihe geçti. Emekliyi açlıkla, barınma sorunuyla, soğukla, karanlıkla sınadılar. Emekliler Yılı’nı böyle bitiren hükümetin 2025 için planlarını herkes görüyor. Emekliler, işçiler, memurlar için daha kötü, haksızlıkların daha çok olduğu bir yıl geliyor.
“Başka yolu yok!..”
Gelişme hakkı, barış hakkı, temiz bir çevrede yaşama hakkı gibi vazgeçilemez maddeler de bu bildirgede yer almakta. Tüm yurttaşlarımızın bunları kendi yaşamlarında tek tek gözden geçirmesini rica ediyorum. Hangisi Türkiye’de uygulanıyor. Eğitim hakkı ya da çalışma hakkı gibi… Haklarımıza sahip çıkmadığımız sürece dozunu gittikçe artırdıkları bir kanunsuzlukla ilerliyorlar. En basit örnek şudur; CHP’li yerel yönetimlerde şeffaflığın başlamasıyla birlikte ne çok yolsuzluk, haksızlık ve israf öğrendik. Eşit hizmet verilmediğini gördük. Mülakatlarda bakanlıklarda neler yapıldığını, kimlerin işe alındığını görüyoruz. Bu devran böyle gitmez. Haksızlıklar eninde sonunda hepimize dokunuyor ve dokunacak. Ne zaman ki eşitliği ve adaleti, hukukun herkes için uygulanması gereğini içselleştirir ve uygularız, işte o zaman temiz, huzurlu, insanların kendini güvende hissederek yaşadığı muteber bir ülke oluruz. Bunun başka yolu yok. CHP olarak bizim en büyük sorumluluğumuz tüm yurttaşlarımızın hakkını aramak, kimsenin hakkını yedirmemektir. Bireysel gücünü bilen, vergisinin hesabını soran, siyasetçilerin kendi görevlendirdiği kişiler olduğunu unutmayan ve iradesini sandıkta ortaya koyan siz yurttaşlarımız ile çağdaş, insan haklarına saygılı bir ülke olacağız. Anayasanın yaşam, barınma, beslenme, eğitim haklarını dahi yurttaşlarına sağlamaktan aciz, onları onursuzca bir yaşama mahkûm etmiş 22 yıllık bir kâbusu bitirmek yine milletimizin elindedir. Kutlayacağımız ve örnek olacağımız Dünya İnsan Hakları Günleri’ne!” (Haber Merkezi)