Bankoğlu: 'Adaletsizlik bu ülkenin 'fıtratı' olmayacak!'

Amasra Maden Faciası Davası'nın 10. Duruşması sonrasında bir açıklamada bulunan Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Bartın Milletvekili Av. Aysu Bankoğlu, 'Amasra davası, gerçek sorumlular yargılanmadan nihayete ermeyecektir. Her şeyden önce bu facia, bir utanç vesikası ve bir iktidarın madenciye bakışının ibret vesikası olarak tarihimizde yerini almıştır. Biz bu faciayı, faciaya neden olan ihmalleri, sorumsuzluğu, liyakatsizliği ve facia sonrası kaderci söylemleri unutmayacağız, unutturmayacağız. Adaletsizlik ise bu ülkenin 'fıtratı' olmayacak. Artık devletin resmi raporlarıyla da 'iş katliamı' olduğu tescillenen Amasra Maden Katliamı'nın tüm siyasi ve idari sorumlular bunun hesabını verecektir. Bugün sırtını Saray'a dayayanlar, sorumluluğu olduğu halde mevcut yargılamada yer almadığı için günü kurtardığını düşünenler büyük yanılgı içindeler. İşçiyi para için, siyasi rant için ölüme gönderen bu devran dönecek, bu dosyalar yeniden açılacaktır. Amasra'nın hesabı mahşere kalmayacak' dedi.

Bankoğlu: 'Adaletsizlik bu ülkenin 'fıtratı' olmayacak!'

Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Bartın Milletvekili Av. Aysu Bankoğlu, Amasra Maden Faciası Davası’nın görülen 10. Duruşmasının ardından açıklamalarda bulundu.

“Bir iş cinayeti, iş katliamı olduğunun en net ve somut belgesi”

43 maden işçisinin yaşamını yitirdiği katliamda ihmali bulunan sadece teknik heyetin değil, siyasi ve idari tüm sorumluların yargılanması gerektiğini belirten Bankoğlu, açıklamasında şunları kaydetti:

“Amasra maden katliamı davasının son duruşmasında, savcılık dosyanın esasına ilişkin mütalaasını açıkladı. Savcılık, Amasra Müessesesi’nde (ATİM) görevli dört üst düzey yönetici hakkında ‘olası kastla öldürme’ suçundan 43 kez ve ‘olası kastla yaralama’ suçundan ayrı ayrı cezalandırılmalarını talep etti. Yine ATİM’de görevli 19 sanığın ise ‘bilinçli taksirle birden fazla kişiyi öldürme ve yaralama’ suçlarından cezalandırılmaları talep edildi. Mütalaada faciaya giden ihmaller tek tek anlatılmış. Havalandırmanın çalışmamasından personel eksikliğine, metan sensörlerinin yanlış konumlandırılmasına kadar müessese içerisindeki tüm eksiklikler ele alınmış. Bu mütalaa bile başlı başına Amasra’da yaşanan ve 43 madencimizi kaybettiğimiz facianın aslında bir iş cinayeti, iş katliamı olduğunun en net ve somut belgesidir.

“Sadece ATİM değil, Bakanlık ve TTK yöneticileri de facianın sorumlusu”

Amasra’daki katliamda sadece Amasra müessesesinden sorumlu teknik heyetin yargılanması eksik olacaktır. Siyasi partilerin, meslek odalarının, avukatların yargılamanın idari ve siyasi sorumluların da dahil edilerek genişletilmesi talebi hala geçerlidir. Sayıştay’ın uyarılarını dikkate almayan, enerji mevzuatında yer alan önlemleri bilerek uygulamayan, işçilerin şikayetlerini umursamayan Türkiye Taşkömürü Kurumu’nun (TTK) üst düzey yöneticileri de en başta bu davaya dahil edilmelidir. Enerji Bakanlığı’na bağlı Teftiş Kurulu’nun raporunda defaatle vurgulandığı üzere, facia sonrası apar topar EYT’den emekli edilen başta Kazım Eroğlu olmak üzere Başkan Yardımcıları ile iş güvenliği sorumlularının da bu faciada sorumluluğu bulunmaktadır. Yine TTK ve ATİM’de şikayetleri ve uyarıları dikkate almayan ve en önemlisi denetim görevini yerini getirmeyen Bakanlık yetkilileri bu facianın yaşanmasına zemin hazırlamıştır.

“Henüz unutmuş değiliz”

Faciadaki idari sorumluluğu sadece Amasra özelinde ele almak, ATİM’deki yöneticileri tek suçlu ve sorumlu olarak nitelemek eksik ve yanlış bir değerlendirme olacaktır. Savcılık mütalaasında sadece mevcut sanıklara ilişkin cezalandırma istemleri yer almaktadır. Ancak Enerji Bakanlığı, Çalışma Bakanlığı ve TTK’nın kanunlarda da açıkça belirtildiği üzere ‘denetim’ görevi bulunmaktadır. Böyle bir facia sonrası başbakanın, bakanların anında istifa ettiği, hükümetin düştüğü gelişmiş ülkelerin aksine Türkiye’de sorumluluk en alt seviyede çalışanların üzerine atılıp sorumluluktan kurtulmaya çalışmak gibi bir AKP alışkanlığı ortaya çıktı. Facia sonrası Meclis komisyonunda ve mahkeme salonunda ölen madenciyi sorumlu tutanların olduğunu da henüz unutmuş değiliz. Tüm bu sorumluluktan kaçma halini kabul etmemiz mümkün değildir. Madende ihmal sonucu öldürülmeyi ‘fıtrat’ olarak gören, suçu sorumluluğu kadere atmak adalete olan inancı yok ettiği gibi bu suçların tekrar işlenmesini adeta teşvik etmektedir. ‘İşin sonunda kâr varsa, rant varsa her yol mübah, ölen ölsün’ anlayışı açık konuşalım, insanlık ve emek düşmanlığıdır. Soma’da, Ermenek’te, İliç’te ve Amasra’da yaşadığımız bu facianın en temel sebebi de işte bu zihniyettir.

“Denetimler yapılmamış, önlemler alınmamış”

Son duruşmada okunan bilirkişi raporunda can yakan bir diğer detay ise ATİM’de yardım kömürlerinin yetiştirilmesi için üretim baskısı yapıldığının, normalin çok üstünde dinamit kullanıldığının, üstelik projesiz alanlarda patlatmalar gerçekleştirildiğinin yer alması oldu. Havalandırma ana aspiratörü yetersiz denilmiş, değişmemiş. Havalandırma pervanesi değiştirilsin denilmiş, değişmemiş. Metan sensörlerinin konumlandırılması, çalışma sistemi düzgün yapılmamış. Enerji Bakanlığı Teftiş Kurulu Başkanlığı’nın patlayıcı kullanımına ilişkin gönderdiği uyarı raporu da işletme yönetimince sumen altı edilmiş, yani denetimler yapılmamış, önlemler alınmamış! Tüm bu üretim baskısının kömür dağıtarak seçimi kazanma amacıyla yapılması da yine AKP’nin vatandaşa ve işçiye nasıl bir gözle baktığının en net göstergesidir.

“Tüm delillerin incelenip açığa çıkarılması gerekiyor”

Maden Mühendisleri Odası’nın madende keşif koşullarının uygun olduğuna dair raporu ve avukatların keşif için talebi de hala geçerliliğini korumaktadır. Savcılık mütalaasının ardından mahkemenin sanıklardan esas hakkındaki savunmalarını istemesiyle karar aşamasına gelindiğini görüyoruz. Madende delillerin yok edilmemesi adına keşif taleplerinin yeniden değerlendirilmesinin, keşif yapılmasının uygun olacağını düşünüyoruz. Faciaya dair tüm delillerin incelenip açığa çıkarılması gerekmektedir. Bu konunun takipçisi olduğumuzu tekrar belirtiyoruz.

Amasra’nın hesabı mahşere kalmayacak”

Amasra davası, gerçek sorumlular yargılanmadan nihayete ermeyecektir. Her şeyden önce bu facia, bir utanç vesikası ve bir iktidarın madenciye bakışının ibret vesikası olarak tarihimizde yerini almıştır. Biz bu faciayı, faciaya neden olan ihmalleri, sorumsuzluğu, liyakatsizliği ve facia sonrası kaderci söylemleri unutmayacağız, unutturmayacağız. Adaletsizlik ise bu ülkenin ‘fıtratı’ olmayacak. Artık devletin resmi raporlarıyla da ‘iş katliamı’ olduğu tescillenen Amasra Maden Katliamı’nın tüm siyasi ve idari sorumlular bunun hesabını verecektir. Bugün sırtını Saray’a dayayanlar, sorumluluğu olduğu halde mevcut yargılamada yer almadığı için günü kurtardığını düşünenler büyük yanılgı içindeler. İşçiyi para için, siyasi rant için ölüme gönderen bu devran dönecek, bu dosyalar yeniden açılacaktır. Amasra’nın hesabı mahşere kalmayacak.” (Haber Merkezi)